Logo

3. Hukuk Dairesi2023/823 E. 2023/3156 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Küçüğün cinsel istismarı nedeniyle babasının açtığı manevi tazminat davasında, takdir edilen tazminat miktarının uygunluğu ve babanın manevi tazminat talep etme hakkı.

Gerekçe ve Sonuç: Olayın oluş şekli, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve manevi tazminatın amacı gözetilerek takdir edilen tazminat miktarının uygun olduğu ve babanın da olaydan kaynaklı manevi zararının tazmin edilebileceği değerlendirilerek yerel mahkeme kararının, hüküm fıkrasında yer alan nüfus müdürlüğüne gönderilmesine ilişkin kısmın çıkarılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili; olay tarihinde ergin olmayan, davalıların çocuğu...'ın, davacılardan ...'ya karşı cinsel saldırı eyleminde bulunduğunu, yaşadıkları bu olay sonucu suçun mağduru olan davacının ciddi bir ruhsal ve psikolojik bunalıma girdiğini ve halen tedavisinin devam ettiğini, okulunu bıraktığını, davacı ...'ın işinden ayrılmak ve yaşadıkları kenti de terk etmek zorunda kaldığını ileri sürerek; olay nedeniyle harcadıkları maddi giderler nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1.000,00 TL maddi tazminatın ve duyulan acı ve üzüntüye karşılık olmak üzere her bir davacı için 20.000,00'er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; ceza yargılamasının henüz sonuçlanmadığını, kararın kesinleşmediğini, ...'ın fiilinin sabit olduğu düşünülse dahi diğer davalıların bu fiilin neticelerinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davalı ...'ın atılı fiili işlemediğini, ayrıca talep edilen tazminatların fahiş olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Davanın açıldığı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.12.2015 tarihli ve 2014/48 E., 2015/427 K. sayılı kararıyla; davacıların maddi tazminat talepleri yönünden davalarını geri almaları ve davalı tarafın da davanın geri alınmasına rıza göstermesi nedeniyle geri alınmasına, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12.10.2016 tarihli ve 2016/6288 E., 2016/9817 K. sayılı ilamıyla; davanın yasal dayanağının ev başkanının sorumluluğunun düzenlendiği 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 369 uncu maddesi olduğu, bu nedenle davanın aile mahkemesinde görülmesi gerekirken genel mahkemede görülmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 2017/201 E., 2017/320 K. sayılı kararıyla; Mahkemenin görevsizliği ile davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 12.02.2020 tarihli ve 2019/2049 E., 2020/522 K. sayılı ilamıyla; bozma sonrası davacı asıllar tarafından vekilleri Av. C.... azledildiği halde duruşma günü ve saatini bildirir davetiyenin azledilen vekile gönderilmiş olmasının, 07.11.2017 tarihinde yapılan duruşmada davalılar vekilinin davacılar tarafından takip edilmeyen dosyanın işlemden kaldırılmasını talep etmesi ve Mahkemece Dairenin bozma ilamına uyulup uyulmadığı hususunda herhangi bir karar verilmeksizin Mahkemenin görevsizliği yönünde hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Asliye Hukuk Mahkemesinin bozmaya uyarak verdiği görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine dosyanın gönderildiği Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; yargılama sırasında davacının maddi tazminat talebini geri aldığı ve davalıların geri almaya muvafakat ettikleri anlaşılmakla davacı ...'ın maddi tazminat talebi yönünden geri almanın şartlarının oluştuğu, davacılardan sadece Reşat'ın Asliye Hukuk Mahkemesinin görevsizlik kararına istinaden dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini süresi içerisinde talep ettiği, diğer davacılar ... ile ...'nın dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesini talep etmedikleri, davacılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığının bulunduğu; daha çok küçük yaşta olan çocuğunun yaşça kendisinden çok büyük olan başka bir erkeğin cinsel istismarına uğramış olmasının ve hürriyetinden yoksun bırakılmasının baba olan davacı ...'ta derin elem ve üzüntü yarattığı, toplum içerisinde çocuğunun bu şekilde bir mağduriyet yaşadığının bilinmesinin davacı olan baba Reşat'ta yarattığı üzüntünün ve elemin bir nebze olsun hafifletilmesinin gerektiği, bu gerekliliğin manevi tazminat ile sağlanabileceği gerekçesiyle; davanın davacı ...'ın maddi tazminat talebi yönünden açılmamış sayılmasına, davacı ...'ın manevi tazminat talebinin kabulü ile haksız fiilin gerçekleştiği tarih olan 23.11.2002 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte 20.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı ...'a verilmesine, davacılar ... ve ... yönünden dosyanın tefriki ile ayrı bir esasa kaydına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalılar vekili; davacı ...'ın olayın doğrudan mağduru olmaması, mağdurun babası olması sebebiyle hukuki yarar yokluğundan dolayı davanın tamamının reddi gerektiğini, dava manevi tazminat davası olup, olay tarihinin 23.11.2002, dava tarihinin ise 2007 yılı olduğunu, o tarihten bu yana paranın alım gücünün azalmış olması nedeniyle, olay tarihi olan 2002 yılı itibariyle çok yüksek bir miktar olan 20.000,00 TL'nin tamamının kabul edilmesinin hakkaniyet kurallarına aykırı olduğu gibi, haksız fiillerde tazminat miktarının olay tarihine göre değerlendirileceği kuralına da aykırılık oluşturduğunu, ceza kovuşturmasının sanığı olan davalı ...'ın da olay tarihinde 14 yaşında bir çocuk olduğunu, olayın teşebbüs aşamasında kaldığının Derece Mahkemelerince kabul edildiğini, taktir edilen manevi tazminatın işleyecek faiz de dikkate alındığında çok yüksek olduğunu, davanın Nüfus Müdürlüğünü ilgilendiren bir dava olmadığını, bu nedenle sehven eklendiği düşünülen hüküm fıkrasının (10) numaralı bendinin hükümden çıkarılması gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiş, temyiz süresinden sonra sunduğu ek dilekçesi ile davalıların malvarlıklarına konulan tedbirlerin kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, küçüğün haksız eylemine ve 4721 sayılı Kanun'un 369 üncü maddesi uyarınca ev başkanının yasal gözetim ve özen ödevini yerine getirmemesine dayanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47 nci maddesi hükmüne göre; hâkimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı, adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, olayın oluş şekli, olay tarihi, davalıların kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ve yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde; davacı yararına takdir edilen manevi tazminatın uygun olduğunun ve süresinden sonra sunulan dilekçeler yönünden işlem yapılmasına yer olmadığının anlaşılmasına göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Mahkeme hükmünün 10 uncu fıkrasında yer alan "Karar kesinleştiğinde karardan iki suretin infazı için ... ... İlçe Nüfus Müdürlüğüne gönderilmesine," kısmının davayla ilgisiz olduğu anlaşılmakla bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (10) numaralı bendinin çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.