"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/879 E., 2023/1573 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/228 E., 2022/254 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacılar vekili tarafından duruşma istemli ve davalı ... vekili tarafından ise duruşmasız temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu uyuşmazlıkta davacılar yönünden reddedilen miktarın karar tarihi itibariyle duruşma sınırı olan 358.150,00 TL'nin altında kaldığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin duruşma isteminin reddine, temyiz dilekçelerinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; müvekkillerinin murisi ...'nın, davalı ...'e ait bina inşaatında çalışırken 27.10.2009 tarihinde elektrik çarpması sebebiyle hayatını kaybettiğini, olayın iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınmaması sebebiyle gerçekleştiğini, davalı ...'in inşaat alanı üzerinde bulunan OGH/ENH hattı elektrik güzergahının değiştirilmesi ve enerji nakil hatlarının kaldırılması isteğiyle 07.05.2009 tarihinde davalı YEDAŞ Ayancık İşletme Şefliğine müracaat ettiğini, davalı YEDAŞ tarafından 11.05.2009 ve 10.07.2009 tarihlerinde inşaat alanına iki kez ekip gönderildiğini, enerji nakil hatlarına müdahale ederek güzergah değiştirmeden ve güzergah değişim işini 2010 yılı programına ekleyerek sadece çıkma ahşap direkler dikerek hattın/ tellerin mesafesinin yükseltildiğini, ölümlü kazanın meydana gelmesine mütakip ise güzergah değişimini derhal gerçekleştirdiğini, Ceza Mahkemesi dosyasında alınan raporda davalıların kusurlu olduklarının tespit edildiğini, murisin vefatı sebebiyle eşi ve çocukları olan müvekkillerinin maddi ve manevi olarak zarara uğradıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacılardan Sevim, Bengül ve ... için ayrı ayrı 1.000,00'er TL maddi tazminat ile Sevim için 200.000,00 TL, diğerleri için ise ayrı ayrı 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile Sevim için 687.366,00 TL, Bengül için 3.347,00 TL ve ... için 39.283,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.Davalı ... vekili; davanın husumet nedeniyle reddini gerektiğini, kalp ameliyatı olması nedeniyle kazanın meydana geldiği tarihte inşaattaki yetkisini ölen ...'ya devrettiğini, ölenin gerekli tedbirleri almaması nedeniyle kazanın meydana geldiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2.Davalı YEDAŞ vekili; davaya cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; tüm raporlar bir arada değerlendirildiğinde, davalı ...'in Ceza Mahkemesindeki mahkumiyeti ile Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında davalı ...'in %60 ve etkin kusurlu olduğu hususunda uyuşmazlığın bulunmadığı, raporlardaki uyuşmazlığın davacıların desteğinin kusur oranı ile davalı YEDAŞ'ın kusur oranı hususunda olduğu, açıklandığı üzere destek ile Tahsin arasında eser sözleşmesinin bulunduğu, yapılan yapıya ilişkin iki katlı yapı yapılması hususunda izin alındığı ve İl Özel İdare cevabi yazısında taşınmaz için iki katlı yapı yapılmasına izin verildiği, davalı YEDAŞ tarafından iki katlı yapı yapılmasına uygun olarak EKAT yönetmeliğine uygun olarak güzergah değişikliğinin yapıldığı, davalı ...'in iki kat yerine dört katlı kaçak yapı yapmaya çalıştığı, davalı YEDAŞ tarafından oluşturulan ENH'nın iki katlı yapı için EKAT Yönetmeliğine uygun olduğu, her ne kadar ENH'na ilişkin irtifak hakkı bulunmamış olsa dahi davalı ...'in el atmanın önlenmesi, irtifak hakkı tesisi veya davalı YEDAŞ'ın dört katlı yapıya uygun hale getirilecek güzergah değişikliği ile her türlü tehlikeyi önleyebilecekken bu tedbirlerden hiç birini almaması ve inşaattaki çalışmayı durdurmaması, desteğin de inşaat ustası olduğu dikkate alındığında inşaatın çalışması esnasında tehlike arz eden ENH bilmesine rağmen gerekli tedbirleri almaması nedeniyle ağır kusurlu oldukları, destek ile davalı ...'in ağır kusuru nedeniyle 03.09.2021 tarihli bilirkişi ek raporunda da belirtildiği üzere davalı YEDAŞ yönünden illiyet bağının kesildiği, bu nedenle davaya konu kaza nedeniyle kusursuz olduğu, Ceza Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda davalı YEDAŞ sanıklarının tali kusurlu olduğu belirtilmiş ise de Asliye Ceza Mahkemesi kararı ile davalı YEDAŞ işletme müdürü ile başmühendisinin CMK 223/2-e maddesi uyarınca beraat ettikleri ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, her ne kadar 06.01.2020 havale tarihli bilirkişi raporu ile İTÜ'den alınan 27.05.2021 havale tarihli bilirkişi raporunda kazanın iş kazası olarak nitelendirilmesinin Mahkemeyi bağlamadığı, ancak her iki raporda da belirlenen kusur durumlarının yaşanan kazanın mahiyeti ile uyumlu olduğu, eser sözleşmesi nedeniyle yapım esnasında meydana gelen kazada desteğin %60, Tahsin'in %40 ve davalı YEDAŞ'ın ise kusursuz olduğu, davacıların davalı ...'in %60 kusuru oranında talep edilebileceği, davalı YEDAŞ yönünden davanın reddi gerektiği, davacıların talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatlarının TRH-2010 tablosuna göre hesaplanması neticesinde davacılardan .... için 859.207,85 TL, .... için 4.183,98 TL, ... için 49.104,06 TL, ... için 1.240,87 TL, dava dışı ... için 61.170,66 TL olarak hesaplandığı, bu tazminatın davalı ...'den kusuru oranında (%60) talep edilebileceği, davalı ...'in kusur oranı, tarafların sosyo-ekonomik durumları ile yaşanan olay nedeniyle davacıların yaşadığı elem ve üzüntü dikkate alınarak hüküm altına alınan manevi tazminatların belirlendiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davacılardan .... için 515.524,71 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi, ... için 2.510,38 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi, ... için 29.462,43 TL maddi ve 30.000,00 TL manevi, ... için 30.000,00 TL manevi tazminatların olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı ...'den tahsiline, davalı YEDAŞ yönünden davanın reddine karar verilmiş; karara karşı, davacılar vekili ile davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, ceza dosyası kapsamı, alınan bilirkişi raporları ve olayın meydana geliş şekli dikkate alındığında davalı YEDAŞ'ın kusurunun bulunmadığına yönelik kabulün yerinde olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili; davalı YEDAŞ'ın kusursuz kabul edilmesinin yerinde olmadığını, desteğin etkin kusurlu kabul edilmesinin dosya kapsamına göre haksız olduğunu, kusursuz sorumlu olan davalı YEDAŞ yönünden illiyet bağının kesilmediğini, ceza dosyasında alınan ve davalı YEDAŞ'ın kusurlu olduğunu belirten raporun değerlendirilmediğini, 30.03.2020 tarihli raporda belirtildiği üzere davalı ...'in %60, YEDAŞ'ın %20 ve desteğin %20 kusurlu oldukları kabul edilerek karar verilmesi gerektiğini, yeni asgari ücret beklenmeden karar verilmesinin de hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatların düşük olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı ... vekili; elektrik direğinin kaldırılması için 6 kez dilekçe verildiğini, kazadan hemen sonra direklerin ve elektrik hattının güzergahının değiştirildiğini, dolayısıyla davalı YEDAŞ'ın kusursuz kabul edilemeyeceğini, tanık beyanları ile sabit olduğu üzere tüm uyarılara rağmen üst kata çıkan ve çalışma yapan desteğin kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, kaldı ki asıl sorumlunun işi alan dava dışı Bekir olduğunu, Mahkemece bu hususun da değerlendirilmediğini, hükmedilen maddi ve manevi tazminatların çok yüksek olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, elektrik çarpması nedeniyle desteğin ölümünden kaynaklı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme" kenar başlıklı 71. maddesinin ilgili bölümü şöyledir:
"Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur."
2. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin "İkinci" bölümünün "Genel Hükümler" başlığı altındaki "Kuvvetli akım tesislerinin güvenliği" alt başlığında yer alan 5. maddesi şöyledir:
"Kuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.
Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır.".
Aynı Yönetmeliğin ’bakım ve onarım’’ başlıklı 27. maddesi; "Tesislerin ve aygıtların teknik belgelerinde belirtilen aralıklarda bakım ve onarımları yapılmalıdır. Yapılan bakım ve onarımlar kalıcı bir şekilde kaydedilmelidir.";
36. maddesinin 'Dokunmaya ya da rastgele dokunmaya karşı korunma:' başlıklı (c) bendinin 1 inci fıkrası; 'Açık hava tesisleri görevli olmayan kimselerin giremeyeceği biçimde kilitli olarak yapılmalıdır.",
"Kuvvetli akım tesislerine girmek" başlıklı 59. maddesi;
"Kuvvetli akım tesislerine meslekten olmayan kimselerin girmesine ve özel gereçler olmadan bunlara dokunulmasına izin verilmez.
Ayrıca tesislerin girişinde işletme personeli için gerekli iş güvenliğimalzemeleri her zaman hazır bulundurulacaktır.
Bu tesislere herhangi bir nedenle geçici olarak herkesin girmesine izin verilirse, meslekten olmayanların, tehlikeye uğramasını önleyecek önlemler alınacaktır.
Kuvvetli akım tesislerine girilmesi ziyaretçiler için tehlikeli olacaksa bunların ancak işletme tarafından özel olarak görevlendirilmiş olan ve tesisleri tanıyan bir kimsenin gözetimialtında küçük topluluklar halinde girmesine izin verilir.";
Kuvvetli akım tesislerinin denetimi ve güvenliği başlıklı 67. maddesinin (b) bendi ise; "İşletme tarafından tesisin özellikleri göz önüne alınarak belirli aralıklarla denetleme ve yoklamaların süresi hiç bir zaman 2 yılı geçmemelidir.
Yoklama ve bakımların sonuçları düzenli olarak kaydedilmelidir." şeklinde düzenlenmiştir.
3. Kusur aranmaksızın sorumluluğun düzenlendiği haller, kusursuz sorumluluk halleri olarak ifade edilmektedir. Doktrinde kusursuz sorumluluk hallerinin olağan sebep sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ikili ayırıma tabi tutarken, 6098 sayılı Kanun tarafından açıklanan hakkaniyet sorumluluğu-özen (sebep) sorumluluğu-tehlike sorumluluğu şeklinde ayırıma tabi tutulduğu görülmektedir. Denetleme ve gözetimde özen (cura in custodio) gereği, kusur unsur olarak aranmaz.
4. 6098 sayılı Kanun'un 71. maddesinin birinci fıkrasına göre; "Önemli ölçüde tehlike arzeden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu takdirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur." Açıklanan yasal düzenleme uyarınca, tehlikeli işletme sahibi ve varsa işleten, zararlandırıcı sonucun doğmasına yol açan enerji hattının yapım ve bakım eksikliklerinden kaynaklanan zararlardan sorumludur. Sorumluluktan kurtulmanın olumsuz koşulu ise, zarar ile yapım bozukluğu ve bakım eksikliği arasındaki illiyet bağının kesilmiş olmasıdır.
5. Tehlike sorumluluğunun dayandığı temel ilke "Tehlike İlkesi" dir. Tehlike esasına dayanan kusursuz sorumluluğun doğması için, tehlikeli bir olgu ve meydana gelen zarar ile söz konusu tehlikeli olgu arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Tehlikeli bir faaliyeti ile başkasına zarar veren kimse, bu zararın ortaya çıkmasında hiç kusuru olmasa bile sorumludur. Dolayısıyla mahiyeti gereği tehlike oluşturan bir girişimde bulunan kimse, kusurlu olmasa dahi, girişimin neden olduğu zararları tazmin etmek zorundadır.
6. Sorumlu kişi veya işletmenin, kusurlu olup olmaması, özen ödevini yerine getirip getirmemesi, işletme veya nesnede (şeyde) bir bozukluk veya noksanın bulunup bulunmaması, meydana gelen zararın tazmin borcu yönünden bir etkiye sahip değildir. Zira, bunların sebep oldukları zararlarda, kusurun bulunup bulunmadığı ya da rolünün olup olmadığı çoğu zaman bilinemediği veya ispat edilemediği gibi, sorumlu kişi veya işletme, her türlü özeni gösterse, gözetim ve denetim ödevini yerine getirse, gerekli bütün tedbirleri alsa bile, yine de çoğu zaman zararın meydana gelmesini önlemek mümkün değildir. Bu sebeple, sorumluluğunun bağlandığı olgu ile zarar arasında uygun illiyet bağı kurulduğu zaman, sorumluluk da gerçekleşmiş olacağından; bu işletme veya nesnelerin sahip veya işletenleri, bunların sebep oldukları zararı gidermek zorundadır (Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler 1991 Baskı Cilt 2 sf: 14-15).
7. Sorumluluk hukukunun önemli öğelerinden biri de zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunmasıdır. İlliyet bağının kesildiği durumlarda, kusursuz sorumlu olan kişi sorumlu tutulmayacaktır. Uygun illiyet bağı ancak üç halde kesilir. Bunlar mücbir sebep, zarar görenin ağır kusuru ve üçüncü kişinin ağır kusurudur.
8. Kusursuz sorumlulukta, zarar gören kişinin kusurun varlığını ispat etme zorunluluğu yoktur. İşletme sahibi veya işletenin meydana gelen zarardan sorumlu tutulabilmesi için kusuru aranmaz. Aksine kusursuz sorumlu olan davalının, olayla zarar arasında illiyet bağının bulunmadığını kanıtlaması gerekir. Ancak, aynı zamanda sorumlu kişinin zararın doğumunda kusuru varsa, bu kusur munzam (ek) kusur olarak gözönünde tutulur. Munzam kusur halinde, kusursuz sorumlu kişi illiyet bağını kesen sebeplere dayanarak sorumluluktan kurtulamayacağı gibi tazminat miktarının takdirinde bu kusur gözönünde tutulabilecektir.
9. Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği'nin 5. maddesinde; "Kuvvetli akım tesisKuvvetli akım tesisleri her türlü işletme durumunda, cana ve mala herhangi bir zarar vermeyecek ve tehlike oluşturmayacak bir biçimde yapılmalıdır.
Herhangi bir kimsenin dikkatsizlikle de olsa yaklaşabileceği uzaklıktaki kuvvetli akım tesislerinin gerilim altındaki bölümlerine (aktif bölümler) dokunulması olanaksız olmalıdır ve ilerideki bölümlerde belirtilen emniyet mesafeleri ile koruma önlemleri sağlanmalıdır." denilmiştir.
10. Bu bağlamda; elektrik iletim ve dağıtım şirketleri, elektriğin iletildiği hatları denetlemek ve kontrol etmekle yükümlüdür.
11. Dava konusu olayın gerçekleştiği inşaat sahasında yer alan ENH'nin, taşınmaz üzerinden geçişinin her hangi bir geçit irtifakına dayanmadığı gibi yapılacak olan inşaata engel teşkil ettiğinden diğer davalı inşaat sahibince inşaat alanı üzerinde bulunan OGH/ENH hattı elektrik güzergahının değiştirilmesi ve enerji nakil hatlarının kaldırılması istemiyle davalı ... şirketine davaya konu olay öncesinde başvuruda bulunduğu halde davalı ... şirketinin inşaat mahallinde inceleme yapıp bir yıl sonrası yatırım planına aldığı, Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliğine uygun olmayacak şekilde ahşap direkler üzerine hattın alınarak sorunun çözümünün geçiştirildiği davaya konu elektrik çarpılması olayı sonrasında ise ancak hattın tehlikeliliğinin ortadan kalkacak şekilde güzergah değişimi gerçekleştirilmiştir.
12.Davalı şirket, bölgede elektrik enerjisinin iletim ve dağıtımını yerine getirmektedir. Bu faaliyet, varlığı ve niteliği itibariyle bir tehlike ve dolayısı ile zarar ihtimali taşıdığından, davalı ... şirketinin sorumluluğu, bir sebep sorumluluğu olan kusursuz (objektif) sorumluluktur. Davalı ... kendisine yapılan müracaatla taşınmazda geçit irtifakı oluşturmadan inşaat sahası üzerinde elektrik hattının bulunduğu konusunda bilgilendirilmiş ise de inşaat çalışması sırasında gerekirse tehlike oluşturan hattın elektriğinin kesilmesi, inşaatın ruhsata aykırı yapıldığı durumda il özel idaresine başvuru yolu ile engel olabileceği halde buna tevessül edilmediği gibi inşaat sahibinin inşaat sahasında tehlike oluşturan hattın kaldırılmasına ilişkin başvurunun yapıldığı halde tehlikelilik halinin ortadan kaldırılacak şekilde çözüme kavuşturulmamıştır. Olayda zarar gören mütevvefanın dikkatsizliği ile inşaat sahibinin kusuru olsa bile elektrik hattının işletilmesi ile ölümün meydana gelmesi arasındaki uygun illiyetbağını kaldıracak ağırlıkta olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda mütevvefa kusuru için mütefarık kusur kabulü ile tazminat tutarından indirim sebebi oluşturabilir. İnşaat sahibi olan diğer davalı ile dağıtım şirketinin kusuru ise ancak tazminatın ödenmesi sonrasında sorumlular arasında görülecek olan rücu davasında değerlendirilmesi mümkündür.
13. Ayrıca davalı YEDAŞ çalışanlarına karşı açılan ceza dosyasında çalışanlar yönünden verilen beraat kararının delil yetersizliğine dayandığı, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin hükme esas alınan 03.09.2021 tarihli bilirkişi raporu ile giderildiğinin kabul edilemeyeceği, zira davalı YEDAŞ'ın yukarıdaki maddeler uyarınca meydana gelen olayda kusursuz sorumlu olduğu, gibi yine kazanın meydana geldiği dördüncü katın çalışmaya uygun olmamasına rağmen nakil hattının güzergahı değişinceye kadar inşaat çalışması sırasında davalı YEDAŞ'ın nakil hattının elektriğinin kesilmediği, resmi mercilere müracaatla inşaatı durdurmadığı gibi gerekli denetim ve uyarı yükümlülüklerini de yerine getirmediği sabit olduğundan, davalı YEDAŞ yönünden illiyet bağının kesildiğinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla, bu davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
14.Yine, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 56/2 maddesi uyarınca; hâkimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim; bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Hakim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir.
15.Somut olayda; manevi tazminat miktarının tayini yönünden, meydana gelen olayın oluş şekli, biçimi, ölenin yaşı, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, davacı anne ile çocuklarda oluşturduğu üzüntünün elem ve derecesinin aynı oranda olamayacağı da dikkate alınarak, davacıların manevi dünyalarında oluşan yıkımı, acıyı ve kederi bir nebze de olsa giderici ve hafifletici olması açısından, hakkaniyete uygun bir miktar tazminata karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davacı eş ve çocuklar için aynı miktarda ve düşük oranda manevi tazminatlara hükmedilmesi de doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
16.Bozma nedenine göre, davacılar vekili ile davalı ... vekilinin diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 73/1 maddesi uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun'un 371. maddesi uyarınca davacılar ile davalı ... yararına BOZULMASINA,
3. Bozma nedenine göre davacılar ile davalı ...'in sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,13.02.2025 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dava, elektrik çarpması sonucu desteğin ölümü nedeniyle açılan maddi ve manevi tazminat istemidir.
Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, oluşan zararda davalı YEDAŞ hakkında illiyet bağının kesilip kesilmediği noktasında toplanmaktadır.
Müteveffa ..., davalı ...’ın yaptırdığı bina inşaatında çalışmakta iken inşaatın yakınından geçen elektrik hattına yakınlaşması nedeniyle akıma kapılıp vefat etmiştir.
Olayda YEDAŞ’ın TBK 71. madde kapsamında tehlike sorumluluğu bulunmaktadır. TBK madde 52/1’e göre “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.” Maddeye göre, zarar görenin ağır kusuru illiyet bağını kesen sebeplerden birisidir.
Davalı ...’in ev ruhsatı iki katlıdır ve buna göre yapılan elektrik hattı EKAT (Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri) Yönetmeliğine uygundur. Ancak davalı inşaatını kaçak olarak dört katlı yapmıştır. Bu nedenle inşaat elektrik hattına yakınlaşmıştır. Bu durumun tehlike arz ettiğini inşaat sahibi ve kazalıyı çalıştıranın bilmekte ve birçok kez YEDAŞ ile yazışma yapmışlardır. YEDAŞ, ilgili düzeltmeyi 2009 yılı 11. ay programına aldığını bildirmesine rağmen beklemeden kazalı çalışma gerçekleştirmiştir.
Tanık anlatımlarına göre de kazalıyı çalıştıran ...’ın kazalıyı kesin bir şekilde yukarıya çıkmaması için uyardığı, başka alanda çalışması yönünde talimat verdiği buna rağmen kazalının yukarıya ip çekmeye çıktığı ve kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Kazalı kişinin gerek yaşı ve olgunluk seviyesi, işverenin uyarısı dikkate alındığında elektrik akımının tehlikesinin farkında olduğu anlaşılmaktadır. YEDAŞ’ın gerekli düzenlemeyi yapmasının beklenmemesi de ayrıca kazalının ağır kusurunu oluşturmaktadır.
Bilirkişi heyetlerinden alınan beş farklı raporun dördünde YEDAŞ kusursuz bulunmuş, YEDAŞ görevlileri hakkında beraat kararı verilmiştir.
Davalı YEDAŞ’ın elektrik akımını EKAT Yönetmeliğine uygun olarak yaptığı, buna rağmen yine YEDAŞ’ın düzeltme programının beklenmediği, YEDAŞ’ın inşaatı durdurma görevi bulunmadığı, kazaya davalının kaçak yapı yaparak binayı yükseltmesinin neden olduğu, kazalının tehlikeli durumu bilerek ağır kusuru ile çatıya çıktığı nedenleri göz önüne alındığında kazalının ve davalı ...'in ağır kusuru YEDAŞ yönünden illiyet bağını kestiği ve sorumlu tutulamayacağı, yerel Mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.