"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/679 E., 2022/1623 K.
DAVA TARİHİ : 13.01.2016
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/344 E., 2021/609 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.06.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir
Belli edilen günde gelen gelen davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...'nın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi heyetçe zorunlu görüldüğünden Yargıtay Kanunu'nun 24 üncü maddesinin birinci fıkrası ve yargıtay İç Yönetmeliği'nin 21 inci maddesinin üçüncü fıkrası gereğince görüşmenin 21.06.2023 tarihine bırakılması uygun görülerek Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 05.04.2012 tarihinde davalı şirketten BMW marka 06 NCP 38 plakalı aracı satın aldığını ve davalı şirkete 65.000,00 Euro ödeme yaptığını, daha sonra bu aracı Bekir Koska'ya sattığını, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2013/119583 hazırlık sayılı dosyasında yürütülen soruşturma neticesinde, Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 2015/4661 D.iş sayılı kararı ile araç üzerine el koyma kararı verildiğini ve aracın 09.12.2015 tarihinde ... Emniyetinin otoparkına çekildiğini ve ... Gümrük Müdürlüğüne teslim edildiğini, müvekkilinin aracını satmış olduğu kişi olan Bekir Koska'nın aracın savcılık tarafından parka çekilmesi üzerine müvekkilinden aracın bedelini istediğini ve müvekkilinin de Bekir Koska'ya 28.12.2015 tarihinde 65.000 Euro ödeme yaptığını, sattığı araca el konulması nedeniyle müvekkilinin mülkiyet hakkı ve mülkiyetin korunması hakkının zedelendiğini belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin aracı satın aldığı bedel olan 65.000 Euro'nun (213.947,00 TL)'nin ödeme tarihi olan 28.12.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın kendisinin ve aracı sattığı dava dışı kişinin tamamen trafik kayıtlarına güvenerek bu aracı satın aldıklarını beyan ettiklerini, müvekkil şirketin de aynı şekilde trafik kayıtlarına güvenerek bu aracı dava dışı ...'dan satın aldığını, davacı tarafın müvekkili şirketten 65.000 Euro talep etmesinin hiçbir hukuki dayanağının bulunmadığını, davacı ...'e aracın 103.324,50 TL'ye satıldığını, aynı gün aracın 156477 nolu faturasının yine davacıya kesildiğini, müvekkil şirket ile davacı arasındaki ilişkinin de haksız fiilden kaynaklandığı, alacağın muaccel olduğu gibi iddiaları da kabul etmediklerini, taraflar arasında bir sorumluluk var ise bunun sözleşmeden kaynaklı bir sorumluluk olduğunu, faiz talebi olacak ise dava öncesinde temerrüt gerçekleşmediğinden ancak dava tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini belirterek haksız açılan davanın reddine, davanın ...'a ihbar edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. Mahkemenin 14.07.2017 tarihli ve 2016/22 E., 2017/244 K. sayılı kararı ile; ''..Satılan araç zapt edilerek elden çıkmış olduğundan TBK 217 maddesi uyarınca yasa gereği herkesin akidine rücu hakkı bulunduğu, davacı her ne kadar 65.000 Euro ödediğini ileri sürmekte ise de dosyaya sunulan ödeme dekontundan davalıya 45.000 Euro banka havalesinin yapıldığı, diğer dekontların dava dışı şahıslara ilişkin olup davalı tarafça bu ödemelerin kabul edilmediği, sunulan harici sözleşmedeki satıcının davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili olmadığı, esasen davalının kabul ettiği 45.000 Euro satış bedelinin satış tarihindeki kur karşılığının noter satış senedindeki rakamla örtüştüğü, davacının satış bedelinin 65.000 Euro olduğunu ispatlayamadığı'' gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 45.000 Euro'nun 28.12.2015 ödeme tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca Merkez Bankasınca 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faizi oranında davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili ve davalı vekili süresi içinde istinaf yoluna başvurmuştur.
2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 23.10.2018 tarihli ve 2017/2640 E., 2018/2016 K. sayılı kararıyla; '' ...TBK'nın 217. maddesine göre, davacının uğradığı zararın tahsilini isteyebileceği, davacının, zararının dava dışı Bekir'e ödediği 65.000 EU olduğunu belirterek buna ilişkin 28/12/2015 tarihli belgeyi sunduğu, ne var ki, davalının bu belgeye itiraz ettiği, bu durumda mahkemece belge tarihi olan 28/12/2015 itibariyle dava konusu aracın rayiç değeri de belirlenmek suretiyle aracın rayiç değeri ile dava dışı Bekir'e ödenen miktarın uyumlu olup olmadığı araştırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken davacının davalıya ödediği bedelin 45.000 EU olduğu kabul edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu..." gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. Mahkemenin 12.12.2019 tarihli ve 2018/694 E., 2019/597 K. sayılı kararı ile; ''... BAM kararındaki gerekçeye ve yargılama sırasında yeniden aldırılan bilirkişi raporuna göre, dava konusu aracın alım satım tarihindeki değerinin Euro olarak karşılığının davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ve ödeme belgesinde belirtilen 65.000 Euroya denk geldiği, davacı tarafın da kararı istinaf etmesi ve verilen kararın istinaftan kaldırılması nedeniyle davalı açısından usuli kazanılmış haktan söz edilemeyeceği, dolayısıyla, davanın esası yönünden önceden kurulan hükümde ve delillerin takdir ve değerlendirmesinde başkaca isabetsizlik bulunmadığı, ancak incelenen dosya kapsamı, BAM kararı ve son bilirkişi raporu doğrultusunda davanın 65.000 Euro üzerinden kabulüne karar vermek gerektiği'' gerekçesiyle davanın kabulüne, 65.000,00 Euro alacağın ödeme tarihi olan 28.12.2015 tarihinden itibaren 3095 sayılı Kanun'un 4/a maddesi uyarınca Merkez Bankasınca 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, karara karşı süresi içinde davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
4. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 17.06.2021 tarihli ve 2020/1024 E., 2021/1665 K. sayılı kararıyla; "... HMK'nın 186. maddesi gereğince, mahkemenin, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçerek taraflardan birinin talebi üzerine duruşmanın iki haftadan az olmamak üzere ertelenmesine karar vermesi gerekmekte olup, davalı vekili tarafından sözlü yargılama için süre talep edildiği halde sözlü yargılama ve hüküm için iki haftadan az olmamak üzere duruşmanın ertelenerek bir gün tayin edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken açıklanan husus gözardı edilerek karar verilmiş olmasının, usul ve yasaya, iddia ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu" gerekçesiyle kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
5. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''BAM kararındaki gerekçeye ve yargılama sırasında yeniden aldırılan bilirkişi raporuna göre, dava konusu aracın alım satım tarihindeki değerinin Euro olarak karşılığının davacı tarafından yapıldığı iddia edilen ve ödeme belgesinde belirtilen 65.000 Euroya denk geldiği, alınan 22/04/2019 tarihli bilirkişi raporunun denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, hal böyle olunca; 6100 sayılı HMK.nun 190, 4721 sayılı TMK.nın 6. maaddesi gereği iddianın sabit olduğu'' gerekçesiyle davanın kabulü ile 65.000,00 Euro alacağın ödeme tarihi olan 28/12/2015 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca Merkez Bankasınca 1 yıllık vadeli mevduat hesabına ödenen en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; aracın 07.05.2012 tarihinde davacıya satıldıktan sonra 5 kez alım satıma konu olduğunu, el değiştirdiğini, başkasından iyi niyetle trafik kayıtları kapsamında satın aldığı aracın davacıya 103.324,50 TL'ye satıldığını, davacının da aynı durumda dava dışı kişilere sattığını, aracın devlet tarafından müsadere edildiğini, herkesin verdiğini geri alacağını, yani davacının ödediği bedeli geri isteme hakkına sahip olduğunu, tarafların gerçek zararının aracın herhangi bir tarihteki bedeli değil taraflar arasında kurulan sözleşmede belirtilen aracın satıldığı tarihteki bedeli olduğunu, aracın daha sonra düşük veya yüksek bedelle satılmasının davada esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, davada bilirkişi incelemesi yaptırılmasının hatalı olduğunu, aracın davacıya noter satış senedine göre 103.324,50 TL'ye satıldığını, davacıya ödenmesi gereken bedelin de bu olduğunu, araç satım sözleşmesinin Türk Lirası üzerinden kurulduğunu, yapılan ödemenin de banka havalesiyle bu miktar olarak yapıldığını, davacının dava dışı kişiye ödediğini iddia ettiği bedelin istenmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, davacı ve dava dışı aracı alıp satan kişilerin taraf olmadığı ve hukuki bağlayıcılığı olmayan ibraname ve haricen düzenlenen ödeme belgesiyle müvekkilinin borçlandırılamayacağını, davadan önce herhangi bir ihtar olmadığından temerrüt tarihinin dava tarihi olduğunu, yasal faize hükmedilmesi gerekirken ödeme tarihinden itibaren mevduat hesabına uygulanan en yüksek faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, hesaplanan rayiç bedelin kabulünün doğru olmadığını, bilirkişi raporunda fiyata ilişkin maddi delillerin ortaya koyulmadığını ileri sürülerek istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; ''dosya kapsamı, mevcut delil durumu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli, denetime ve somut olayın özelliklerine uygun olması, Dairenin 23.10.2018 tarihli kararına istinaden inceleme ve değerlendirme yapılmış bulunması, ilk derece mahkemesince daha önce verilen kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunulurken faize ilişkin istinaf sebeplerinin ileri sürülmemesi, oluşan usuli kazanılmış hakların nazara alınmasının gerekmesi ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı'' gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, zapta karşı tekeffül hükümlerine göre davacının ödemek zorunda kaldığı miktarın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesi; ''Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.'',
2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ''Alıcının hakları'' üst başlığı ve ''Tam zapt hâlinde'' alt başlığı altında bulunan 217 nci maddesi; Satılanın tamamı alıcının elinden alınmışsa, satış sözleşmesi kendiliğinden sona ermiş sayılır ve alıcı satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1. Satılandan elde ettiği veya elde etmeyi ihmal eylediği ürünlerin değeri indirilerek, ödemiş olduğu satış bedelinin faizi ile birlikte geri verilmesini.
2. Satılanı elinden alan üçüncü kişiden isteyemeyeceği giderleri.
3. Davayı satıcıya bildirmekle kaçınılabilecek olanlar dışında kalan bütün yargılama giderleri ile yargılama dışındaki giderleri.
4. Satılanın tamamen elinden alınması yüzünden doğrudan doğruya uğradığı diğer zararları.
Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının satılanın elinden alınması yüzünden uğramış olduğu diğer zararları da gidermekle yükümlüdür.
'' şeklindedir.
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine göre somut olayda; her ne kadar Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4.Hukuk Dairesinin 23.10.2018 tarihli ve 2017/2640 E., 2018/2016 K. sayılı kararı ile davacının talebinin Bekir Koska'ya ödenen 65.000 Euro'nun iadesi olduğu şeklinde yanlış bir değerlendirme yapılmışsa da, davacının davalıdan satın aldığı ve sonrasında 3. kişiye satıp devrettiği, son maliki dava dışı Bekir Koska olan araca el konulması üzerine, aradaki maliklerin kabulüyle Bekir Koska'ya 65.000 Euro ödeme yaparak, zapta karşı tekeffül hükümleri gereği, aracı satın aldığı davalıya başvurduğu ve davalıdan, bizzat davalıya ödediğini iddia ettiği satış bedelinin iadesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafından sunulan 05.04.2012 tarihli ... Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti. Oto Alım Satım ve Dahili Ticaret Satış Mukavelesi başlıklı sözleşmenin incelenmesinde; dava konusu 06 NCP 38 plakalı BMW marka x5 model aracın satışına ilişkin olduğu, sözleşmede ''09.04.2012 tarihinde 20.000 Euro, 05.05.2012 tarihinde 45.000 Euro olmak üzere toplam 65.000 Euro satılmıştır. Ödeme bittiğinde aracın katti satışı verilecektir.'' denildiği, altının Yıldırım Büro Mobsan Tic. A.Ş. vekili ..., alıcı ..., ... ... ve şahit ... tarafından imzalandığı, davalının, ...'nın yetkili temsilcisi olmadığını beyan ederek sözleşmeye itiraz ettiği ve taraflar arasında 103.324,50 TL karşılığı olmak üzere 45.000 Euro üzerinden satış yapıldığını savunduğu anlaşılmıştır.
Yine davalı tarafça cevap dilekçesinde bahsedilen ve cevap dilekçesi ekinde sunulan, davalı şirket tarafından davacı ... adına düzenlenen 07.05.2012 tarihli ve 156477 sıra numaralı irsaliyeli faturanın incelenmesinde; dava konusu araca ilişkin olduğu, faturada bedelin 103.324,50 TL olduğu, fatura altının imzalı ve kapalı fatura niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı tarafından sunulan ve davalı tarafça kabul edilmeyen 05.04.2012 tarihli adi yazılı ... Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti. Oto Alım Satım ve Dahili Ticaret Satış Mukavelesi isimli sözleşme altında bulunan imza ile, davalı tarafından sunulan 07.05.2012 tarihli irsaliyeli fatura üzerinde bulunan imzanın benzer nitelikte olduğu, bu durumda Mahkemece davalının kabulünde olan irsaliyeli faturanın davalının ticari defterlerine işlenip işlenmediği, sözleşme altındaki imza ile fatura altındaki imzanın aynı el ürünü olup olmadığı tespit edilerek, aynı elin ürünü olduğunun tespit edilmesi durumunda davalı tarafın sözleşme altındaki imzanın yetkili temsilcisine ait olmadığına yönelik savunmasının 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesi kapsamında hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığının değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde, davacının dava dışı Bekir Koska'ya ödediği 65.000 Euro'nun iadesine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2. Davalının faize yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; davalı tarafça ilk derece mahkemesince daha önce verilen kararlara karşı istinaf başvurusunda bulunulurken faize ilişkin istinaf sebeplerinin ileri sürülmemiş olması ve bu hususta davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu anlaşılmakla davalının bu konudaki temyiz taleplerinin reddine karar verilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA,
3. Davalının faize yönelik temyiz itirazının REDDİNE,
8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.