"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1127 E., 2022/1380 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/412 E., 2022/107 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Kararın davalılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalılar vekilinin başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşmasız, davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde gelen davacı vekili Avukat ... ... ile davalılar vekili Avukat ...'in sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin daha derinlemesine incelenmesi ve bu konuda bir araştırma yapılması gerektiği heyetçe zorunlu görüldüğünden, Yargıtay Kanununun 24/1 ve Yargıtay İç Yönetmeliğinin 21/3 maddeleri uyarınca görüşmenin başka bir güne bırakılması uygun görülmüş olup, işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen günde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalıların murisi ... ... ... ile arasında 2000 yılında vekalet akdi kurulduğunu, davalıların murisine vekaleten takip ettiği dosyaların olduğunu, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/222 E. sayılı dosyasının ücretini tamamen aldığını, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyasına ilişkin alacağının peşinatı olan 15.000,00 TL'yi tahsil ettiğini, bunların dışında kalan hiçbir dosyanın vekalet ücretini alamadığını, davalıların murisinin ...'nin sayılı gayrimenkul zenginlerinden oluşu, gerçekleştirilen vekillik hizmeti nedeniyle ödenecek avukatlık ücreti alacağının her koşul altında ve istenildiği anda tahsil edilebileceğine olan inancının hususi vekalet ücreti alacaklarını istemede aceleci davranmaması neticesini doğurduğunu, bunun yanı sıra ... süreç içerisinde taraflar arasında vekil-müvekkil ilişkisinin ötesinde bir ahbaplık, arkadaşlık ve hatta abi-kardeş yakınlığı geliştiğini ve bunun davalılar murisinin vesayet altına alındığı döneme kadar sürdüğünü, azilnameyi 10.10.2013 tarihinde tebellüğ alana dek vekalet ücreti alacaklarının tahsili endişesini taşımadığını, haksız azilname tebliğ eden davalıların murisinin bunu müteakiben vesayet altına alındığını ve dava ehliyetini yitirdiğini, avukatlık sözleşmesine bağlanan işin ise mukavelenin 2. maddesinde yazılı olduğu üzere, müvekkilinin mülkiyetine dönecek taşınmazların hüküm tarihindeki değerinin %10'u ve hükmedilecek müspet zararın %10'u karşılığında takibi hususunda mutabakata varıldığını, önce ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 E. sayılı dosyası ile takibine başlanan bu işin, devamında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyası üzerinden muhakemesinin sürdürüldüğünü belirterek vekalet ücreti alacağının hesaplanarak davalılardan müteselsilen tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalılar; azilname sunularak kendilerine tebligat dahi çıkmayan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/109 E., ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/1023 E., ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/510 E., ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/370 E., ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/494 E., ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/89 E. ve ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 E. sayılı dosyaları yönünden taleplerin zamanaşımı nedeniyle reddinin gerektiğini, davacının diğer tüm dosyalar yönünden yazılı bir sözleşme düzenlemezken ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyası için neden yazılı sözleşme düzenlendiğini açıklaması gerektiğini, sözleşmenin ilk sayfasında "okumadım" gibi bir ifade yer alırken ikinci sayfada "okudum" ibaresinin görülmesi ve ilk sayfadaki imza ile ikinci sayfadaki imzanın birbirine benzememesinin de sözleşmedeki imzanın murise ait olmadığı kanaatini uyandırdığını, imzanın murise ait olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, davacının ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/370 E. sayılı dosyasında husumet itirazı dahil usuli itirazların hiçbirinde bulunmadığını, yanlış yönlendirme sebebiyle davanın kaybedildiğini, bu davanın dayanağı olan takip dosyasında borcun faizine itiraz edilmediğini, yanlış ve fahiş faiz hesaplanmasına göz yumulduğunu, bu hususun ... avukatın müdahalesi sonucu düzeltildiğini, toplam 150.000,00 TL olmayan borçtan dolayı 50.000.000,00 TL tutarındaki menkul ve gayrimenkul mallar üzerine haciz konulmasına ses çıkarmadığını ve ... haciz iddiasında bulunmadığını, davacının azledilmesinin sebebinin hem ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/370 E. sayılı dosyasında hem de ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyasında yaptığı fahiş hatalar olduğunu, öncelikle dava sözleşmesinin geriye etkili feshi talepli olduğu için emsal Yargıtay içtihatlarına göre müspet zarar kapsamındaki gecikme cezaları istenemeyeceği halde murisin yanlış yönlendirildiğini, bu konunun hem sözleşmenin hem de davanın kapsamına sokulduğunu ve gereksiz yere dava açıldığını, dava sonucunda buna dair talebin reddi kesin olup buradan aleyhlerine karşı yan vekalet ücreti çıkacağını, bunun dışında davacının davayı yanlış hasıma açtığını, 2009 yılından 2011 yılına kadar boş yere yargılama yapıldığını, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 E. sayılı dosyası ile takibine başlanan bu işin devamında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyası olmasının ... sebebinin davanın yanlış açılması olduğunu, bu davada taraf teşkilinin hatalı yapıldığını, arsa sahiplerinin hepsinin davaya dahil edilmediğini, hem de müteahhitten yer ... ... Belli isimli kişiye dava açılmayarak bu kişinin adeta kayırıldığını, müteahhit ile olan sözleşme feshedilse bile bu kişi davalı olarak gösterilmediğinden dava konusu parselde hakkı olmadığı halde paydaş olarak kalmaya devam edeceği konusunda murisin ve kendilerinin bilgilendirilmediğini, diğer arsa sahipleri ve bu kişinin davaya dahil edilebilmesi için ayrıca dava açılarak asıl dosya ile birleştirilmesinin sağlandığını, bu dosyada sözleşmenin geriye etkili feshi halinde yükleniciye imalat bedeli ödenmesi gerektiği yolunda murise bilgi verilmediğini, yapılan keşifte binaların neredeyse çürümüş olduğu ve yıkılmaya yüz tuttuğunun görüldüğü halde bilirkişilerce bu binalar için 90.000.000,00 TL gibi fahiş bir bedel hesaplanmasına ses çıkartılmadığını, rapora itiraz dahi edilmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı avukatın, 2000 yılından azil tarihine kadar davalıların murisine ait birçok dosyada görev yapmış olması, azilnamede herhangi bir sebep belirtilmemesi, dosyaların incelenmesinde de davacı avukatın görevini ihmali veya ... yükümlülüğüne aykırı bir davranışı tespit edilemediğinden azlin haksız olduğu kanaatine ulaşıldığı, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2002/109 E. sayılı dosyasından ... vekalet ücreti alacağının zamanaşımına uğradığı, işbu davanın konusu olan diğer dosyaların ise zamanaşımına uğramadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 281.133,71 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalılar; 15.01.2018 tarihli bilirkişi raporunun somut olaya, yasa ve Yargıtay içtihatlarına ve sunulan dava dosyalarına uygun olup bu raporda dosyaların ne olduğu ve geldikleri aşamaların ... ... sayıldıktan sonra değerlendirmeler kısmında yapılan azlin haklı bir nedene dayanıp dayanmadığının her bir dosya için ayrı ayrı değerlendirileceğini, ancak genel olarak dosya kapsamından davacının dava dosyasını gerekli ... içinde takip etmediğini, davalıları bilgilendirmediğini, bazı dosyalardan vekalet ücreti alacağının zamanaşımına uğradıktan sonra ücret talebinde bulunmasının dahi bu yükümlülüğün ihlali olduğunu, Avukatlık Kanunu'nun 174 üncü maddesi uyarınca "avukat haklı olarak azledilmişse ücretin ödenmesi gerekmez" hükmü gereğince, avukatına olan güveninin sarsıldığını ve azlin haklı olduğunu, yasa hükmü gereğince ücret ödenmemesi gerektiğini, vekalet ücretini alamayan avukatın müvekkiline önce ihtar göndermesi, ihtardan sonra haklı nedenle istifa etmesi gerektiği halde iş bu davada davacının azilden sonra dahi ücret talebinde bulunmayıp ölümden sonra ücret istemesinin dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığını, hükme esas alınan raporda bilirkişiler tarafından vekalet ücreti hesaplanan dava dosyalarının büyük bir kısmından davalı mirasçıların haberdar olunmadığı gibi bu davalar için bu kadar süre beklenerek, murisin ölümünden sonra ücret istenmesinin dahi taleplerin asılsızlığını gösterdiğini, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/370 E., ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/494 E., ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/89 E. ve ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 E. sayılı dosyaları yönünden taleplerin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğinin açık olduğunu, ... İcra Hukuk Mahkemesi 2009/89 E. sayılı dosyasında davacının vekaletnamesi bulunmadığından ve 2011 yılında kesinleşen bir dava için 2014 yılında dava açılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğundan davacının ücrete hak kazanmadığını, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2008/494 E. sayılı dosyada davacının vekil olarak bu davayı kaybettiğini, kararın temyiz incelemesi sonucu bozulduğunu, yapılan ... yargılamada davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak karar kesinleşmediği için Avukatlık Kanunu'nun 164 üncü maddesi gereğince ücret hesaplaması yapılamayacağını, davacının kesinleşme tarihini ispatlaması gerektiğini, azilden sonra davalıları bilgilendirmeyen davacının ücrete hak kazanamayacağını, ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/372 E. sayılı dosyada amacı gerçekleşmiş ve kapanmış bir kooperatifin yeniden ihyası talepli açılan davada davacının açık usul hatası yaptığını, bu nedenle ücret talep edemeyeceğini, davacının azilden sonra dava dosyası hakkında davalılara bilgi vermediğini, azlin haklı olması sebebiyle ücret talep edemeyeceğini, azilden sonra ... bir avukat vekalet koyana kadar dosyayı takiple yükümlü olduğunu, bu şekilde ... ve bilgi verme yükümlülüklerinin ihlal edildiğini, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2007/370 E. (bozmadan sonra 2015/74) sayılı dosyada davacının vekil olarak dosyaya sonradan dahil olduğunu, azille görevinin sona erdiğini, davacının 2 duruşmaya mazeret verdiğini, dosyaya vekil sıfatıyla beyanlarda bulunduğunu, 10.09.2013 tarihli tanık dinletme talebinin mahkemece reddedildiğini, davasının takip edilmediğini düşünen murisin 03.10.2013 tarihinde davacıyı azlettiğini, mahkemece davanın reddine karar verildiğini, ... vekil tarafından verilen vekaletname uyarınca davanın gereği gibi takip edilmesi sonucunda davanın kabulüne karar verildiğini, kararın onanarak 25.05.2016 tarihinde kesinleştiğini, sözleşmenin ilk sayfasında “Okumadım” gibi bir ifade yer alırken ikinci sayfada “Okudum” ibaresinin görülmesi ve ilk sayfadaki imza ile ikinci sayfadaki imzanın birbirine benzememesinin de sözleşmedeki imzanın murise ait almadığı kanaatini uyandırdığını, davacının azledilmesinin asıl ve en büyük sebebinin hem ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/370 E. sayılı dosyasında hem de ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyasında yaptığı fahiş hatalar olup davacının anılan davada da usul ve esas yönünden pek çok hata yaptığını, öncelikle dava sözleşmenin geriye etkili feshi talepli olduğu için emsal Yargıtay içtihatlarına göre müspet zarar kapsamındaki gecikme cezaları istenemeyeceği halde murisin yanlış yönlendirildiğini, bu konu hem sözleşmenin hem de davanın kapsamına sokulduğunu ve gereksiz yere dava açtırıldığını, davacının davayı yanlış hasıma açıp 2009 yılında 2011 yılına kadar boş yere yargılama yapıldığını, dava dilekçesinde de belirtildiği gibi ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/142 E. sayılı dosyası ile takibine başlanan bu işin, devamında ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyası olmasının ... sebebinin davanın yanlış açılmış olması olduğunu, buna rağmen bilirkişi raporunda yanlış açılıp husumetten reddedilen dava için dahi tam vekâlet ücreti hesaplanmış olup bilirkişilerin vekâlet sözleşmelerinden hiç anlamadıklarının buradan belli olduğunu, bu davada taraf teşkilinin de hatalı yapıldığını, hem arsa sahiplerinin hepsinin davaya dahil edilmediğini hem de müteahhitten yer ... ... Belli isimli kişiye dava açılmayarak bu kişinin adeta kayrıldığını, müteahhit ile olan sözleşme feshedilse bile bu kişinin davalı olarak gösterilmediğinden dava konusu parselde hakkı olmadığı halde paydaş olarak kalmaya devam edeceği konusunda muris ve davalıların bilgilendirilmediğini, bunun da azilden sonra ... vekil tarafından fark edildiğini ve diğer arsa sahipleri ve bu kişinin davaya dâhil edilebilmesi için ayrıca dava açılarak asıl dosya ile birleştirilmesinin sağlandığını, bu dosyada sözleşmenin geriye etkili feshi halinde yükleniciye imalat bedeli ödenmesi gerektiği yolunda da murise bilgi verilmediğini, keşifte binaların neredeyse çürümüş olduğu ve yıkılmaya yüz tuttuğu görüldüğü halde bilirkişilerce bu binalar için 90.000.000,00 TL gibi fahiş bir bedel hesaplanmasına ses çıkarılmadığını, rapora itiraz dahi edilmediğini, tüm bu olaylar sebebiyle gerçeği ve dosyaların durumunu öğrenen davacıya kardeşi gibi güvenen murisin, ona olan güveninin sarsıldığını, birkaç kez bu konuları görüşmek istediyse de davacının hesap ve bilgi vermekten kaçındığını, bunun üzerine azletmekten başka çıkar yol kalmadığını, iş bu vekâlet ücreti davasının murisin ölümünden sonra açılmasının ... nedeninin de bu hususlar olup davanın murisin sağlığında açılması halinde hem davanın takip edilmemesi hem de önceki ücretlerin ödendiği yolunda muris tarafından yapılacak savunma ve itirazların bu şekilde önlenmeye çalışıldığını belirterek, İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı tarafça azil nedeni olarak dayanılan hususların haklı azil oluşturacak mahiyette olmadığı, davalı taraflarca ileri sürülen diğer hususların haklı azil nedeni olarak değerlendirilemeyeceği, sonuç olarak davacı avukat tarafından ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyasında açılan davanın, Mahkemenin 2015/767 K. sayılı ve 25.12.2015 tarihli kararı ile kabul ile sonuçlanarak Yargıtay kanun yolu denetiminden de geçtiği, davacı avukatın ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/455 E. sayılı dosyası için peşin ödenen 15.000,00 TL miktarın çıkarılmasından sonra 153.504,70 TL, İlk Derece Mahkemesince alınan taraf, Mahkeme ve kanun yolu denetimine elverişli bilirkişi raporunda yapılan hesaplama uyarınca ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/372 E. sayılı dava dosyası için 1.320,00 TL, ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/894 E. (bozmadan sonra 2013/175 E.) sayılı dosyası için 3.953,71 TL, ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2009/89 E. sayılı dosyası için 360,00 TL, ... 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/370 E. (bozmadan sonra 2015/74 E.) sayılı dosyası için 8.450,00 TL olmak üzere toplam 167.588,41 TL vekalet ücretine hak kazandığından davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmesi gerekirken, açıklanan hususlar dikkate alınmadan davanın 281.133,71 TL miktar üzerinden kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalıların istinaf başvurusunun kabulüyle; İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne, 167.588,41 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı; taşınmazın bütününü ilgilendiren bir arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde müddeabihin değerinin bir bütün olarak hesaplanması ve bu değer üzerinden hüküm kurulmasının doğru olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede de bunun hedeflendiğini, davalıların yargılama safahatının başından, hatta öncesinden başlayan bir yaklaşımla vekilin hakkının gaspı için her türlü ciheti denediklerini, taraflar arasındaki ücret sözleşmesini yadsıdıklarını, haksız şekilde imzaya dahi itiraz ettiklerini, birbiriyle çelişen muhtelif her türlü beyanı ileri sürdükleri bir yerde Avukatlık Kanunu'nun 164. maddesi gereğince yargıç tarafından avukat lehine müddeabihin yüzde 25'ini geçmemek koşuluyla daha yüksek bir bedel dahi takdir etme yetkisi mevcut iken yerel mahkemenin kabulüyle verilen miktarın dahi hakkaniyetli sayılamayacak ölçüde olduğunu, hal böyleyken istinaf mahkemesinin bu bedeli tenkis eden hükmünde hak ve menfaat dengesine muvafık, hukuka uyarlı bir yön bulunmadığını ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalılar; istinaf nedenlerini tekrar ederek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, haksız azil iddiasına dayalı vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun (1136 sayılı Kanun) "Avukatlık ücreti" kenar başlıklı 164 üncü maddesi şöyledir:
"Avukatlık ücreti, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade eder.
Yüzde yirmibeşi aşmamak üzere, dava veya hükmolunacak şeyin değeri yahut paranın belli bir yüzdesi avukatlık ücreti olarak kararlaştırılabilir.
İkinci fıkraya göre yapılacak sözleşmeler, dava konusu para dışındaki mal ve haklardan bir kısmının aynen avukata ait olacağı hükmünü taşıyamaz.
Avukatlık asgari ücret tarifesi altında vekalet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir. Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.
Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez."
2. 1136 sayılı Kanunu'nun "Avukatın işi takipten vazgeçmesi, azli ve ücretin gününde ödenmemesi" kenar başlıklı 174 üncü maddesi şöyledir:
"Üzerine aldığı işi haklı bir sebep olmaksızın takipten vazgeçen avukat hiçbir ücret istiyemez ve peşin aldığı ücreti geri vermek zorundadır.
Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.
Anlaşmaya göre avukata peşin verilmesi gereken ücret ödenmezse, avukat işe başlamakla zorunlu değildir. Bu sebeple doğabilecek her türlü sorumluluk iş sahibinindir. Yazılı sözleşmedeki diğer ödeme şartlarının yerine getirilmemesinden dolayı avukat işi takip etmek ve sonucunu elde etmekten mahrum kalırsa sorumluluk bakımından aynı hüküm uygulanır."
3.Değerlendirme
1. Avukatın, vekil olarak borçları Türk Borçlar Kanunu’nun 505 ... ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup vekil, anılan Kanun’un 506 ncı maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır. ... borcu ile ilgili Avukatlık Kanunu’nun 34 üncü maddesinde mevcut olan “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde ..., doğruluk ve ... içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Türk Borçlar Kanunu’nun 506 ncı maddesinde düzenlenen vekilin ... borcuna göre çok daha kapsamlı ve ... bir düzenlemedir.
2. Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli ... ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
3. Avukatlık Kanunu’nun 174 üncü maddesinde; “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir. Buna karşılık haksız azil halinde ise avukat, hangi aşamada olursa olsun, üstlendiği işin tüm vekalet ücretini talep etme hakkına sahiptir.
4. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacının azlinin haklı olmadığı ve zamanaşımına uğrayan vekalet ücreti alacağının talep edilemeyeceği anlaşılmakla taraf vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 ... maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
8.400 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.