Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7042 E. 2022/8947 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Teslim gecikmesi, eksik ve ayıplı işlerden kaynaklanan taleplerin kabulü ile satış bedelinin KDV alacağına ilişkin itirazın iptali taleplerinin yargılaması.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece tefhim edilen kısa karar ile gerekçeli karar arasında cezai şart alacağı yönünden çelişki bulunduğu ve hükmün tefhim edilen kısa karara uygun olarak yazılmasının zorunlu olduğu gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :TÜKETİCİ MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen alacak ve itirazın iptali davalarının mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava yönünden karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı/birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı-birleşen dosya davalısı; davalı ile imzaladığı taşınmaz satış vaadi ve inşaat sözleşmesinde satın aldığı dairenin teslim tarihinin 31/10/1999 olarak kararlaştırıldığını, evin bedelinin peşin olarak ödendiğini, 30/11/1999 tarihli noter ihtarı ile yapımı devam eden inşaatta tespit edilen eksik ve kusurlu işleri davalıya bildirdiğini, yine sözleşmedeki aylık 500 USD cezayı talep ettiğini, evin 19 ay 22 gün gecikme ile teslim edildiğini, evi tüm haklarını saklı tutarak teslim aldığını, 11/07/2001 tarihinde eksik ve kusurlu işlerin tespiti için mahkemeye başvurduğunu, tarafların sözleşmedeki şart nedeni ile hakeme başvurduklarını, hakem heyeti kararının Yargıtay tarafından bozulduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre hükme bağlanmış olan cezai şart alacağının 9.867 USD olduğunu, bu bedele dava tarihine kadar faiz işletilmesi, cezai şartı aşan kira alacağı ile ayıplı ve eksik iş bedellerinin talep edilmesi gerektiğini, dava tarihine göre bu bedellerin talep edilmesinin mümkün olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000 USD cezai şart bedelinin, cezai şartı aşan kira kaybı nedeni ile şimdilik 2.000 USD'nin, ayıp ve eksik işler nedeni ile 1.000 TL'nin teslim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsilini karar verilmesini talep etmiş; 30/10/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile cezai şart alacağı talebini 8.617 USD, cezai şartı aşan kira kaybı alacağını 7.743,3 USD, eksik işler karşılığı alacağını 8.282 TL olarak ıslah etmiştir.

Davalı; asıl davanın reddini dilemiş, birleşen davasında; satış bedeli için davacı tarafça ödenmesi gereken KDV alacağı ve faizine ilişkin başlatmış olduğu icra takibine itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %40'tan az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl dava yönünden; davacının davasının kısmen kabulüne, cezai şart alacağı talebi yönünden reddine, cezai şartı aşan kira kaybı talebi yönünden reddine, eksik ve ayıba dayalı talebi yönünden 1.000 TL'nin 21/11/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava yönünden; karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, karar verilmiş, karar davacı-birleşen dosya davalısı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Bilindiği üzere, mahkemece verilen hüküm, bir davayı esastan çözümleyen ve uyuşmazlığı sona erdiren nihai kararlardandır. Bu kararla, mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Bu aşamada yapılması zorunlu iş; hükmü, kısa karar (hüküm fıkrası) doğrultusunda ve yasal gerekçeleriyle birlikte hakimin yazmasından ibarettir. Eş söyleyişle, kararın asli unsurlarından olan gerekçenin de kısa karara uygun biçimde kararda yer alması gerekir. Esasen, hükmün tefhim edilen kısa karara uygun yazılması ve gerekçe taşıması, kamu düzeni ile doğrudan ilgili temel kurallardan olup, bu kurala kanun koyucu HMK'nın 297 nci maddesiyle varlık kazandırmıştır. HMK'nın 298/2 maddesinde ise gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir.

Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması" başlıklı 141 inci maddesinin üçüncü fıkrasında; "Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır." hükmüne yer verilmiştir. Buna göre gerekçe, hükümle çelişik olamaz. Aksinin kabulü, mahkemelere güveni sarsacağı gibi Anayasa ve kanunlarda yer alan açık kurallara aykırılık oluşturur.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece, 14/06/2022 tarihli karar duruşmasında kısa karar; ''davacının davasının kısmen kabulüne, cezai şart alacağı talebi yönünden 2.000 USD'nin 21/11/2002 tarihinden itibaren işleyecek T.C.Merkez Bankası'nın 1 yıllık vadeli dolara uyguladığı en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, cezai şartı aşan kira kaybı talebi yönünden reddine, eksik ve ayıba dayalı talebi yönünden 1.000 TL'nin 21/11/2002 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen dava yönünden; mahkememizin 2019/412 Esas 2020/262 Karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 2020/10328 Esas 2021/10653 Karar Sayılı ilamı ile temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bu yönüyle karar kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, '' şeklinde tefhim edilmiş, gerekçeli kararın gerekçe kısmında ise; ''davacının dava konusu taşınmazı 23.06.2001 tarihinde teslim aldığı, teslim tutanağı incelendiğinde cezai şarta ilişkin talebin saklı tutulmadığı, bu nedenle 818 sayılı Türk Borçlar Kanunun 158’nci maddesinin ikinci fıkrasına göre cezai şart talep edilemeyeceği anlaşılmıştır. Ancak mahkememizin 14.06.2022 tarihli duruşmasında sehven " 2-Cezai Şart alacağı talebi yönünden 2.000 USD'nin 21/11/2002 tarihinden itibaren işleyecek T.C.Merkez Bankası'nın 1 yıllık vadeli dolara uyguladığı en yüksek faiz oranı uygulanmak suretiyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, " olarak karar verildiğinden cezai şart alacağı talebi yönünden reddine ilişkin olarak hüküm kısmının ikinci fıkrası düzeltilmesi gerektiği,'' gerekçesi ile hüküm fıkrasının A/2.bendi ''cezai şart alacağı talebinin reddine'' şeklinde düzeltilmiş ve kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmıştır.

Buna göre, mahkemece; kısa kararla bağlı olmaksızın ve dosya münderecatına göre, açıklanan hususlar göz önünde tutularak vicdani kanaate göre karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.

2-Bozma nedenine göre, davacı birleşen dosya davalısının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenlerle davacı-birleşen dosya davalısının sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.