Logo

3. Hukuk Dairesi2024/241 E. 2024/4154 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshi nedeniyle ödenen cezai şartın tenkisi talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi kararının cezai şartın tenkisi yönünden doğru olduğu, ancak tenkise tabi tutulan kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmadığından, 6100 sayılı HMK'nın 370/2. maddesi uyarınca karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1241 E., 2023/1871 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İzmir 5. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/566 E., 2019/437 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir. Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemiz başvurunun kabulü ile kararın bozulmasına karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesince bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili ile davalının İzmir 14. Noterliğinde 15.02.2006 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesini akdettiklerini, müvekkilinin sözleşmeye göre 334.930 USD'yi 2006 yılı içerisinde ödediğini, ancak vaat edilen taşınmazın devrinin imkansız olduğunu öğrenmesi üzerine kooperatif ödemelerini durduğunu, davalı tarafın bunun üzerine .... Noterliği'nin 06.12.2006 tarihli uyarma yazısı ile sözleşmeyi feshettiğini ve 300.000 USD'yi cezai şart olarak alıkoyup bakiye 34.930 USD'yi iade ettiğini, müvekkilinin ödemenin tamamının yapılması halinde dahi tapuyu alamayacağını farkettikleri için ve daha sonra ödenen bedelin tahsilinin imkansız olabileceğini öngörerek ödemeyi durdurduklarını, cezai şartın tenkis edilmesi gerektiğini, 300.000 USD'nin cezai şart adı altında alıkonulmasının hukuki ve yasal dayanaktan tamamen yoksun olduğunu, diğer yandan müvekkili tacir olarak kabul edilse dahi cezai şart olarak belirlenen miktarın, iktisaden mahvına sebep olacak derecede ağır olduğundan tenkisinin veya tümden iptalinin istenebileceğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 900.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; öncelikle zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının kusurlu hareketleri ile sözleşmenin feshine sebebiyet verdiğini, sözleşmede belirtilen hususların yerine getirilemeyeceğinin açıkça anlaşılması üzerine sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmede kararlaştırılan cezai şartın tenkis edilmek sureti ile bakiyenin iade edildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 15.12.2016 tarihli ve 2016/56 E., 2016/482 K., sayılı kararıyla; davanın zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin 26.05.2017 tarihli ve 2017/767 Esas, 2017/829 Karar sayılı kararıyla; dava zaman aşımına uğramadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle kararın kaldırılmasına ve Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda 22.10.2019 tarihli ve 2018/566 E., 2019/437 K. sayılı ilamla; davalının sözleşmedeki cezai şart maddesine dayanarak kendisine yapılan ödemede tenkis yapmasının haklı görüldüğü ve cezai şartta indirim yapılmasına gerek bulunmadığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

5. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilli istinaf başvurusunda bulunmuştur.

6. Bölge Adliye Mahkemesinin 30.09.2020 tarihli ve 2020/1640 E., 2020/1532 K. sayılı kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle kararın kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulü ile 437.100,00 TL'nin dava tarihi olan 04.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 07.04.2022 tarihli ve 2020/11565 E., 2022/3295 K. sayılı kararıyla; davacıya ait tüm ticari defter ve kayıtlar ile belgeler getirtilerek, ticari defter ve kayıtlar ile davacının ekonomik durumunu etkileyen diğer unsurlar üzerinde inceleme yapılıp, Yargıtay denetimine elverişli uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan rapor alınmak suretiyle, sözleşmenin düzenlendiği tarihte tarafların iktisadi durumu, davacının ödeme gücü ve kabiliyeti, sözleşmenin feshindeki kusur durumu ve yukarıda açıklanan ilkeler göz önüne alınarak, dava konusu cezai şartın davacının iktisadi olarak mahvına sebebiyet verip vermeyeceği somut olarak belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve soyut gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediği gerekçesiyle karar bozularak Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamı doğrultusunda kooperatifin defterleri davacı taraftan istendiği, davacı vekili tarafından ellerindeki kayıtların sunulduğu, Seğmenler Vergi Dairesindeki davacı tarafa ait kayıtlara ulaşıldığı, davalı vekilinin kooperatifin ticari defterlerine ulaşılamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunsa da bozma kararının amacının kooperatifin ödeme kabiliyetini, sözleşmenin feshindeki kusun durumunu ve cezai şartın davacının iktisadi olarak mahvına sebep olup olmayacağını belirlemek olduğunu, tüm kayıtlara ulaşılamamasının sonuca etkili olmayacağını, dosyaya sunulan kayıtlarla da bilirkişi incelemesi yapılmasının yeterli olacağı kanaatına ulaşıldığını, ulaşılan kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapıldığını, 24.06.2023 tarihli bilirkişi raporu ile davacının konut yapı kooperatifi olması, sözleşmenin fesih tarihi olan 06.12.2006 tarihi itibariyle 300.000 USD cezai şartın tamamından sorumlu tutulmasının kooperatifin faaliyetine devam etmesine engel olabilecek nitelikte olduğu, iktisadi olarak çöküntüye uğramasına yol açabileceği ve cezai şartın kooperatifin mahvına neden olacağı 24.06.2023 tarihli bilirkişi raporu ile de ortaya çıktığından cezai şarttan %50 oranında indirim yapılmasının taraflar arasındaki hak ve menfaatler dengesine uygun olacağı değerlendirilerek davanın kısmen kabulü ile, 437.100,00 TL'nin dava tarihi olan 04.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; davanın zaman aşımına uğradığını, davacının tüm ticari defter ve kayıtları getirtilemediğini, davacı tarafın ibrazdan imtina ettiğini, bu durumda, davanın reddi gerektiğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, sebepsiz zenginleşme temeline dayalı bir alacak-istirdat davasının itirazsız olarak yapılmış bir ödemeden 9 yıl geçtikten sonra zaman aşımına uğradığı için dava konusu yapılamayacağını, cezai şartın takdiri olarak tenkise tabi tutulduğu gerekçesi ile reddedilen kısım için davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu zira dava dilekçesinde tenkis talebinde bulunulduğunu savunarak kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ödenen cezai şartın iptali veya tenkisi iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

818 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 161/3 üncü maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 182/3 üncü maddesi)

3. Değerlendirme

1.Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, özellikle dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Buna karşın Bölge Adliye Mahkemesince tenkise tabi tutulan cezai şartın reddedilen kısım yönünden davalı/alacaklı lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince vekalet ücretine hükmedilmemesi bozmayı gerektirir. Ne var ki, Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar sonucu itibariyle doğru olduğundan, 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararın belirtilen şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 8 inci bendinin çıkartılarak yerine "8- Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 70.806,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine," ibaresinin yazılması suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

09.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.