Logo

3. Hukuk Dairesi2024/443 E. 2025/509 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve bağlı kredi sözleşmesinin feshi, yapılan ödemelerin iadesi, borçlu olunmadığının tespiti ve menfi zararların tazmini istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıya kullandırılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olduğu ve bankanın sorumluluğunun sadece kullandırılan kredi miktarı ile sınırlı olması gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına, bölge adliye mahkemesi kararının ise ortadan kaldırılmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 57. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/2000 E., 2023/723 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 4. Tüketici Mahkemesi

SAYISI : 2019/316 E., 2022/335 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkili ile davalı yüklenici şirket arasında 16.12.2016 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme ile davaya konu İstanbul İli, Esenyurt İlçesi, ... Mahallesi, 2945 ada, 49 parselde yer alan Innovia 4 adlı projeden, C1 Blok, 15 numaralı bağımsız bölümün 346.982,00 TL bedelle satımı konusunda anlaştıklarını, sözleşmedeki teslim tarihi dolmasına rağmen taşınmazın teslim edilmediğini, taşınmazın temelinin dahi atılmadığının Değişik İş dosyasında alınan bilirkişi raporunda tespit edildiğini, müvekkilinin noter ihtarıyla sözleşmeden döndüğünü davalıya bildirdiğini, davalı Bankadan 250.982,00 TL tutarlı kredi kullanıldığını, ihtara rağmen bonolarının iade edilmediğini, kredi ödemelerinin iade edilmediğini belirterek, sözleşmeden dönüldüğünden müvekkilinin davalılara ödediği 113.245,50 TL'nin davalı ... Gayrimenkul'den faiziyle birlikte tahsilini, davalı Bankanın müteselsil sorumluluğu nedeniyle ödenen 62.745,50 TL'nin faiziyle birlikte iadesi ile kredi sözleşmesinin feshini, davalı ... Gayrimenkul'e verilen 15.12.2018 tarihli ve 48.000,00 TL bedelli bononun iadesini, aksi taktirde ilgili bono uyarınca müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, müvekkilinin uğramış olduğu zararlar nedeniyle şimdilik 20.000,00 TL menfi tazminatın tahsilini istemiş, 17.12.2021 tarihli dilekçe ile menfi zararları için taleplerini 168.000,00 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... GYO vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, davacının yaptığı ödemeleri kanıtlamasının gerektiğini, senet ödemelerinin devam ettiğini, sözleşmenin 10. maddesine göre, fesih yetkisinin gecikmenin 12 ayı geçmesi halinde tanındığını, söz konusu sürelerin dolmadığını, davacının geçerli ve haklı bir fesih iradesinin olmadığını, davacının menfi zarar talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Banka vekili; müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, kredinin bağlı kredi olarak nitelendirilemeyeceğini, müvekkilinin davalı inşaat firması ile müteselsilen sorumlu tutulmasının hukuken mümkün olmadığını savunarak, davanın müvekkili yönünden reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6502 sayılı Kanun'un 35/2. maddesine göre, konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi durumunda, alıcının yine aynı Kanun'un 11. maddesinde belirtilen seçimlik haklarından birini kullanması halinde, satıcı ve bankanın müteselsilen sorumlu olduğu, kredi veren ile satıcının birlikte tüketiciye karşı kullandırılan kredi miktarı kadar sorumluluklarının müteselsilen olduğu, davacının, satış vaadi sözleşmesinde dönme tarihi itibariyle satın alacağı daire için ödediği değerlerin güncel bedelinin 428.089,00 TL olduğu, aynı tarihteki emsal dairenin rayiç bedelinin de 260.000,00 TL olarak tespit edildiği, davacının bu sözleşmeden kaynaklı menfi zararının 168.000,00 TL olduğu, davacının, satış vaadi sözleşmesi ve ön ödemeli konut kredi sözleşmesi ile kullandığı kredi ile ilgili olarak ödediği tutarların toplamının 113.245,50 TL olduğu gerekçesiyle, davacının ıslah edilmiş davasının kabulü ile, düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin feshi ile davacının ödemiş olduğu 113.245,50 TL'nin dava tarihi olan 15.05.2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ... Gayrimenkul...A.Ş.'den alınarak davacıya ödenmesine, 113.245,50 TL'nin 62.745,50 TL'sinin her iki davalıdan dava tarihi olan 15.05.2019 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacı ile davalı Banka arasındaki kredi sözleşmesinin feshine, davacının davalı ... Gayrimenkul...A.Ş'ye 15.12.2018 tarihli ve 48.000,00 TL bedelli bono ile ilgili bu sözleşmeden dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının sözleşme nedeni ile uğradığı zarar olan 168.000,00 TL'nin davalı ... Gayrimenkul...A.Ş'den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ...Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; eldeki dava, 6502 sayılı Kanun'a eklenen 73/A maddesinin yürürlük tarihinden önce açıldığından arabuluculuğun dava şartı niteliğinde bulunmadığı, dava değerinin sözleşmeye konu satış bedeli olduğu, hükmedilen bedel davacının kullandığı kredi miktarını aşmadığından, davalı Bankanın, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tamamından sorumlu olduğuna ilişkin kararda isabetsizlik olmadığı, davalı inşaat şirketinden taşınmaz satın alan davacıya davalı Banka tarafından kullandırılan kredinin, niteliği itibariyle bir bağlı kredi olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karara karşı, süresi içinde davalı ...Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davalı ...Ş. vekili; dava şartı olan zorunlu arabuluculuk başvurusunun yapılmadığını, husumet itirazlarının değerlendirilmediğini, müvekkili ile davacı arasındaki kredi sözleşmesinin bağlı kredi olarak nitelendirilemeyeceğini, müvekkili Bankanın diğer davalı inşaat firması ile müteselsilen sorumlu tutulamayacağını, kredinin bağlı kredi olarak kabul edilmesi halinde, müvekkili Bankanın kanun hükmü gereği sadece kullandırılan ve davacı tarafından ödenen kredi miktarı ile sorumlu olup diğer davalıya ayrıca ödenen meblağdan sorumlu olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkiline yargılama giderleri ve karşı vekalet ücreti açısından da kullandırdığı ve kendisine ödenen kredi miktarını aşan bir sorumluluk yüklendiğini, kredi sözleşmesinde, taşınmazın diğer davalı satıcı tarafından hiç ya da zamanında teslim edilmemesi ve benzeri hususlarda çıkacak uyuşmazlıklardan müvekkili Bankanın sorumluluğunun bulunmadığının belirtildiğini, müvekkiline dönme iradesinin bildirilmediğini, taşınmazın teslim süresinde mücbir ve geciktirici sebeplerinin dikkate alınmadığını, davacı sözleşmeden döndüğünden cezai şart tutarının mahsup edilmesi gerektiğini, faize hükmedilmesinin doğru olmadığını ifade ederek; kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Uyuşmazlık; gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin ve banka ile yapılan kredi sözleşmesinin feshi, sözleşmeler nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, yapılan ödemelerin iadesi ve menfi zararlarının tazmini istemine ilişkindir.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, Mahkeme kararındaki yazılı gerekçeye göre, davalı Banka vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Kaynağını 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 29. maddesinden alan bir "ön sözleşme" niteliğindeki taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri TBK'nın 237. maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ve Noterlik Kanunu'nun 89. maddesi hükümleri uyarınca noter önünde resmi olarak düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan bir sözleşme türüdür. Geçerli bir satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunmaması hâlinde ise vaat alacaklısının 6098 sayılı TBK'nın 112. maddesine dayanarak borcun ifa edilmemesi nedeniyle uğradığı zararın tazminini isteyebileceği kuşkusuzdur.

Davalı yüklenici ile davacı arasında 16.12.2016 tarihinde noterde düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapılarak, davaya konu taşınmaz davacıya satılmış ve davacı dava dilekçesinde ödediği bedelin dava tarihi itibariyle denkleştirici adalet ilkesi gereğince ulaştığı değerine hükmedilmesini talep etmiş olup, bu durumda davacı taşınmaz için davalılara ödediği bedelin güncellenmiş değerini "denkleştirici adalet ilkesi" ve "taleple bağlılık kuralı" gereğince sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde geri isteyebilir.

Bununla birlikte davacı, konutu satın almak için diğer davalı Bankadan bağlı kredi kullandığını, bu nedenle davalı Bankanın da sorumlu olduğunu ileri sürmüştür. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 30. maddesine göre bağlı kredi sözleşmesi; tüketici kredisinin münhasıran belirli bir malın veya hizmetin tedarikine ilişkin bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik birlik oluşturduğu sözleşmedir.

Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda, ortada bir bağlı kredinin var olduğu söylenebilir. Bunun sonucu olarak, satın alınan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmez ise satıcı, sağlayıcı ve bağlı krediyi veren Banka tüketicinin satış sözleşmesinden dönme veya bedelden indirim hakkını kullanması halinde müteselsilen sorumlu olurlar.

Somut uyuşmazlıkta; derece mahkemelerinin de kabulünde olduğu üzere, davalı inşaat şirketinden konut satın alan davacıya diğer davalı Banka tarafından kullandırılan kredi, niteliği itibariyle bir bağlı kredidir.

Hal böyle olunca Mahkemece; davalı Bankanın, kullandırılan kredi miktarı üzerinden belirlenecek yargılama gideri ve karşı yan vekalet ücreti ile sorumlu tutulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile alacak kalemlerine konu miktar toplamı üzerinden belirlenen yargılama gideri ve karşı yan vekalet ücreti ile sorumlu tutulmuş olması da doğru değildir.

Ne var ki bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı Banka vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

3. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (6) numaralı bendinde yer alan "42.374,37 TL" ibaresinden sonra gelmek üzere "(davalı Bankanın sorumluluğu 38.137,48 TL vekalet ücreti ile sınırlı olmak üzere)" ibaresinin eklenmesi,

4. Hüküm fıkrasının (7) numaralı bendinde yer alan "2.371,15 TL" ibaresinden sonra gelmek üzere "(davalı Bankanın sorumluluğu 1.118,00 TL yargılama gideri ile sınırlı olmak üzere)" ibaresinin eklenmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.