Logo

3. Hukuk Dairesi2022/3952 E. 2023/1349 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Karşı davacılar tarafından karşı davalının babasına banka havaleleri yoluyla gönderilen paranın iadesi talebiyle açılan karşı davanın reddine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Karşı davacılar, havale yoluyla gönderilen paranın borç olarak verildiğini ispatlamakla yükümlü olup, havale dekontları dışında kesin delil sunmadıkları ve yemin deliline dayanmalarına rağmen mahkemece yemin teklifinde bulunulması için gerekli hatırlatmanın yapılmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/189 E., 2021/623 K.

DAVA TARİHİ : 30.07.2009

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak karşı davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararı davalı-karşı davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 28.02.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde taraflardan bir kısmı gelmediğinden, Cumhurbaşkanlığının 11.02.2023 tarihli ve 32101 (mükerrer) sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 120 numaralı " Olağanüstü Hal Kapsamında Yargı Alanında Alınan Tedbirlere İlişkin Kararnamesi " kapsamında verilen 06.02.2023 tarihinden başlamak üzere 06.04.2023 tarihine kadar durma kararına istinaden Yargıtay Birinci Başkanlığının 13.02.2023 tarihli ve E-84632637/1786 sayılı yazısı ekinde sunulan Yargıtay Başkanlar Kurulunun 13.02.2023 tarih ve 4 sayılı kararının 4 üncü ve 5 inci maddeleri gereği duruşmanın 09.05.2023 tarihine ertelenmesine karar verilmiştir.

Belirtilen tarihte taraflardan kimsenin gelmemiş olduğu belirlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı-karşı davalı, 21.12.2008 tarihinde anne ve babasını trafik kazasında kaybettiğini, öğrenci olduğundan dolayı miras ve intikal işlemlerini takip edemediğini ve 31.12.2008 tarihinde davalılardan öz halası olan ...ya Kadirli 1. Noterliğinde 7211 yevmiye nolu vekaletname ile kendisi adına miras işlemlerini yapması için vekalet verdiğini, davalının kendisine duyulan güveni sarstığını, vekaletname ile ailesinden kalan Şehitkamil İlçesi, İncilipınar Mahallesi Parsel 340 da kayıtlı 10 nolu bağımsız bölümü evli bulunduğu kocası diğer davalı

...'ya tapuda satış yapmış gibi göstererek devrettiğini, bu satış sonucunda elden ya da hesabına yatırılmış bir para olmadığını, yapılan satış işleminin muvazaalı olduğunu ileri sürerek muvazaalı olarak yapılan satış işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.

2. Birleşen dava ile de, satış işleminin karı koca arasında olduğunu ve davalıların tamamen kötü niyetini ortaya koyduğunu iddia ederek dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı- karşı davacılar, Hayriye'nin kesinlikle vekaleti kötüye kullanmadığını, davacının babası yani kardeşine muhtelif zamanlarda paralar gönderdiğini, alacakları karşılığında davacı ve karşı davalının rızası ile taşınmazın satıldığını, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.

2. Karşı davalarında ise; kardeşi Orhan'ın ölmeden önce Adıyaman Besni Toki'den 4 ev aldığını, ancak peşin ödemelerde indirim yapılacağı gerekçesi ile para istediğini, bunun üzerine eşi adına 14/05/2008 tarihinde Osmaniye/ Kadirli Halk bankasından 20.000 TL'yi Adıyaman Besni İşbankası şubesine, 19.06.2008 tarihinde Halkbankası Kadirli şubesinden 38.000 TL'yi Besni Halk Bankası şubesine, 03.11.2008 tarihinde Halkbankası hesabından 50.000 TL para çekerek aynı gün İş Bankası Besni Şubesine Orhan Acar adına yatırdığını, ayrıca 15.000 TL ve 20.000 TL olmak üzere iki kez elden para verdiğini, buna karşılık TOKİ'den alınan evlerin 1 tanesinin kendi adına, diğerinin eşinin adına, diğer ikisinin de önceden tanıdığı ve güvendiği dava dışı kişiler adına çıktığını, söz konusu evlerin borcunun bittiğini, kira parasının davacı-karşı davalı adına yattığını, kardeşi ölmeden önce tapu çıkmış olsa idi evlerin tapusunu vereceğini, ancak Orhan'ın vefatından sonra davacı-karşı davalının babasına gönderilen paralardan haberinin olduğunu ve gereğini yapacağını belirterek vekalet verdiğini, kesinlikle vekaleti kötüye kullanmadığını, alacaklarına karşılık davacı-karşı davalının rızası ile satıldığını ileri sürerek; 143.000 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemece 20.09.2017 tarihli 2016/241 E., 2017/346 K. sayılı kararı ile, asıl ve birleşen davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22.09.2020 tarihli, 2017/5479 E., 2020/4327 K. sayılı ilamı ile; asıl ve birleşen davaya yönelik davalı- karşı davacıların temyiz taleplerinin reddiyle hükmün onanmasına, karşı dava yönünden ise karşı davanın hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, havalenin kural olarak bir ödeme vasıtası olduğu, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal bir karine olduğu, bu yasal karinenin aksini (havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını) ileri süren havalecinin bu iddiasını kanıtlamakla yükümlü olduğu, 50.000 TL havalenin karşı davacılar tarafından yapılmayıp dava dışı kişi tarafından yapıldığı, bu dekont ile ilgili karşı davacıların aktif husumetlerinin bulunmadığı, diğer dekontlarda havale ile ilgili yukarıda belirtilen karinenin aksine bir açıklamanın bulunmadığı, davacı tarafın karinenin aksini kesin deliller ile ispatlayamadığı ve dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı/karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Karşı davacılar vekili; tanık beyanları dikkate alındığında iddialarının ispatlandığını, banka dekontlarının yazılı delil başlangıcı niteliğinde olduğundan tanık beyanlarına itibar edilmesi gerektiğini, dava dışı Mustafa Karaköse tarafından yatırılan paranın da Hayriye'nin hesabından çekilerek gönderildiğini, yemin deliline dayanıldığı halde hatırlatılmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemişlerdir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, karşı davacılar tarafından karşı davalının babasına banka havaleleri yoluyla gönderilen paranın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı maddesi, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” şeklindedir.

2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190 ıncı maddesinin birinci fıkrası "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir." şeklindedir.

3. HMK'nın 225 inci maddesi (1086 sayılı HUMK'un 345 inci maddesi), "(1) Yeminin konusu, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Bir kimsenin bir hususu bilmesi onun kendisinden kaynaklanan vakıa sayılır." şeklindedir.

3. Değerlendirme

1. Karşı davacılar, davalının babasına havale yoluyla gönderilen paranın geri ödenmediğini ileri sürerek, verilen paranın karşı davalıdan tahsili amacıyla eldeki davayı açmışlardır. Karşı davalı ise, gönderilen paranın borç olarak gönderilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Bu hali ile karşı davalı, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü karşı davacıdadır. Karşı davacılar delil olarak banka havale dekontlarına dayanmış olup, davaya konu dekontlarda açıklama bulunmamakta olup, bu haliyle karşı davacılar iddialarını ispatlayamamıştır.

2. Somut uyuşmazlıkta; 6100 sayılı Kanun'un 200 üncü maddesinde belirtilen parasal sınır dikkate alındığında iddianın kesin delille ispatı gerektiği, tanık dinlenmesine, karşı davalı tarafın açık muvafakati bulunmadığından, dinlenilen tanıkların beyanlarına itibar edilmesi mümkün değildir.

3.Bununla birlikte karşı davacılar 08.12.2009 tarihli delil listesinde açıkça yemin deliline dayanmıştır. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Yemin, iddianın ispatı yönünden son başvurulacak bir ispat vasıtasıdır. Hakim, davacının iddiasını, yazılı delillerle ispat edemediği kanaatine vardığı takdirde, davacı tarafa, dava dilekçesinde dayandığı yemin delilini de resen hatırlatmalıdır. Aksi halde, davacının tüm delilleri toplanıp, değerlendirilmemiş olur.

4. Bu itibarla karşı davacıların iddiasını ispatta dayandığı yemin delili çerçevesinde gerekli hatırlatma ve teklif yapılmalı ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karşı dava dilekçesinde sair delil ve delil listesinde açıkça yemin deliline dayandığı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1.Karşı davacıların sair temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun'un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

09.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.