"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 21/03/2013 tarihinde davalıdan 2011 model otomobili 33.000 TL bedelle satın aldığını, bu aracı 26/05/2014 tarihinde dava dışı üçüncü kişiye sattığını, ançak ağır hasarlı olduğunu öğrendiği aracı tekrar devraldığını, sonrasında tramer kayıtlarını sorguladığında aracın 5 adet kazaya karıştığının ve 18.842 TL hasar kaydı olduğunu öğrendiğini, bu kayıtların birinin 16.644 TL’lik “ağır hasar” kaydı olduğunu, davalının aracı kendisine satarken ağır hasarlı olduğunu bildirmediğini, aracı pahalı alması nedeniyle zarara uğradığı gibi elden çıkartmakta zorlandığını, aracı satmasına rağmen hasar nedeniyle geri almak zorunda kaldığından tekrar noter masrafı ödediğini iddia ederek; fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, araç değer kaybı ve noter masrafı olmak üzere şimdilik 500 TL’nin tahsilini talep etmiş, yargılama sırasında talebini toplam 8.590,90 TL’ye artırmıştır.
Davalı; satış sırasında davacıya aracın hasar kaydı olduğunun ancak yürüyen aksamında sorun olmadığının söylendiğini, aracın satış anındaki hasarsız değerinin 45.000 TL olduğunu, ancak hasar nedeniyle davacıya daha ucuza satıldığını, davalının muayene ve ihbar külfetini yerine getirmediğini, hasar konusunda bilgi sahibi olmasına rağmen aracı satın almaya razı olduğunu, aracın alımından sonra üçüncü kişiye satıldığı ileri sürülen tarihe kadar 15 ay geçtiğini, tramer kaydının gizlenecek durumda olmadığını, ayıbın kolayca öğrenilebilecek durumda olduğunu, ikinci el otomobilin satışı sırasında tramer kayıtlarına bakılmamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 11/03/2019 tarihli ve 2016/7979 E 2019/3121 K sayılı kararıyla; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olduğu gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma kararına uyan mahkemece; bilirkişi raporu doğrultusunda davacının araçtaki hasarlardan kaynaklı olarak uğradığı toplam zararın 8.500,90 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 8.500,90 TL alacağın 500 TL'sinin dava tarihinden itibaren, bakiye 8.000,90 TL'sinin ıslah tarihi olan 17/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm ,davalı tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Ayıp nedeniyle aracın satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde doktrinde; "mutlak ...", "nisbi ..." ve "tazminat metodu" gibi farklı hesaplama yöntemleri uygulanması konusunda görüşler bulunmakla birlikte, Yargıtayca benimsenen yöntem “nisbi ..." olarak adlandırılan hesaplama yöntemidir. Bu metoda göre hesaplama yapılırken; satılanın, satış tarihi itibariyle ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oran, satış bedeline uygulanmakla yansıma miktarı belirlenir. Başka bir ifade ile öncelikle tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satılanın satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanarak aracın taraflar arasındaki sözleşme bedeline göre ayıplı haliyle ne kadar bedelle satılması gerektiği tespit edilir.
Somut olayda davacı; hasarlı aracı bu hasarları bilmeden, olması gerekenden daha yüksek fiyattan alması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplamanın ne şekilde yapıldığı, hangi tarihler için değer belirlendiği anlaşılamamaktadır. Bu haliyle rapor, hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir.
Buna göre mahkemece; yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, davacının talep edebileceği miktar uzman bilirkişi aracılığı ile "nispi ..." uygulanarak belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ; Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK' nın 428. Maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.