"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/154 E., 2023/86 K.
Mahkemece bozmaya uyularak verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin avukat olduğunu, davalı ... ve diğer tüzel kişi davalılar aleyhine İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/722 E. sayılı dosyasına açılan davada yasal yollar hariç, yerel mahkemenin kararına kadarki safahata yönelik takibe ilişkin şifahi olarak anlaşıldığını, adı geçen dava dosyası dava dışı Av. ... tarafından takip edilmekteyken, davalı ...'ın talimatı doğrultusunda dosya avukatı ...'ın tevkili ile müvekkilinin dosyayı ikame vekil olarak takip edip edimini tam olarak yerine getirdiğini, dosyanın mahkemece karara bağlandığını ileri sürerek, Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi doğrultusunda %10 vekalet ücreti oranına göre, muhtelif zamanlarda ödenen 42.243,68 TL'nin mahsubu ile bakiye 340.809,84 TL vekalet alacağının, 338,35 TL noter masrafının, 4.591,84 TL KDV bedelinin tahsilini, %10-%20 arasındaki kanundan doğan vekalet alacağının ise mahkemece takdir edilecek oranda tahsilini, anılan dava dosyasının kesinleşmesi halinde karşı yan vekalet ücreti ve 1,00 TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili; davacıyla müvekkilleri arasında sözleşme ilişkinin bulunmadığını, ayrıca anılan dava dosyasının henüz kesinleşmediğini, kabul anlamamına gelmemek kaydıyla Avukatlık Kanunu'nun 174. maddesi gereğince davacı avukatın üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçtiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 11.09.2014 tarihli kararıyla; taraflar arasında yazılı vekalet ilişkisi bulunmadığı, davacı avukatın yetki belgesi ile anılan dava dosyasındaki yargılamanın bir kısmına katıldığı, temyiz ve karar düzeltme aşamasına katılmadığı, vekalet ilişkisinin kurulduğunun kabulü halinde ise vekalet görevinin tam olarak ifa edilmediği, sözü edilen dava dosyası kesinleşmeden davanın açıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
Mahkemenin 11.09.2014 tarihli kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 28.06.2016 tarihli ilamla; bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmediği, eldeki dosyanın davalıları aleyhine İskenderun 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/722 E. sayılı dosyasına açılan davada; vekil avukat ... tarafından her bir davalı için ayrı ayrı olmak üzere, 10.10.2011 tarihli yetki belgesi ile davacı avukat ... 'nun yetkilendirildiği, bu tarih itibariyle dosyanın karara çıktığı 21.12.2012 tarihine kadar davacı avukatın duruşmalara katılıp, değişik tarihlerde Mahkemeye dilekçeler sunduğu, Mahkemece, eldeki dosyanın davalıları aleyhine açılan davanın reddine karar verildiği, hükmün Yargıtay 11.Hukuk Dairesi tarafından onandığı, karar düzeltme talebinin de 15.05.2015 tarihli ilamla reddedildiğinin anlaşıldığı, anılan dava dosyasında davacı avukatın, yetki belgesi ile görevlendirilmesi ile artık taraflar arasında vekalet ilişkisinin kurulduğunun kabulünün gerektiği, keza, dosya kapsamından davalılar tarafından değişik tarihlerde dava ücreti adı altında davacı avukata ödemeler de yapıldığı, ayrıca içeriği davalı tarafından inkar edilmeyen 10.10.2011 tarihli yazı ile davalının, vekili Av. ...'dan, davacı avukat ...'ın yetkilendirilmesini istediği, dava dosyasının red ile sonuçlanan karar düzeltme aşamasının geçirilmiş olması nedeniyle kesinleştiği anlaşıldığından, davacının her bir talebi yönünden işin esasına girilip, sonucu çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
Bozmaya uyan Mahkemenin 13.10.2020 tarihli kararıyla; davanın kısmen kabulü ile; 301.310,90 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; kararının süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece verilen 21.12.2022 tarihli ilamla; tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek, davacının 1.894,710 USD'nin tahsili için talepte bulunduğunun görüldüğü, bu durumda yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden avukatlık ücretinin hesaplanması gerektiği, Avukatlık Kanunu'nda avukatlık ücretinin belirlenmesinde ayrıca KDV alınacağına dair bir hüküm getirilmediği, ancak taraflar arasında ödenmesi gereken vekalet ücretine ayrıca KDV ilave edileceğine ilişkin bir kararlaştırma yapılabileceği, taraflar arasında yazılı bir ücret sözleşmesi yoksa da davacıya gönderilen e-mailde 25.000,00 TL vekalet ücreti için KDV ödeneceği kabul edilmiş olduğundan Mahkemece, davacının 4.591,84 TL'nin (KDV bedeli) tahsiline ilişkin talebinin reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, somut uyuşmazlıkta, vekalet ücretine konu davanın iki avukat tarafından takip edildiği sabit olup, bu durumda Avukatlık Kanunu'nun 171/son maddesi gereğince, tevkil eden ve tevkil olunan avukatlar, ayrı ayrı değil, harcadıkları mesai oranında tek bir ücret talep edebileceklerinden, davacının hak ettiği vekalet ücretinin buna göre belirlenmesi gerektiğini, bu hususta herhangi bir inceleme ya da değerlendirme yapılmadığı gerekçesiyle, karar davalılar yararına bozulmuştur.
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ile diğer avukatın yargılama safhalarındaki katılımları ve işlemlerinin irdelendiği, davacının ilk derece aşamasında yaklaşık bir yıllık sürede 4 celseye katıldığı, diğer avukatın ise cevap dilekçesi verdiği ve dosyanın Yargıtay aşamasında duruşmaya katıldığı dikkate alınarak, davacı ile diğer avukatın Avukatlık Kanunu'nun 171/son maddesine göre harcadıkları mesainin Mahkemece denk, eşit olarak değerlendirildiği, en son hesaplanan 290.666,70 TL'nin ikiye bölünmesi gerektiği, davacının talep edeceği akdi vekalet ücretinin 145.333,35 TL olacağı, bozma ilamına uyularak taraflar arasında KDV hususunda anlaşma olduğu dikkate alınarak 4.591,84 TL KDV'nin de alacak olarak eklendiği, sonuç olarak davacının toplamda haklı olarak talep edeceği tutarın 149.925,19 TL olacağı, davacı taraf ayrıca 338,35 TL ihtarname masrafı talep etmişse de bu masraf yargılama gideri olduğundan ayrıca alacak olarak istenebilmesinin mümkün olmadığı, Mahkemece bu meblağın yargılama giderlerinde kabul ve red oranına göre tazminine karar verildiği, davacı şirketin kişilik haklarına, vücut bütünlüğüne yapılmış herhangi bir saldırı bulunmadığı, hukuka aykırı davalının bir eyleminin olmadığı gerekçesiyle, davacının davasının kısmen kabulü, kısmen reddi ile; 149.925,19 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacının manevi tazminata ilişkin isteminin reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; taraflar arasında doğrudan vekalet ilişkisi kurulduğunu, aynı davaya ilişkin birbiri ile çelişen iki farklı Yargıtay ilamının mevcut olduğunu, ilk bozma kararında, davacı avukatın yetki belgesi ile görevlendirilmesi ile taraflar arasında vekalet ilişkisinin kurulduğunun kabulünün gerektiği belirtilmiş olmakla, müvekkili lehine usulü müktesep hakkın doğduğunu, bizzat iş sahibinin talebi ve yazılı talimatı ile işe başka avukatlar teşrik edildiğinden, işi takip eden avukatların her birinin, ayrı ayrı ve birbirinden bağımsız olarak akdi vekalet ücretine hak kazandığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile bir an için avukatların tek bir vekalet ücretine hak kazanacağı düşünülecek olursa, dava dışı avukat tarafından sadece cevap dilekçesi yazıldığını, Yargıtay duruşmasına girildiğini, diğer kalan tüm işlemler, beyan ve itiraz dilekçeleri, duruşmalara katılımın müvekkili tarafından yapıldığını, vekalet ücretinin, avukatların harcadıkları emek ve mesai oranları dikkate alınmadan eşit paylaştırılmasının doğru olmadığını, Yerel Mahkemece KDV ve stopaj bedeline ilişkin hiçbir hesaplama yapılmadığını, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 13. maddesinde, davalı vekili lehine hükmedilecek vekalet ücreti, reddedilen tutar daha yüksek olsa dahi, kabul edilen tutar üzerinden hesaplanacak vekalet ücretini geçemeyeceğinin belirtildiği, ancak Yerel Mahkeme tarafından davanın kabulüne ilişkin oran dikkate alınmadan karşı vekalet ücretinin hesaplandığını ifade ederek; kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, davacı avukatın, yetki belgesine istinaden katıldığı ve karar aşamasına getirdiği dava dosyası nedeniyle hak ettiği avukatlık ücreti, karşı yan vekalet ücreti ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Temyize konu edilen Mahkeme kararının; uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde inceleme ve araştırma yapılarak yine bozma kararında belirtilen hukuki esaslar gereğince verildiği, bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine imkan bulunmadığı, vekalet ücretine konu dava dosyası iki avukat tarafından takip edildiğinden Avukatlık Kanunu'nun 171/son maddesi gereğince, tevkil olunan davacı avukata, harcadığı mesai oranında tek bir vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olduğu, Mahkemece hüküm fıkrasında dava türünün "alacak" yerine "tazminat" olarak gösterilmesinin mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde olduğu anlaşıldığından, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar verilmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 439. maddesi uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
1086 sayılı Kanun’un 440.ı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,13.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.