"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/374 E., 2024/277 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Marmaris 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/460 E., 2023/74 K.
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle ve incelemenin duruşmalı yapılması davalı vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 10.12.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacılar vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...’in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkillerinin, davalıya ait otel vasfındaki taşınmazı 31.10.2018 tarihli kira sözleşmesi ile 2 yıllığına yeniden kiraladıklarını, kira bedeli 65.000 Euro davalıya ödendiği halde müvekkilleri hakkında kira bedeline ilişkin takip başlatıldığını, kira borcuna istinaden 19.09.2020 tarihli çeki davalı şirket yetkilisi Hasan'a teslim ettiklerini, şirket yetkilisinin çek fotokopilerinin altına "2020 KDV dahil kira bedeli karşılığı elden teslim aldım" ibaresini imzaladığını, davalının çeki takas işlemi için bankaya verdiğini ve kira bedelinin elden ödenmesinin sonrasında çekin bankadan iade alınarak müvekkillerine teslim edildiğini, taraflar arasında kira ilişkisi dışında başka bir ticari ilişkinin bulunmadığını ileri sürerek; takip dosyasının iptaline, müvekkillerinin borçlu olmadığının tespitine ve müvekkilleri lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının ödeme iddiasını ileri sürdüğü fotokopi belge üzerindeki beyan ve imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını, söz konusu belge içeriğini ve imzayı kabul etmediklerini, kira bedellerinin çek alınmak suretiyle ödeneceğine dair yazılı anlaşma bulunmadığını, 2020 yılı kira bedelinin müvekkillerine ödenmediğini savunarak, davanın reddini ve davalı lehine tazminata karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Adli Tıp Kurumu raporu ile söz konusu belge üzerindeki imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğunun belirlendiği, davalı şirket yetkilisinin tacir olup basiretli bir iş adamı gibi davranması gerektiği, bu nedenle çek üzerindeki yazıların davalı şirket yetkilisinin eli ürünü olup olmadığının veya üzerindeki yazı ile imzanın farklı kalemler ile yazılmasının ispat gücünü etkileyen bir tarafı bulunmadığı, davacının ödeme olgusunu ispat ederek davasını kanıtladığı, kötüniyet tazminatının yasal koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, davacıların borçlu olmadığının tespitine, ilgili icra dosyasının iptaline, davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili; kira borcu ödenmiş olmasına ve davalı şirket tarafından bu husus bilinmesine rağmen ödenen kira bedellerinin yeniden tahsili için takip başlatıldığını, davalı şirketin söz konusu takibi başlatmakta kötü niyetli olduğunu, şartları oluşan kötüniyet tazminatına karar verilmesini gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davacıların ödeme iddiasını ileri sürdüğü belgenin sahte olduğunu, hukuka aykırı bir şekilde ele geçirilen imzalı boş kağıdın doldurulduğunu, dava konusu belge üzerinde yer alan imza dışında hiçbir yazının şirket yetkilisine ait olmadığının bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, belge üzerinde yer alan “2020 KDV dahil kira bedeli karşılığı elden teslim aldım” ibaresinin farklı fiziki evsafta ikinci bir kalemle yazılmış olduğunu, bu ibarenin sonunda imzadan kaçınılmış olduğunu, dava konusu belgede atılı ıslak imzadan daha sonra yazılmış olduğunun açıkça tespit edildiğini, sahte ve hukuka aykırı belgenin delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığını, kira bedelinin elden alınmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiş; istinaf süresinden sonra sunduğu ek beyan dilekçesinde; müvekkili tarafından bankaya tahsil için verilen ve daha sonra geri alınan çekler ile karşı tarafca sahte olarak üretilen tahsil belgesinin üzerinde fotokopisi yer alan çeklerin keşide tarihleri ve bedelleri aynı olmasına rağmen çek numaraları ve basım tarihlerinin farklı olduğunu, karşı tarafın aslında müvekkile kira ödemesi için verilen çekler elinde olmadığı için aynı bedelli ve aynı keşide tarihli ve fakat 6 yıl öncesinin basım tarihine sahip bir çek koçanından iki sahte çek üreterek belge yarattığını, açığa imzanın kötüye kullanılması yoluyla sahte bir ödeme belgesi oluşturulduğu ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; taraflar arasındaki uyuşmazlığın 2020 yılı kira bedelinin ödenip ödenmediği konusunda toplandığı, dosya içinde fotokopileri bulunan çeklerin altında "2020 KDV dahil kira bedeli karşılığı elden teslim aldım" şeklinde yazı altındaki imzanın şirket yetkilisine ait olduğu, çeklerin kira borcu karşılığı düzenlendiği, kiracıların 2020 yılı için kira borcu bulunmadığı, icra takibinin kötü niyetli olarak yapıldığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, tarafların istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Taraf vekilleri; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira alacağının tahsili için başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (2004 sayılı Kanun) 72 nci maddesi
3. Değerlendirme
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında belirtilen gerekçeye, takibe konu kira bedeli karşılığında çek verildiğine ilişkin belge altındaki imzanın davalı kiraya veren şirket yetkilisine ait olduğunun bilirkişi raporu ile belirlenmesine, belge ve çek üzerindeki yazıların şirket yetkilisine ait olmaması veya farklı bir kalemle yazılmasının sonuca etkili olmamasına, davacının kira bedelini ödendiğini ispatladığının anlaşılmasına göre, davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. 2004 sayılı Kanun’un 72 nci maddesi uyarınca; menfi tespit davası açan borçlunun tazminat isteme hakkı vardır. Anılan maddenin 5 inci fıkrası; “... Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz” hükmünü içermektedir. Anılan Yasa hükmüne göre, alacaklının anılan tazminata mahkum edilebilmesi açıkça, takibin kötü niyetle yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretiye ve Yargıtay uygulamasına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu halde, icra takibine girişen alacaklı, kötü niyetli kabul edilir.
3. Somut olayda, davacılar, takibe konu kira borcunu ödediğini ispatlamıştır. Buna göre İlk Derece Mahkemesince; kira alacağını tahsil eden davalının takip yapmakta kötü niyetli olduğunun kabulü ile davacılar lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde kötü niyet tazminatını talebinin reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılması ve İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz eden davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,
2. Davacılar vekilinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi Kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “... davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına,” ibaresi çıkartılarak yerine “ Takip konusu alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
28.000,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacılara iadesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.