"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki birleştirilerek görülen tespit ve tazminat davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; asıl ve birleşen 2009/535 E. sayılı davalar hakkında yeniden karar verilmesine yer olmadığına, birleşen 2010/521 E. sayılı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davada; maliki olduğu aracı adına ‘Karayolu Toplu Taşımacılık Güzergah İzin Belgesi’ sahibi olduğunu, yolcu taşıma işinin S.S. ... Otobüsçüler ve Minübüsçüler Motorlu Taşıyıcılar Kooperatifi ünvanı altında üyeler tarafından yapıldığını, kooperatif yetkilisi davalı ...'ün İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yol güzergahları için taahhütname verilmesinin istenildiğini belirterek kendisine vekaletname vermesini talep ettiğini, bu nedenle vekil tayin ettiği ...'e yol güzergahına ilişkin olarak sadece taahhütte bulunma yetkisi verdiğini, bunun dışında da devir, satış işlemi gibi başkaca bir yetki vermediği halde güzergah izin belgesindeki tüm haklarının, işbu vekaletnameye dayanılarak .... Noterliğinin 02/07/2008 tarihli ve 8218 yevmiye nolu işlemi ile davalı ...’a satış yolu ile devredildiğini, devir işleminin hukuka aykırı olarak yapıldığını ileri sürerek; İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Koordinasyonu Şube Müdürlüğü tarafından verilen 12/03/2008 tarih ve 2008/82 karar sayılı güzergah izin belgesinin davalı ... tarafından vekil sıfatıyla diğer davalı ... adlı kişiye devir işleminin batıl olduğunun tespiti ile iptalini talep etmiştir.
Davacı birleşen 2009/535 E. sayılı davada; asıl davadaki iddialarını yineleyerek, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Koordinasyonu Şube Müdürlüğü tarafından verilen 12/03/2008 tarih ve 2008/82 karar sayılı güzergah izin belgesinin davalı ... tarafından vekil sıfatıyla diğer davalı ... adlı kişiye devir işleminin batıl olduğunun tespiti ile iptalini talep etmiş, birleşen 2010/521 E. sayılı davada ise, yine asıl davadaki iddialarını yineleyerek; kazanç kaybına uğradığı iddiası ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 70.000 TL'nin davalılar ... ve .... Noteri ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı ...; davacı tarafça verilen vekaletnamede güzergah izin belgesinin bir başkasına devir yetkisi bulunduğunu, dosya içinde bulunan taahhütname başlıklı vekaletnamelere dayanılarak güzergah izin belgesinin devrinin yapıldığının açıkça görüldüğünü, davacının bütün bu işlemlerden haberdar olduğunu, devre konu belgenin devir değeri diye bir bedelin kanunlarda bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; diğer davalı ...'ten davaya konu aracın güzergah izin belgesini aldığını, Ayrancılar-Gaziemir arasında minibüs çalıştırdıklarını, davacı vekili olan ...'e 40.000 TL para verdiğini, ...'ün de ...'e 25.000 TL'lik senedi verirken gördüğünü, notere güvenerek parayı teslim ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ...; davacı tarafın vekili olan ...'ün İzmir Büyükşehir Belediyesi UKOME tarafından matbu olarak düzenlenen taahhütname işlemini onaylama şeklinde yaptığını, bu nedenle açılan davada taraf sıfatının bulunmadığını, taraflar arasındaki satış işlemine hiçbir katkısının olmadığını, davacı tarafın UKOME'den 12/03/2008 tarihinde güzergah izin belgesi aldığını, bu belgenin 2 yıl geçerli olduğunu, dolaysıyla 12/03/2010 tarihinde işbu belgenin süresinin sonra erdiğini, davacının verdiği vekalet ile ...'ün güzergah izin belgesini ... isimli şahsa sattıktan sonra UKOME tarafından satıcıdan noter onaylı taahhütname istendiğinden, davacıdan aldığı vekalete dayanarak UKOME tarafından matbu düzenlenen taahhütnameyi onayladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; söz konusu devirde kullanılan vekaletnamede, devir ve satış yetkisinin olmadığının, kesinleşen ve Noter ...'ın mahkumiyetine karar verilen İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesinin 2010/313 esas sayılı dosyasında sabit olduğu gerekçesiyle; davanın kabulüne, ... tarafından ...'a yapılan 12/03/2008 tarihli 2008/82 karar sayılı Karayolu Toplu Taşımacılık Güzergah İzin Belgesinin devrine ait .... Noterliğinin 02/07/2008 tarihli 8218 yevmiye nolu devir işleminin iptaline ve bu işlemin batıl olduğunun tespitine, birleşen 2009/535 E. sayılı davanın mükerrer olarak açıldığı gerekçesiyle reddine, birleşen 2010/521 E. sayılı davanın kısmen kabulü ile bilirkişi raporu dikkate alınarak bulunan 23.101,50 TL tazminatın davalılar ... ve ...'dan devir tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine yönelik olarak verilen hüküm; davacı ve birleşen davada davalı ... vekilinin temyizi üzerine; Dairemizin 22/06/2016 tarihli ve 2015/12779 E. 2016/9764 K. sayılı ilamıyla; birleşen davada davalı ... vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek, her iki taraf yararına olacak şekilde, davacının uğradığı zarar miktarının tespiti için yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde; asıl ve birleşen 2009/535 E. sayılı davalarda verilen karar kesinleşmiş olmakla, bu davalar yönünden yeniden hüküm tayinine yer olmadığına, birleşen 2010/521 E. sayılı davanın ise, yeniden oluşturulan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen rapor ile davalı ...’ın temyizi doğrultusunda verilen bozma ilamına uyulmasıyla davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak durumu dikkate alınarak, kısmen kabulü ile 23.101,50 TL tazminatın davalılar ... ve ...'dan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; birleşen davada davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Usuli kazanılmış hak kavramı anlam itibariyle bir davada mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir. Usuli kazanılmış hak kurumu, HMK'da düzenlenmiş olmamakla beraber, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usuli kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece verilen 20/01/2015 tarihli ilk karar, davacı ve birleşen davada davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, Dairemizin 22/06/2016 tarihli ve 2015/12779 E. 2016/9764 K. sayılı ilamı ile, her iki tarafın temyiz talepleri incelenmek suretiyle, davacının uğradığı zarar miktarının tazminine ilişkin verilen hüküm, her iki taraf yararına olacak şekilde bozulmuştur. Ne var ki; bozma ilamının karar başlığına, davacı ...’in temyiz talebinin bulunduğu hususunun sehven dercedilmemiş olduğu anlaşılmakta olup, bu husus davacı ... vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, Dairemizin 19/06/2017 tarihli ve 2016/18709 E. 2016/10486 K. sayılı kararı ile de açıkça vurgulanmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece; bozma üzerine tesis edilen hükümde, davacının uğradığı zarar miktarının tespiti yönünden davalı ... lehine usuli kazanılmış hak oluşmadığı hususu dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle birleşen davada davalı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 1.578,10 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu davalı ... yönünden kapalı, davacı yönünden ise kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde açık olmak üzere, 25/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.