"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1312 E., 2022/1978 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 13. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2019/169 E., 2021/38 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava dışı arsa sahibi ile davalılar ... ve Kenan'ın ortağı olduğu Kutluğ İnş. Ltd. Şti. ve Vaha Delir Çelik Yapı Malzemeleri Ltd. Şti. arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden yapılan inşaattan, yüklenicilere kalan ve kat irtifakı arsa sahibi üzerine kurulan 33/1107 arsa paylı 2. kat 21 nolu bağımsız bölümü 06.07.2018 tarihinde yüklenici ile arsa sahibi arasında gerçekleşen paylaşım doğrultusunda satın aldığını, 200.000 TL elden nakit, 60.000 TL kredi çekilmek suretiyle satış günü davalılar ... ve Kenan'a teslim edildiğini, aynı gün 5.500 TL davalı emlakçı...'a komisyon bedeli ödediğini, Ağustos 2018 tarihinde iskan alınmadığından taşınmazın teslim edilmediğini, taşınmazda halen ayıpların mevcut olduğunu ileri sürerek; satılan mesken vasıflı taşınmazın geri verilerek ödenen bedelin faizleri ile ödenmesi koşulu ile sözleşmeden dönülmesine, aksi durumda ise 2018 yılı Ağustos ayından sonraki aylar için geçerli olmak üzere iskanın alınmasına kadar devam edecek aylar için tespit edilecek kiralar ile mevcut ayıplar nedeniyle fazla ödenen bedelin satış bedelinden indirilmesini talep etmiş, 10.07.2019 havale tarihli dilekçe ile taleplerini, satılan meskenin alıkonulup ayıp oranında satış bedelinden indirim yapılması ile belirlenecek bedel ile 2018 yılı Ağustos ayından sonraki aylar için iskanın alınmasına kadar tespit edilecek kira bedelinin davalı ... dışındaki davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili, 5.500 TL komisyon ücretinin faizi ile birlikte davalı ...'dan tahsil edilmesi olarak açıklamıştır.
II. CEVAP
1. Bir kısım davalılar; dava şartı yokluğundan öncelikle davanın reddi gerektiğini, davalılar ... ve Kenan'ın yalnızca şirketlerin ortakları olup davada taraf sıfatlarının bulunmadığını, şirketler arasında kurulan adi ortaklık ile davaya konu bağımsız bölümün bulunduğu yapının inşa edildiğini, davacıya bu yapıda bulunan 21 nolu bağımsız bölümün 270.000 TL bedel ile satıldığını, 260.000 TL tutarın nakden alındığını, bakiye 10.000 TL'nin ise iskan alınma şartına bağlandığını ve 10.000 TL tutarından teminat senedi verildiğini, 20.05.2019 tarihinde iskan ruhsatının alındığını, bu sebeple davanın konusuz kaldığını, davacının taşınmazı fiili olarak kullandığını, yükümlülüklerin yerine getirildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
2. Davalı ...; dava konusu sözleşmenin taraflarını ofisinde buluşturup satış işleminin gerçekleşmesinde aracılık ettiğini, abonelik işlemlerinde davacıya yardımcı olduğunu, görevini eksiksiz olarak yaptığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, bağımsız bölüme yaptığı zorunlu masraflar ile ortak alandaki ayıp ve eksik işler nedeniyle arsa payı oranındaki bedeli davalı şirketlerden taşınmaz satış sözleşmesini imzalamaları nedeniyle müteselsilen talep edebileceği, davacının bu eksikler nedeniyle değer kaybı talebinin mükerrer tazmine neden olacağı, davacıya fiilen teslim gerçekleştiğinden ve davacı konutu kullandığından iskan alımının gecikmesinin kira tazminatı gerektirmeyeceği, davalı şirket tüzel kişileri ile sözleşme yapıldığından şirket yetkililerine husumet yöneltilemeyeceği, davalı ... emlak komisyoncusu olarak sözleşmeye aracılık ettiğinden taşınmazdaki ayıplardan sorumlu olmadığı gerekçesiyle; davalılardan şirketlere yönelik davanın kısmen kabulüne, toplam 2.164,36 TL'nin yasal faizi ile davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen tahsiline, davalılar ... ve Kenan'a yönelik davanın husumet nedeni ile reddine, davalı ...'a yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili; satılacak taşınmaza ait tapu yüklenici şirket üzerine geçmediğinden ve davalılar ... ve Kenan sağlayıcı olarak dairenin satışına aracılık ettiğinden satıcı şirketlerin ediminden sorumlu olduklarını, davalı ...'ın ofisinde tarafları bir araya getirip dairenin bulunduğu ana yapıdaki gizli ayıpları gizlemek suretiyle yüksek bedelle satış kararı alınmasına neden olduğundan müteselsil sorumluluğu bulunduğunu, davanın 02.05.2019 tarihinde açıldığını, iskanın ise 20.05.2019 tarihinde alınabildiğini, binaya yapı kayıt belgesi ve iskan izni alınmasının ayıbı ortadan kaldırmadığını, bilirkişilerce sadece akit tablosu ve taraflar arasındaki 30.06.2018 tarihli adi sözleşme esas alınarak değer hesabının hatalı yapıldığını, taraflar arasında ayıplı mal satışı olduğunu, hukuki bir teslim olmadığını, davalı ...'de bulunan 10.000 TL bedelli teminat senedi bedelsiz kaldığından senedin iadesi gerektiğini, bu konuda bir hüküm kurulmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından 02.05.2019 tarihinde açılan davadan sonra dava konusu konutun bulunduğu yapıya 20.05.2019 tarihinde yapı kullanma izin belgesi (iskan ruhsatı) alındığı ve davacının konutu yargılama sırasında 11.06.2020 tarihinde satıp devrettiği göz önünde bulundurularak, davacının talepleri doğrultusunda belirlenen zarar miktarına ilişkin olarak kurulan hükümde, istinaf talepleri kapsamında bir isabetsizlik bulunmadığı, davada 10.000 TL bedelli teminat senedinin dava konusu edilmediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili: ayıplı iş ve imalatların giderilmediğini, iskanın alınmış olmasının ayıbı ortadan kaldırmadığını, talebinin tüketici haklarına dayandırıldığı halde talebine uygun karar verilmediğini, davalılar ... ... ve... yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, taşınmazı kullanmadığını, sadece davalıların yönlendirmesi ile eşyalarını koyduğunu, evin drenajı olmadığından iskan izni verilmediğini, dava sırasında iskan alınmış ise de iskan alınmasını kolaylaştıran sebeplerle iskan alınmış olacağı ve evin kullanımını zora sokan gizli ayıbın halen devam ettiği hususlarının değerlendirilmediğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taşınmazın ayıplı ifası kapsamında oluşan değer kaybı, yoksun kalınan kira ve yapılan zorunlu imalatlar karşılığı tazminatın ve ödenen komisyon ücretinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un ''Tüketicinin Seçimlik Hakları'' başlıklı 11 inci maddesi; "(1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması durumunda tüketici,
a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme,
b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden indirim isteme,
c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme,
ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini isteme,
seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
(2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat ettiği taktirde sorumlu tutulmaz. (...)
(6) (...) Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir." şeklindedir.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususların temyiz aşamasında ileri sürülemeyecek olmasına göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harçtan muaf olmasına rağmen davacıdan peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
29.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.