Logo

3. Hukuk Dairesi2021/7601 E. 2021/12525 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Başkasının arazisine dikilen ağaçların bedellerinin tespiti ve sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan tahsil edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma ilamındaki hesaplama yöntemine uymayıp, ağaç bedellerini Kamulaştırma Kanunu'na göre hesaplaması usuli kazanılmış hak ihlali olduğundan ve bozma kararına uyulmadığından hüküm bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde dahili davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı; ... İli ... İlçesi ... Köyü 115 ada 342 parsel sayılı taşınmazı 1973 yılında satın aldığını, kendi taşınmaz sınırları içerisinde kaldığı kanısı ile 1982 yılında komşu 344 parsele fıstık ağacı ektiğini, emeğiyle taşınmazın değerinin 4-5 kat artttığını, mahsul vermeye yeni başlayan fıstık ağaçlarının davalılar tarafından sahiplenildiğini ileri sürerek; iyi niyetle dikip yetiştirdiği antep fıstığı ağaç bedellerinin ve yapmış olduğu yararlı ve zorunlu giderler için şimdilik 1.000 TL'nin davalılardan tahsilini talep etmiş, 27/02/2014 tarihinde dava değerini 99.940 TL’ye artırmıştır.

Davalılar; davacının maliki bulundukları taşınmaza tecavüz ettiğini, davacının iyi niyetli olmadığını, davacıya karşı müdahalenin men'i ve ecrimisil talepli dava açtıklarını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.

Mahkemece, davanın tarafları arasında görülen men'i müdahale ve ecrimisil talepli davanın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, davacının iyi niyetli kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile ağaç bedeli olan 99.940TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karar, davalıların temyizi üzerine, Dairece verilen 09/03/2016 tarihli ve 2016/2410 E. 2016/3551 K. sayılı kararla; aynı mahkemenin işbu davanın davalıları tarafından davacıya karşı açılmış olan ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleşen ecrimisil ve müdahalenin men'i davasında işbu dava davacısı ...’ın iyi niyetli olduğunun tespit edildiğini bu sebeple ecri misil talebinin reddine ve müdahelesinin menine karar verildiği, somut olayda; davacının 342 parsel sayılı taşınmaza 1979 yılında yapılan tapulamadan beri, davalıların ise aynı mevkiideki dava konusu 344 parsel sayılı tarla vasıflı 184.400 m2 yüzölçümlü taşınmaza 27/08/1982 tarihli satış sözleşmesi ile hisseli olarak malik oldukları, işbu dava davacısının, davalı sıfatıyla bulunduğu bu mahkemede görülen ecrimisil dosyasındaki cevap dilekçesinde; maliki olduğu taşınmazın zilyetliğini 1970 yılında fıstık ağaçları dikili olarak

devraldığı, davalıların ise komşu parseli boş olarak aldıkları ve taşınmaza 1985 yılında fıstık ağacı diktiklerini bildirdiği, davacı tarafından bu taşınmazın11.619,59 m²'lik bölümünde ağaç yetiştirildiği, mahkemece hükme esas alınan ve davacının itirazda bulunmadığı 12/11/2013 tarihli uzman bilirkişi raporunda dava konusu ağaçların 58 adeti 40- 45 yaşlarında, diğerleri 10 ila 30 yaşları arasında 109 adet antep fıstığı ağacı ile 8 ila 20 yaşlarında 65 adet zeytin ve incir ağacı bulunduğunun tespit edildiği, ağaçların dava tarihi itibariyle toplam 99.940 TL değerinde olduğunun hesaplandığı, o halde mahkemece; öncelikle davacının antep fıstığı ağaçlarını 1982 yılında diktiğini iddia etmesi ve alınan bilirkişi raporuyla antep fıstığı ağaçlarından yaşlı olan 58 adetinin 40 ila 45 yaşlarında olduğu tespit edilmekle, ağaçların dikilme tarihinin de 1968 ila 1973 tarihleri arasında olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalıların ise tapulu taşınmazı edinme tarihinin 27/08/1982 olduğu ve edinmenin muhdesatla birlikte gerçekleşmesi sebebi ile 58 adet ağaç yönünden davalıların sebepsiz zenginleştiklerinin kabul edilemeyeceğinden bu ağaçlar yönünden davanın reddine; kalan 116 adet ağaç yönünden ise, davacının davalıların hissedar olduğu taşınmaza muhtelif tarihlerde ağaç diktiği kabul edilerek, TMK'nın 723/son maddesi gereğince; taşınmazın ağaçlı değeri ile ağaçsız değerinin ayrı ayrı bilirkişiye tespit ettirilip, aradaki farkın, o yerdeki ağaç sayısına bölünmesi suretiyle, davalılar yönünden, taşınmazdaki hisseleri itibariyle, sebepsiz zenginleşme teşkil edeceği gözetilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; davanın kısmen kabulü ile davalıların hissesine düşen 11.241,96TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Kural olarak bozma kararına uyulmakla bozma kararında belirtilen biçimde işlem yapılması yolunda lehine bozma yapılan taraf yararına kazanılmış hak, aynı doğrultuda işlem yapılması yolunda yerel mahkeme için zorunluluk doğar.

Belirtilmelidir ki; bir mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09/05/1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).

Bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtayca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Hakimin değişmesi dahi açıklanan bu hukuki ilkeye etki yapamaz.

Somut olayda; bozma sonrası alınan kök raporda, bozmaya uygun olmayan şekilde tarım arazilerinin kamulaştırılmasına ilişkin Kamulaştırma Kanunu'nun 11/f. maddesinde öngörülen net gelir hesabına göre ağaçların bedeli hesaplanmıştır.

O halde mahkemece; önceki bilirkişiler dışında yeni bir heyete dosyanın verilerek, uyulan bozma kararında yer alan hesaplama şekline göre ve davacıların itirazlarını da karşılar nitelikte rapor alınması gerekirken, bozmaya aykırı hesaplama içeren bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince dahili davacılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/12/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.