"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1098 E., 2022/1628 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Nazilli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/268 E., 2021/1316 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile usulden reddine, davalı Su Yapı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; davalılardan Su Yapı Nak.Pet.İnş.Tah.Gıda Tar.ve Hay.San.Tic.Ltd.Şti ile aralarında ayrı ayrı resmi olmayan şekilde "Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesi - Emlak Alım Satış Sözleşmesi" imzalandığını, bir kısım ödemelerin sözleşme gereğince davalı şirket ortağı ve yetkilisi olan diğer davalı ...'a
yapıldığını, davacıların davalılara farklı miktarla da ödemelar yaptığını, inşaat ruhsatının alınmasından itibaren 24 ay içerisinde dairelerin teslim edilmesi gerektiği halde teslim edilemediğini, sözleşmelerin geçersiz olması nedeniyle yapılan ödemelerin sebepsiz zenginleşme kuralları gereğince iadesi amacıyla başlatılan takibe davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini ileri sürerek; takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar; arabuluculuk başvurusunun dava şartı olduğunu, davalı ...'ın şirket yetkilisi olduğundan pasif husumet ehliyeti bulunmadığını, inşaata başlandığını ancak ekonomik nedenlerden dolayı tamamlanamadığını, sözleşmenin usulüne uygun olarak feshedilmediğini, alacağın likit olmadığını savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sözleşmelerin noter huzurunda resmi şekil şartına uygun olarak yapılmadığından geçersiz olduğu, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak davalılar tarafından ödenen ve bilirkişi raporunda hesaplanan 347.500 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümleri doğrultusunda geri istenebileceği, davalının icra takibinden önce temerrüde düşürüldüğünün davacı tarafça ispat edilemediği, davalı ...'ın satış sözleşmelerinin tarafı olmadığı gerekçesiyle; davalı ... aleyhine açılan davanın pasif husumet ehliyeti yokluğu sebebi ile dava şartı yokluğundan usulden reddine, diğer davalı şirket aleyhine açılan davanın kısmen kabulü ile takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 347.500 TL asıl alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak likit olduğundan hüküm altına alınan miktar üzerinden %20 oranında hesaplanacak icra inkar tazminatının davalı şirketten alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı şirket vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlar; İlk Derece Mahkemesinin 16.03.2022 tarihli ek kararıyla davalı şirket vekilince istinaf başvuru harcı ile istinaf karar harcı süresi içinde yatırılmadığından istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş; karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmamıştır.
B. İstinaf Sebepleri
Katılma yolu ile davacı vekili; davanın davalı ... yönünden reddi kararının doğru olmadığını, adı geçen davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin kanuna aykırı olduğunu, faiz talebinin reddinin de doğru olmadığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemişlerdir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça davalılar vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin kendilerine tebliği üzerine katılma yoluyla istinaf başvurusunda bulunulduğu, ne var ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 348 inci maddesinin ikinci fıkrasında istinaf yoluna başvuranın, bu talebinden feragat etmesi veya talebinin bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilmesi halinde, katılma yolu ile başvuranın talebinin de reddedileceğinin düzenlendiği gerekçesiyle; davacılar vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; katılma yoluyla istinaf, asıl istinaf başvurusuna sıkı sıkıya bağlı ise de diğer tarafın istinaf dilekçesinin normal süresi içerisinde kendisi yönünden istinafı kabil bir karara karşı verilmiş olması koşulu ile istinaf dilekçesinin tebliği ile katılma yoluyla istinaf hakkı doğacağından diğer tarafın sonradan istinaf isteminden vazgeçmesi veya eksik harç ve masrafları yatırmaması suretiyle istinaf etmemiş sayılması katılma yoluyla istinaf etme hakkını ortadan kaldırmayacağına ilişkin Yargıtay kararlarının bulunduğunu ileri sürerek, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Katılma Yolu İle Başvurma" başlıklı 348 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; "İstinaf yoluna başvuran, bu talebinden feragat eder veya talebi bölge adliye mahkemesi tarafından esasa girilmeden reddedilirse, katılma yolu ile başvuranın talebi de reddedilir."
2.Maddenin gerekçesinde de;."... Bu başvuru asıl başvuruya bağımlı bir istinaf yolu başvurusudur. Bu nedenle katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru, asıl başvuran taraf başvurusundan feragat eder veya istemi esasa girilmeden önce reddedilirse, hüküm doğurmaz. Çünkü kural olarak asıl istem incelenmezse, ona bağlı olan istemin de incelenmemesi gerekir. Fakat istinaf yoluna başvuran tarafın istemi esasa girildikten sonra reddedilirse, bu durum katılan tarafın isteminin incelenmesine engel olmaz. Bunun gibi, taraflar bölge adliye mahkemesindeki uyuşmazlığı sona erdirirlerse, katılma yolu ile istinaf yoluna başvuru da etkisini kaybeder. Asıl istinaf yoluna başvuru isteminin esasına girilip inceleme yapılmadan, katılan tarafın istemi hakkında bir inceleme yapılamaz." ifadelerine yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Yukarıda açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edenelere yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.