"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2022/267 E., 2023/514 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; 24.08.2008 doğumlu müşterek çocukları ...'in 19.12.2010 tarihinde alışveriş amacıyla gidilen ve davalı şirket tarafından işletilen ... Alışveriş Merkezinde yürüyen merdivenlere aniden koştuğu sırada düşerek sol elini yürüyen merdivene kaptırdığını, küçüğün kazadan sonra sol el işaret parmağı ile orta parmağını kullanamadığını, kazanın meydana gelmesinde davalı şirket elemanlarının kusurlu olduğunu, olay anında güvenlik görevlileri bulunmadığından kazanın meydana geldiğini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacılardan ... için 10.000,00 TL iş göremezlik tazminatı ve 40.000,00 TL manevi tazminat, ... ve ... için 20.000,00'er TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini istemiş, 17.09.2021 tarihli ıslah dilekçeleri ile sürekli iş görememezlik tazminat taleplerini 36.860,77 TL’ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, gerekli güvenlik hizmetlerinin alındığını, kazanın meydana gelmesinde davacıların kusurlu olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Davanın açıldığı Kadıköy 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.06.2011 tarihli ve 2011/335 E, 2011/269 K. sayılı kararıyla; Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen görevsizlik kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.12.2011 tarihli ve 2011/18724 E., 2011/20495 K. sayılı kararıyla onanmış, dosyanın gönderildiği Mahkemenin 25.12.2014 tarihli ve 2012/63 E., 2014/2203 K. sayılı kararıyla; kazanın meydana gelmesinde davalı şirketin kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 02.06.2016 tarihli ve 2015/19768 E., 2016/14198 K. sayılı ilamıyla; "...Dava, davacıların müşterek çocuğu küçük ...'in, davalı şirketin işlettiği AVM de geçirdiği kaza nedeniyle istenilen iş göremezlik ve manevi tazminata ilişkindir. Mahkemece, 1. sınıf emniyet müdürü güvenlik uzmanı bilirkişiden rapor alınmak suretiyle, davalı AVM şirketinin kusursuz olduğu, davacı anne babanın %100 kusurlu bulunduğu belirtildiğinden, davanın reddine karar verilmiş ise de, davacıların itirazlarında da belirttikleri şekilde, kazanın meydana geldiği yürüyen merdivenlerin güvenlik açısından olması gereken şekilde olup olmadığının tespiti bakımından aralarında iş güvenliği uzmanı ve yürüyen merdivenler hususunda uzmanlığı bulunan elektrik elektronik veya makine mühendisi bilirkişilerden oluşan üç kişilik heyetten rapor alınması ve tespit edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle, yazılı şekilde, eksik incelemeyle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. İkinci Bozma Kararı
1. Bozmaya uyan Mahkemece verilen 14.10.2021 tarihli ve 2018/426 E., 2021/578 K. sayılı kararla; davacılardan ... yönünden davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL'nin olay tarihinden, 1.058,23 TL'nin ıslah tarihinden, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davacılar ... ve ... yönünden davanın reddine karar verilmiş, karara karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 17.02.2022 tarihli ve 2021/8821 E., 2022/1227 K. sayılı ilamıyla; "1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı ...'ın, kaza sonucu çalışma gücünde oluşan azalma nedeniyle uğradığı zarar, geleceğe ilişkin olduğundan, davacının muhtemel yaşam süresinin usul ve uygulamaya uygun olarak belirlenmesi önem kazanmaktadır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda; TRH 2010 yaşam tablosuna göre tazminat miktarı hesaplanmış, Mahkemece işbu hesap esas alınmak suretiyle hüküm kurulmuştur. Oysa, Dairemizin yerleşik içtihatları gereği, Population Masculine Et-Feminine (PMF 1931) tablosu esas alınarak davacının muhtemel yaşam süresinin belirlenmesi ve tazminat hesabı yapılması gerekmektedir.
Buna göre, Mahkemece; bilirkişi tarafından, davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin PMF 1931 yaşam tablosu esas alınarak belirlenmiş olan tazminat miktarına göre karar verilmesi gerekirken, bilirkişi tarafından TRH 2010 yaşam tablosu esas alınarak belirlenen tazminata karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
3-Mahkemece; bilirkişi raporunda hesaplanan tazminattan kabul edilen kusur oranlarına göre indirim yapılmış ise de, raporda davalının %50, davacı ...'nin %50 kusurlu olduğu göz önünde bulundurularak hesaplama yapılmış olduğundan, Mahkemece tarafların kusur oranları göz önünde bulundurularak yapılan bu tazminat miktarından kabul edilen kusur oranında yeniden indirim yapılarak mükerrer indirim yapılması da doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
4-Bozma nedenine göre, davalının yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir." gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bozmaya uyan Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı ve davacı ...'nin ayrı ayrı %50 kusurlu olduğu, tarafların kusur oranları ve Yargıtay bozma ilamındaki hususların dikkate alındığı gerekçesiyle; taleple bağlılık ilkesi uyarınca davacılardan ... yönünden davanın kısmen kabulüne, 10.000,00 TL'nin olay tarihi, 26.860,77 TL'nin ıslah tarihinden itibaren, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; müvekkil şirketin kusurlu olduğunu kabul etmediklerini, %50 kusur oranı üzerinden yapılan hesaplamalar doğrultusunda hüküm tesis edilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, Mahkemece bozma ilamının hatalı yorumlandığını, %30 kusur oranı yönünden davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunu, kusur oranları hakkında bozma kararı verilmediğini, hesap bilirkişi raporunda 2-18 yaş arası meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre tespit edilen tazminat miktarının hatalı olduğunu, davacı ...'in olay tarihinde 3 yaşında olmasına rağmen bilirkişi raporunda 18 yaşına kadar olan süreç için bilinen ve bilinmeyen pasif dönem hesabı yapılarak tazminat hesaplamasının yapıldığını, 3 yaşındaki bir çocuğun iş göremezlik tazminat hesaplanmasının doğru olmadığını, bilirkişi raporuna yapılan hesaplamalara itiraz edildiğini, bilinen ve bilinmeyen pasif dönem yasal asgari ücrete asgari geçim indirimi dahil edilerek hesaplama yapılmasının da hatalı olduğunu, hesap bilirkişi raporunda hesap hataları da içerdiğini, davacı ... için hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davacı ... lehine hükmedilen maddi tazminata yasal faiz yerine avans faize hükmedilmesinin yerinde olmadığını, davacılar ... ve ... için manevi tazminat talepleri reddedildiği halde müvekkil lehine vekalet ücreti hükmedilmediğini savunarak, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davacı küçüğün, davalı şirketçe işletilen alışveriş merkezinde geçirdiği kaza nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 41 ve devamı maddeleri,
2. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 ve 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararları,
3. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 10 uncu maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, bozma ilamlarının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ilişkin ileri sürülen sebeplerin incelenmesinin artık mümkün olmadığının anlaşılmasına göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2. Davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından açılan tazminat davasında, Mahkemece 14.10.2021 tarihli kararla davacı ... yönünden davanın kısmen kabulüne, davacılar ... ve ... yönünden talep edilen manevi tazminatın reddine karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edildiği, Dairemizin 17.02.2022 tarihli kararı ile davacılardan ... yönünden kararın bozulduğu, diğer temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, böylece davacılar ... ve ... yönünden kararın kesinleştiği anlaşılmıştır. Ancak Mahkemece, Dairemizin bozma ilamı ile davacılar ... ve ...'in manevi tazminat talebi için açılan davanın reddi kararı kesinleştiği halde kararın hüküm kısmına bu davacılar yönünden karar verilmesine yer olmadığı hususun yazılmaması yerinde görülmemiştir.
3. Mahkemenin 14.10.2021 tarihli kararıyla davacılar anne ve babanın manevi tazminat taleplerinin reddine karar verildiği ancak davalı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmediği, vekalet ücreti verilmemesi hususunun davalı vekilince temyiz edildiği, Dairemizin 17.02.2022 tarihli kararıyla bozma nedenine göre bu hususun şimdilik incelenmediği belirtilmiştir. Bu durumda Mahkemece, 14.10.2021 tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine 6.400,00 TL nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken vekalet ücretine karar verilmemesi usul ve kanuna aykırıdır.
4. Davacılardan ...'in manevi tazminat talebi kısmen kabul edilmiş olup, bu durumda yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kendisini vekil ile temsil ettiren davalı lehine 9.000,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, vekalet ücretine karar verilmemesi de usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlıkların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na (6100 sayılı Kanun) eklenen Geçici 3 üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 438 inci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca temyiz olunan Mahkeme kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının hüküm fıkrasının (1) numaralı bendi çıkartılarak yerine "1.Davacılar ... ve ... hakkında verilen karar kesinleştiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına," bendinin yazılması, ayrıca hüküm fıkrasına (10) ve (11) numaralı bentler olarak "10- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 9.000,00 TL vekalet ücretinin davacı ...'dan alınarak davalıya verilmesine,", "11- Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden 14.10.2021 tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir edilen 6.400,00 TL vekalet ücretinin davacılar ... ve ...'dan alınarak davalıya verilmesine "bentlerinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
12.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.