Logo

3. Hukuk Dairesi2022/5239 E. 2023/615 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Boşanma davası sonrasında, davalının vekalet yetkisini kötüye kullanarak davacının hesabından çektiği paranın iadesine ilişkin alacak davasında ıslah dilekçesinin dikkate alınıp alınmadığına dair uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ıslah dilekçesi ile talebini artırdığı, ıslah dilekçesinin reddine dair bir karar da bulunmadığı gözetilerek, ıslah dilekçesi dikkate alınmadan verilen ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/40 E., 2022/160 K.

DAVA TARİHİ : 02.02.2018

HÜKÜM/KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, davalı ile 1989 yılında evlendiklerini, davalının kumar alışkanlıkları nedeniyle boşandıklarını, boşanma kararının 12.10.2017 tarihinde kesinleştiğini, kendisinin çocuk doktoru, davalının ise aile hekimi olarak görev yaptıklarını, davalının evlilik birliği içerisinde olması gereken doğal güveni ve kendisine verilen vekalet yetkisini kötüye kullanmak suretiyle kendisine ait hesaptan 1.093.060 TL para çektiği gibi kredi kartlarından da 207.714 TL kumar harcaması yapmak suretiyle kendisini toplam 1.300.774,09 TL maddi zarara uğrattığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah ile talebini 760.473,60 TL'ye yükseltmiştir.

II. CEVAP

Davalı; kumar oynamanın eşe karşı işlenmiş bir haksız fiil olduğunun kabul edilemez olduğunu, her eşin yasal sınırlar içinde kişisel malları ile edinilmiş mallarını yönetme, bunlardan yararlanma ve bunlar üzerinde tasarrufta bulunma hakkına sahip olduğunu, kredi kartı harcamalarının ortak yapıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince; hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalının vekil olarak davacının banka hesabından çekmiş olduğu 760.473,60 TL'nin davacının iradesine uygun harcanmadığı gibi davacıya ödendiğine dair herhangi bir bilgi ve belge de dosya kapsamında bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile toplam 760.473,60 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 09.03.2021 tarihli ve 2021/334 E., 2021/370 K. sayılı kararıyla; dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklara, celp edilen kayıtlara, bilirkişi raporu ile gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli açıklık taşıdığı, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 16.12.2021 tarihli ve 2021/3231 E., 2021/13140 K. sayılı ilamı ile; davacının, dava dilekçesinde eski kocası ve vekili olan davalının kendi hesabından çektiği paraları kumarda harcadığını, diğer taraftan kredi kartından da yüklü miktarda kumar harcaması yaptığını ileri sürerek talepte bulunduğu, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; davacının davalıdan talep edebileceği miktar, davalının davacının hesabından çektiği 665.060 TL, davacının davalı hesabına gönderdiği 40.000 TL ve davacının dairesinin satışından davalının hesabında kalan 55.413,60 TL olmak üzere toplam 760,473,60 TL olarak hesaplandığı, davacının talebi olmadığı halde, davacı tarafından davalı hesabına gönderilen para ile davacı adına olan daire satışından davalı hesabında kalan paranın, rapora dahil edilmesi ve ilk derece mahkemesince bu rapor esas alınarak karar verilmiş olması, HMK'nın 26 ncı maddesinde belirtilen taleple bağlılık ilkesine aykırı olduğu, davacının talebini aşacak şekilde hesap yapılan yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle, davalı tarafın sair temyiz itirazları reddedilerek, bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılıp, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bozmaya uyan İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararla; Yargıtay bozma ilamı ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davalının vekil olarak davacının banka hesabından çekmiş olduğu davacının toplam maddi zararı olan 665.060 TL'nin davacının iradesine uygun harcanmadığı gibi davacıya ödendiğine dair herhangi bir bilgi ve belge de dosya kapsamında bulunmadığından davanın kabulüne toplam 665.060 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile bilikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili, davacının banka hesabından vekaleten 665.000 TL çekildiğini, ancak davacının 1.200.000 TL çekildiğini iddia ettiğini, davacının kendisine gönderdiği 17.08.2015 tarihli elektronik postada gelirler ve giderler başlığı altında yapılan hesap dökümünde paraların nereye harcandığının davacı tarafından kabul edildiğini, davacının isticvap duruşmasında bu elektronik postayı kendisinin gönderdiğini ikrar ettiğini, dolayısıyla davacının hesabından çekilen parayı davacının da bilgisi ve rızası ile ailenin ortak ihtiyaçları için harcandığını, elektronik postanın delil olarak hiç değerlendirilmediğini, elektronik postanın (e-mailin) HMK 199 ncu madde gereğince belge niteliğinde olduğunu, davanın belirsiz alacak davası olarak kabul edilmemesi gerektiğini, çünkü hesaplara her zaman erişilebilir olduğunu, davacı tarafın bozmadan önce alacağını 760.473,60 TL olarak belirlediğini, bozmadan sonraki beyan dilekçesi ile öncelikle davanın tamamen kabulüne karar verilmesini, mahkemenin bu konuda farklı kanaatte olması halinde ise 665.060 TL yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiğini, bu durumda davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilip yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre paylaştırılması ve yine reddedilen kısım üzerinden lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, tüm bu hususların usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

a. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Şahsen ifa, sadakat ve özen gösterme

" kenar başlıklı 506 ncı maddesi şöyledir:

“ Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır.”

b.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Hesap verme" kenar başlıklı 508 nci maddesi şöyledir:

“Vekil, vekâlet verenin istemi üzerine yürüttüğü işin hesabını vermek ve vekâletle ilişkili olarak aldıklarını vekâlet verene vermekle yükümlüdür. Vekil, vekâlet verene tesliminde geciktiği paranın faizini de ödemekle yükümlüdür. ”

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, kararın bozmaya uygun olmasına, bozma ile kesinleşen kısımların, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturmasına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne, toplam 665.060,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmişse de; davacı yanın 10.02.2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 760.473,60 TL'ye yükselttiği anlaşılmış olup, ıslah dilekçesinin kabul edilmediğine dair Mahkeme tarafından yapılmış bir tespit de bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davanın kısmen kabulü ile yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin hesap edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, ıslah dilekçesi dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle,

1.Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2.İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.