Logo

3. Hukuk Dairesi2022/7551 E. 2023/2162 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin düzenlenen sözleşmede, davacının hangi bağımsız bölüme hak sahibi olduğunun belirlenmesine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından, davacının ibraz ettiği tasfiye belgesine sonradan ekleme yapıldığı iddiasının, savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının ise adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında uyuşmazlık konusu 7 numaralı bağımsız bölümde hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/781 E., 2022/1244 K.

KARAR : Asıl davanın kabulü, karşı davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/202 E., 2021/54 K.

Taraflar arasındaki karşılıklı görülen adi ortaklıktan kaynaklanan tapu iptali tescil, alacak ve ecrimisil davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince; asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı/karşı davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile yeniden esas hakkında asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı/karşı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 13.07.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..

Belli edilen günde gelen davacı/karşı davalı vekili Avukat ... ... ... ile davalı/karşı davacı vekili Avukat ...'ın sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; davalı ile inşaat işlerine yönelik adi ortaklık kurduklarını, ortaklık işlemlerinin tamamlanması neticesinde 30.12.2014 tarihli belge ile ortaklığı sonlandırdıklarını, yapılan işlerin parasal karşılıkları ve tarafların yükümlülüklerin belirlendiğini, yapımından itibaren zilyetliğinde olan 7 numaralı dairenin kendisine devrinin kararlaştırıldığını ancak davalı tarafından tapu işlemlerinin gerçekleştirilmediğini ileri sürerek; dava konusu dairenin tapusunun iptali ile adına tescilini, mümkün olmaması halinde rayiç değerinin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP VE KARŞI DAVA

Davalı; davacı ile adi ortaklık şeklinde inşaat işleri yaptıklarını, dava konusu dubleks dairenin bulunduğu binada iki adet dubleks dairenin yer aldığını, yaptıkları paylaşım neticesinde 8 numaralı dairenin davacı adına tescil edildiğini, 7 numaralı dairenin ise kendisine kaldığını, belgede yer ... "oturduğum daire dahil" ibaresinin 8 numaralı daireyi ifade ettiğini, davacı hakkında icra takibi başlatıldığı için ibarenin muğlaklığından faydalanarak dava açtığını, belgenin imzalanmasından 3 ay sonra kendi dairesini satmak istediğini beyan ederek 7 numaralı daireye taşındığını, 2,5 yıldır daireyi işgal ederek oyaladığını savunarak davanın reddini istemiş, karşı davada ise; hesap kapama belgesine göre karşı davalıdan 125.000,00 TL alacağı bulunduğunu, araba hesabından kaynaklı 20.000,00 TL düşüldüğünde 105.000,00 TL'yi ödemediğini, taşınmazda kira bedeli ödemeden ikamet ettiğini ileri sürerek; 105.000,00 TL alacağın hesap kapama tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte, 01.04.2015 tarihinden itibaren başlamak üzere şimdilik 12.000,00 TL ecrimisil bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin 24.04.2019 tarihli ve 2016/66 E., 2019/85 K. sayılı kararıyla; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile 105.000,00 TL'nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı-karşı davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin diğer istemler ve ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.

2. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

3. Bölge Adliye Mahkemesinin 23.10.2020 tarihli ve 2019/2122 E., 2020/1358 K. sayılı kararıyla; karşı davanın ibraz edilen belgeye istinaden 105.000,00 TL alacak ve 12.000,00 ecrimisil istemine yönelik açılmasına karşın, ecrisimil bedeli yönünden harç alınmadığı, asıl davada 7 nolu bağımsız bölümün tapu kaydının iptalinin talep edildiği, söz konusu belge içeriğinde belirtilen taşınmazın belirlenmesi için aynı yer 8 nolu bağımsız bölümün, davalı/karşı davacı adına kayıtlı iken devrine yönelik satış akit tablosunun ve tapu kütüğü örneğinin celp edilip dosya kapsamına dahil edilerek değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle tarafların istinaf başvurusunun kabulüne, diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

4. İlk Derece Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalı vekilinin tahrifat iddialarının dikkate alındığı, Adli Tıp Kurumunun 07.01.2019 tarihli ek raporunda; dava konusu belgede "(13 parsel 7 nolu dubleks daire ait) " ibaresi ile "... dubleksin satışını verecek" ibaresinin kendinden önce gelen yazılardan farklı fiziki evsafta bir kalem ile yazılmış oldukları, kalem mürekkeplerinde yazı yaşı tayinine yarayan ve halen kullanılagelen bilimsel herhangi bir yöntem bulunmadığından, söz konusu

belgede yer ... farklı fiziki evsafta kalemler ile yazılmış yazıların hangisinin önce, hangisinin sonra yazıldığı hususunda zaman birimleri açısından bir tespite gidilemediği, abonelik sözleşmeleri, davacının geçmiş mernis adresi kayıtları ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davacının dava konusu taşınmazın (7 numaralı daire) karşısında yer ... 8 numaralı dairede geçmiş dönemde oturduğu, 30.12.2014 tarihli belgede yer ... "oturduğum daire" ifadesinin muğlaklığı ve bu ifadenin altında yer ... "7 nolu dubleks daire" açıklamasının Adli Tıp Kurumunun 07.01.2019 tarihli ek raporu ile farklı bir zamanda yazıldığı esas alınarak, işbu belgenin davayı ispata elverişli delil ya da delil başlangıcı niteliğinde değerlendirilmediği, davacının asıl davadaki iddiasını ispat edemediği, karşı dava yönünden ise davacının dava konusu taşınmaza davalının rızası ile yerleştiği, ecrimisil talep edilemeyeceği, alacak talebinde haklı olduğu gerekçesiyle; asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile 105,000,00 TL'nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı/karşı davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin diğer istemler ve ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı/karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı/karşı davalı vekili; tapu kayıtlarına göre 8 numaralı bağımsız bölümün mutabakat belgesinden önceki 06.08.2014 tarihinde dava dışı kişiye devredildiği, bu tarihten itibaren başka bir kişi oturduğundan 7 numaralı dairede ikamet ettiğini ispatladığını, davalı tarafın cevap dilekçesi ve 01.12.2016 tarihli beyan dilekçesinde mutabakat metnine itiraz etmediğini, ihtilafsız bir şekilde kabul ettiğini, 20.02.2017 tarihli dilekçeyle belgeyi kabul etmediklerini ileri sürdüğünü, savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığını, 05.04.2017 tarihli celsede savunmaya muvafakat etmediklerini belirttiklerini, 7 numaralı daire ifadesinin sonradan eklense dahi esasa etkili olmadığını, mernis kayıtları ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde gerekçede yanılgıya düşüldüğünü, tanık beyanlarına göre mutabakat tarihinden önce 7 numaralı dairede oturduğunun ifade edildiğini, 17.09.2013 tarihinde doğalgaz, 26.09.2013 tarihinde elektrik abonelik sözleşmesi imzaladığını, karşı davanın reddi gerektiğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı/karşı davalı tarafından ibraz edilen cevaba cevap dilekçesinde, hesap kapama mutabakatında “oturduğum daire dahil” ibaresi altında parantez içerisinde “13 parsel 7 numaralı dubleks daire” yazıldığı, cevaba cevap ve karşı dava dilekçesinin davalı/karşı davacı vekiline 05.08.2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı/karşı davacı tarafından cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesinin sunulmadığı, davaya dayanak davacı tarafından sunulan 30.12.2014 tarihli belgenin fiziken ... belge niteliğinde olduğu, davalı tarafından belge üzerinde tahrifat yapıldığı yönünde vakıa ikinci cevap dilekçesi ile ileri sürülmediğinden belge üzerinde ekleme ve tahrifatın varlığına yönelik inceleme yapılamayacağı gibi alınan raporun da hükme esas alınmasının da mümkün olmadığı, buna göre adli tıp raporu uyarınca incelenen kayıtların farklı bir zamanda yazıldığı belirlemesi ile sonuca gidilmesinin doğru görülmediği, (8) numaralı bağımsız bölüm davalı adına kayıtlı iken davaya dayanak belgeden önce 07.09.2012 tarihinde satış suretiyle davacıya devredildiği, davacı tarafından ise 06.08.2014 tarihinde dava dışı ...'e vekili aracılığı ile satış yolu ile devredildiği, ayrıca

taraflar arasında yapılan mutabakat tarihi itibariyle (8) numaralı bağımsız bölümde 25.08.2014 tarihli doğal gaz kullanım sözleşmesi ile ...'in ikamet ettiği, belgenin tanzim edildiği tarih itibariyle davacının (7) numaralı bağımsız bölümde oturduğu sonucuna varıldığı, karşı davaya yönelik istinaf sebeplerinin yerinde olmadığ gerekçesiyle; davacı/karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun asıl dava yönünden kabulü ile karşı dava yönünden reddine, İlk Derece Mahkemesinin asıl davaya ilişkin kararının kaldırılmasına, asıl davanın kabulü ile (7) numaralı bağımsız bölümün davalı adına kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, karşı davanın kısmen kabulü ile 105.000,00 TL'nin karşı dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacı/karşı davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin diğer istemler ve ecrimisil talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı/karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı/karşı davacı vekili; hesap mutabakatının dairenin devri için yapılmadığını, maddi alacak verecek niteliğinde düzenlendiğini, belgenin tahrif edilmemiş hali ile dava açamayacağı için davacının evrakta sahtecilik yaparak dava açtığını, ilk halinde daire devri anlamı olmadığını, dairelerin paylaşımının 8 numaralı dairenin davacıya devri ile gerçekleştiğini, oturduğum daire diye kastedilenin 8 numaralı daire olduğunu, davacı hakkında ... evrakta sahtecilik suçundan mahkumiyet kararı verildiğini, bu hususun adli tıp raporu ile belirlendiğini, delilin yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa sonradan gösterilmesine izin verilebileceğini, savunmayı genişletme yasağının istisnası olduğunu, cevap dilekçesinde tahrifat savunmasında bulunulmamasının nedeninin tahrif edilmiş olmasının gözden kaçırılmasından kaynaklandığını, Mahkeme kaleminin delilleri tebliğe çıkarmadığını, ellerinde bulunan belgeye göre savunma yaptıklarını, dava dilekçesinde esaslı unsurun belirtilmediğini, sonradan sunulan delilin maddi gerçeği ortaya çıkarmak için gösterildiğini, yargılamayı uzatma amaçlarının bulunmadığını, İlk Derece Mahkemesince usul ve yasaya uygun karar verildiğini, dava konusu belgenin sahteliği ortaya çıktığı için yargılamanın iadesini talep edebileceklerini, ceza mahkemesi kararı ile çelişki oluştuğunu, hukuki güvenlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, tanık beyanlarıyla iddialarının doğrulandığını, kira kontratı olmadan aboneliklerin nasıl yapıldığının cevaplanmadığını, davacının ispata elverişli belge sunmadığını ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmistir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Temyiz eden; asıl davaya konu uyuşmazlık, adi ortaklığın tasfiyesine dair sözleşme uyarınca tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 622 nci maddesine göre; "Ortaklar, niteliği gereği ortaklığa ait olan bütün kazançları aralarında paylaşmakla yükümlüdürler."

2. Adi ortaklığın sona ermesi ile birlikte ortaklık tasfiye aşamasına girer. Ortaklar arasındaki hukuki bağ, tasfiye tamamlanmadan ortadan kalkmış kabul edilemez. Tasfiye, ortaklar arasındaki ortaklık ilişkisinin tamamen sona erdirilmesine yönelik kanuni bir usuldür. Tasfiye ile artık ortaklık malvarlığı para haline dönüştürülecek, borçlar ödenecek, sermaye değerleri ortaklara iade edilecek ve geri kalan meblağ ortaklar arasında kar ve zararın paylaşılması esasına göre dağıtılacaktır.

3. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır.

4. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36 ncı maddesinin birinci fıkrası “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile ... yargılanma hakkına sahiptir.” hükmünü düzenlemiş olup, hak arama özgürlüğü adı altında hukukî koruma (korunma) talebine yönelik anayasal teminatı bireylere vermektedir. Dolayısıyla mahkemeye erişim hakkı, Anayasa’nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan hak arama özgürlüğünün bir unsurudur.

5. Anayasa’nın 90 ıncı maddesinin son fıkrası uyarınca, usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmünde olup, bu kapsamda ülkemizin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6 ncı maddesinde ... yargılanma hakkı ayrıntılı şekilde yer almıştır.

6. AİHS'nin “... yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında; herkesin medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve kamuya açık olarak görülmesini isteme hakkına sahip olduğu düzenlenmiştir. Anılan madde de düzenlenen ... yargılanma hakkının en önemli unsurlarından bir tanesi yargılamanın “makul bir süre içinde” bitirilmesi ilkesidir.

7. Bu bağlamda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), devletlerin yargısal sistemlerini makul bir sürede yargılama dâhil olmak üzere, AİHS’nin 6 ncı maddesinde yer ... şartlara uyacak şekilde düzenlemek ile görevli olduğunu belirtmiştir (AİHM, Zimmerman ve Steiner –..., 13 Temmuz 1983, 29. paragraf).

8. Bir davaya taraf olan herkes, karşı taraf karşısında kendisini önemli bir dezavantajlı konumda bırakmayacak şartlarda iddialarını mahkemeye sunabilmesi için makul bir fırsata sahip olabilmelidir (AİHM, De Haes ve Gijsels-Belçika, 24 Şubat 1997).

9. Aynı şekilde, tarafların gösterilen tüm delillerden haberdar olması ve görüş bildirebilmesi de ... yargılanma hakkı kapsamında gözetilmesi gereken ilke olarak belirtilmiştir (AİHM, Borgers-Belçika, 30 Ekim 1991).

10. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 121 ... ve 129 uncu maddeleri uyarınca; hem dava dilekçesinde hem de cevap dilekçesinde gösterilen ve tarafın elinde bulunan belgelerin dilekçeye eklenerek mahkemeye sunulması, başka yerlerden getirtilecek belge ve dosyalar için de bunların bulunabilmesini sağlayıcı açıklamanın dilekçede yer alması zorunludur (HMK, m. 121, 129/2).

11. Bu aşamada bir diğer istisnai hükmün açıklanması gereklidir. O da “İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi” başlıklı 6100 sayılı Kanun'un 141 ... madde hükmüdür.

12. 7251 sayılı Kanun’un 15 ... maddesiyle yapılan değişiklik öncesi hâliyle, 6100 sayılı Kanun'un 141 ... maddesinde yargılamanın aşamalarına göre bir ayrım yapılmıştır. Buna göre;

“(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.

(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır”.

13. Anılan maddenin gerekçesinde belirtildiği üzere; tarafların karşılıklı dilekçelerini verdikleri aşamada, herhangi bir sınırlamaya bağlı olmadan uyuşmazlığın genel çerçevesi içinde iddia ve savunmalarını değiştirebilecekleri kabul edilmiştir. Bu imkân, sadece cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi için söz konusudur. İkişer dilekçeden sonra, hangi ad altında olursa olsun verilecek dilekçeler, sınırlama ve yasak kapsamında kabul edilmelidir. Her iki taraf da ön inceleme oturumuna gelirse, ancak karşı tarafın muvafakati ile genişletme söz konusu iken; taraflardan biri mazeretsiz gelmez, diğeri gelirse, gelen taraf, karşı tarafın muvafakatine gerek olmadan iddia ve savunmasını genişletip değiştirebilecektir.

14. 7251 sayılı Kanun’un 15 ... maddesiyle yapılan değişiklikle birlikte 6100 sayılı Kanun'un 141 ... maddesi; “(1) (Değişik:22/7/2020-7251/15 md.) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.

(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır.” şeklindedir.

15. Görüldüğü üzere, 6100 sayılı Kanun'un sistematiği içinde tahkikat aşamasına geçilmezden evvel tarafların uyuşmazlık konularının ve bu uyuşmazlıkların çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin en başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır.

16. 6100 sayılı Kanun’un “Süresinde cevap dilekçesi verilmemesinin sonucu” başlıklı 128 ... maddesine göre; süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır. Cevap vermemek davalının bilerek cevap vermemesi biçiminde olabileceği gibi, cevap süresinin kaçırılması suretiyle de olabilir. Davayı inkâr etmiş sayılan davalı, daha sonra ikinci cevap dilekçesi veremez. Zira ikinci cevap dilekçesi, cevaba cevap dilekçesine karşı verilir. Cevap dilekçesi vermemiş olan davalının sadece inkâr ile yetinmiş olduğu varsayılır ve ön inceleme ile tahkikat aşamasında sadece inkâr çerçevesinde savunma yapabilir ve bu yönde ispat faaliyetinde bulunarak delil gösterebilir (Pekcanıtez, s.1206). Öte yandan davalının süresinde cevap dilekçesi vermemesi sonucunda davacının da artık cevaba cevap dilekçesi veremeyeceğinin tabii bulunması karşısında, Kanun'un 136 ncı maddesine göre dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasının tamamlanması nedeniyle ön inceleme aşamasına geçilecek ve kanundan kaynaklı istisnai hâller dışında görülmekte olan davaya ilişkin taraflar açısından iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı başlamış olacaktır.

17. Ön inceleme aşamasında tarafların anlaşıp anlaşamadıkları konuları belirleyen ve hangi vakıaların uyuşmazlık konusu olduğunu tespit eden ve bunu tutanağa geçiren mahkemenin, tahkikat aşamasında yapacağı faaliyet (iş), uyuşmazlık konusu olayları incelemek, bunlar hakkında tarafların gösterdiği delilleri, ileride vereceği hükme esas almak üzere ispat hukuku kurallarına göre değerlendirmektir (..., s.901).

18. Taraflar, tahkikat aşamasında kural olarak iddia ve savunmalarını genişletip değiştiremezler; yani ... vakıa ileri süremezler ve eski vakıaların yerine ... vakıalar ikame edemezler. Bunun yapılabilmesi ancak karşı tarafın açık muvafakati, bunun mümkün olmaması durumunda da ıslah suretiyle gerçekleştirilebilir.

3. Değerlendirme

1. Taraflarca adi ortaklığın tasfiyesine ilişkin düzenlenen ve davacı tarafından ibraz edilen belgede; "oturduğum daire dahil" ifadesinden sonra parantez içerisinde "13 parsel 7 nolu dubleks daireye ait" şeklinde bağımsız bölüm numarası verildiği, davalı tarafın ibraz ettiği belgede ise "13 parsel 7 nolu dubleks daireye ait" ibaresinin bulunmadığı, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda da "13 parsel 7 nolu dubleks daireye ait" ibaresinin kendinden önce gelen yazılardan farklı fiziki evsafta bir kalem ile yazıldığının belirlendiği görülmektedir.

2. İlk Derece Mahkemesince; davalının sonradan ekleme yapıldığı iddiası dikkate alınarak ispata elverişli görülmediğinden asıl davanın reddedildiği, Bölge Adliye Mahkemesince ise belgeye ekleme yapıldığına yönelik beyanın savunmayı genişletme yasağı kapsamında kaldığı belirtilerek, diğer hususlarla birlikte asıl davanın kabulüne karar verildiği belirlenmektedir.

3. Savunmayı genişletme yasağına, savunma olarak ileri sürülen maddi vakıalar ve talep sonucu dahildir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının ibraz ettiği tasfiye belgesinin davalı tarafa tebliğ edilmediği, davalının elindeki belgeye göre cevap dilekçesi sunduğu, cevap dilekçesinde de dava konusu (7) numaralı dairede davacının hak sahibi olmadığını, kendisine kaldığını beyan ettiği, sonradan ekleme yapılmayan belgede (7) numaralı dairenin nitelendirilmediği anlaşılmakla, savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağının uygulanabilirliği bulunmamaktadır.

4. Ayrıca dosyaya celbedilen kayıtlar incelendiğinde; davacının MERNİS kayıtlarına göre dava konusu (7) numaralı daireye 07.09.2013 tarihinde taşındığı, 15.11.2013 tarihinde farklı bir adres beyanında bulunduğu, her iki taşınmazın adına kat irtifakı tesisi ile davalı adına kayıtlıyken (8) numaralı dairenin 07.09.2012 tarihinde satış suretiyle davacıya devredildiği, davacı tarafından ise 06.08.2014 tarihinde dava dışı ...'e satıldığı, davacının (7) numaralı dairede 17.09.2013, (8) numaralı dairede 04.06.2013 tarihli doğal gaz abonelik sözleşmeleri imzaladığı, davalının da her iki dairede abonelik sözleşmelerinin yer aldığı, davacının devrini yaptığı (8) numaralı dairenin satış işleminde vekil olarak görev yapan ... adına 25.08.2014 tarihli doğal gaz abonelik sözleşmesi imzalandığı, dava konusu belgenin ise 30.12.2014 tarihinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.

5. O halde, Bölge Adliye Mahkemesince; davalı/karşı davacının bildirilen deliller ile kendisinde bulunan tasfiye sözleşmesi uyarınca cevap dilekçesinde davacının talep ettiği taşınmazın (7) numaralı daire olmadığı yönünde beyanda bulunduğu, bu nedenle daha sonradan davacı tarafından ibraz edilen tasfiye sözleşmesine ekleme yapıldığını ileri sürmesinin savunmanın genişletilmesi ve değiştirilmesi yasağı kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacı tarafından ibraz edilen belgedeki yazının farklı fiziki özellikte bulunduğu, adi ortaklığın tasfiyesi kapsamında dava konusu dairede hak sahibi olduğunu ispatlayamadığı anlaşıldığından, davacı/karşı davalının istinaf başvurusunun tümden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile asıl davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesi uyarınca davalı/karşı davacı yararına BOZULMASINA,

8.400,00 TL Yargıtay duruşması vekalet ücretinin davacı/karşı davalıdan alınıp davalı/karşı davacıya verilmesine,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

13.07.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

(Muhalif)

K A R Ş I O Y

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, gerektirici nedenlere ve özellikle Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde de işaret edildiği gibi; "...taraflar arasında yapılan mutabakat tarihi itibariyle (8) numaralı bağımsız bölümde 25.08.2014 tarihli doğal gaz sözleşmesi ile ...'in ikamet ettiği, belgenin tanzim edildiği tarih itibariyle davacının (7) numaralı bağımsız bölümde oturduğu sonucuna varıldığından..." (7) numaralı bağımsız bölümün davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden; Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASI düşüncesinde olduğumdan, ... Çoğunluğun BOZMA gerekçesine iştirak edilmemiştir. 13.07.2023