Logo

3. Hukuk Dairesi2024/391 E. 2024/4511 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Protokole aykırılık nedeniyle davacı idarenin, davalı eczaneden alacak istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bilirkişi raporunun uzmanlarca hazırlanmış, açıklayıcı ve somut verilere dayalı olması gözetilerek davacı vekilinin temyiz itirazları reddedilmiş ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 46. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/285 E., 2023/2459 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 28. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/214 E., 2022/591 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; İl sağlık müdürlüğünce, davalının sahibi ve mesul müdürü olduğu eczanenin muvaazalı olarak işletildiği ve eczaneye ait ruhsatnamenin valilik makamı oluru ile dip koçandan iptal edildiğinin bildirilmesi üzerine, davalı tarafla imzalanan 2012 yılı Protokolünün (5.3.12.) maddesi gereği sözleşmeye

5 yıl süre ile fesih işleminin uygulandığını ve eczanenin provizyon ekranı iptal tarihi olan 27.02.2013 tarihi itibariyle müvekkili Kurum adına reçete karşılama işlemine kapatıldığını, yine aynı madde gereği sözleşme tarihinden itibaren kurumca yapılan tüm ödemelerin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte tahsil edileceği hususunun davalıya bildirildiğini ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 2009-2013 yılları arasında 734.222,94 TL kurum zararının ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Dahili davalı vekili; müvekkilinin davalı eczacının oğlu olup babasının 15.08.2013 tarihinde dava açıldıktan sonra vefat ettiğini, reddi miras davası açtıklarından dahili davalı sıfatının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davaya dayanak yapılan Protokolün 01.02.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği, anılan Protokolün (5.3.12) maddesi uyarınca davacı Kurumun bu tarihten sonra yapılan ödemeleri geri alma hakkına sahip olduğu, davalının dava açıldıktan sonra vefat ettiği, tek mirasçı olan oğlu dahili davalı ...'ın da davalının mirasını kayıtsız ve şartsız reddettiği, davacı tarafça mirasın reddine ilişkin beyanın muvazaalı olduğundan bahisle iptaline ilişkin dava açıldığının iddia ve ispat edilmediği, murisin en yakın mirasçısı tarafından mirasın reddedilmesi sebebiyle terekenin sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi gerektiği, Mahkemece yapılan ihbar üzerine sulh hukuk mahkemesince terekenin pasifleri arasına ihtilaflı alacak olarak kaydedildiği ve iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesine dair hüküm kurulduğu, bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere 2009-2013 yılları arasında tekabül eden tarih aralığında iki farklı protokol olduğu, 2009 yılı Protokolünün ilgili maddesinde muvazaalı olarak eczane işlettiği tespit edilen eczacı ile sözleşme yapılmaz sözleşme yapılmış ise feshedilir ve bir daha sözleşme yapılmaz düzenlemesinin bulunduğu, 2012 yılı Protokolünde ise eczanenin muvazaalı olarak işletildiğinin tespiti halinde sözleşme tarihinden itibaren kurulunca eczaneye yapılan tüm ödemeler geri alınır ve ruhsatı iptal edilmiş eczacı ile beş yıl süreyle sözleşme yapılmaz düzenlemelerinin yer aldığı, bu protokolün 01.02.2012 tarihinde yürürlüğe girdiği ve 01.07.2015 tarihine kadar geçerli olduğu, davalının 2012 yılı SGK Protokolün ilgili maddesi uyarınca sorumlu olduğu ve bu miktarın bilirkişi raporuyla tespit edildiği, ancak 2009 yılındaki Protokolde sözleşme tarihinden itibaren kurumca eczaneye yapılan tüm ödemeler geri alınır düzenlemesi bulunmadığından bu protokol uyarınca davalıdan davacının talebinin olamayacağını belirten bilirkişi raporunun denetime elverişli olduğu, tereke tasfiye memurunun davaya katılmadığı ancak 07.01.2019 tarihinde cevap verdiğinden taraf teşkilinin sağlandığını, kayıt kabul davalarının belirli bir miktarın tahsiline yönelik olmadığından alacağın kaydına karar verilmekle yetinileceğinden maktu harç alınması ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile davacı idarenin davalı terekesinden 403.603,27 TL asıl alacak ve 2.089,89 TL faiz alacağının bulunduğunun tespiti ile kayıt ve kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; bilirkişilerce alacak miktarı belirlenirken Protokolün ilgili maddelerinin yanlış yorumlandığını, alacaklarının eksik hesaplandığını, davalı tarafın 2009 yılından 2013 yılına kadar kesintisiz bir biçimde muvazaalı olarak eczanesini işlettiğini, fiilin işlendiği tarihin kesintinin gerçekleştiği tarih olduğunu, bu nedenle fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan Protokolün uygulanmak zorunda olduğunu, yürürlükteki Protokolde, eczanenin muvazaalı olarak işletildiğinin tespiti halinde sözleşme tarihinden itibaren Kurumca eczaneye yapılan tüm ödemeler geri alınacağının belirtildiğini, buna göre fiilin kesintiye uğramış gibi bölünerek değerlendirilmesinin yanlış olduğunu, muvazaalı olarak eczanenin işletilmesi iradesiyle kesintisiz bir biçimde hareket edildiğini, tespit tarihine kadar süren bir hukuka aykırılığın söz konusu olduğunu, davanın 2012 yılı Protokolüne göre dava dilekçesinde belirtilen tutar üzerinden tamamen kabulüne karar verilmesi gerektiğini savunarak, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda 2012 yılı Protokolünün (5.3.12.) maddesi ihlal edildiğinden davacı alacağının 403.603,27 TL olduğuna ilişkin tespit doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davacının alacak miktarına yönelik istinaf istemlerinin yerinde olmadığı, ancak yargılama sürecinde eczane sahibi ve mesul müdürü davalının vefat ettiği, tüm mirasçıların mirası reddettikleri ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 612 nci maddesi gereğince davalının terekesine tasfiye memuru atandığı gözetilerek dahili davalı sıfatı ile davaya katılımı sağlanan ancak taraf sıfatları kalmayan mirasçı hakkında husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi; esas hakkındaki hükmün ise davalı terekesi aleyhine kurulması ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken, kayıt kabul davası şeklinde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 403.603,27 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalının terekesinden tahsiline, mirasçılara yöneltilen davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraflar arasında imzalanan protokole aykırılık nedeniyle alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Türk Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2012 yılı Protokolünün (5.3.12) maddesi

3. Değerlendirme

Temyizen incelenen kararda belirtilen gerekçeye ve özellikle hükme esas alınan bilirkişi raporunun konusunda uzman bilirkişilerce hazırlanmasına, raporun açıklayıcı, somut verilere dayanmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.