"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1374 E., 2022/1718 K.
DAVA TARİHİ : 09.08.2018
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/922 E., 2019/803 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin başvurusunun kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı, ... 20. İcra Müdürlüğünün 2017/3480 Esas sayılı dosyası ile dava dışı ... ... tarafından aleyhine icra takibi başlatıldığını, şirket yetkilisinin yurt dışında olmasından dolayı icra takibinden haberdar olamadığını, bu sebeple takibin kesinleştiğini, takip devam ederken takip konusu alacağın tamamının ... ... tarafından davalıya temlik edildiği ve bu hususun ... 20. İcra Müdürlüğünün 06.04.2018 tarihli yazısı ile tarafına bildirildiğini, ... ... ile arasında herhangi bir hukuki ilişki ile ... ...'a ve takip konusu alacağı temlik alan davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını ileri sürerek; davalıya icra takip dosyası nedeniyle 36.782,85 Euro ve ferileri için borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20'den aşağı olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, alacağı temlik eden ... ... ile arasında önceye dayalı borç ilişkisi olduğunu, alacağını elde edemeyince alacağa mahsuben ... ...'ın alacaklısı olduğu işbu davaya konu dosya alacağını temlik aldığını, ... ...'dan edindiği harici bilgiye göre; davacı şirket yetkilisi ... ... ve yetkilisi olduğu davacı ....ve Gıda San.Tic.Ltd.Şti ile ..., ...
arasında ... makinesi alımı hususunda anlaşıldığını, ..., ... tarafından davacı şirket adına Ululararası Havale ile ...Bankası A.Ş.den 18.05.2016 tarihinde 129.300 Euro, 27.07.2016 tarihinde 70.660 Euro gönderildiğini, ancak davacı tarafın anlaşmaya uymadığını, tarafına yapılan havalelere rağmen taahhüt edilen makinayı teslim etmediğini, ..., ... tarafından ... ...'a genel vekaletname verilerek alacağın tahsil edilmesini istediğini, bunun üzerine icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın zaman kazanmak amacıyla ve kötüniyetle davayı açtığını savunarak davanın reddi ile davacı taraf aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının alacağı kesin deliller ile ispat edemediğinden davanın kabulüne, ... 20. İcra Müdürlüğü'nün 2017/3480 Esas sayılı dosyasında davacı/borçlunun borçlu olmadığının tespitine, alacaklı/davalı takibe koyduğu alacağı ispat edememiş olması nedeniyle kötüniyetli olarak takip başlattığı kabul edilerek; yabancı para alacağının dava tarihindeki kura göre Türk parası karşılığı üzerinden %20 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı, takipten ve alacağın temlik edildiğinden haberdar olan davacının bunca geçen süreye rağmen borçlu olmadığını iddia etmesinin açıkça kötü niyetli olduğunu, alacağı temlik alan olduğundan aleyhine icra inkar tazminatına hükmolunmasının hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ispat yüküne ilişkin bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran tarafın, o vakıayı ispat etmek zorunda olduğu genel kuralı menfi tespit davaları için de geçerli olup, bu tür davalarda hukuki ilişkinin varlığını ispat yükünün alacaklı olduğunu iddia eden davalıda olduğu, TBK'nın 188/1 inci maddesinde, borçlunun devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebileceği düzenlenmiş olduğundan borçlu temlik yapılmamış olsaydı önceki alacaklıya karşı ne tür def’ileri ileri sürebilecekse aynı def'ileri yeni alacaklıya yani temlik alana karşı da ileri sürebileceği, icra takibine konu alacağın varlığını ispat yükünün alacağı temlik alan ve temlik edenle borçlu arasında hukuki ilişki bulunduğu ve temlik işlemi sonucu bu ilişki nedeniyle alacaklı olduğunu savunan davalı temlik alana ait olduğu, davalının takip konusu miktar yönünden temlik edenin alacaklı olduğu ve dolayısıyla kendisinin de alacağın temliki hükümlerine göre alacağı talep etmekte haklı olduğunu ispatlayamadığı, somut olayda davalının alacağı temlik alan kişi olup, takibi başlatan kişi olmadığı, dosya kapsamında da, alacağı kötü niyetli olarak temlik aldığı hususu açıkça ispat edilemediğinden kötü niyet tazminatının koşullarının oluşmadığından mahkemece davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin yerinde olmadığı, davalının bu hususa yönelik istinaf talebinin kabulünün gerektiği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, davanın kabulüne, ... 20. İcra Müdürlüğünün 2017/3480 Esas sayılı icra takip dosyasında davacının davalıya 36.782,85 Euro borçlu olmadığının tespitine, koşulları oluşmadığından kötü niyet tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı, davalının icra takibi başlatan kişi olmaması ve takip dosyasını sonradan temlik alması aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmesine engel olmadığını, davalının, temlik almadan önce ... ...'ın gerçekten alacaklı olup olmadığı hususunda araştırma yaptığı hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığını, bu yönde bir araştırma yapan davalının, ... ...'ın herhangi bir alacağının olmadığını rahatlıkla tespit edebileceğini, davalının eldeki dava açıldıktan sonra dahi icra takibine devam ettiğini, bu haliyle icra takibinin haksız ve kötüniyetli olduğunun açık olduğunu, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararını kaldırıp yeniden hüküm kuran Bölge Adliye Mahkemesinin 03.09.2022 tarihinde yürürlüğe giren ve karar tarihinde (01.11.2022) yürürlükte bulunan AAÜT'ye göre vekalet ücretini belirlemesi gerekmekteyken, İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT'yi esas aldığını, ayrıca davanın konusu yabancı para olduğundan, davaya konu 36.782,85 Euronun karar tarihi itibariyle Türkiye Cumhuriyeti efektif satış kuru üzerinden TL'ye çevrilerek belirlenecek olan tutar üzerinden vekalet ücreti hesaplanması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatına hükmedilmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
İcra İflas Kanunu'nun 72/5 inci maddesi "Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz." şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. İcra İflas Kanunu'nun 72/5 inci maddesinden de açıkça anlaşıldığı üzere, menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötü niyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; adı geçen madde hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup ispat yükü takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu) nın üzerindedir. Somut olayda davalı alacağı temlik alan kişi olup, davacı tarafından da takipte kötü niyetli olduğu hususu ispat edilememiştir. Ayrıca davacı tarafından takibe konu yabancı para alacağı için takip talebinde gösterilen harca esas değere göre eldeki davanın açıldığı da dikkate alındığında davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Ancak Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kaldırılarak yeniden hüküm kurulmuş, buna karşılık davacı lehine vekalet ücretine hükmedilirken İlk Derece Mahkemesinin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi esas alınmıştır. Oysa Bölge Adliye Mahkemesince kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri gözetilerek davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesinin karar tarihindeki tarifeye göre vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının düzelterek onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 1/f bendinde yer alan "14.233,02 TL" ibaresi hükümden çıkartılarak yerine "22.530,66 TL" söz ve rakamlarının yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.