"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 1994/202 E., 2015/81 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün ... Deresinde 1969-1970 yıllarında ıslah çalışmaları yaptığını, bu çalışmadan önce dere yatağının ekli krokide açıkça görülebildiğini, 1987 yılında bölgede kadastro çalışmalarının yapıldığını, ancak değişebilir sınır bulunmasına, bu durumda sınıra değil de miktara itibar edilmesi gerekirken uyulmayarak şahıs tapularının genişletildiğini, 20.05.1982 tarihinde kadastronun kesinleştiğini, yapılan çalışmalar ile eski dere yatağına rastlayan kısımların tespit edildiğini, bu kısımların 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 636 ncı maddesi uyarınca devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler olduğunu, zilyetlikle kazanılamayacaklarını, bir an için kazanılabileceği mümkün olsa bile 1982 yılına kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin de geçmediğini, dava konusu 140 nolu parsel, 204 nolu parsel ve 185 nolu parselin davalılar tarafından satıldığını ileri sürerek; bu satımdan dereye isabet eden kısımların metrekare birim fiyatı ile çarpılması sonucunda 1,060,475.000 TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili; taşınmazların satıldığını, davalının tazminat isteyebilmesi için öncelikle ilk malikleriyle son maliklerine tapu iptali ve olmadığı takdirde bedelinin iadesine ilişkin dava açılması gerektiğini, öncelikle davanın usulden reddini, ayrıca taşınmazların özel mülkiyete tabi olduğunu, bedelin fahiş olduğunu ve faize itiraz ettiklerini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece verilen 28.06.1993 tarihli ve 1992/141 E., 1993/184 K. sayılı kararla; taşınmazların tapu kaydı kapsamında kaldığı, tapu kaydı dışında kalan yerlerin ise tamamının kültür arazisi biçiminde kullanılmakta ise de 1929 yılında meydana gelen büyük sel taşkınlarının etkisinde kaldığı, bu sel taşkınlarının taşınmaz üzerinde biriktirdiği alüvyal malzemenin bu taşınmazın niteliğini de değiştiremeyeceği, davalıların geçerli tapu kaydı ile malik bulundukları taşınmazları 3. kişilere temlik etmelerinin davacıya karşı herhangi bir ödeme yükümlülüğü doğurmayacağı, ayrıca kayıt dışı kalan bölümlerinin de bir an için dere yatağı olduğu kabul edilse de kazandırıcı zamanaşımı yolyuyla mülk edinilemeyeceği, bu yolla yapılan tescilin 3. kişilerin kazanımlarının da korunamayacağı, alanların doğrudan iyiniyetli kabul edilerek satan aleyhine dava açılmasının yerinde olmadığı, dava konusu yerlerden 185 ve 204 parsellerin bizzat davacı tarafından parası ödenerek kamulaştırıldığı, bir yandan davalı tarafı malik kabul ederek kamulaştırma bedelini ödemek öte yandan aynı parayı dava yoluyla haksız kazanç olarak geri istemenin de çelişki olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince verilen 23.10.2019 tarihli ve 1993/10628 E., 1994/6342 K. sayılı sayılı ilamla; dava konusu olan parsellerin eski tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadıklarının denetime elverişli ayrıntılı kroki düzenlettirilerek ve mahalli bilirkişilerden sorulmak sureti ile değerlendirilmesi, eski tapu kaydı içinde kaldığının anlaşılması halinde davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kapsam dışında kalan kısımlar için ise 743 sayılı Kanun'un 641 inci maddesi uyarınca devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan yerlerden olması halinde her an iptali mümkün olduğundan ve Hazinenin bu yönde dava açması gerektiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, taşınmazın sahipli bir yer iken arazinin su altında kalması ve sonradan suyun çekilmesi ile oluşmuş olması halinde 743 sayılı Kanun'un 636 ncı maddesine girmeyeceği ve sahibine geri döneceği, taşınmazın aynı madde kapsamında kalan bir yer olduğunun belirlenmesi halinde ise imar ihya veya kazandırıcı zamanaşımı yolları ile zilyetlik süresinin dolup dolmadığının belirlenerek bir karar verilmesi gerektiği, bu halde Hazinenin adına tespit yapılanlar aleyhine açacağı tapu iptal davasının reddedilecek olması halinde davanın reddi gerektiği, ancak kabul edilecek olması halinde davanın kabul edileceğinden bahisle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamında dava konusu taşınmazın tapu kaydı kapsamında kalması halinde davanın reddi gerekeceği ifade edildiği, bozmadan önce yapılan keşifte mahalli bilirkişilerin eski tapu kaydının kapsamını gösterdiği, kadastro bilirkişi tarafından 185 parselin kısmen içinde kaldığının, 204 parselin tapunun kapsamında kaldığının ifade edildiği, bu nedenle 185 parselin kısmen ve 204 parsel için açılan davanın tamamen reddi gerekeceği, yapılan keşif sonrasında jeolog bilirkişi raporunda taşınmazların bir kısmının dere yatağı olduğunun ifade edildiği, bu durumda da davacının aktif husumet ehliyeti ve davalıların da pasif husumetleri olmadığı, bozma ilamında davanın kabul edilebileceği tek durum olarak öncesinin sahipsiz olup 743 sayılı Kanun'un 636 ncı maddesi uyarınca taşınmazın birikme, dolma, toprak kayması veya kamuya ait suların yatağında ya da seviyesinde değişme gibi sebeplerle özel mülkiyete elverişli hale gelmesi ancak sonrasında kazandırıcı zilyetlik veya imar ihya koşullarının oluşmaması, Hazinenin tespit malikine karşı açacağı tapu iptal tescil davasını kazanacak olması durumunda devir yapılanların iyi niyetli olmaları nedeniyle iptal davası açma olanağı olmayacağından eldeki davanın bu nedenle kabul edilmesinin gerektiğinin gösterildiği, mahalli bilirkişilerce ifade edildiği üzere dava konusu parsellerin öncesinin özel mülkiyete dayalı olduğu, devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olmadığı, sahipli kültür arazisi niteliğinde bulundukları, taşınmazların önemli bir kısmının da eski tapu kayıtları kapsamında kaldığı, bu nedenle ilgili maddenin uygulama alanının bulunmadığı, bulunsa dahi özel mülkiyete elverişli olma durumunun gerçekleşeceği ihtimalinde de bu durumun 1970 yılında gerçekleşeceği, bu halde de davanın açılma zamanına kadar 20 yıllık zilyetlik koşulu sağlanacağı ve Hazinenin tapu iptal tescil davasının da reddedileceği, ancak dava konusu taşınmazların dere yatağı olmakla özel mülkiyete elverişli olmadığı halde de talebin kabul görmeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; eksik inceleme ve araştırma ile karar verildiğini, mevcut delillerin ispat için kullanılmadığını, aslında dere yatağı olan ancak değişebilir sınırlar nedeniyle miktara itibar edilmesi gerekirken sınırlara itibar edilmesi nedeniyle davalı tapularının genişletildiğini, dereye denk gelen kısımlar için belirlenen miktara hükmedilmesi gerektiğini, özel şahıslar lehine yapılan tespitlerin hukuka aykırı olduğunu, soyut ifadelerle her türlü davanın reddedileceğine dair gerekçe oluşturulduğunu, gerekçenin denetime elverişli olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, dere yatağı olduğu iddia edilen taşınmazların davalılar tarafından temlik edilmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'nin 636 ncı maddesi
3. Değerlendirme
Mahkemece uyulan bozma ilamında belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
05.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.