Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7133 E. 2022/9098 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sahte reçete düzenlemek suretiyle Sosyal Güvenlik Kurumu'nu zarara uğratmak iddiasıyla eczaneye uygulanan cezai şart ve sözleşme feshinin geçerliliği ile Kurum'un yersiz ödemelere ilişkin faiz talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Hem cezai şartın belirlenmesinde uygulanacak protokol hükmünün hatalı değerlendirilmesi, hem de yersiz ödemelerden kaynaklanan faiz talebinin yasal dayanakları ve sözleşme hükümleri gözetilmeden reddedilmesi nedeniyle, ilk derece mahkemesinin kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında birleştirilerek görülen kurum işleminin iptali, itirazın iptali davalarının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı ve birleşen dosya davalısı, eczacı olduğunu, davalı Kurum tarafından aralarındaki sözleşmenin 6.3.19 maddesi uyarınca sahte reçete nedeni ile sözleşmesinin 2 yıl süre ile feshine ve reçete bedelinin 10 katı tutarında 186.656,50 TL para cezası uygulanmasına karar verildiğinin bildirildiğini, ayrıca diplomasını dava dışı üçüncü kişiye kiraya verdiği gerekçesi ile sözleşmenin 6.3.21 maddesi uyarınca süresiz olarak feshedildiğini, ancak Kurum işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek sözleşmenin feshi ve cezai şarta ilişkin kararın iptalini istemiştir.

Davalı ve birleşen dosya davacısı, asıl davanın reddini dilemiş; birleşen davasında davalının 18.665,65 TL tutarında sahte reçete fatura ettiğinin müfettiş raporu ile belirlendiğini, bunun üzerine davalıya yapılan yersiz ödeme ve cezai şart tutarının tahsili amacı ile başlattıkları takibin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; davaya konu edilen reçetelerin sahte olmadığının açık bulunduğu, her ne kadar adına reçete düzenlenen 5 sigortalı hasta, reçetelerdeki ilaçları almadıklarını beyan etmiş iseler de; teftiş raporunun dayanağı olan beyan ve belgelerin içeriğine göre davacı eczane ve çalışanlarının dava dışı 3. kişilerle işbirliği içinde olduklarına dair yeterli kanıt bulunmadığından sözleşmenin iki yıl süre ile feshine ve reçete bedellerinin 10 katı cezai şart uygulanacağına dair protokolün 6.3.19 maddesinin somut olayda uygulama yerinin olmadığı, protokolün 6.3.10 maddesinde yer alan 5 katı cezai şartın uygulanması ve sözleşmenin bu madde gereğince feshedilmemesinin gerektiğinden asıl davada SGK’nın 25/06/2010 tarihli yazısı ile gerçekleştirilen sözleşmenin iki yıl süre ile feshine dair işleminin ve aynı yazıya konu sözleşmenin süresiz olarak feshine dair işleminin iptaline, 5 kat fazladan uygulanan cezai şart işleminin iptaline, birleşen davada; 103.336,41 TL asıl alacak için davalının itirazının iptaline, takibin Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2011/8047 sayılı dosyası üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin talep ile alacağın yargılama sonucu belirlenebilir olması nedeniyle icra inkar tazminatına ilişkin talebin reddine dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine; Yargıtay 13. (kapatılan) Hukuk Dairesi’nin 20/09/2018 tarihli ve 2018/337 esas, 2018/8191 karar sayılı kararıyla; “...davacı tarafça yalnızca uygulanan cezai şartın ve sözleşmenin feshine ilişkin kararın iptali talep edilmişken, davalı kurum yerine geçerek davacı hakkında sözleşmenin 6.3.10 maddesinin uygulanmasına karar verilerek yazılı şekilde talepten farklı hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.”gerekçesiyle bozulmuş ve bozma kararına karşı asıl davanın davalısı, birleşen davanın davacısının karar düzeltme talebi Yargıtay 13. (kapatılan) Hukuk Dairesi’nin 28/03/2019 tarihli ve 2019/657 esas, 2019/4268 karar sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; ceza dosyası içeriği ve gerekçeli kararında, eczaneyi işleten ve çalışan sanıkların bu durumu bilmemelerinin mümkün olmadığından bahsedilmekte olup protokolün 6.3.21 maddesine göre muvazaalı olarak eczane işletildiği delillerle ispatlandığından davacı hakkında uygulanan işlemin yerinde olduğu anlaşılmakla asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile Ankara 16. İcra Müdürlüğünün 2011/8047 sayılı dosyasındaki borçlunun itirazının kısmen iptali ile takibin 196.664,66 TL üzerinden devamına, 4.618,34 TL'lik kısım yönünden talebin reddine, alacak miktarı yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, asıl davada davacı vekili, birleşen davada taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1-Asıl dava yönünden yapılan temyiz incelemesinde;

a-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

b-Uyuşmazlık; davacıya ait muvazaalı işletilen eczanenin Kuruma fatura ettiği sahte reçeteler nedeniyle uygulanan cezai işlemin yerinde olup olmadığına ilişkindir.

... kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2016 protokolünün 6.10. maddesindeki “bu protokolün yürürlük tarihinden önceki dönemlerde geçerli olan protokol hükümlerine göre kuruma fatura edilen ve kontrolleri kurum tarafından bu protokol yürürlük tarihinden sonra yapılan reçeteler için, ya da reçete kontrolleri yapılmış olmakla birlikte fesih uyarı ve cezai şarta ilişkin işlemlerin henüz tamamlanmadığı durumlarda tespit edilen fiil/fiiller için kurumca bu protokol hükümleri uygulanır. Ancak eczacı tarafından Kurumdan tebligat tarihinden itibaren bir defaya mahsus olmak üzere yazılı olarak talep edilmesi halinde, ilgili protokol hükümleri uygulanır.” hükmü uyarınca cezai işlemin dayanağı ... kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2009 yılı protokolünün 6.3.19 maddesinin, 2016 yılı protokolündeki karşılığı olan 5.3.10. maddesinde yer alan “Eczacı ya da eczane çalışanlarınca Kurumu zarara uğratmak amacıyla kasıtlı olarak Kuruma sahte ilaç fiyat kupürü/sahte karekod, sahte reçete veya sahte rapor fatura edildiğinin tespiti halinde reçete bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) yıl süreyle sözleşme yapılmaz...” hükmüne göre davacının ceza miktarı yeniden belirlendiğinden ve 2016 protokolünün 6.12. maddesinde 2016 protokolünün uygulanabilmesi için “ ...cezai şart uygulanan eczacının bu işleme karşı dava açmış olması ve açılan davanın Protokolün yürürlüğe girdiği tarihte kesinleşmemiş olması hali....” yeterli olduğundan dava konusu uyuşmazlığa 2016 yılı protokolünün de uygulanarak davacı lehine sonuç doğurması halinde bu protokole göre değerlendirme yapılıp Kurumca uygulanması gereken cezai işlemin yeniden belirlenmesi suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

2-Birleşen dava yönünden yapılan temyiz incelemesinde;

a-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve dayandığı delillerle, kanuni gerektirici sebeplere göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.

b-Davacının temyiz itirazının incelenmesi yönünden;

Davacı, davalı hakkında ... kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2009 Yılı protokolünün 6.3.19 ve 4.3.6. maddeleri uyarınca uyguladığı cezai şart ve reçete bedellerinin tahsili için başlattığı icra takibinde işlemiş faiz alacağının da tahsilini istemiş, mahkemece bu talebi reddedilmiştir. Oysaki davacının cezai işlem uyguladığı 2009 protokolünün 4.3.6. maddesinde “Protokolün (6.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez. Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edilir.” hükmü, 4.3.7. maddesinde “Eczacının kendisinin ve/veya çalışanlarının Kuruma sigorta prim aslı, işsizlik sigortası prim aslı, cezai şart ile bunlara bağlı gecikme cezası, gecikme zammı ile doğabilecek diğer fer’ilerine ilişkin borcu bulunması halinde bu borç miktarı yasal faizi ile birlikte eczanenin Kurumdaki alacağından düşüldükten sonra varsa kalan tutar ödenir. Bu işlemlerle ilgili belgenin bir sureti ilgiliye gönderilir.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca 2016 yılında taraflar arasında yürürlüğe giren protokolün 4.3.6. maddesinde “ Protokolün (5.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez (5.3.3, 5.3.6 ve 5.3.14 maddeleri hariç). Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edilir.” 5.4.2. maddesinde “Bu sözleşme kapsamında eczaneye yapılan yersiz ödemeler ödeme tarihinden itibaren, sözleşmenin uygulanmasından kaynaklanan ceza koşulu ise tebliğ tarihinden itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte, eczanenin Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Kurumda tahakkuk etmiş alacağı veya yeterli alacağı bulunmayan eczaneler için Kurum alacağı söz konusu faizi ile birlikte genel hükümlere göre tahsil edilir.” hükümleri yer almaktadır.

818 sayılı BK'nun 101. maddesinde "Muaccel bir borcun borçlusu alacaklının ihtarıyla mütemerrit olur" hükmü getirilmiştir. 6098 sayılı Borçlar Kanununun 117. maddesinde bu hüküm ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer'' şeklinde düzenlenmiştir. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir.

Sözleşmeye aykırılık hükümlerine göre; borçludan faiz talep edilebilmesi için bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur. İade talebinde bulunulmadan temerrüt faizi işlemez.

Somut olayda; davacı tarafından, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre, davalıdan cezai şart ve reçete bedeli tahsili gerektiği belirlenerek bu husus 25.06.2010 tarihli yazı ile davalıya tebliğ edilmiştir. Hal böyle olunca dava konusu cezai şart alacağına yukarıda belirtilen yasal düzenleme ve sözleşme hükümleri uyarınca bu yazının tebliğinden itibaren, reçete bedeli yönünden de sözleşme hükmünde yer alan ödeme tarihinden itibaren davacı tarafından yasal faiz istenebilecektir. Mahkemece yapılması gereken tebliğ ve ödeme tarihlerine göre icra takibinde davacının talep ettiği işlemiş faiz miktarının doğru olup olmadığı denetlendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde işlemiş faiz alacağının reddine dair karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bendin a fıkrasında açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 1. bendin b fıkrasında açıklanan nedenlerle asıl dava yönünden temyiz olunan hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, 2. bendin a fıkrasında açıklanan nedenlerle birleşen dava yönünden davalının tüm temyiz itirazlarının REDDİNE, 2. bendin b fıkrasında açıklanan nedenlerle birleşen dava yönünden temyiz olunan hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacı/birleşen davalıya iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK’nın 440. maddesi gereğince 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.