Logo

3. Hukuk Dairesi2024/104 E. 2024/4293 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından yapılan sulh sözleşmesinin, davacının temlik yoluyla devraldığı alacağa etkisi ve asli müdahil taleplerinin kabul edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, temlikten haberdar olmadığı ve iyi niyetle sulh sözleşmesi yaptığı, asli müdahil taleplerinin ise 6100 sayılı HMK'nın 65. maddesindeki asli müdahale şartlarını taşımadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1701 E., 2023/1831 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 16. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/463 E., 2023/199 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın reddine, asli müdahiller ..., ..., ... ve ... tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; davacının başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak, yeniden asıl davanın reddine, asli müdahiller ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'nin asli müdahale taleplerinin usulden reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili, asli müdahiller ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili, asli müdahiller ..., ..., ..., ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Davacı vekili; tapu maliki davalı ile dava dışı alıcı ... Danışmanlık Proje Gayrimenkul İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında 18.07.2017 tarihli taşınmaz satış sözleşmesi düzenlendiğini, davalıya banka yoluyla 3.410.000,00 TL ödeme yapıldığını, satış sözleşmesinin adi yazılı yapılan satış sözleşmesinin resmi şekle uyulmaması sebebiyle geçersiz olduğunu, davalının 15.05.2018 tarihli ihtarname ile geçersiz sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini ancak para iadesi yapmadığını, alacağı temlik alan müvekkili tarafından davalıya 16.11.2018 tarihli ihtarnamenin gönderilmesine rağmen davalı tarafça bir ödeme yapılmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek; dava konusu sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile taşınmaz satış bedeli olarak gönderilen paraların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. ..., ..., ..., ... 05.07.2019 havale tarihli asli müdahale talepli dilekçelerinde; davaya konu temlik sözleşmesinde temlik eden şirketler grubuna (... Danışmanlık Proje Gayrimenkul San. ve Tic. A.Ş. ve ... Plus Danışmanlık ve Ağ Pazarlama Tic. Ltd. Şti.’ne) para gönderen dava dışı bir arkadaşlarının tavsiyesi üzerine dergi, Ulusal gazetelerdeki reklamlar, şirket yetkililerinin demeçleri, sosyal medya ortamı ve ... Şirketler grubunun Ceosu, Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri ile yüz yüze görüşmeler yaptıklarını, şirketin reel ticaret yaptığı kanısına varmaları sonucunda dava dışı ... Şirketler grubuna para gönderdiklerini, ancak şirket yetkililerinin taahhütlerini yerine getirmediğini, ödeme taahhüdünde bulunduğu kâr payını ödemediklerini, nitelikli bir şekilde dolandırıldıklarını, dava dışı ... şirketinden olan alacaklarını tahsil etmek amacıyla icra takibi başlattıklarını, takibin yasal süresi içinde itiraz olmaması üzerine kesinleştiğini ancak borcun ödenmediğini, dava neticesinde temlik sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, dava dışı ... şirketi ile davalı arasında düzenlenen sözleşmenin muvazaalı olup olmadığı, alacaklı olup olmadıklarının Mahkemece yapılacak yargılama sonucunda belirleneceğini, bu nedenle hak ve menfaatleri de dava neticesinden etkileneceğinden davaya katılma zorunlulukları doğduğunu ileri sürerek; asli müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmişler; 07.07.2021 tarihli dilekçeleri ile davalarını 360.000,00 TL üzerinden ıslah etmişlerdir.

3. ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... 07.07.2021 havale tarihli asli müdahale talepli dilekçelerinde; dava dışı ... şirketinin yöneticileri hakkında dolandırıcılık suçundan dolayı savcılığa çok sayıda suç duyurusunda bulunulduğunu ve halen soruşturmanın devam ettiğini, davacı şirketin dava dışı ... şirketi yetkililerinden aldığı temlike istinaden bu davayı açmış ise de, dava dışı ... şirketinin alacaklılardan mal kaçırma amaçlı bu temliki yaptığını, davanın bu haliyle sonuçlanmasının da yine dava dışı ... şirketi yetkililerine menfaat sağlayacağını, davalıya yapılan ödemelerin dava dışı ... şirketi yetkililerinin ponzi sistemi ile mağdurlardan dolandırıcılık yöntemi ile topladığı paralardan gerçekleştirildiğini, dava dışı ... şirketi hakkında icra takibi başlattıklarını ve takibin kesinleştiğini, icra dosyasından alınacak yetki ile dava açılması planlanmakta iken dosyadan haberdar olduklarını, alacak haklarını korumak adına davaya aslen müdahale etme zorunlulukları olduğunu ileri sürerek; asli müdahale taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmişlerdir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava konusu taşınmaz alım satımı konusunda varılan anlaşmanın yine anlaşmanın taraflarınca 30.10.2018 tarihinde akdedilen sulh anlaşması ile ortadan kaldırıldığını, taraflar arasında herhangi bir alacak - borç ilişkisinin kalmadığını, tarafların karşılıklı sulh olarak birbirlerini gayri kabili rücu ibra ettiklerini, anlaşmanın ikinci maddesi gereğince müvekkili tarafından üzerine sözleşme yapılan taşınmazın satış ve devri hususunda dava dışı ... şirketine 12.11.2018 tarihli vekaletname verildiğini, böylece dava dışı ... şirketinin müvekkilinden herhangi bir alacağının kalmadığını, dava konusu ihtarnamenin müvekkiline sulh anlaşmasından sonra 26.11.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ihtarnamenin bir geçerliliği olmadığını, temlik işleminin müvekkiline bildirilmediğini, müvekkilinin sözleşmede kararlaştırılan edimi yerine getirmekle borcundan kurtulduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; asıl dava yönünden, davalı ile dava dışı ... Danışmanlık Proje Gayrimenkul İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. arasında 18.07.2017 tarihinde taşınmaz satış sözleşmesinin adi yazılı şekilde akdedildiği, kanuni şekil şartlarına haiz olmayan bu sözleşmenin geçersiz olmakla birlikte, adi yazılı satış sözleşmesi kapsamında satış bedelinin 6.950.000,00 TL olarak belirlendiği, taşınmaz alıcısı olan dava dışı ... şirketi tarafından satıcı olan davalı adına muhtelif tarihlerde toplam 3.057.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, davalı tarafından keşide edilen 15.05.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğinin dava dışı ... şirketine bildirildiği ancak 11.09.2018 tarihinde dava dışı ... şirketi tarafından bu dosya davacısı şirkete davalıdan alacaklı olduğunu iddia ettiği 3.410.000,00 TL tutarındaki alacağın temlik edildiği, bu temlik işleminin temlik alacaklısı olan davacı tarafından temlik borçlusu olan davalıya 16.11.2018 tarihli ve 38660 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile bildirilmesinden önce, 30.10.2018 tarihinde davalı ile dava dışı ... şirketi arasında yapılan sulh sözleşmesi ile tarafların karşılıklı alacaklı olmadıklarını beyan ederek birbirlerini ibra ettikleri, her ne kadar davalı ile dava dışı ... şirketi arasında yapılan sulh sözleşmenin davacı tarafından muvazaalı olduğu iddia edilmiş ve bu yönde Mahkemece davacı tarafından bildirilen tanıklar dinlenmişse de davacının muvazaa iddiasının sübuta erdirmediği, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 186 ncı maddesi hükmü karşısında 11.09.2018 tarihli alacağın temliki işleminden sonra 30.10.2018 tarihinde alacaklısı dava dışı ... şirketi ile sulh sözleşmesi yapmış olup, alacağın temlikinin 16.11.2018 tarihli ihtarname sonucunda 28.11.2018 tarihinde haberdar olan davalı borçlunun borcundan kurtulduğu kanaatine varıldığından asıl davanın reddi gerektiği, asli müdahillerin davaya konu temlik sözleşmesinde temlik eden Şirketler Grubuna (... Danışmanlık Proje Gayrimenkul San. ve Tic. A.Ş. ve ... Plus Danışmanlık ve Ağ Pazarlama Tic. Ltd. Şti.’ne) para gönderdikleri, ancak şirket yetkililerinin taahhütlerini yerine getirmediğini ve ödeme taahhüdünde bulunduğu kâr payını ödemedikleri, dosyadaki 3 bankaya ilişkin hesap hareketleri incelendiğinde dava dışı ... şirketinin banka hesaplarından 17.05.2017-12.05.2018 tarih aralığında davalının bankalardaki hesaplarına gönderilen para tutarlarının toplam 3.050.000,00 TL olduğu, davalı ile dava dışı ... şirketi arasinda 18.07.2017 tarihinde harici taşınmaz satış sözleşmesinin düzenlendiği, 7.000,00 TL kapora verildiği, sözleşmenin kanuni şekil şartına uygun düzenlenmediğinden geçersiz olduğu, bu sebeple tarafların diğerinden sebepsiz zenginleşme kapsamında birbirlerine verdikleri paraların iadesini talep edebilecekleri, davalıya yapılan toplam 3.057.000,00 TL ödemeye karşılık dava dışı şirket hesaplarına geri ödeme olmadığı gibi bir mal girişi de olmadığından asli müdahillere dava dışı şirket tarafından bir ödeme yapılmadığı gerekçesiyle; asıl davanın reddine, asli müdahiller ..., ..., ... ve ... tarafından açılan davanın kabulü ile 360.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; sulh sözleşmesinin sonradan düzenlendiğini, sözleşmede satışa konu taşınmazın değerinin 1.250.000,00 TL olarak sulh sözleşmesine geçirildiğini ve taşınmazın tamamının sulh sözleşmesine konu olduğu yazılmasına rağmen celp edilen tapu kayıtlarından da anlaşılacağı üzere taşınmazın 1/2'si davalıya ait olup, değerinin 220.000,00 TL olduğunu, sulh sözleşmesinin tarihinin 30.10.2018 olarak gösterilmesine rağmen sözleşmeye konu satış vekaletnamesinin verildiği tarihin 12.11.2018 olduğunu, bu durumun sulh sözleşmesinin sonradan düzenlendiği yönündeki iddialarını ispat ettiğini, yine tapu kayıtlarında açıkça görüleceği gibi sulh sözleşmesi ile uyumsuz olarak taşınmazın 1/2 hissesinin satışının yapıldığını, sonuç olarak 534 m² olan taşınmazın sadece 267 m²'lik kısmı için satış işlemi yapıldığını, bu yönüyle tapu kayıtları ile de açıkça ortaya çıktığı üzere sulh sözleşmesi ve buna bağlı yapılan işlemlerin tamamının muvazaalı olduğunu, tanık beyanları ile davalının muvazaalı sulh protokolü öncesi temlikten haberdar olduğu açıkça ortaya çıkmasına rağmen bu hususun Mahkemece dikkate alınmadığını, tanık beyanlarının irdelenmediğini ileri sürerek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; usul hukukuna uygun bir asli müdahale talebi bulunmadığını, asli müdahil olarak kabul edilen tarafların dilekçeleri incelendiğinde davacı ile davalıya karşı birlikte yöneltilmiş bir husumet bulunmadığını, dilekçe içeriği, dayanılan vakıalar ve iddianın ileri sürülüş biçimi incelendiğinde olsa olsa fer'i müdahale talebi olarak değerlendirilebilecek bir talebin söz konusu olduğunu, bu durumda da davacının davası reddedildiği halde Mahkemece asli müdahil olarak nitelendirilen tarafların davasını kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmeden doğan borçlarını tamamen ifa etmeyen dava dışı ... şirketine gerekli ihtarlar çekilerek sözleşmeden dönüldüğünü, müvekkili ile dava dışı ... şirketi

arasında hukuki uyuşmazlık açıkça ortada iken danışıklı işlem iddiasının yerinde olmadığını, müvekkilinin dava dışı ... şirketi aleyhine sebepsiz zenginleşme durumu olmadığını, asli müdahil olarak kabul edilen tarafların iddialarında sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayandıklarına dair bir iddia ve bu yönde ileri sürdükleri bir delilin de bulunmadığını ileri sürerek; kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı borçlunun dava dışı alacaklı temlik eden şirketle yaptığı 30.10.2018 tarihli sulh sözleşmesi ve bu sözleşme ile davalı borçlunun ibra edilmesine esas oluşturan taşınmazın devir tarihi olan 13.11.2018 tarihi itibariyle, temlik sözleşmesi kendisine yazılı olarak bildirilmeyen davalının kötü niyetli olduğunun yasal ve yeterli deliller ile kanıtlanamaması itibariyle davalının dava dışı temlik eden alacaklı şirkete iyi niyetle yapmış olduğu ifa sonucunda borcundan kurtulduğunun anlaşılması nedeniyle davacının istinaf taleplerinin reddi gerektiği, davalının istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise; davaya konu uyuşmazlıkta asli müdahiller ..., ..., ... ve ...'in 05.07.2019 havale tarihli dilekçeleri ile dava dışı temlik eden şirketten alacaklı olduklarını ve icra takibinde bulunduklarını beyan ettikleri, asli müdahillerin taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 65 nci maddesi uyarınca dava konusu temlik işlemi üzerinde herhangi bir hak talebine dayanarak hem davacı ve hem de davalıya karşı birlikte ileri sürülen alacak istemi niteliğinde olmadığı, bu durumda asli müdahale talebinin gerekli yasal koşulları taşımaması itibariyle asli müdahale talebinin usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden asıl davanın reddine, asli müdahiller ..., ..., ... ve ...'in asli müdahale taleplerinin usulden reddine, asli müdahiller ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'nin asli müdahale taleplerinin usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, asli müdahiller ..., ..., ..., ..., ... vekili, asli müdahiller ... ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

2. Asli müdahale talebinde bulunan ... vd. vekili; müvekkillerince 21.09.2018 tarihinde başlatılan icra takibi ile dosya borçluları dava dışı şirketler hakkında yapılan icra takibinde dosya alacağı kesinleşmiş olmasına rağmen dosya borçlusu şirketler hakkında bir tahsilat yapılamadığını, temlik sözleşmesinden de anlaşılacağı üzere davacının bir alacağı bulunmadığını, temliğin sadece tahsil amacı ile yapıldığını, bu nedenle alacaklıların alacağını konusuz bırakacak şekilde tahsil işlemini yapmak üzere alacakların %50'sinin ivasız olarak davacı şirkete temlik edilmesinin muvazaalı olduğunu, müvekkilleri tarafından dosyaya asli müdahil sıfatı ile katılmak üzere dilekçe verildiğini ve süresi içinde harç yatırılarak 12.12.2019 tarihli duruşmada müvekkillerinin davaya asli müdahil olarak kabullerine karar verildiğini, müvekkillerin alacaklarının doğduğu tarih ve icra takibinin yapıldığı tarihlere bakıldığında yapılan temlik işleminin, davalıların aralarında düzenlenen ibranamelerin tümünün müvekkillerinin alacaklarının konusuz bırakılması için yapılan muvazaalı işlemler olduğunu, dava dışı ... şirketi hakkında ceza davası açıldığını, şirket yöneticilerinin tutuklu yargılandıklarını, dava dışı ... şirketi ile davalı arasında düzenlenen harici satış sözleşmesine istinaden dava dışı ... şirketi tarafından muhtelif tarihlerde davalının banka hesaplarına bilirkişi tarafından tespit edilen 3.050.000,00 TL ödendiğini, sözleşmenin imzalanması sırasında 7.000,00 TL nakit ödeme yapıldığı ve toplam 3.057.000,00 TL ödeme yapıldığını, muvazaalı işlemler karşısında yapılan işlemlerin hukuki sonuç doğurmayacağını, esasen davalıya yapılan ödemeler sebebiyle borçlu dava dışı şirket uhdesine bir ödeme yapılmadığı, tarafların muvazaalı işlemlerle alacaklıların alacağını sonuçsuz bırakmak üzere birlikte hareket ettiklerinin sabit olduğunu, asli müdahale talepleri yönünden yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

3.Asli müdahale talebinde bulunan ... vd. vekili; tüm istinaf dilekçeleri incelendiğinde de müvekkilleri aleyhine bir istinaf talebinin bulunmadığını, dolayısı ile İlk Derece Mahkemesi kararının müvekkilleri yönünden kesinleştiğini, müvekkilleri yönünden de Bölge Adliye Mahkemesince değerlendirme yapılıp karar verilmesinin hatalı olduğunu, usuli hata yapıldığını ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temlik sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun “İspat yükü” başlıklı 6 ncı maddesi,

2. 6100 sayılı Kanun'un 65 ve 190 ıncı maddeleri,

3. 6098 sayılı Kanun'un 186 ncı maddesi.

3.Değerlendirme

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa yukarıda yer verilen hukuk kurallarının doğru şekilde uygulanmasına, 11.09.2018 tarihli alacağın temliki işlemi sonrasında 30.10.2018 tarihinde davalının dava dışı ... şirketi ile sulh sözleşmesi yapmasına, alacağın temlikinin 16.11.2018 tarihli ihtarnamenin davalıya 28.11.2018 tarihinde tebliğ edilmesi ve davalının daha önceki bir tarihte bu temlik işleminden haberdar olduğunun davacı tarafça dosya kapsamındaki delillere göre ispat edilememiş olmasına, 6098 sayılı Kanun'un 186 ncı maddesi de nazara alındığında kötü niyetli olduğu dosya kapsamı itibariyle ispat edilemeyen davalının Sulh Sözleşmesi ile borcundan kurtulmuş olması nedeniyle Derece Mahkemelerince bu hususta yapılan değerlendirmelerde bir isabetsizlik bulunmamasına, asli müdahale talebinde bulunduklarını ileri süren tarafların taleplerinin dava konusu temlik işlemi üzerinde herhangi bir hak talebine dayanarak hem davacı ve hem de davalıya karşı birlikte ileri sürülen alacak istemi niteliğinde olmadığından bu taleplerinin Bölge Adliye Mahkemesince usulden reddine karar verilmesinin yerinde bulunmasına göre, davacı vekili ile asli müdahale talebinde bulunan ... vd. vekili ile ... vd. vekilinin temyiz itirazlarının ayrı ayrı reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.