"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/858 E., 2022/783 K.
KARAR : Asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk (Fikri ve Sınaı Haklar) Mahkemesi
SAYISI : 2014/630 E., 2020/250 K.
Taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ve tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; davalı ile kurduğu adi ortaklığın feshini ve ortaklık sözleşmesinin ihlaline bağlı olarak 50.000 TL cezai tazminat, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 15.762,90 TL kâr payı alacağı, adına kayıtlı olup ortaklığa kiralanan aracın adi ortaklık ilişkisi nedeniyle yarısı olan 10.000 TL kira bedeli, adına Türk Patent Enstitüsünce tescil edilen “...” markasının değer kaybına ilişkin 1.000 TL tazminat, ortaklığın mali yönetiminden sorumlu olan davalının mevzuatça belirlenen alt sınırın üzerinde bedelsiz kontenjan açmak ve davacının rızasını alınmadan yaptığı indirimler nedeniyle oluşan şimdilik 1.000 TL zarar ile davalı aleyhine ... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/273 D.iş sayılı dosyasından yapılan 1.870,50 TL tespit giderleri ile tespit vekalet ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; ortaklığın devam etmesini imkansız kılan davranışlarda bulunanın davacı olduğunu, ortaklığın feshi ve tasfiyesine karar verilmesini talep ettiklerini, sözleşme gereği tazminat ödemesi gerekenin davacı olduğunu, hesap dönemi Eylül ayı olmasına rağmen davacının Ağustos ayında tespit yaptırarak eğitim kurumunun itibarını zedelediğini, davacının adi ortaklık dışında başka bir anaokulunu daha işlettiğini, adi ortaklığa kayıt için gelen öğrencileri kendi işlettiği anaokuluna yönlendirdiğini, adi ortaklıkta yönetici olmasına rağmen psikolog olduğunu, özel seanslara gelmelerini söyleyerek haksız kazanç peşinde olduğunu, eğitim kurumunu dışarda kötülediğini, günlük mesai saatlerine riayet etmediğini, aracın aylık 100 TL ye kiralandığını, "..." isminin anaokulda kullanıldığını, davacının talebi ile ücretsiz öğrenci okutulduğunu, adi ortaklığın zarar ettiğini, tespit dosyasındaki bilirkişi raporunu kabul etmediklerini, eksik hesaplama yapıldığını, ücretsiz öğrenci konusunda üst sınırın olmadığını savunarak, davanın reddini istemiş, karşı davada ise; davalının haksız eylemleri ve davranışları nedeniyle adi ortaklığın feshi ve tasfiyesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik 1.000 TL zararının tazminini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı şirketin bedelsiz kontenjan tahsis ederek ortaklığın zarara uğramasına sebebiyet verdiği, davacıya ait "..." markasının davalı tarafından sözleşmeye aykırı olarak geri planda kullanıldığı, davacının taraflar arasındaki adi ortaklığın feshini talep etmekte haklı olduğu, davacının araç için yaptığı gideri kanıtlayamadığı, adi ortaklık sözleşmesinde düzenlenen cezai şart maddesinin tarafların aralarındaki sözleşmeyi feshetme hakkını kısıtladığı, fesih hakkının kullanılması halinde taraflara durumlarını ağırlaştıracak ek yükümlülükler getirdiğinden cezai şart maddesinin kesin hükümsüz olduğu, davacının ortaklığa tahsis ettiği ve bedeli 52.803 TL olarak belirlenen eşyayı ortaklığın feshi nedeniyle ücretsiz olarak geri alabileceği, davacının payına düşen 54.580,30 TL'yi tasfiye kapsamında davalıdan talep edebileceği, bilirkişi raporlarında davacının talebine konu bedelsiz kontenjan açılması nedeniyle uğranılan zarar miktarı da belirlenen bu rakamın içerisine dahil edildiği, gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulü ile taraflar arasındaki adi ortaklığın feshi ile tasfiyesine, davacı tarafça ortaklığa tahsis edildiği belirlenen eşyaların bedeli olan 52.803 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının kâr payı alacağı ile bedelsiz olarak kontenjan açılması nedeniyle uğranılan zarar bedeli toplamı olan 54.580,30 TL'nin 16.762,90 TL'sinin faizsiz olarak, ıslaha konu 37.817,40 TL'sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davacının cezai şart alacağı talebi ve adi ortaklığa tahsis edilen araca kira bedeline ilişkin taleplerin reddine, davacı adına tescilli "..." markasının değer kaybı nedeniyle talep edilen alacak kalemi yönünden HMK'nın 123 üncü maddesi gereği davalı tarafça davanın geri alınmasına muvafakat edildiğinden bu alacak kalemi bakımından karar verilmesine yer olmadığına, karşı dava yönünden ise, karşı davacının ortaklığın feshini talep etmekte haklı sebebinin bulunmadığı ve zarar etmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; cezai şart talebinin reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2. Davalı vekili; adi ortaklığın feshini talep etmekte haklı olduğunu, mevzuatta öğrenci sayısının en az %3'ünün ücretsiz eğitim alması gerektiğinin belirtildiğini, bir üst sınır tayin edilmediğini, ortaklığın zarara uğratılmadığını, ortak işletilen anaokulunda "..." isminin kullanıldığına dair matbu evraklar ve her türlü diğer yazışmaların dosyaya sunulduğunu, taraflardan birisinin sözleşmeyi tek taraflı olarak bozması halinde karşı tarafa 50.000 TL ödemesine ilişkin sözleşme maddesinin hukuka, kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı olmadığını, davacının ortaklık hizmetine bedelsiz olarak verdiği eşyaların sözleşmenin feshi ile geri alma hakkı bulunmadığını, eşyaların anaokul öğrencileri tarafından kullanıldığını ve yıpranma payı göz önünde bulundurularak eşyalarla ilgili amortisman düşülerek hesaplama yapılması gerektiğini, rapora karşı sunulan itirazların dikkate alınmadığını, gider kalemlerinde bedellerin gerçeğe aykırı ve eksik olarak tespit edildiğini, personel gideri 423.402,53 TL iken 344.946,62 TL olarak belirtildiğini, şirket yönetim kurulu üyeleri için gider payı hesaplanmadığını, elektrik, su ısınma, iletişim, mutfak, temizlik, taşıma ve ulaşım giderlerinin eksik şekilde hesaplandığını, öğrencilerden tahsil edilemeyen 7.317 TL'nin dikkate alınmadığını, karşı dava bakımından ise davalının yasal hakkını kötüye kullandığını ve okulun ticari itibarını ağır derecede zedelediğini, ortaklıktan doğan yükümlülük ve taahhütlerini yerine getirmediğini, davalının adi ortaklıkla aynı zamanda "..." isimli anaokulunu da işlettiğini, adi ortaklığa kayıt için gelen öğrencileri sahibi bulunduğu anaokuluna yönlendirdiğini, davalının, kurumun ve ortaklarının güvenini sarstığını, doğruluk, dürüstlük ve sadakat kurallarına aykırı davrandığını, güven zedeleyici davranışla haksız kazanç içinde olduğunu, basiretsiz davrandığını, eğitim kurumunu dışarıda kötülediğini, günlük mesai saatlerine riayet etmediğini, ortaklığın zarar ettiğini, hatalı ve eksik hesaplama yapıldığını ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Mahkemece gösterilen gerekçeye ve davalı tarafın imzalanan sözleşme içeriğindeki yükümlülüklere aykırı davranışlar nedeniyle ortaklığın bozulduğunun ispatlanamadığı, her iki ortağın sözleşmenin tasfiyesini talep ettikleri, buna göre davacının cezai şart isteme koşullarının oluşmadığı, hükme elverişli kabul edilen bilirkişi raporuna göre ortaklığın zarar etmediği gerekçesiyle; taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl ve karşı davada adi ortaklığın tasfiyesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 4 üncü maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin, taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Aynı Kanun'un 19 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, 6102 sayılı Kanun, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir.
2. 6335 Sayılı Kanun'un 2 nci maddesi ile değişik 6102 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi uyarınca, ticari davalar Asliye Ticaret Mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Kanun’un 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 1 inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan, mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca resen incelenir.
3. Değerlendirme
1. Asıl dava, 6102 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra, 31.10.2014 tarihinde ... Asliye Ticaret Mahkemesinde açılmış, ancak Mahkemece davanın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 620 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığı, uyuşmazlığın çözümü için Türk Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiği, 6102 sayılı Kanun'un 4 üncü ve 5 inci maddeleri gereği davanın ticari dava olmadığı gerekçesiyle, Mahkemenin görevsizliğine ve görevli mahkemenin ... Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, karar temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
2. Karşı dava ise, 30.01.2015 tarihinde cevap dilekçesi ile temyize konu kararı veren Asliye Hukuk Mahkemesine açılmıştır.
3. Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; "..." adlı ticari işletmenin sahibi olan ve bu işletmesinde gündüz bakımevi olarak hizmet veren davacı ile davalı şirket arasında, davacının bilgisi, tecrübesi ve isim hakkından yararlanarak, açılacak ana okul işletmesini birlikte işletme konusunda 30.06.2013 tarihli sözleşme ile adi ortaklık kurulduğu, sözleşmenin birinci maddesinde davacının şahıs firması olarak yürüttüğü faaliyetleri davalı şirket bünyesinde yürüteceği, üçüncü maddesinde ise anaokulunun eğitim ve idari yönden yönetimi hususunda davacının sorumlu olduğu ve davacının ticari faaliyeti nedeni ile edindiği müşteri grubu üzerinden planlandığı, buna göre tacir olan davacının ticari işletmesi ile birlikte adi ortaklığa katıldığı, eş söyleyişle adi ortaklığın tarafların her ikisinin ticari işletmesiyle ilgili kurulduğu anlaşılmaktadır.
4. Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince, uyuşmazlığın çözümünde ticaret mahkemesinin görevli olduğu gözetilerek, görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek asıl ve karşı davanın esası hakkında hüküm kurulmuş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
5. Kabule göre de; Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen davanın, 24.09.2019 tarihli 15 inci celsesi Fikri ve Sinai Hukuk Mahkemesi sıfatıyla 16 ncı,17 nci,18 inci ve 19 uncu celseleri Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla 20 nci celsesi olan karar duruşmasının da yine Fikri ve Sinai Haklar Mahkemesi sıfatıyla yapılması yerinde görülmemiştir.
6. Bozma nedenine göre, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA,
3. Bozma nedenine göre taraf vekillerinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan temyiz karar harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.