"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalılardan ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalıların murisi ...'ya vefatından evvel farklı zamanlarda toplam 12.500 TL borç verdiğini, bu borç karşılığında kendisine daire verileceğinin vaat edildiğini ancak davalıların murisinin vefatı nedeniyle bunu gerçekleştiremediğini, vefatından önce çocuklarına bu konuda vasiyette bulunduğunu ancak davalılar tarafından murise ödünç olarak verilen 12.500 TL'nin ödenmediğini ileri sürerek; bu meblağın 1981 yılından itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılardan bir kısmı davacının iddiasını kabul etmişler, bir kısmı zamanaşımı nedeniyle davacının bu alacağı talep hakkının kalmadığını ve davacının alacak talebini de kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalılardan ... ve ...'nun Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 14/11/2017 tarihli ve 2015/22149 E., 2017/11138 K. sayılı kararıyla; sair hususlar incelenmeksizin, talep aşılarak karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğundan bahisle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile davalılar ..., ... ve ... açısından davanın zamanaşımı yönünden usulen reddine, 12.500 TL'nin 1981 yılından itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte diğer davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılardan ..., ... ve ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıların murisine 1969 ila 1975 yılları arasında toplam 12.500 TL para verdiğini, buna karşılık murisin kendisine bir daire vermeyi taahhüt ettiğini ancak sonrasında murisin hastalandığını ve tapu devrini gerçekleştiremeden vefat ettiğini ileri sürerek, verilen 12.500 TL’nin mirasçı olmaları nedeni ile davalılardan tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında ise verilen paranın denkleştirici adalet ilkesi gereğince hesaplanarak iadesine karar verilmesini istemiştir.
Dosya arasında bulunan ve taraflarca inkar edilmeyen ‘Baba Vasiyeti’ başlıklı tarihsiz belge ile davacıdan 12.500 TL para alındığı ve karşılığı olarak evdeki hakkının ödeneceğinin taahhüt edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki mevcut ödünç ilişkisinin taraf iradeleriyle satım sözleşmesine dönüştüğü anlaşılmakta olup, tapulu taşınmazların satışına ilişkin sözleşmeler resmi şekilde yapılmadığı için TMK'nın 706, TBK'nın 237., Tapu Kanununun 26. ve Noterlik Kanununun 60. maddeleri uyarınca hukuken geçersizdir. Geçersiz sözleşmeler taraflarına geçerli sözleşmelerde olduğu gibi hak ve borç doğurmaz. Taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri isteyebilir. Diğer bir anlatımla, hukuken geçersiz olan bu sözleşme sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tasfiye edilirken, denkleştirici adalet ilkesinin uygulanması, satış bedeli olarak verilen paranın alım gücünün, ifanın imkansız hale geldiği tarihteki alım gücüne uyarlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Bu güncelleme yapılırken, güncellemeye esas alınan somut veriler tek tek uygulanarak, ödeme tarihinden ifanın imkânsız hale geldiği tarihe kadar paranın ulaştığı değer her bir dönem için hesaplanmalı, sonra bunların ortalaması alınmalıdır. Ayrıca geçersiz sözleşme nedeniyle alıcının isteyebileceği iade tutarının geçerli sözleşme ile elde edeceği menfaatten fazla olamayacağının da gözetilmesi gerekir.
Buna göre mahkemece; davacının muhtelif tarihlerde ödünç olarak davalıların murisine ödünç olarak verdiği 12.500 TL'nin hangi tarihlerde ödendiği araştırılarak, ödeme tarihleri itibariyle denkleştirici adalet ilkesi uyarınca ifanın imkansız hale geldiği 16/01/1981 tarihindeki ulaştığı değeri, çeşitli ekonomik etkenlerin (enflasyon, ÜFE, TÜFE, altın ve döviz kurlarındaki artışlar, memur maaş ve işçi ücretlerindeki artışlar vs) ortalamaları alınmak suretiyle belirlenmesi ve bu yöntemle belirlenecek miktarın, davalıların usuli kazanılmış hakları da gözetilerek, dava tarihinden itibaren faiz uygulanmak suretiyle tahsiline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 06/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.