Logo

3. Hukuk Dairesi2022/6081 E. 2022/8017 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı kurum tarafından davacı eczacıya uygulanan cezai şartın ve sözleşme feshinin iptali istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Ceza mahkemesinin beraat kararının hukuk hakimini bağlayıcı olmaması, davacının hukuki sorumluluğunun ayrıca araştırılması gerektiği, hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü gereğince tanık dinlenmesi, bilirkişi incelemesi yapılması ve sonradan yürürlüğe giren protokol hükümlerinin de değerlendirilmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı görülerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasındaki kurum işleminin iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, eczacı olduğunu, davalı kurum tarafından düzenlenen 07.07.2011 tarihli yazı ile 2009 yılı protokolünün 6.3.18, 6.3.15, 6.3.19, 6.3.5, 6.3.3 maddeleri gereğince sözleşmesinin 2 yıl süreyle feshi ile cezai şart uygulanmasına karar verildiğinin bildirildiğini, cezai şart uygulanmasını gerektiren fiilleri işlemediğini belirterek uygulanan cezai işlemin iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, kurum işleminin yerinde olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece 21.04.2014 tarihinde, sözleşmenin geçici feshine ilişkin kararın iptali isteminin reddine, idari cezanın iptali isteminin kısmen kabulüne, davacı hakkında 144.954,95 TL cezai şartın uygulanmasına dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine 13. Hukuk Dairesince (kapatılan) verilen 22.03.2016 tarihli ve 2015/3249 E. 2016/8364 K. sayılı kararla “1-.... Somut olayda davacı hakkında cezai işleme dayanak reçetelerle ilgili olarak Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/118 esas sayılı dosyasında resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık suçlarından yapılan yargılamanın devam ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, kuruma fatura edilen reçetelerle ilgili olarak sahte olduğu ve tahrifat yapıldığı iddia edilerek uygulanan cezai işlemin iptali istemiyle eldeki davayı açtığına göre yargılama konusu reçetelerin sahteliğinin sabit olması gerekmektedir. Davalı kurum tarafından uygulanan cezai işleme dayanak sahte olduğu iddia edilen reçetelerle ilgili olarak davacı hakkında açılan ceza davasının yargılamasının devam ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece BK'nun 53. (6098 sayılı BK'nun 74) maddesi uyarınca bu ceza davası sonucunun HMK'nın 165. maddesi de gözetilerek bekletici mesele yapılarak hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davanın kabulü ile taraflar arasında imzalanan 2009-2011 yılı SGK eczane sözleşmelerinin 6 ay ve 2 yıllık sürelerle feshine ve 2009 yılı eczane protokolü uyarınca davacı hakkında cezai şart uygulanacağı yönünde 1. kez uyarılmasına yönelik idari işlem ve kararların iptaline karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dava; 2009 yılı eczane protokolünün 6.3.18., 6.3.19., 6.3.15., 6.3.5. ve 6.3.3. maddeleri gereğince uygulanan işlemin iptali istemine ilişkindir.

Ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Öğreti ve uygulamada hukuk hakiminin, maddi olaylara ve özellikle fiilin hukuka aykırılığına ilişkin olarak ceza hakimi tarafından yapılan tespitlerle bağlıdır. Hukuk hakiminin ceza mahkemesi kararındaki maddi olgularla bağlılığının ölçüsü; beraat kararında suçun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin kesin olarak, delilleriyle tespit edilip edilmediğidir. Ceza mahkemesinin, kusurun ve zarar miktarının takdiri hususundaki kararı, fiilin işlendiği sabit olduğu halde, kusurluluğa ya da kusursuzluğa ilişkin saptaması, hukuk hakimini bağlamaz. Hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kusura ilişkin değerlendirmesiyle ve buna etkili tespit edilen olgularla bağlı kalmaksızın, taraflarca ileri sürülen delilleri toplayıp, tümünü birlikte değerlendirerek bir sonuca varmalıdır.

Dosya kapsamından; hükmün gerekçesine dayanak teşkil eden ceza mahkemesi dosyası incelendiğinde, resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık iddiasıyla dava açıldığı, davacı eczacının üzerine atılı suçları işlediğine dair kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden suçları işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraat kararı verildiği görülmektedir.

Dava konusu cezai işlemlere ilişkin bağlayıcı bulunmayan beraat kararı esas alınmakla birlikte yeterli araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır. Davacı eczane hakkında yürütülen soruşturmada, sahte reçete düzenlendiği, reçete üzerinde tahrifat yapıldığı ve usulsüz olarak düzenlenen reçetelerin kuruma fatura edilerek bedellerinin tahsil edildiği iddia edildiğine göre; davacının hukuki sorumluluğunun araştırılması gerekmektedir. Bu kapsamda, davacıya yönelik tespitler, ceza mahkemesindeki bilgi, belge ve tanık beyanları ile protokol değişiklikleri birlikte değerlendirilerek belirleme yapılmalıdır.

Cezai işleme konu 2009 yılı protokolünün 6.3.18., 6.3.19., 6.3.15., 6.3.5. ve 6.3.3. maddelerine ilişkin olarak 01.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2016 yılı protokolünün 5.3.9., 5.3.8., 5.3.10., 5.3.3. ve 5.3.2. maddeleri ve 01.10.2020 tarihinde yürürlüğe giren 2020 yılı protokolünün 5.3.9., 5.3.8., 5.3.10., 5.3.3. ve 5.3.2. maddeleri ile değişiklik yapılmıştır. Aynı protokollerin 6.10. maddesinde, “Bu protokolün yürürlük tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan protokol hükümlerine göre Kuruma fatura edilen ve kontrolleri Kurum tarafından bu Protokol yürürlük tarihinden sonra yapılan reçeteler için ya da reçete kontrolleri yapılmış olmakla birlikte fesih, uyarı ve cezai şarta ilişkin işlemlerin henüz tamamlanmadığı durumlarda tespit edilen fiil/fiiller için Kurumca bu Protokol hükümleri uygulanır. Ancak eczacı tarafından Kurumdan tebligat tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere yazılı olarak talep edilmesi halinde, ilgili protokol hükümleri uygulanır.” denilmiştir.

Yürürlükte olan sözleşmenin 6.10. maddesine göre davacının dava açmakla lehine olan protokollerdeki hükümlerin uygulanmasını istediğini kabul etmek gerekir. Bu durumda davacının, kurumdan yazılı talepte bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek kalmamıştır.

O halde mahkemece; uyuşmazlığın aydınlatılması için HMK'nın 31. maddesinde düzenlenen hakimin davayı aydınlatma ödevi gözetilerek, davaya konu işleme ifadeleri esas alınan tüm hastaların tanık sıfatıyla dinlenmesi, reçete arkasındaki imzanın kendilerine ya da yakınlarına ait olup olmadığının, reçeteye konu ilaçları alıp almadıklarının sorulması, sonrasında konunun uzmanlarından oluşan bilirkişi kurulundan tanık beyanları, davalı kurum soruşturma dosyası ve müfettiş raporu, cezası dosyası ve toplanan delilleri irdeleyen, her bir hasta ve eylemi ayrı ayrı inceleyen; taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli, sonradan yürürlüğe giren protokol hükümlerini de değerlendiren rapor alınması ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2-Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.