"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm, davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 13/12/2022 tarihinde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan vekillerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalının eczacı olduğunu, eczaneye ait aylık 3000 faturanın işlem gördüğünün saptanması üzerine detaylı inceleme başlatıldığını, yapılan incelemeler sonunda ... Eczanesi işlemlerinde reçeteler üzerinde tahrifat yapıldığı, sahte ilaç reçetesi düzenlendiği, hastaların hiç doktora gitmemesine rağmen ve hastalardan habersiz karnelerine ilaç reçetesi düzenlettirilerek satış yapılmış gibi kurumdan parasının alındığı, hasta reçetelerine ilave ilaç ismi yazılarak haksız olarak bedelinin kurumdan tahsil edilmek sureti ile kurumun zarara uğratıldığının saptandığını, şu anda resmi belgesi olan 25.000,00 TL'lik zararın saptandığını, tahmini zararın ise 500.000,00 TL civarında olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kesinleşen 25.000,00 TL'lik zararın, zararın oluştuğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, ıslah ile talebini 529.109,61 TL'ye yükseltmiştir.
Davalı, ceza davasında beraat ettiğini, mahkemenin beraat kararı ile bağlı olduğunu, ceza davanın bekletici mesele yapılmasının gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece 24.03.2016 tarihli kararla, davanın kabulüne dair verilen karar, davalının temyizi üzerine (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 20.11.2018 tarihli ve 2016/29824 E. 2018/10904 K. sayılı kararla "1-... Hemen belirtmek gerekir ki, davacı kurumun suç duyurusu üzerine davacı hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2009/296 esas sayılı dosyasına dava açıldığı ve mahkemece davalı hakkında beraat kararı verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay Ceza Dairesi tarafından hükmün bozularak yerel mahkemesine gönderildiği ve davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 sayılı BK'nun 74. maddesi) uyarınca hukuk hakimi, ceza mahkemesinde verilen beraat kararı ile bağlı değil ise de mahkumiyet kararı ve tespit edilen maddi olgularla bağlıdır. Bu nedenle açılmış bir ceza davası var ise ceza davasının sonucunun beklenmesi gerekir. Mahkemece, Kırklareli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin dosyası beklenerek hasıl olacak sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, ceza davası sonucu beklenmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir." gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davanın kabulü ile 307.027,95 TL asıl alacak 222.081,66 TL faiz olmak üzere toplam 529.109,61 TL'nin 25.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 15.07.2005 tarihinden, 504.109,61 TL'sinin ıslah tarihi olan 14.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm; davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava dilekçesi ile 25.000,00 TL asıl alacağın zararın oluştuğu tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş, 14.01.2016 tarihli duruşmada talep ana para 307.027,95 TL, faiz alacağı 222.081,66 TL olmak üzere toplam 529.109,61 TL olarak arttırılmış, mahkemece; işlemiş faiz de dahil edilerek 504.109,61 TL'nin ıslah tarihi olan 14.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Mahkemece yalnızca asıl alacağa ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 121/son maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu m.104/son) hükmüne aykırı olarak faize faiz yürütülmesi sonucunu doğuracak şekilde asıl alacak ile işlemiş faiz toplamına faiz yürütülmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nun 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenle hükmün 1. bendinin hükümden çıkarılarak yerine "Davanın kabulüne, 307.027,95 TL asıl alacak ile 222.081,66 TL işlemiş faizin, asıl alacağın 25.000,00 TL'sinin dava tarihi olan 15.07.2005 tarihinden, kalan 282.027,95 TL'sinin ıslah tarihi olan 14.01.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine" cümlesinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, 8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.