"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/449 E., 2022/830 K.
DAVA TARİHİ : 26.09.2018
KARAR : Asıl ve birleşen davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 1. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2018/380 E., 2020/269 K.
Taraflar arasındaki Sözleşmelerin Feshi - Menfi Tespit - Alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Albaraka A.Ş. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. (Albaraka) vekili tarafından temyiz edilmekle incelemenin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 11.04.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen asıl ve birleşen davada davacı vekili Avukat Lütfiye Akran ile davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş. vekili Avukat Hikmet Yaşar ve asıl ve birleşen davada davalı ONS Tüketim Malları Otomotiv Gıda İnş. Pazarlama ve Tic. A.Ş. (ONS şirketi) vekili Avukat ... Arslan'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı vekili; davacı ile davalı ONS şirketi arasında imzalanan 08.07.2015 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile ONS İncek Residence isimli konut projesinden davacının bağımsız bölüm satın aldığını, konutun belirlenen sürede teslim edilmemesi nedeniyle müvekkilinin haklı sebebe dayanarak sözleşmeden döndüğünü ve buna bağlı olarak davalı banka ile imzaladığı kredi sözleşmesinin de sona erdiğini ileri sürerek, haklı sebebe dayalı olarak sözleşmeden dönüldüğünün ve buna bağlı olarak davalı banka ile imzalanan kredi sözleşmesinin sona erdiğinin, kredi borcunun bulunmadığını tespitine, gayrımenkulün satış fiyatı olan 320.000 TL'nin KDV oranı olan 3.200 TL peşinat olarak ödenen 80.000 TL olmak üzere satıcı şirkete ödenen toplam 83.200 TL'nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte, kredi sözleşmesi kapsamında konut kredisi için bugüne kadar ödenen anapara ve kar payı toplamı olan 126.262.22 TL ile 1.150 TL ücretin kredi kullandırım tarihi olan 16.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte, ayrıca 1.000 TL tahsis ücreti, 150 TL ipotek tesis ücreti, 5,25 TL gecikme bildirim ücreti ve 150 TL diğer ücretler olmak üzere toplam 1.305,25 TL'nin kredi kullandırım tarihi olan 16.07.2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
2. Birleşen Ankara 9. Tüketici Mahkemesinin 2020/141 Esas sayılı dosyasında davacı vekili; müvekkilinin 08.07.2015 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesi ile satın aldığı konutun süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmeden dönüldüğünü ileri sürerek, tapuda müvekkili adına kayıtlı bulunan taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı satıcı şirket ONS şirketi adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ONS şirketi vekili; davalı banka ile müvekkili şirket arasında bağlı kredi kullandırılacağına ilişkin bir anlaşma bulunmadığını, sözleşme gereği taşınmazın 30.09.2016 tarihinde teslimi gerekirken 15.07.2016 tarihinden itibaren ilan edilen OHAL nedeniyle teslimde gecikme yaşandığını, OHAL ilanının teslimde gecikmeye sebebiyet verecek bir durum olduğunu, bu hususun gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin 14. maddesinde mücbir sebepler başlığı altında açıkça yazıldığını ve mücbir sebeplerden birinin meydana gelmesi halinde bu hallerin ortaya çıkmasından sona ermesine kadar geçen sürenin teslim tarihine ekleneceğinin belirtildiğini, dolayısıyla gayrimenkul tesliminin gecikmesinde şirketin bir kusuru bulunmadığını, davacının şirkete gönderdiği bedelin iadesine ilişkin 31.08.2018 tarihli ihtarnamenin 03.09.2018 tarihinde her iki davalıya tebliğ edildiğini, davacının taleplerinde haksız olduğunu, Ön Ödemeli Konut Satış Yönetmeliği'nin 9 uncu maddesinin altıncı fıkrası gereği davacının müvekkili şirkete gönderdiği ihtarnameden sonra 90 günlük bekleme süresi içinde haksız olarak davayı açtığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı Albaraka vekili; dava konu edilen Ons İncek Projesinden iki adet taşınmaz alan davacının kullanma imkanı bulunmadığından dava konusu uyuşmazlığın Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan bir uyuşmazlık olmadığını, bu sebeple görevsizlik kararı verilmesini gerektiğini, davacı ile müvekkili banka arasında bağlı kredi ilişkisi olmadığını, davacıya kendisinin bulduğu ve belirlediği bir taşınmazın alımı ile ilgili olarak talebi üzerine müvekkili tarafından sadece konut finansmanı sağlanmış olduğunu, 6502 sayılı Kanunun 11 inci maddesi kapsamında tüketiciye bahşedilen seçimlik haklar arasında davacı tarafından kullanılan sözleşmenin feshi imkanının bulunmadığını, dava konusu talep ve iddiaların banka yönünden 1 yıllık hak düşürücü sürede talep edilmediğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 6502 sayılı kanunun 44 üncü madde gereğince konut tesliminin sözleşme tarihinden itibaren 36 ayı geçemeyeceği ancak mahkemece yapılan keşif marifetiyle dava konusu inşaatın natamam olduğu A,B,C bloklarının betonarmesinin yapılmış ve başkaca inşaat yapılmamış olduğu, halen inşaatta herhangi bir faaliyetin devam etmediğinin tespit edildiği ve sözleşmede belirlenen 30.09.2016 konut teslim tarihinin geçmiş olması nedeniyle tüketicinin ön ödemeli konut satış sözleşmesinden 45 inci madde gereğince dönmekte haklı olduğu, 45/2 maddesi gereğince satıcının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediğinin keşif ve bilirkişi raporlarıyla sabit olması nedeniyle tüketiciden herhangi bir bedel talep edemeyeceği, davalının savunmasında ileri sürdüğü 15.07.2016 tarihinde ilan edilen OHAL nedeniyle gecikme yaşandığına dair savunmasının değerlendirilmesinde, davalı satıcı şirketin sözleşme ile belirlenen teslim tarihinin 30.09.2016 olması karşısında OHAL tarihine kadar taşınmazın büyük ölçüde tamamlanmış ve teslime hazır olması gerekirken keşif tarihinde dahi inşaatın tamamlanmadığı ve devam dahi etmediği nazara alındığında mücbir sebep savunmasına mahkemece itibar edilmediği, davalı satıcı şirketin tüketiciden sözleşme gereğince aldığı bedelin tamamını ödemesi gerektiği, davalı banka yönünden yapılan değerlendirmede, davacı ile davalılardan Albaraka arasında Konut Finansmanı Kredisi Sözleşmesi aktedildiği, kullandırılan kredi limitinin 240.000 TL olduğu, tüketicinin bu sözleşmeye binaen davalı bankaya 130.734,91 TL ödeme yaptığı, davalılar arasında ONS İncek projesi için Garanti Sözleşmesi imzalandığı, davalı banka tarafından kredinin davalı şirket tarafından yapımı gerçekleştirilen ONS İncek projesi kapsamında konut kredi kullandırıldırıldı, yüklenici satıcı ile davalı banka arasında söz konusu ONS İncek Projesi Garanti Sözleşmesi adı altında protokol imzalandığı, bu garanti sözleşmesinin 4/1-a maddesi gereğince satıcı (yüklenici) firmanın tüketicinin kredi kullanmak istemesi halinde davalı bankaya yönlendirileceğinin hüküm altına alındığı, sözleşmenin 5/6 maddesinde tapuların müşteri adına kaydına ve banka lehine ipotek tesisine müteakip bankanın kefil sıfatının sona ereceğinin hüküm altına alındığı davalı bankanın konut finansman kredisini münhasıran ONS İncek projesi için kullandırdığı, satış vaadi sözleşmesi ile konut finansman kredisi sözleşmeleri arasında objektif açıdan ekonomik birliğin mevcut olduğu, Konut Finansmanı Sözleşmeleri Yönetmeliğinin 15 inci maddesi gereğince davalı bankanın kullandırmış olduğu konut finansman kredisinin bağlı kredi olarak kabul edilmesi gerektiği, 15/3 maddesi gereğince de konutun hiç veya gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin, Tüketici Kanunu'nun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından biri olan sözleşmeden dönme ve bedel iadesine ilişkin talebi nedeniyle 1 yıl müteselsilen sorumlu olduğu, davanın sözleşmedeki teslim tarihinden itibaren 1 yıl içinde davasını açtığı gerekçesiyle, asıl dava ve birleşen davanın kabulüyle; Ankara 9. Tüketici Mahkemesinin 2020/141 E. sayılı dosyası yönünden Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Taşpınar Mahallesi, 118012 Ada, 1 Parsel de bulunan A blok, 21. Kat, 167 Nolu bağımsız bölümün davacı adına tapu kaydının iptali ile davalı ONS şirketi adına tesciline, asıl dava yönünden; davacı ile davalı Albaraka Genel Müdürlüğü arasında imzalanan 15.07.2015 tarihli konut finansmanı kredi sözleşmesi ile davacı ile davalı ONS şirketi arasında yapılan 08.07.2015 tarihli gayrimenkul satış sözleşmesinin iptaline, bu sözleşmeden davacının borçlu olmadığının tespitine, 211.917,47 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı Albaraka istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Albaraka vekili istinaf başvurusunda; gerekçede hak düşürücü sürenin geçtiğine yönelik tespitlerde bulunulmasına rağmen, hüküm bölümünde bu tespitlerinin aksine ve bir gerekçeye dayanılmaksızın hüküm oluşturulduğunu, konut satış sözleşmesinde konut teslim tarihinin 30.09.2016, müvekkili aleyhine dava açılma tarihinin ise 26.09.2018 olduğunu, buna göre davanın yasal 1 yıllık hak düşürücü süreden çok sonra açıldığını, davacının 2 adet konut (167 ve 168 nolu) satın alıp bankadan 2 adet konut kredisi kullandığından davada görevsizlik kararı verilmesi gerektiğini, ödemelerin yapıldığı hususunun davacı tarafından usulüne uygun ispatlanamadığını, birleşen davada taraf olmayan müvekkili yönünden harç ve yargılama giderlerinin müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilebilmesinin hukuken mümkün olmadığını, bir kredinin bağlı kredi olarak değerlendirilebilmesi için öncelikle kredinin, alınan taşınmaza özgülenmesi ve sadece o taşınmazın alımı için verilmesi gerektiğini, davalı satıcı şirket ve davacı tarafından seçilen bir taşınmaza verilen kredinin bağlı kredi olarak değerlendirilemeyeceğini belirterek, asıl davanın kabulü ile birleşen davada harç ve yargılama giderlerinin müştereken ve müteselsilen tahsiline ilişkin kararların kaldırılması ile asıl davanın hak düşürücü sürenin geçmesi nedeniyle ve diğer talepler yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve kararıyla, davanın konusu konutun satışına yönelik düzenlenen konut satış sözleşmesine ve tüketici kredisi niteliğindeki konut finansmanı sözleşmesine dayalı olarak açıldığını, konutun davalı satıcı şirketçe davacı alıcıya resmi satış sözleşmesi ile satılarak tapuda devredildiğini, bu halde konut satışına dair tüketici işleminden kaynaklanan davaya tüketici mahkemesinde ve basit yargılama usulüne uygun şekilde bakılması gerektiğinden davalı Albaraka görev itirazının yerinde olmadığı, davacı ile davalı ONS şirketi arasında 08.07.2015 tarihinde yapılan Gayrimenkul Satış Sözleşmesi ile Ankara, Gölbaşı, inşa edilecek ONS İncek Residence Projesi, A Blok, 21. Kat, 167 numaralı konutun 320.000 TL + KDV bedeli karşılığında davacı tarafından satın alındığı, sözleşmede teslim tarihinin 30.09.2016 olarak belirlendiği, dava konusu taşınmazın 15.07.2015 tarihinde davalı satıcı şirket tarafından davacı adına tapuda devredildiği, davalı banka tarafından davacıya 15.07.2015 tarihli konut finansmanı sözleşmesi ile 120 ay vadeli, 240.000 TL konut kredisi kullandırıldığı, davacı ve davalı banka arasında yapılan konut finansmanı sözleşmesi şeklen bağlı kredi olmamakla birlikte, davalı satıcı şirket ve davalı banka arasında garanti sözleşmesi yapıldığı, bu sözleşmeye göre, davalı bankanın proje kapsamında ONS şirketi tarafından satışı kararlaştırılan taşınmazlar ile ilgili kredi kullandırmayı ve garantör olmayı kabul ettiği, davacıya satılan konutun teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmeden dönme isteği nedeniyle davacının davalı banka ile yaptığı konut finansmanı sözleşmesinin de sona ereceği, davacının ONS İncek Residence Projesi kapsamında konut hakkında kullandığı kredi nedeniyle dava tarihine kadar yaptığı taksit ödeme tutarının 129.584,91 TL, ipotek tutarı ve kredi tahsis ücreti olarak ödediği tutarın 1.150 TL olmak üzere toplam 130.734,91 TL olarak hesaplandığı, kullanılan kredinin bağlı kredi vasfında olduğunu, davalı ONS şirketi'nin davacıya gönderdiği 24.08.2016 tarihli yazı ile teslim tarihini Ekim 2017 tarihi olarak revize ettiği, buna göre davanın, davalı satıcı şirket tarafından konut teslim tarihinin Ekim 2017 tarihinden itibaren TKHK'da öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde olmak üzere 26.09.2018 tarihinde açıldığı, TKHK'nın 35/2 nci maddesi gereğince, konut finansman kuruluşunun sorumluluğunun kullanılan kredi miktarı ile sınırlandırılmış olduğu, davacının konutu davalı satıcı şirket ile aralarında mevcut satış sözleşmesi gereğince 320.000 TL'ye satın aldığı ve davalı bankadan 240.000 TL kredi kullandığı göz önünde bulundurularak, davada tespit edilen 211.917,47 TL toplam ödeme miktarı gözetildiğinde, davalı bankanın kullanılan kredi miktarı kapsamında olmak üzere davacı tarafından, davalı satıcı şirkete ödenen konut bedelinden de sorumlu olduğu, birleşen davanın tarafı olmayan Albaraka birleşen davanın tarafıymış gibi yargılama giderlerinden sorumlu tutulması yasa ve usule aykırı olup birleşen dava hükmünün yargılama giderleri yönünden düzeltilmesi yoluna gidildiği, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme ile birleşen dava yönünden davalı Albaraka istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 1. Tüketici Mahkemesinin 09.07.2020 tarihli ve 2018/380 E., 2020/269 K. sayılı ilamının kaldırılmasına, asıl dava yönünden; davanın kabulüne, davacı ve davalı Albaraka arasında yapılan 15.07.2015 tarihli Konut Finansmanı Kredi Sözleşmesi ile davacı ve davalı ONS şirketi arasında yapılan 08.07.2015 tarihli Gayrimenkul Satış Sözleşmesinin iptaline, davacının, dava konusu Konut Finansmanı Kredi Sözleşmesi ve Gayrimenkul Satış Sözleşmesinden dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine, dava konusu 211.917,47 TL alacağın 18.09.2018 ödeme ihtar tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, birleşen dava yönünden; davanın kabulüne, dava konusu Ankara İli, Gölbaşı İlçesi, Taşpınar Mahallesi, 118012 ada, 1 parselde bulunan A Blok, 21. kat, 167 nolu bağımsız bölümün davacı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı ONS şirketi adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde asıl davada davalı Albaraka vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyizinde; diğer davalının teslim süresinin revize edildiğine ilişkin tek yanlı beyanının Bankayı bağlamadığını, bir tarafın sözleşmede yapmış olduğu tek taraflı değişikliğin o değişikliğe açıkça muvafakat etmeyen üçüncü bir kişinin haklarını etkilemesinin hukuken mümkün olmadığını, davanın banka açısından hak düşürü süreden sonra açıldığını, bağlı kredi halinde Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 35/ 2 maddesi gereğince konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğunun konut satış sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden itibaren bir yıl olduğunu, dava konusu edilen ONS İncek projesinden iki adet taşınmaz alan davacının, söz konusu taşınmazları oturmak, son kullanıcı olarak kullanma imkanı bulunmadığından dava konusu uyuşmazlık tüketicinin korunması hakkında kanunun uygulanmasından doğan bir uyuşmazlık olmadığından görevsiz mahkemece karar verildiğini, ödemelerin yapıldığı hususunun davacı tarafından usulüne uygun olarak ispatlanamadığını, dosyaya eklenen söz konusu dekontta herhangi bir açıklama bulunmadığından ve davacı tarafın diğer davalıdan davaya konu projedeki dairelerden birden fazla daire satın aldığından dolayı dekontu ve yapılan peşinat ödemesini kabul etmemekle beraber ilgili dekontun usul hukuku kuralları çerçevesinde dava dosyasına kazandırılmadığını, bağlı kredinin bulunmadığını belirterek asıl davaya ilişkin kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl davada; davacının, davalı bankadan bağlı kredi kullanmak suretiyle satın aldığı taşınmazın sözleşmede kararlaştırılan tarihte teslim edilmemesi nedeniyle sözleşmelerden dönme, tespit ve alacağa ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 11 inci maddesi "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici;
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
...............................
(5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı derhâl tüketiciye iade edilir.
(6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte11/1/2011tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.
2. Aynı Kanun'un 35 inci maddesi "Bağlı kredi sözleşmesi; konut finansmanı kredisinin münhasıran belirli bir konutun satın alınması durumunda bir sözleşmenin finansmanı için verildiği ve bu iki sözleşmenin objektif açıdan ekonomik bir birlik oluşturduğu sözleşmedir.
Bağlı kredilerde, konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından birini kullanması hâlinde, satıcı ve konut finansmanı kuruluşu müteselsilen sorumludur. Ancak, konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu; konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır." şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında; hukuki ilişkinin ve bu ilişki nedeniyle ortaya çıkan uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarının doğru şekilde belirlendiği, davacının ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettiğine ilişkin delil bulunmadığı, bu nedenle somut uyuşmazlıkla Tüketici Mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, davalı vekilinin Mahkemenin görevine ilişkin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Dosya içerisinde yer alan ve davalılar arasında imzalanan garantörlük sözleşmesi, kullanılan kredinin davalı şirket hesabına aktarılmış olması, kredi sözleşmesinin imzalandığı tarihte inşaatın tamamlanması seviyesi dikkate alındığında, kullanılan kredinin bağlı kredi kapsamında olduğu anlaşılmıştır.
3. Davacı ile davalı ONS şirketi arasında düzenlenen satış sözleşmesinde bağımsız bölümün teslim tarihi 30.09.2016 olarak belirlenmiş ancak dosya kapsamında bulunan 24.08.2016 tarihli davalı şirketin davacıya gönderdiği yazıda teslim tarihini Ekim 2017 tarihine ertelediğini bildirdiği görülmüştür. Davalı banka, davalı satıcı şirketin teslim süresinin revize edildiğine ilişkin tek yanlı beyanının bankayı bağlamadığını, bir tarafın sözleşmede yapmış olduğu tek taraflı değişikliğin o değişikliğe açıkça muvafakat etmeyen üçüncü bir kişinin haklarını etkilemesinin hukuken mümkün olmadığını bu nedenle davanın banka açısından hak düşürü süreden sonra açıldığını savunmuştur. 6502 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinde "...konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu; konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır." şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu düzenleme gereğince sözleşmede belirtilen teslim tarihinden itibaren (30.09.2016) davalı banka açısından bir yıllık dava açma süresinin dolduğu ileri sürülmüş ise de; 6502 sayılı Kanun'un 1 inci maddesinde Kanun’un amacının; "kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir." şeklinde belirtilmiş olması dikkate alındığında, konutun teslim tarihinin revize edildiğine ilişkin davalı bankanın iddiasına göre muvafakatinin alınmamış olması satıcı şirketin beyanına itibar ederek revize edilen tarihi kabul eden tüketici aleyhine sonuç doğuramayacağı gibi teslim tarihinin revize edildiğine ilişkin bilgilendirmede bulunmak da davalı satıcı şirketin yükümlülüğündedir. Bu durumda kanunun amacına aykırı olarak bu bildirimin yapılmaması davacı tüketici açısından aleyhe değerlendirilemeyeceğinden ve davalılar arasında yapılan garantörlük sözleşmesi gereğince de konutun teslim tarihinin 31.10.2017 olarak kabulüne ilişkin Mahkeme kararı yerinde olup bu burumda davanın kanunda öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşıldığından davalının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalı Albaraka Türk Katılım Bankası A.Ş.'den alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verilmiştir.
KARŞI OY
Davada, davalı bankadan bağlı kredi kullanılarak satın alınan gayrimenkul bağımsız bölümün hiç ifa edilmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi ile satış bedeli ve masraflarının davalılardan müteselsilen istenmiştir.
Daire çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, bankadan bağlı kredi ile alınan taşınmazın teslim tarihinin satıcı tarafından tek taraflı uzatılması halinde uzatılan bu süreden bankanın da sorumlu olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 35/2 nci maddesine göre, “Bağlı kredilerde, konutun hiç ya da gereği gibi teslim edilmemesi nedeniyle tüketicinin bu Kanunun 11 inci maddesinde belirtilen seçimlik haklarından birini kullanması hâlinde, satıcı ve konut finansmanı kuruluşu müteselsilen sorumludur. Ancak, konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu; konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır.”
Bağlı tüketici kredilerinde bankanın sorumluluğu doğrudan kanun hükmünden doğmaktadır. TKHK madde 35/2’ye göre bağlı krediye konu mal veya hizmetin hiç veya gereği gibi ifa edilmemesi halinde tüketiciye, doğrudan kredi verene başvurabilme imkânı tanınmıştır ve bankanın sorumluluğu satıcı ile birlikte müteselsil sorumluluktur. Bağlı tüketici kredilerinde bankanın sorumluluğu Kanunda açıkça düzenlenmiş olduğu için aynı zamanda kanundan doğan bir müteselsil sorumluluktur.
Kanunda bağlı tüketici kredilerinde bankanın sorumluluğu, hem süre hem de miktar bakımından sınırlandırılmıştır. Bankanın sorumluluğu konutun teslim edilmemesi durumunda konut satış sözleşmesinde veya bağlı kredi sözleşmesinde belirtilen konut teslim tarihinden, konutun teslim edilmesi durumunda konutun teslim edildiği tarihten itibaren, kullanılan kredi miktarı ile sınırlı olmak üzere bir yıldır. Yargıtay uygulamasına göre Kanunda öngörülen bir yıllık süre, emredici bir düzenleme olduğundan “hak düşürücü süre” niteliğindedir ve hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerekmektedir.
Somut olayda davalı satıcı ile davacı arasındaki 08.07.2015 tarihli taşınmaz satış sözleşmesinin teslim tarihi 30.09.2016 tarihidir. 15.07.2015 tarihinde ise taşınmaz davacı adına tescil edilmiştir. Davalı müteahhit tarafından inşaatın tamamlanmadığı, satıcının üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmediği ve sözleşmeden dönmenin haklı olduğunda uyuşmazlık yoktur.
Alıcı sözleşmeden 31.08.2018 tarihli ihtarı ile döndüğüne göre satıcı ve bankanın müteselsil sorumluluk süresinin de belirlenmesi gerekmektedir. Davalı bankanın TKHK’nın 35 inci maddesine göre sorumluluk süresi 30.9.2016 teslim tarihinden itibaren bir yıl sonrası olan 30.09.2017 tarihidir. Davalı satıcı, tek taraflı olarak teslim tarihini 31.07.2017 tarihine uzatmış ancak bu tarihte de teslim yapılamamıştır. 26.09.2018 tarihinde dava açıldığına göre banka yönünden bir yıllık hak düşürücü sürenin geçip geçmediği irdelenmelidir.
TKHK’nın 35 inci maddesinin lafzı açık olup bankanın sorumluluğu emredici şekilde sözleşmede belirtilen konut teslim tarihinden bir yıl olarak belirlemiştir. Kanunun lafzının açık olduğu durumlarda aksine yorum yapmak mümkün değildir. Ayrıca TKHK’nın amacı göz önüne alınarak açık olan kanun hükmü bertaraf edilerek tüketici lehine yorum yoluna gidilerek kanundaki süre uzatılamaz.
Daire çoğunluğu, satıcının tek taraflı teslim süresini uzatması ile davalı finans kuruluşu bankanın da süresinin uzayacağını kabul etmekte ise de buna kanuni engel vardır. Türk Borçlar Kanunu'nun 165 inci maddesine göre, “Kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz.” Müteselsil borcu oluşturan her bir borç birbirinden bağımsız olduğundan tek bir borçlunun alacaklıya yönelik davranışı diğerlerini etkilemez. Özellikle müteselsil borcun, farklı hukuki sebeplere dayandığı bir ilişkide bu daha net bir şekilde ortaya çıkar.
Kanun metninde bankanın sorumluluk süresini belirleyen bir düzenleme yok sayılarak belirsiz hale getirilemez. Zira satıcı ile alıcı teslim tarihini ileri bir tarihe belirleyerek bankanın kanunen belirlenen sorumluluk süresi de belirsiz hale getirilmiş olur. Finansman kuruluşu bankanın kanunda belirlenen bir yıllık süreden daha fazla sorumluluk altına girebilmesi için bu konuda kabulü gerekmektedir. Kabul olmadan hiçbir şekilde sorumluluk süresi uzatılamaz.
Taşınmazın teslim tarihinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre geçmesi nedeniyle davalı finans kuruluşu bankanın sorumluluğuna gidilemeyeceği, hak düşürücü süre nedeniyle davalı banka yönünden davanın reddi gerektiği düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.