"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı şirket vekili; müvekkili şirketin maden sicilinde kayıtlı ruhsatlı madeninin işletme hakkını dava dışı Zamantı...Ltd. Şti.ye kiraladığını, bir kısım alacağını tahsil edemediği için dava dışı şirkete dava açma hususunda davalılar ile anlaşarak 17.07.2008 tarihli avukatlık ücret sözleşmesini imzaladıklarını, davalıların müvekkilini temsilen açtıkları davada, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, yargılama aşamasında tarafların bir araya gelerek rödovans sözleşmesinin revize edilmesi hususunda mutabakata vardıklarını ancak yapılan sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını, kaldı ki davalılar düzenlenen sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını bildikleri için davanın konusuz kalmadığı yönünde itirazda bulunduklarını, hasılı davaya iştirak olduğundan ücret sözleşmesinin Avukatlık Kanununa göre geçersiz olduğunu, sulh durumunda 150.000,00 USD ödeneceği yönünde konulan tek taraflı cezai şartın da geçersiz olduğunu, davalıların ortada bir sulh durumunun olmadığını bildikleri halde kendi alacaklarını gözeterek vekillikten istifa etmeleri ve de geçersiz olan cezai şartı konu ederek icra takibi başlatmalarının, davalıların müvekkili şirketin menfaatinden çok kendi menfaatlerini koruma niyetinde olduklarını gösterdiğini, davalıların müvekkilinin karşı tarafla sulh olmuş gibi aleyhine icra takibi başlattıklarını oysaki karşı tarafla sulh olma durumunun söz konusu olmadığını ileri sürerek, söz konusu icra takibi dolayısyla borçlu olmadıklerının tespitini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; yeni rödovans sözleşmesinin sulh sözleşmesi olup olmamasının işbu davada öneminin olmadığını, davacı şirketin vekâletinden istifa etmelerinin sebebinin sulh sözleşmesi yapılmasından dolayı olmadığını, davacı şirketin, yokluklarında yaptığı yeni bir rödovans sözleşmesi ile eski sözleşmeyi feshedip yerine yeni bir sözleşme yaparak davayı konusuz bıraktıklarını, buna rağmen hak kaybına sebep olmamak için kararın taraflarınca temyiz edildiğini, bu nedenlerle davacı şirketin vekâletinden istifa edip avukatlık ücretlerinin tahsili için İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, avukatlık ücret sözleşmesinde "sulh durumunda 150.000,00 USD ödenecektir." şeklindeki cezai şartın hükümsüz olduğu yolundaki davacı iddiasının tutarsız olduğunu savunarak, yersiz, dayanaksız ve hiçbir somut delile dayanmayan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.07.2014 tarihli ve 2014/334 E., 2014/337 K. sayılı kararıyla; vekalet sözleşmesinden kaynaklanan davada Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.12.2014 tarihli ve 2014/45433 E., 2014/39781 K. sayılı ilamı ile; somut uyuşmazlıkta davalı şirket, Tüketici Kanunu'nda tanımı yapılan tüketici kapsamında olmadığından, davaya bakma hususunda Genel Mahkemelerin görevli olduğu, Mahkemece, işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 04.07.2017 tarihli ve 2015/9 E., 2017/270 K. sayılı kararıyla; Özdemir Madencilik Ltd. Şti. ve Zamantı Madencilik Ltd. Şti. arasında Rödovans Sözleşmesinin imzalandığı, 01.06.2008 tarihli taraflar arasında akdedilen vekalet sözleşmesinin incelenmesinde; vekalet verenin Özdemiroğlu Madencilik Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti., vekil olanın Av. ...-Av. ... olduğu, avukata tevdi edilen işin; müvekkilin 12.09.1999 tarihli Rödovans Mukavelesinden kaynaklanan Zamaantı Madencilik Ltd. Şti.'deki alacaklarının tespit ve tahsili ile gerektiğinde aktin feshi için gerekli hukuki işlemleri ve davaları takip işi olduğu, davalıların, davacının Zamantı Madencilik Ltd. Şti. ile sulh yaptığını ve bu nedenle de 01.06.2008 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinin ücreti düzenleyen maddesine göre 150.000,00 USD alacağı bulunduğunu savunduğu ancak davacının dava dışı Zamantı Madencilik Ltd. Şti. ile arasında düzenlenen Rödovans Sözleşmesinin sulh anlaşması olarak nitelendirilmesinin mümkün görülmediği, adı üstünde bir sözleşme akdedildiğinin anlaşıldığı, artık bu durumda davalıların, 01.06.2008 tarihli sözleşmeye dayanarak talepte bulunamayacakları, kaldı ki dava dışı Zamantı Madencilik Ltd. Şti. ile yapılan sözleşmenin şekillenmesinde davalı avukatların emeklerinin olduğu, davalı avukatlar tarafından bu sözleşmenin hazırlandığı, davanın tarafları arasındaki elektronik posta yazışmalarının içeriğinden anlaşıldığı, üstelik davalıların, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2008/1003 E. sayılı dosyasında tarafların sulh olmaları nedeniyle sonuçlandırılmasına ilişkin Mahkeme ilamını bu sözleşmenin sulh sözleşmesi olmadığını, sulh olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek temyiz ettikleri, davalıların, davacı ile dava dışı Zamantı Madencilik Ltd. Şti.'nin sulh oldukları iddiası ve dolayısıyla sözleşmeye göre 150.000,00 USD alacaklı oldukları iddiasının kabul görmeyeceği belirtilerek, davanın kabulüne, davacının İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2013/15491 E. sayılı dosyası yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasında yapılan ödeme tutarınca davanın istirdat davası olarak kabulü ile davalılardan tahsiline dair verilen karara karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 10.11.2020 tarihli ve 2020/3726 E., 2020/6333 K. sayılı ilamında; bozma nedenine göre, davalıların temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmediği belirtilerek, somut olayda, Mahkemece davacının İstanbul 5. İcra Müdürlüğünün 2013/15491 E. sayılı dosyası yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, icra dosyasında yapılan ödeme tutarınca davanın istirdat davası olarak kabulü ile davalılardan tahsiline şeklinde hüküm kurulmuş ise de istirdat istemine ilişkin davalılar tarafından davacıdan tahsil edilmiş herhangi bir paranın bulunup bulunmadığı araştırılarak, davalı tarafından davacıdan istenebilecek bir paranın bulunması halinde ise paranın tahsil edildiği tarihler açıkça tespit edilerek istirdata konu paranın iadesi konusunda infazda tereddüt uyandırmayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama devam ederken davalı Ahmet ...'nun öldüğü ve mirasçılarının davaya dahil edildiği, Mahkemece alınan ara karar ile İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyasına yazı yazılarak, bu dosyaya davacı borçluların yapmış oldukları ödemeler olup olmadığının, dosyaya yapılmış ödeme varsa ne kadarının davalı alacaklıya ödendiğinin ve dosyada bakiye alacak kalıp kalmadığının bildirilmesinin istenildiği, İstanbul 5. İcra Dairesinden gönderilen 24.05.2022 tarihli cevap yazısında, alacaklı tarafa yapılan herhangi bir ödeme olmadığının bildirildiği ve kapak hesabının gönderildiği, kapak hesabında toplam alacağın 2.546.499,45 TL olduğu, 436,00 TL para yatırıldığı, kalan miktarın ise 2.546.063,45 TL olduğunun görüldüğü, gelen yazı cevabı ile Yargıtay'ın bozma kararındaki istirdata konu para bulunup bulunmadığı konusundaki belirsizliğin giderildiği, Mahkemenin önceki gerekçeli kararında dayandığı sebeplerle ve taraflar arasında yapılan Avukatlık Ücret Sözleşmesine avukatın temsil ettiği davacı iş sahibinin çekişmeli işinin, sulh ya da benzeri sebeplerle sona erdirilmesini ceza koşulu nedeni olarak belirleyecek bir avukatlık ücret sözleşmesi yapılmasının 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 35/A maddesindeki avukatın uzlaştırma yetkisi ile avukatlık etik ilkeleri ile ve 6098 sayılı Kanun'un 502 ve devamı maddelerindeki vekilin işini özenle yapma yükümlülüğü ile bağdaşmadığı, davalı avukatların üstlendikleri işin sonucunun bütün olasılıklarını düşünerek sulh, ibra, feragat, davanın geri çekilmesi gibi durumlarda kendi müvekkillerinden ne ücret alacaklarını belirlemelerinin vekilin özen yükümlülüğünün gereği olduğu, dosya kapsamından davalı avukatların, davacı şirket ile dava dışı şirket arasında yapılan yeni sözleşmenin hazırlanmasında da avukat olarak görev aldıkları dikkat alındığında, sözleşme konusu hükmün 6098 sayılı Kanun'un 27 nci maddesine göre kesin hükümsüz olmasının yanında müvekkilleri adına yeni sözleşme hazırlamalarının da 4721 sayılı Kanun'un 2 ve 3 üncü maddelerine göre de iyiniyetli ve dürüstlük kuralına aykırı bir durum olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne, davacının İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyasında davalılara borçlu olmadığının tespitine, İstanbul 5. İcra Dairesinin 2013/15491 sayılı dosyasındaki takibin iptaline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili; yetersiz belgelerden oluşan icra dosya fotokopisi üzerinden eksik inceleme yapılarak hüküm kurulduğunu, karar usulden bozulmuş olmasına rağmen Yerel Mahkemenin 04.07.2017 tarihli kararındaki gerekçelerle karar verildiğini, hukuken hiçbir değeri olmayan elektronik posta fotokopisinin tüm itirazlarına rağmen Mahkemece delil olarak kabul edildiğini, kaldı ki söz konusu belgenin müvekkilleri aleyhine yorumlanabilecek bir belge de olmadığını, huzurdaki davanın niteliği gereği tanık dinlenemeyecek olmasına rağmen Yerel Mahkeme tarafından tanık dinlendiğini, davacının yaptığı ikinci sözleşmenin sulh sözleşmesi olduğu yönünde müvekkillerinin hiçbir iddia ve savunmalarının olmadığını, hasılı davaya iştirak olarak değerlendirilen 11.07.2008 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesindeki 1 inci maddesinin Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesine uygun ve geçerli olduğunu, başarı şartını taşıyan Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesinin 02.05.2001 tarihinde değiştirildiğini, artık başarı şartının bulunmadığını, Avukatlık Ücret Sözleşmesinin üçüncü maddesinin cezai şart değil, vekalet ücretinin ta kendisi olduğunu, hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için 150.000,00 USD tutarındaki sözleşme maddesinin cezai şart ve geçersiz olduğu düşünülecek olsa dahi müvekkillerinin vekalet ücreti haklarının ortadan kalkmadığını, hiçbir surette kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için bu hükmün geçersiz olduğunun düşünülmesi halinde Avukatlık Kanununun 164 üncü maddesi uyarınca bilirkişi marifetiyle hesaplama yapılması gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava; vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi,
2. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 512 nci maddesi,
3. 1136 sayılı Avukatlık Kanununun 171 inci maddesinin birinci fıkrası ve 174 üncü maddesinin birinci fıkrası.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle tüm dosya kapsamından davacı şirket ile dava dışı şirket arasında düzenlenen Rödovans Sözleşmesinin sulh anlaşması olarak nitelendirilmesinin mümkün görülmediğinin anlaşılmış olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalılara yükletilmesine,
6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği mahkemece kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,12.06.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.