Logo

3. Hukuk Dairesi2024/3132 E. 2024/4273 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı avukatın, davalı şirket tarafından vekaletinin sonlandırılmasının ardından vekalet ücreti alacağı talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Önceki bozma kararlarında davacı avukatın azlinin haklı olduğu ve sadece azil tarihi itibariyle kesinleşmiş dosyalar için vekalet ücretine hak kazanabileceği, davadaki talebin tek bir dosyaya ilişkin olduğu ve bu dosyanın henüz sonuçlanmadığı belirtilerek, davacı vekilinin karar düzeltme talebinde ileri sürdüğü hususlar bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleştiğinden, karar düzeltme talebinin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/27 E., 2022/358 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece Mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Davacı vekilince Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin davalı şirketin vekili olarak Eyüp 3. İcra Müdürlüğüne ait 2008/6399 E. sayılı icra dosyasını takip etmekte iken, davalı şirket tarafından muvafakati alınmadan başka bir avukatın vekil tayin edildiğini, bu durumda gerek akdi gerekse yasal vekalet ücretine hak kazandığını ancak müvekkilinin 18.02.2011 tarihli ihtarla talep etmesine rağmen ücret alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 6.500,00 TL akdi, 1.500,00 TL karşı taraf vekalet ücreti olmak üzere toplam 8.000,00 TL vekalet ücreti alacağının tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; davacının bilgisi dahilinde başka bir avukata vekalet verildiğini, davacının bu duruma itiraz etmeyerek zımnen muvafakat ettiğini ancak gerek avukat-müvekkil ilişkisinde olması gereken güven ve sadakate aykırı söz ve davranışları gerekse mesleki hata ve kusurları nedeniyle davacının müvekkili tarafından haklı olarak azledildiğini, davacının vekaletten çekilerek istifa ettiğini, her iki nedenle de ücrete hak kazanamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 2011/145 E., 2012/770 K. sayılı ilamıyla; davanın kabulü ile, 320.482,58 TL alacağın 8.000,00 TL'sinin faizsiz olarak, geriye kalan 312.482,58 TL'sinin ıslah tarihi olan 11.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 2014/44817 E., 2015/618 K. sayılı ilamıyla; icra dosyasına başka bir avukat tarafından vekalet sunulmuş olmasına rağmen, bunu öğrenen davacı avukatın, makul sürede bu duruma muvafakat etmediğini bildirmemesi ve sessiz kalması, aksine takip işlemlerine devam etmesi durumunda, vekalet konusu işte kendisi ile birlikte ikinci bir avukatın görevlendirilmesine muvafakat etmiş sayılacağının kabulü gerektiği, Mahkemece açıklanan hususun göz ardı edilerek, bu hususta gerekli inceleme ve değerlendirme yapılmadan sadece, "davacıdan muvafakat alınmadan icra dosyasına vekalet sunulduğu" gerekçesiyle, davacının ücrete hak kazandığının kabul edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, taraflar arasındaki 31.12.2007 tarihli hukuk müşavirliğini de kapsayan sözleşmenin varlığı karşısında, olayda gerçek bir istifa iradesi mevcut olmadığından vekalet ilişkisinin istifa ile sona erdiğini kabul etmenin mümkün olmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

B. İkinci Bozma Kararı

1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 2016/189 E., 2016/410 K. sayılı kararıyla; azlin haksız olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 320.482,58 TL alacağın 8.000,00 TL'sinin faizsiz olarak, geriye kalan 312.482,58 TL'sinin ıslah tarihi olan 11.07.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karara karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 2020/8913 E., 2021/4383 K. sayılı ilamıyla; davacı avukatın azlinin haklı olduğu, azil haklı olduğu için davacı avukat, sadece azil tarihi itibariyle kesinleşmiş olan dosyalar nedeniyle vekalet ücretine hak kazanabilecek ise de davadaki talep tek dosyaya ilişkin olduğundan ve bu dosya henüz sonuçlanmadığından davacının ücret alacağı da bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, azil haklı olduğu için davacı avukat, sadece azil tarihi itibariyle kesinleşmiş olan dosyalar nedeniyle vekalet ücretine hak kazanabilecek ise de davadaki talep tek dosyaya ilişkin olduğundan ve bu dosya henüz sonuçlanmadığından davacının ücret alacağı da bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Dairenin 24.10.2023 tarihli ve 2022/7933 E., 2023/2851 K. sayılı ilamıyla, temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uymakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkan bulunmadığı gerekçesiyle, davacı tarafından ileri sürülen temyiz nedenlerinin reddi ile, kararın onanması karar verilmiştir.

VI. KARAR DÜZELTME

A. Karar Düzeltme Yoluna Başvuran

Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

B. Karar Düzeltme Sebepleri

Davacı vekili; davalı şirketin sahip olduğu taşeron şirkete rücu hakkına rağmen, davayı takipte özensiz hareket ettiği ve davalı şirketi telafisi kabil olmayan zarara uğrattığı iddiasına dayalı savunmanın kabulü ile kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, davalı şirketin, Yargıtay(kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 25.01.2011 tarihli ret kararını, bu kararın kendisine tebliğinden önce öğrenmediğini ispat yükünün müvekkiline ait olduğu hususunun doğru olmadığını, müvekkilinin üslubunun güven ilişkisini sarsıcı nitelikte olduğunun taraflar arasındaki yazışmaların incelenmesinden anlaşıldığı hususunun yanlış olduğunu, müvekkilinin haklı nedenle azledildiğinin kabul edilmesi hususunda gerekçeye yer vermeyen, hukuka, usule ve Anayasaya aykırı onama kararının bozulmasını gerektiğini ifade ederek, karar düzeltme talebinde bulunmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı ile 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları.

3. Değerlendirme

Karar düzeltme yoluyla incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle bozma kararlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin karar düzeltme isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin karar düzeltme talebinin REDDİNE,

Aşağıda yazılı para cezasının karar düzeltme isteyene yükletilmesine,

12.12.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.