"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 27/11/2007 tarihinde satın almış olduğu dairenin satış ofisinde, broşürlerde ve materyallerde tanıtımı yapılan dairenin niteliklerine sahip olmadığını, sosyal yaşam alanlarının vaatte bulunulan büyüklükte olmadığını, tanıtımında yer almasına rağmen güneş kollektörleri ile destekli su sisteminin kurulmadığını, A ve B blok arasındaki dükkanların bulunduğu mahallin çatı bağlantısının yeşillendirilmediğini, pencerelerin açılır yapılmadığını, çardak, süs havuzu ve araç park yerlerinin kalitesiz yapıldığını ileri sürerek; taşınmazda değer kaybına sebep olan eksik işler ve ayıplar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taşınmaz bedelinden şimdilik 3.000 TL indirim yapılarak davalıdan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında talebini 75.800 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı; dava konusu alanın kampanyadan önce park alanı olarak terk edildiğini ve yeşil alan olarak korunduğunu, düzenlenen broşürlerin icaba davet niteliğinde olduğunu ve herhangi bir taahhüt içermediğini, süresinde bir ayıp ihbarı yapılmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 3.000 TL'nin dava tarihinden itibaren, 72.800 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline yönelik olarak verilen karar, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 03/04/2014 tarihli ve 2013/30114 E. 2014/10081 K. sayılı kararıyla; davacının yeşil alana ilişkin isteminin açık ayıp niteliğinde olduğu, klima tesisatının tekniğine uygun olarak kurulmaması, ıslak zeminlerdeki su geri dönüşümünü sağlayan sistemin gereği gibi yapılmamasının gizli ayıp niteliğinde olduğu ve bu ayıplara ilişkin süresinde bir ayıp ihbarı bulunmadığından bu taleplerin reddi gerektiği; ancak dava konusu sitedeki iki bloğu bağlayan bölüme ait çatıda yeşillendirmenin yapılmaması ve güneş kollektörlerinin olmamasının mahkemenin de kabulünde olduğu gibi eksik ifa olduğu, mahkemece bu eksiklikler nedeniyle bir değer kaybının bulunup bulunmadığının taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, ayrıntılı raporla tespit edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, davanın kısmen kabulüne, 3.000 TL'nin dava tarihinden 15.950 TL'nin ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ilişkin verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 17/12/2018 tarihli ve 2017/8093 Esas 2018/12229 Karar sayılı kararıyla; tarafların sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, "...Davalı tarafından sunulan ve emsal dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında çatıda yeşillendirmenin yapılmaması ve güneş kollektörlerinin olmaması nedeniyle konutta değer azalması hesaplanması sonucu tespit edilen bedel ile işbu dosyada alınan bilirkişi kurulu ek raporunda tespit edilen bedel arasında fahiş fark bulunmaktadır. O hâlde mahkemece bu eksiklikler nedeni ile davacıya ait dairede bir değer kaybının bulunup bulunmadığı konusunda, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, konusunda uzman bilirkişi kurulundan gerekçeli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece somut verilere dayanmayan bilirkişi raporu esas alınarak yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Tespit edilen bedele reeskont faiz işletilmesi gerekirken, yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiştir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; emsal raporlardaki sözleşme tarihlerinin ve sözleşmede yazılı satış değerlerinin dava konusu taşınmaz ile benzerlik göstermediği ve bu nedenle değer kaybı açısından kıyaslanabilir nitelikte olmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne 18.950 TL'nin 3.000 TL'sinin dava tarihinden 15.950 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.
Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK.).
Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hâkimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.
Somut olayda mahkemece; bozma kararına uyulduğu hâlde gerekleri yerine getirilmemiş, bozmaya uygun karar verilmemiştir.
Bozma kararında; davalı tarafından sunulan ve emsal dosyalarda alınan bilirkişi raporlarında çatıda yeşillendirmenin yapılmaması ve güneş kollektörlerinin olmaması nedeniyle konutta değer azalması hesaplanması sonucu tespit edilen bedel ile işbu dosyada alınan bilirkişi kurulu ek raporunda tespit edilen bedel arasında fahiş fark bulunduğu, bu nedenle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, konusunda uzman bilirkişi kurulundan gerekçeli rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahsedilmiş olmasına rağmen; mahkemece, somut verilere dayanmayan bilirkişi kurulu raporu esas alınarak aynı hüküm kurulmuştur.
Mahkemece; yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle bozma kararında belirtilen çelişkiyi gideren, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli yeterli inceleme ve değerlendirmeyi içeren rapor alınarak; varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, uyulan bozma kararının gereği yerine getirilmeden, yetersiz bilirkişi kurulu raporu esas alınarak hüküm kurulması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 17/11/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.