Logo

3. Hukuk Dairesi2023/62 E. 2023/1963 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekilin, vekaleten sattığı taşınmazların bedelini vekalet verenlere ödeyip ödemediğine ilişkin alacak davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı vekilin, vekaleten sattığı taşınmazların bedellerini davacı vekalet verenlere ödediğini ispatlayamaması ve davaya konu 687 ada 6 parsel sayılı taşınmazın dava tarihi itibariyle davacı ... adına kayıtlı olduğunun anlaşılması gözetilerek, tarafların temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/51 E., 2022/1111 K.

DAVA TARİHİ : 06.11.2014

KARAR : Davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Dikili 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/463 E., 2020/376 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacı ... tarafından açılan davanın kabulüne, davacı ... tarafından açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; Avusturya'da yaşayan davacıların emlakçı olan davalıya düzenleme şeklinde 25.09.2012 tarihli vekaletname verdiklerini, bu vekaletname ile İzmir İli Dikili İlçesinde bulunan taşınmazların satışı konusunda yetki verildiğini, davalının davacı ...'e ait üç, davacı ...'a ait iki taşınmazı sattığını ancak satım parasını davacılara vermediğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 06.05.2015 havale tarihli ıslah dilekçesiyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000 TL olarak davayı ıslah ettiği, 05.03.2020 tarihli dilekçe ile, davacı ... yönünden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL, davacı ... yönünden de fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL'nin ıslah tarihinden itibaren uygulanan en yüksek yasal faizi ile tahsilini, ön inceleme duruşmasında da taşınmazların rayiç değerlerinin ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı, davaya cevap vermemiş, 05.02.2015 tarihli ön inceleme duruşmasında; devirlerin gerçek devirler olduğunu, bedellerinin ödendiğini, ön inceleme duruşmasından sonra 19.02.2015 tarihinde delillerini sunduğu görülmüş, duruşmalarda ise davacılar lehine yine vekaleten taşınmaz satın aldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacıların, taşınmazların satışı sonucu bedellerinin kendilerine ödenmediği, davalının vekalet görevini kötüye kullandığı, bilirkişi raporu ile tespit olunan taşınmazların satış tarihi itibariyle değerleri ile tapuda gösterilen değerleri arasındaki farkın fahiş olduğu, satış bedellerinin kendilerine ödenmediği konusunda davacıların yemin ettiği, davalının taşınmazların satışı nedeniyle vekalet görevinden kaynaklanan sadakat ve özen borcunu yerine getirdiğini ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın kabulü ila; 10.000 TL'nin dava tarihinden, 90.000 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacılara eşit oranda verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili; zamanaşımı süresinin dolduğunu, taraflar arasında vekalet ilişkisi olduğunu, sebepsiz zenginleşme davasının konusunu oluşturmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, hangi davacı için ne miktar talep edildiğinin açık ve net şekilde dile getirilmediğini, davacıların yeminli beyanlarının mahkemece okunmadığını, okunsaydı davacı ...'in açık şekilde davalı lehine yemin ettiğinin görüleceğini, davacı ...'ın takas yolu ile bu taşınmazları sattığını, başka taşınmazlar aldığını, Mahkemece davacıların yemin beyanlarının dikkate alınmadığını, davacı ...'in yeminli beyanında, 11 nolu parselde bulunan taşınmazı bizzat kendisinin sattığını beyan ettiğini, davacıların hem taşınmaz alımı hem de satımı konusunda vekalet verdiklerini, davacıların geriye dönük aktif-pasif taşınmaz kayıtlarının çıkarılarak gönderilmesi için Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılmasını talep ettiklerini, delilin toplanmadığını, bilirkişi raporunda taşınmazların değerlerinin belirlendiğini, tapuda gösterilen bedeller ile taşınmazın gerçek değerleri arasında ciddi fark olmadığını, davacıların tapuda gösterilen satış değerinden fazlasını aldıklarını ispat etmeleri gerektiğini, vekalet görevini kötüye kullanma suçundan beraat ettiğini, Mahkemece dava tarihinden itibaren faize hükmedildiğinden davanın kısmen kabulüne karar verilerek lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini, yemin dilekçesinde yer alan "...’in davacılara ait taşınmazları satarak bugüne kadar kendilerine gerek nakden gerekse adlarına taşınmaz almak veya borçlarını ödemek suretiyle taşınmazların satış parasını ödeyip ödemediği" sorusunun davacılara sorulmadığını, 20.02.2020 tarihli duruşma tutanağının mevcut duruma aykırı şekilde düzenlendiğini savunarak, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı olan vekilin, davacılara ait taşınmazları vekaleten sattığı, satış bedellerini davacılara verdiğini ispatlayamadığı, Mahkemece taşınmazların tasarruf tarihi itibarıyla geçerli olan değerleri esas alındığından davalının değere ilişkin istinaf talebinin yerinde olmadığı, zamanaşımı süresinin dolmadığı, uyuşmazlığın niteliği itibarıyla ispat yükünün davalıya ait olduğu ancak davalının cevap dilekçesi ve delil listesi vermediği, davalının davaya cevap olarak bildirmediği bir olguyu istinaf aşamasında ileri süremeyeceği gibi davalıya Mahkemece resen yemin teklifinde bulunulmasını gerektirir bir durumda sözkonusu olmadığı, davacılar tarafından 05.03.2020 tarihli dilekçe ile her bir davacı ve her bir taşınmaz bakımından ayrı ayrı talepte bulunulmasına rağmen Mahkemece ayrım gözetmeksizin taleplerin tümü hakkında kül halinde karar verilmesinin yerinde olmadığı, tapu kayıtlarından dava tarihi itibarıyle 687 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına kayıtlı olduğu gerekçesiyle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davacı ... tarafından açılan davanın kabulü ile 5.000 TL alacağın dava tarihinden, 45.000 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile, davacı ... tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile 5.000 TL alacağın dava tarihinden, 35.000 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacı ... tarafından 687 ada 6 parsel sayılı taşınmaz için açılan davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacılar vekili; Bölge Adliye Mahkemesince davanın 10.000 TL'lik kısmı için red kararı verildiğini, 13.04.2015 tarihli bilirkişi raporunda 687 ada 6 parsel sayılı taşınmazın malikinin Mehmet Sarı olduğunun belirtildiğini, bu satışın da davalı tarafından vekaletsiz iş görme ile yapıldığını, tapu kayıtlarında dava tarihinde 687 ada 6 parsel sayılı taşınmazın davacı ... adına kayıtlı olmadığını, davalının taşınmazın tarafından satılmadığı yönünde bir iddiasının olmadığını, söz konusu taşınmaz davacının uhdesinde kalsa dahi davalının böyle bir itirazı olmadığını, hatta davalının gerek cevap dilekçesinde gerek yemin listesinde sunmuş olduğu tüm beyanların söz konusu taşınmazın davalı tarafından satıldığını doğrular nitelikte olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde sunduğu nedenleri tekrar etmiş, ayrıca Mahkemece lehine hükmedilen vekalet ücreti ve diğer yüklenen harçlarda da hata yapıldığını ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekilin hesap verme yükümlülüğüne dayalı olarak açılan alacağın istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 508 incı maddesi; ''Vekil, vekalet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekillikle ilişkili olarak aldıklarını vekalet verene vermekle yükümlüdür.

Vekil, vekalet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de vermekle yükümlüdür."

2. Kural olarak belli bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini, tarafların ispat etmesi gerekir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi uyarınca; “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” Aynı yöndeki düzenleme 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre ispat yükü, iddia edilen vakıalara dayanan tarafa ait olup, herkes iddiasını ispatla yükümlüdür.

3. Değerlendirme

Davacılar tarafından taşınmazlarını satmak üzere 25.09.2012 tarihinde davalının vekil tayin edildiği, davaya konu dört adet taşınmazın davalı tarafından vekaleten dava dışı üçüncü kişilere satıldığı, davacı ...'e ait davaya konu 687 ada 6 nolu parselde satış yapılmadığı, davacılarca üçüncü kişilere satılan taşınmazların bedellerinin davalı tarafça ödenmediği iddiasında bulunulduğu, davalı tarafça süresinde cevap dilekçesi ve delil dilekçesi sunulmadığı, aşamalarda da önce taşınmaz bedelinin ödendiği sonra ise taşınmazların takas edildiği savunmasında bulunduğu, İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporundan taşınmazın satış tarihi itibariyle değerinin belirlendiği, Bölge Adliye Mahkemesince davacının ıslah ve açıklama dilekçesi doğrultusunda karar verildiği nazara alındığında, davalı tarafından vekaleten satılan dört adet taşınmaz bedellerinin davacılara ödendiğinin ispat edilemediği davaya konu 687 ada 6 nolu taşınmazın dava tarihi itibariyle davacı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmakla, tarafların temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.