"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/970 E., 2022/936 K.
KARAR : Asıl ve birleşen davanın reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2005/204 E., 2020/156 K.
Taraflar arasında birleştirilerek görülen maddi ve manevi tazminat davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın asıl ve birleşen davada davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacılar vekili Avukat ... ... ..., asıl ve birleşen davada davalı ... ... vekilleri Avukat ..., Avukat ... ile davalı ...Ş. vekili Avukat ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin başka bir güne bırakılması uygun görülmüş olup, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacılar, davacı ...'nün kuyruk sokumunda yanma hissi yakınmasıyla davalı Dr. ...'a başvurduğunu, görüşme sırasında bu konudaki ilk şikayetinin Mayıs 2004 ayında ortaya çıktığında davalı ... Hastanesine başvurduğunu ve bu sırada kendisine ... bir cerrahi müdahale ve devamında da pansuman yapıldığını söylediğini, davalı cerrahın da bunun halk arasında kıl dönmesi olarak bilinen rahatsızlığı bulunduğunu ve bunun ameliyatının çok kolay ve hiçbir risk taşımadığını söyleyerek çok yüzeysel bir bilgilendirme yaptığını, daha sonra 24.07.2004 tarihinde davalı hastaneye bu kez kıl dönmesi ameliyatı olmak için yattığını, davalıların ameliyat öncesi yasal düzenlemelere ve meslek kurallarına aykırı davrandıklarını, ameliyatı yapacak olan cerrah davalı Dr. ...'ın ne hasta yatış yaptıktan sonra ne de ameliyat öncesinde yanına uğramadığını ve dolayısı ile hiçbir bilgi vermediğini, ameliyat sonrası servisteki odasına alındığını, ameliyat sonrası muayene edilmediğini, uyumak için yüz üstü uzandığını, eşiyle odada yalnız kaldığını, en az 30 dakika süreyle yanına kimsenin uğramadığını, 30 dakika geçtikten sonra hemşirenin tansiyonunu ölçmek için geldiğinde nabız ve solunumun ... olduğunu gördüğünü, müdahale edildiğini, yoğun bakıma alındığını, çekilen MR'da "yaygın hipoksik ensefalopatiye bağlı iskemik hasar" tespit edildiğini, o günden sonra bitkisel yaşam benzeri bir koma durumunda bulunduğunu, ameliyat sonrası gerekli ... gösterilmediği için genç yaşta bir yaşamın söndüğünü ve bir ailenin darmadağın olduğunu, ortaya çıkan zararın tamamından davalıların ortaklaşa sorumlu olduğunu beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ... için 50.000,00 TL maddi, 300.000,00 TL manevi, eşi ... için 200.000,00 TL manevi ve oğlu ... için 100.000,00 TL manevi tazminatın zararlandırıcı eylem tarihi olan 24.07.2004 tarihinden itibaren en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
2. Birleşen davada davacılar, ...'nün 21.07.2015 tarihinde birtakım talihsiz olayların ardından vefat ettiğini, muris ...'ın 37 yaşında iken 12 yıl önce 24.07.2004 tarihinde basit bir ameliyat olan kist dermoid sakral (kıl dönmesi) için davalı ... Hiz. A.Ş.'nin Koşuyolu Acıbadem Hastanesine yattığını, ameliyatı cerrah olarak davalı Dr. ...'ın yaptığını, diğer davalı Dr. ... ...'ın anestezi uzmanı olduğunu, müteveffa ...'ın yanlış ve eksik tedavi uygulanması nedeniyle kalbinin durduğunu, durumun geç fark edildiğini ve sonuçta müteveffa ...'ın 24.07.2004 tarihinden 21.07.2015 tarihine kadar tam 11 yıl komada kaldığını ve korkunç bir biçimde öldüğünü, müteveffa ...'ın davalıların eylemi ile komaya girmesi sonucunda maddi ve manevi tüm desteklerinden mahrum kaldıklarını, davalıların ağır kusurlu davranışı sonucu yaşamını yitiren ...'nün desteğinden yoksun kalan eşi ve oğlu için 6100 sayılı HMK'nın 107 nci maddesi uyarınca toplanacak kanıtlara göre belirlenecek destekten yoksun kalma tazminatı olarak somut olayın oluşuna, kusurlarının ağırlığına ve maddi zararın kapsamına göre, yargılamanın son aşamasında peşin harcı ödenmek suretiyle artırılmak üzere; ... için 50.000,00 TL maddi, oğlu ... için 25.000,00 TL maddi tazminatın, Didem ... Kakülllü için 150.000,00 TL manevi, oğlu ... için 100.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek kısa vadeli reeskont faiziyle birlikte müştereken ve müteselsil olarak davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı ... Tic. A.Ş., şirkete ait Acıbadem Hastanelerinin en son tıp teknikleri ve cihazları ile donatılmış ve özenle seçilmiş yetenekli doktorları istihdam eden bir sağlık kuruluşu olduğunu, davacı hastanın ameliyat öncesi ameliyat hususunda bilgilendirildiğini ve ameliyat öncesi tüm tetkiklerinin tamamlandığını, ameliyat öncesi yapılan tetkiklerle ameliyatı etkileyecek herhangi bir problem olmadığı saptandığı gibi başarıyla sonuçlanan ameliyatı takiben hastanın muayene edildiğini ve hastanın kendine gelip gelmediğinin anlaşılması için hastayla konuşulduğunu, bu sırada hastanın ameliyat edilen bölge ile ilgili veya başka herhangi bir şikayeti olmadığını, davalı doktor tarafından ameliyat sonrası hasta derlenme odasına alındığını, hastanın kendisinde olup olmadığının anlaşılması için hasta ile konuşulduğunu, herhangi bir soruna rastlanmaması üzerine hastanın görevli hemşire nezdinde odasına getirildikten sonra davalı doktor tarafından yeniden ziyaret edildiğini ve kontrol edildiğini, teşhis ve tedavi yönteminde herhangi bir hata ve ihmalin söz konusu olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
2. Davalı ... ...; anestezi uzmanı olduğunu, üzerine düşen görev ve yükümlülükleri yerine getirdiğini, gerekli müdahalelerin yapıldığını, ilgili ameliyatta doğru anestezi yönteminin uyguladığını, gereken miktar ve dozlarda ilaçlar uyguladığını, hastanın sürekli kontrol altında tutulduğunu, ameliyat sonrası aşamanın derlenme odası olduğunu, davacının ameliyat sonrası derlenme odasına alındığını, davacı tarafın iddia ettiği gibi doğrudan servise alınmadığını, bunun bir senaryo olduğunu, tıp ilminin öngördüğü ve gerekli kıldığı kurallara ve tıbbi tedavi yöntemlerine uygun hareket ettiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
3. Davalı ...; herhangi bir kusuru bulunmadığını, kendisine haksız olarak kusur izafe edildiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
4. Birleşen davada davalı ... Hizm. ve Tic. A.Ş.; davacının fazlaya ilişkin talebi yönünden zamanaşımı defi hakkı saklı kalmak kaydı ile HMK'nın 114/ı maddesi gereğince derdestlik itirazının kabulü ile davanın reddine, iş bu talebin kabul görmemesi halinde haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
5. Birleşen davada davalı ... ...; İstanbul Anadolu 16. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/204 E. sayılı dosyası ile görülmekte olan dosyanın halen derdest olması nedeniyle HMK'NIN 114/ı bendi gereği aynı davanın, daha önceden açılmış ve halen görülmekte olması nedeniyle dava şartının bulunmaması ve davacının menfaat şartının olmaması sebebiyle davanın reddine, aksi takdirde davacının ileri sürdüğü deliller ve sebeplerin ... olmadığından ve derdest dava dosyasında bu konuda birçok bilimsel kurul raporlarının oybirliği ile kusurlu olmadığına ve tıp kurallarına aykırı eylemi ve tıbbi hatası ya da dikkat ve ... borcu göstermediğine ilişkin var olan raporları ile davacının kusur atfına ve tazminat istemine ilişkin beyan ve ithamlarını kabul etmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
6. Birleşen davada davalı ...; davacının açmış olduğu bu davanın derdest olması nedeniyle reddine, kendisine atfedilecek bir kusur bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan ATK ve üniversite hastanesi raporlarında davalılara kusur atfedilmediğinden mahkemece kusur belirlemesi yoluna da gidilemeyeceği belirtilerek, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar; tüm dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, murisin ölümüyle davalıların ihmal ve kusurları arasında illiyet bağı bulunduğunu, yeniden bilirkişi raporu alınması gerektiğini belirterek istinaf talebinin kabulü ile kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, ayrıca alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlenip hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu anlaşılmakla davacıların tüm istinaf itirazları yerinde görülmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmişlerdir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı doktorların ve hastanenin ... yükümlülüğüne aykırı davrandığı iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 502 nci ve devamı maddeleri. (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 386 ncı ve devamı maddeleri.)
2. Vekil, vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı iş ve işlemlerin, davranışların özenli olmayışından ... zararlardan dolayı sorumludur. Mesleki iş gören vekil özenle davranmak zorunda olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. O nedenle doktor ve hastanenin meslek alanı içinde olan bütün kusurları hafif de olsa sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastanın zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumunun gerektirdiği önlemleri eksiksiz bir şekilde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa bir tereddüt doğuran durumlarda, bu tereddütü ortadan kaldıracak araştırmaları yapmak ve bu arada da koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınmak ve en ... yol seçilmek gerekir. (Tandoğan, Borçlar Hukuk ... Borç İlişkileri, Cilt, Ank. 1982, Sh.236 vd) Gerçekten de müvekkil (hasta) mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat beklemek hakkına sahiptir. Gereken ... görevini göstermeyen vekil, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Aynı hususlar adam çalıştıran sıfatı ile doktorun görev yaptığı sağlık kuruluşları için de geçerlidir.
3. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen dosyada, mahkemece alınan tüm Adli Tıp Kurumu raporları ve bilirkişi raporlarında, tıbbi belgelere göre pylonidal sinus tanısı konulan müteveffa ...'ye yapılan ameliyatın tıbben uygun olduğu, ameliyat öncesi değerlendirmenin tıp kurallarına uygun olarak yapılmış olduğu, ameliyatın cerrahi tıp kurallarına uygun bir şekilde sonuçlandırılmış olduğu, müteveffaya uygulanan anestetik maddeler ve dozların uygun olduğu, anestezide kullanılan anestetik maddelerin geriye dönük, artık bir etkilerinin olmadığı, müteveffanın derlenme odasında kalış süresinin hastanın durumuna göre değişiklik gösterebileceği, bu nedenle standart bir süre belirtmenin doğru olmadığı, en sık kullanılan yöntemlerden biri olan Modifiye Alderate Skorunun müteveffada 12'nin üzerinde olması nedeni ile derlenme odasında kalış süresinin uygun olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.
2. Mahkemece alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davalı doktorların kusurları olmadığı tespitinin yerinde olduğu, ancak müteveffanın vücut kitle endeksinin yüksek olması (obesite) ve ameliyat sonrası yüzükoyun (prone) pozisyonda yatıyor olması nedeniyle olayın gerçekleştiği gözetildiğinde ameliyattan çıkan hastanın takip ve kontrolünde gerekli tedbirleri almayan davalı hastanenin kusurlu olduğu anlaşılmakla, davacıların tazminat taleplerinin davalı hastane yönünden değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.
3. Bozma nedenine göre, davacıların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda V(C)-3/2 nci bentte yazılı gerekçeyle BOZULMASINA,
Davacıların sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı ...Ş.'den alınıp davacılara verilmesine,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalı ... ...'a verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.