"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : MANİSA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar vekili, davalının azledildiği 21/04/2015 tarihine kadar avukatları olarak görev yaptığını, bu süreçte almış olduğu dava ve işlerde özen ve dikkat borcuna aykırı hareket ederek kendilerini zarara uğrattığını, ... Ltd.Şti.'nin kiralamış olduğu ve ...'nin şahsen kefil olduğu kira kontratından kaynaklanan uyuşmazlıkta kira sözleşmesinin feshi aşamasındaki hukuki işlemleri gereği gibi yapmadığı için davalı yüzünden zarara uğradıklarını, daha az bir bedelle ya da hiçbir maddi yükümlülük altına girmeden işbu uyuşmazlık sona erdirilebilecekken davalının hatalı davranışları sonucunda fahiş miktardaki bir bedeli ödemek zorunda kaldıklarını, davalının vekaleten girişmiş olduğu işlemlerin hiçbirisinde kendilerinden yazılı talimat almadığını, yapması gereken bazı işleri yapmadığı halde yapmaması gereken bazı işleri gereksiz olarak yaptığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi kaybın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 13/03/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile taleplerini 112.097,80TL'ye arttırmışlardır.
Davalı, davacı şirketin sözleşmeli avukatı olmadığını sadece kendisine bildirilen ve talimat verilen dosyalarda vekillik görevini icra ettiğini, kira sözleşmesinin düzenlenmesi ve feshi aşamalarında davacıların menfaatlerine ve talimatlarına uygun bir şekilde hareket ettiğini, tüm uyarılarına rağmen davacıların dava dışı ... ile ağır şartları haiz 01/01/2012 tarihli 1 yıl süreli kira sözleşmesini imzaladıklarını, işbu kira sözleşmesinin imzalanmasından kısa bir süre sonra da akdi sonlandırmak istediklerini, kendisinden ihtarname çekilmesinin istendiğini, kiraya verene davacıların istekleri doğrultusunda kira akdinin sonlandırılması ve anahtarın teslimi için ihtarname çekildiğini, kendisinin tarafları uzlaştırmaya çalıştığını, uzlaşmayı bizzat davacı ...'nın bozduğunu, zararın davacı ...'in ısrarla anahtarı teslim etmekten kaçınmasından doğduğunu belirterek, davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince, gerek dosyadaki bilgi, belge ve bilirkişi raporlarından gerekse tanık beyanlarına göre davacının davasını dosya kapsamındaki celbedilen dosyalar ve tüm deliller ile ispatladığı, davalı avukatın özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, gerekli dikkat ve özeni göstermediği, davacının zararına sebebiyet veren vakıalara ve olaylara ilişkin olarak tutanak tutmadığı, ayrıca iddiaya konu ihtarname, tanık beyanları ve tüm belgeler nazara alındığında davalı avukatın savunmalarına itibar edilmediği gerekçesi ile davacının davasının kabulü ile; bilirkişi raporu ile belirlenen 112.097,80 TL zarar bedelinin dava tarihi olan 29/05/2015 itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince; ilk derece mahkemesince hukuki nitelendirmenin davadaki ileri sürülüş ve dosya kapsamına uygun olarak belirlendiği, taraflarca ileri sürülen delillerin toplanarak usulüne uygun olarak değerlendirildiği, delillerin değerlendirilmesinin dosya kapsamına uygun bulunduğu, taraflarca ileri sürülen iddia ve savunmaların tartışılarak gerekçeli kararın oluşturulduğu, ihtilafa uygulanması gereken yasal mevzuatın doğru olarak tespit edildiği, mahkemenin karar gerekçesiyle hüküm fıkrasının birbiriyle uyumlu olduğu ve mahkeme hükmünün yasal unsurları taşıdığı, istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan incelemede ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesi ile davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, avukat olan davalının özen ve sadakat borcuna aykırı davranmak suretiyle müvekkilleri olan davacıları zarara uğrattığı iddiasıyla tazminat istemine ilişkindir.
6098 sayılı TBK'nın 502 ve devamı maddelerine göre; vekil, müvekkiline karşı vekaleti "sadakat ve özenle" ifa etmekle yükümlüdür. Vekilin, özen borcunun gereği olarak, mesleki bilgi ve deneyimleri ile hayat deneyimlerine ve işlerin normal oluşuna göre gerekli girişim ve davranışlarda bulunması, başarılı sonucu engelleyecek davranışlardan kaçınıp, basiretli olarak hareket etmesi gerekmektedir. Vekil, amaçlanan sonucun elde edilmemesinden değil, bu sonuca ulaşmak için gerekli olan çalışmaların özenle yerine getirilmemesinden sorumludur. Bir avukatın yasa ile öngörülen süre içinde yapılması gereken işleri yapmaması, süresinde dava açmaması, müvekkili aleyhine verilen kararı temyiz etmemesi vs, özen borcunun gereği gibi ifa edilmediğini ve vekilin kusurlu olduğunu gösterir. Hemen belirtmek gerekir ki, tazminat hukukunda sorumluluktan söz edilebilmesi için, sadece eylemin yasaya veya sözleşmeye aykırı olması yeterli olmayıp, eylem sonucunda bir zararın da doğmuş olması ve zararla eylem arasında uygun illiyet bağının da bulunması gereklidir.
Somut olayda ilk derece mahkemesince; davalı avukatın özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığı, gerekli dikkat ve özeni göstermediği, davacıların zararına sebebiyet veren vakıalara ve olaylara ilişkin olarak tutanak tutmaması nedeniyle davanın kabulüne karar verildiği açıktır.
Kural olarak kiracının kira bedelini ödeme yükümlülüğü kiralananın, kiraya verene usulüne uygun teslimine kadar devam eder. Kiralananın tahliye edildiğinin (kiracının kiralananı iade borcunu yerine getirdiğinin) kabul edilebilmesi için, kiralananın fiilen boşaltılması yeterli değildir; anahtarın da kiralayana teslim edilmesi gerekir. Kiralayanın anahtarı teslim almaktan kaçınması durumunda kiracının mahkemeye müracaatla tevdi mahalli tayini, icra dosyasına ya da notere anahtarın teslimi suretiyle anahtar teslim yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerekir.
.... Noterliği'nin 14126 yevmiye numaralı 11/06/2012 tarihli ihtarnamesinin incelenmesinde; Keşideci ... Maden İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili Av...., muhatap ise ... olup, taraflar arasında imzalanan 01/01/2012 tarihli sözleşmenin 01/06/2012 tarihi itibariyle sonlandırıldığı, işbu ihtarnamenin tebliğini müteakip 3 gün içerisinde ilgili taşınmazın ve taşınmaza ait anahtarın bizzat veya vekilleri aracılığıyla teslim alınması gerektiğinin ihtaren bildirildiği görülmüş ancak davalı avukat, kiralanan taşınmazın anahtarının davacılarca kendisine verilmesinden kaçınıldığından ihtar kapsamında anahtarı teslim yükümlülüğünü yerine getiremediğini savunmuştur.
Nitekim mahkemece 16/06/2016 tarihli celsede dinlenen davacı tanığı ...; " Ben tarafları tanırım, ben Akhisarda mağaza müdürüyüm, davacının şirketinde vodafone cep merkezinde müdürüm, ben davacının daha önce kiralayıp daha sonra ayrıldığı işyeri olarak kiralanan yerde mağaza müdürüyüm, yeri kiralayalı epey oldu, ben anahtarı Avukat ...'a teslim etmiştim daha sonra ... bana anahtarı elemanıyla geri gönderip kapının önüne fırlattı, sonra ben anahtarı tekrar gönderdim o tekrar bize gönderdi daha sonra yine gönderdim, yine anahtar kapının önüne fırlatılıp atıldı daha sonra anahtarı bulamadık, benim bilgim bu kadardır." şeklinde beyanda bulunmuş, tanık beyanında adı geçen Avukat ...'ın, dava dışı kiraya veren alacaklı vekili olduğu, tanığın beyanından mecurun anahtarının fiilen kiraya verenin vekiline verilmeye çalışıldığı ve gelişen aşamada anahtarın davacıların elinde iken kaybolduğu anlaşılmıştır. Kural olarak kiraya verenin anahtarı teslim almaktan kaçınması durumunda kiracının mahkemeye müracaatla tevdi mahalli tayini, icra dosyasına ya da notere anahtarın teslimi suretiyle anahtar teslim yükümlülüğünü yerine getirmiş olması gerekmekte ise de, tüm dosya kapsamı ve özellikle davacı tanığı ...'ün beyanından, mecurun anahtarının kiracı konumunda olan davacıların elinde iken kaybolması nedeniyle dava dışı kiraya verene yasaya ve usulüne uygun olarak teslim etmesi için avukatlığını yapan davalıya anahtarı vermedikleri, kaldı ki kiraya veren şirketin 01.06.2012 ila 31.03.2013 tarihleri arasında kalan kira bedellerinin tahsili için icra takipleri başlattığı, icra takibine vaki itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasından sonra kiracı vekili tarafından icra dosyasına anahtarın teslim edildiği, 04.04.2013 tarihine kadar kiracılık ilişkisinin de sürdürüldüğü görülmüştür. Hal böyle olunca avukatın anahtarı teslim etmemesinde kusuru bulunmadığı ve vekillik görevinin ifasında özen ve sadakat yükümlülüğüne aykırı davrandığından söz edilemeyeceği, bu nedenle davacıların zarara uğramasından vekil olarak sorumlu tutulamayacağının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca iş bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nin 373. maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanununun 371. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesi kararının davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 07.12.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.