Logo

3. Hukuk Dairesi2024/525 E. 2024/4460 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Cismani zarara uğrayan davacının sürekli bakıma ihtiyaç duyup duymadığı ve bu ihtiyacın giderilmesine ilişkin tazminat istemi.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının sürekli bakıma ihtiyacı olup olmadığı hususunda çelişkili raporlar bulunması ve mahkemenin bu çelişkiyi gidermeden karar vermesi, eksik inceleme ve araştırma nedenleriyle karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/565 E., 2023/3448 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 17. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/575 E., 2022/535 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin 22.01.2009 tarihinde ... Caddesinde bulunan ... İş Hanının 5. katından 250 kg ağırlığındaki sürgülü alüminyum çerçeveli camın üzerine düşmesi nedeniyle ağır şekilde yaralandığını ve hayatî tehlikeye girdiğini, uzun süre yoğun bakımda tedavi gördüğünü, uğramış olduğu maddi ve manevi zarar nedeniyle davalılar aleyhine İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/229 E. sayılı dosyasıyla dava açtıklarını ve bu dosyada Adli Tıp Kurumu (ATK) 3. İhtisas Kurulundan alınan 16.12.2011 tarihli rapora göre %80 oranında malul kaldığının belirlendiğini, davalıların kusur durumlarının da tespit edilmiş olup hesap bilirkişisi tarafından yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kabulü ile maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, anılan davada maddi tazminat talebinin sürekli iş göremezlik nedenine (meslekte kazanma gücü kaybına) dayandığını, bakıcı giderlerine ilişkin talepte bulunmadıklarını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 950.000,00 TL bakıcı giderinin olay tarihinden itibaren %20’den aşağı olmamak üzere işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... Sinemacılık A.Ş. vekili; davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin kusursuz sorumluluğu bulunmakla birlikte meydana gelen zarara doğrudan veya dolaylı olarak sebebiyet vermediğinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/229 E. sayılı dosyasında aleyhine verilen karar nedeniyle yüksek miktarda tazminat ödemek durumuyla karşı karşıya olduğunu, sebebiyet vermediği bir olaydan dolayı sırf bina sahibi olması nedeniyle bakıcı giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, davacının malûliyet oranının dosya kapsamında yeniden değerlendirilmesi gerektiğini, bu konuda en son alınan raporun 2011 yılına ait olup %80 oranında belirlendiğini, davacının %20'den aşağı olmamak üzere faiziyle birlikte talep ettiği tazminat miktarının fahiş olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ... Sinema A.Ş. vekili; meydana gelen zarar ile müvekkilinin eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığını, bu nedenle davanın müvekkili yönünden husumet yokluğundan reddinin gerektiğini, müvekkilinin dava konusu taşınmazı 07.01.2008 tarihinde tahliye ettiğini, olayda herhangi bir kusurunun bulunmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, davacının malûliyetin durumunun yeniden tespit edilmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

3. Davalılar Tasfiye Halinde ... Alüminyum Cam Ltd. Şti. (tasfiye memuru) ile ... İnş. Ltd. Şti. davaya cevap vermemişlerdir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; denetimden geçerek 22.10.2019 tarihinde kesinleşen İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/229 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre; dava konusu olayda davalı ... Sinemacılık A.Ş.nin kusursuz sorumlu olduğu, ... İnş. Ltd. Şti.nin %20, ... Alüminyum Ltd. Şti.nin %70, ... Sinema A.Ş.nin ise %10 oranında kusurlu oldukları, davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, tazminata konu olay ve taraflarının aynı olduğu davada alınan işbu kusur raporunun usul ve esasa uygun, denetlenebilir olduğu anlaşıldığından Mahkemece de hükme esas alındığı, davacının bakıcı gideri zararının tespitine yönelik alınan 22.06.2020 ve 22.08.2022 tarihli ATK raporlarında, davacının sürekli biçimde bakıma muhtaç durumda olmadığının mütâlaa edildiği, bu nedenle haksız fiile konu olayda davalıların kusurunu ispat etmiş ise de bakıcı giderine ilişkin zararını ispatlayamadığı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 49 ve devamı maddelerinde belirtilen şartların mevcut olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; davalılar ... Sinemacılık A.Ş. ve ... Sinema A.Ş. lehine 122.500,00 TL vekâlet ücretine hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, müvekkilinin psikolojik ve fizyolojik yönden bedensel bütünlüğüne gelen zarara bağlı olarak %90 görme kaybı ve buna bağlı olarak %80 oranında malûliyetinin bulunduğunu, bu hususun kesinleşmiş Mahkeme kararıyla da sabit olduğunu, ömür boyu anne ve babasının bakımına muhtaç hale geldiğini, ATK raporuna karşı itirazları neticesinde dosyanın yeniden değerlendirilmek üzere Adli Tıp Kurumu Üst Kuruluna yahut re'sen seçilecek bir Engelli Sağlık Kuruluna tevdii ile itirazları uyarınca yeniden rapor alınması gerektiğini, müvekkilinin malûliyetinin tedavi edilemez durumda olduğunu, herhangi bir iyileşme olmadığını, tam zamanlı bakıma ihtiyacı olup olmadığının değerlendirilmesi, tam zamanlı bakıma ihtiyacı olmadığı kanaatine varılması halinde ise bakım ihtiyacının gün ve saat olarak tespit edilmesi gerektiğini, zira sürekli bakımın 24 saat bakım anlamını taşımadığını, bu hususta taraflarınca İstanbul Medeniyet Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 24.5.2023 tarihli rapora göre, müvekkilinin yapılan muayenesi sonucunda, geçirmiş olduğu kazadan dolayı gelişen kafa travması ve iki gözündeki ileri derece görme azlığı nedeniyle günde altı saat bakım hizmeti alması gerektiği yönünde görüş bildirildiğini, ATK'dan alınan rapor ile öğretim üyelerinden alınan raporlar arasında çelişki bulunduğunu ancak Mahkemece bu çelişkinin giderilmeden karar verildiğini; kabul anlamına gelmemekle birlikte davalılar lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilebileceğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; her ne kadar davacı tarafça alınan özel bilirkişi raporu dosyaya sunulmuş ise de, istinaf aşamasında yeni bir delil ileri sürülemeyeceği gibi, bahsi geçen raporda davacının sürekli bakıma ihtiyaç duyduğuna ilişkin bir tespitin de yer almadığı, belirtilen bakımın ise malûliyet kapsamında ilk dosyada belirlenen zararı da kapsadığının anlaşıldığı, her iki ATK raporuyla davacının başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı tespit edilmiş olduğundan Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, ne var ki davacının bakıcı ücretine ilişkin talebinin tazminat davası niteliğinde olup tamamen reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13 üncü maddesi uyarınca davalılar lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde nispi vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden davanın reddine ve davalılar ... A.Ş. ile ... A.Ş. lehine 17.900,00 TL vekâlet ücretinin davacı taraftan alınarak adı geçen davalılara verilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Dava vekili; Mahkeme kararının gerekçesinde belirtildiği gibi ilk davada hükmedilen maddi tazminat kapsamında bakıcı giderlerinin bulunmadığını, müvekkilinin sadece meslekte kazanma gücü kaybından kaynaklanan zararına ilişkin hesaplama yapıldığını ve Mahkemece bu doğrultuda tazminata hükmedildiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte davalılar lehine İlk Derece Mahkemesinin karar tarihi itibariyle geçerli olan vekâlet ücretine hükmedilebileceğini ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; uğranılan cismani zarar nedeniyle sürekli bakım ihtiyacından kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Kanun'un 49 ve devamı maddeleri,

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 266/1, 281, 282 ve 293 üncü maddeleri,

3. Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin “Başka birinin sürekli bakımına muhtaç olma hâlleri” başlıklı 15 inci maddesi,

4. Bakıma Muhtaç Engellilerin Tespiti ve Bakım Hizmeti Esaslarının Belirlenmesine İlişkin Yönetmelik

3. Değerlendirme

1. Mahkeme, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Taraflar bilirkişi raporunun kendilerine tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde raporda eksik gördükleri hususların bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Mahkeme bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir. Mahkeme gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla tekrar inceleme de yaptırabilir. Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Bilirkişi raporlarına itiraz halinde Kanun'un 281 inci madde hükümleri dikkatle uygulanmalı, uyuşmazlığın miktarı ve niteliği gözetilerek gerçeğin ortaya çıkması için yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin düzenleme nazara alınmalıdır.

2. Öte yandan, 6100 sayılı Kanun'un 293 üncü maddesinde düzenlenen uzman görüşü; tarafların, uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi, iddia ve savunmaların ispatı için kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak tarif edilmiş olup, uygulamada bu müesseseye özel bilirkişilik adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabilmek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını, doğru ve adil bir karar verilmesini sağlamak amacıyla uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özellikle teknik ve özel bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve bu itirazlar mahkeme tarafından değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı Kanun'un 27 nci, Anayasa'nın 36 ncı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hakkı ihlal edilmiş olabilecektir.

3. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının ATK 3. İhtisas Kurulunca fizîken yapılan muayenesi sonucunda düzenlenen 22.08.2022 tarihli raporda, daha önce fizîken muayene edilmeksizin düzenlenmiş olan 02.07.2020 tarihli raporla aynı doğrultuda olmak üzere, davacının 22.01.2009 tarihinde geçirmiş olduğu kazayla illiyetli yaralanmalarına bağlı mevcut klinik durumunun, olay tarihinde yürürlükte bulunan 11.10.2008 tarihli ve 27021 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği'nde yer alan “başka birinin sürekli bakımına muhtaç olma halleri” hükümlerinden herhangi birini kapsamadığından, aynı Yönetmelik çerçevesinde sorulduğu üzere başka birisinin sürekli bakımına muhtaç durumda olmadığı oy birliğiyle mütalaa olunmuş ise de, davacı tarafça İstanbul Medeniyet Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından alınan 24.5.2023 tarihli rapora göre, davacının yapılan fizîki muayenesi sonucunda, geçirmiş olduğu kazadan dolayı gelişen kafa travması ve iki gözünde mevcut ileri derece görme azlığı nedeniyle günde altı saat bakım hizmeti alması gerektiği yönünde görüş bildirildiği, buna göre ATK 3. İhtisas Kurulundan alınan rapor ile davacı tarafça sunulan bilirkişi raporu (uzman görüşü) arasında çelişki bulunduğu, buna rağmen Bölge Adliye Mahkemesince raporlar arasındaki bu çelişki giderilmeksizin, istinaf aşamasında yeni bir delil sunulamayacağı şeklindeki yanılgılı gerekçeyle karar verildiği anlaşılmıştır.

4. O halde Bölge Adliye Mahkemesince, 6100 sayılı Kanun'un 266 ve devamı maddelerine uygun olarak seçilecek yeni bir bilirkişi heyetinden, söz konusu raporlar arasındaki çelişkiler giderilerek, yukarıda belirtilen Yönetmelik hükümleri de göz önüne alınmak suretiyle davacının geçirmiş olduğu kazadan dolayı meydana gelen iş göremezlik hali nedeniyle başkasının sürekli bakımına muhtaç olup olmadığı, muhtaç ise bu ihtiyacının ne şekilde giderilmesi gerektiği hususlarında denetime uygun ve hüküm kurmaya elverişli bir rapor alındıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş; bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.

5. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA,

2. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.