"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/380 E., 2022/1059 K.
KARAR : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/177 E., 2018/456 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı ... vasisi ... vekili dava dilekçesinde, kısıtlı babasına vasi olarak tayin edildiğini ve babasına ait hesapların araştırıldığında davalının da hesabın bulunduğu bankada kendi adına bir hesap açarak o hesaba paranın aktarıldığını öğrendiğini, davalının diğer kardeşlerinden habersiz olarak babasının hesabındaki parayı kendi hesabına geçirdiğini, davalının yaptığı işlemle kötü niyetli olduğunu açık bir şekilde ortaya koyduğunu, davalının kısıtlı babasının yaşı ve sağlık durumundan yararlanarak çeşitli desiselerle ve hile ile babasını kandırıp aynı bankada yeni bir hesap açtırarak babasının bankadaki mevcut parasını kendi hesabına geçirdiğini, ... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/630 E. sayılı dosyası ile muhdesatın tespiti davası bulunduğunu, bu davanın konusunun davalının ecrimisil bedellerini babasından alıp kendi adına yatırmasıyla ilgili olduğunu, davalının kısıtlı babasının yaşından dolayı yaşadığı rahatsızlıklardan istifade ederek babasını sürekli kandırdığını ve kötü niyetli işlemler gerçekleştirdiğini, davalının babasının hesabından kendi hesabına geçirdiği paranın yüklü olmasından dolayı şimdilik 50.000,00 TL alacağın fazlaya ilişkin talep ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla hesaplanacak faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama aşamasında kısıtlı Mehmet...ın vefat etmesi üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davacı tarafın kısıtlı olmasından dolayı yargılamanın devam edebilmesi için husumete izin kararının alınması gerektiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını, müvekkili hakkında yapılan soruşturma sonrası kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilinin kısıtlının durumundan faydalandığı ile ilgili davacı taraf iddiasının doğru olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, ortak hesapta bulunan paranın davalının hak sahibi olduğu kısımdan fazlasının çekildiğinin belirlenmesi nedeniyle bu miktarın denkleştirmeye tabi tutulması gerektiği anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 50.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara miras payları oranında ödenmesine şeklinde karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, dosyanın davacısı ...'nın babası Mehmet...'a vasi atandığını ve vasi tarafından huzurdaki dava açıldığını, davacılar ve davalıların babası olan ... vefat ettiğini, bu nedenle mirasçıların bu davaya mirasçı olarak devam etme ve taraf olma sıfatlarının bulunmadığını, bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, bilirkişi raporunda paranın tamamının sahibi ... gibi görüp ona göre müvekkilinin uhdesindeki paranın hesaptaki tüm para olarak rapor tanzim ettiğini, oysaki davaya konu paranın bulunduğu hesabın ... ile birlikte ... ve... adına olduğunu, hesaptaki paranın üç kişiye ait olduğunu, hesaptaki paranın tamamının muris...'e ait olduğu yönündeki bilirkişi beyanının bu anlamda kabulünün mümkün olmadığını, ortak hesaptaki paranın, hesap sahiplerinden herhangi biri tarafından çekilmesi konusunda bir problem bulunmadığını, bankada yapılan işlemin tamamı ile yasaya uygun ve tarafların başlangıçta kendi rızaları ile imzaladıkları sözleşme hükümlerine göre işlem gördüğünü, müvekkilinin buna rağmen tazminat ödemesine hükmedilmesinin yanlış olduğunu, (istinafın odaklandığı noktalara özetlenerek yer verilecek) usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Bankacılık Hizmet Sözleşmesi maddelerine atıf yapılarak ... tarafından açılan ve ortak hesap sözleşmesi ile ..., ...,... arasında ortak hesap haline getirilen 6696345 nolu vadesiz mevduat hesabına 09.12.2011 tarihinde ... tarafından 650.000,00 TL yatırıldığı, bunun 50.000,00 TL'lik kısmının aynı gün 679879 nolu davalıya ait vadeli hesaba aktarıldığı, kalan bakiyenin de vadeli tahvile yatırılarak vade sonunda 07.11.2012 tarihinde ... tarafından kendi adına açtılan 6695186 no'lu vadesiz mevduat hesabına 649,473,67 TL olarak transfer/havale edildiğinin görüldüğü, şu durumda yukarıda değinilen sözleşme hükümleri ile Yargıtay kararları ışığında davacı ..., davalı ... ve dava dışı eşi... adına açılan ortak hesapta, davalının tek başına hareket ve tasarruf etme hakkı bulunduğu anlaşılmakla, hesap üzerinde davacı ..., dava dışı... ile davalı ...'nın eşit hakka sahip olduğu, yine müşterek hesaptaki payların da, aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşit olduğu sabittir. Bu nedenle davalı kendi payına isabet eden miktar nedeniyle davacı tarafa borçlu olmayacaktır. Yine müşterek hesaba yatırılan paranın kaynağının araştırılmasına da gerek yoktur. Pay bakımından bir anlaşma bulunduğunu iddia edenin de bu hususu (anlaşmanın varlığını) yazılı belge ile kanıtlaması gerektiği (Yargıtay 3. H.D.'nin 06.05.2013 tarih, 2013/5455 E., 2013/7357 K. sayılı kararı) hususu dikkate alındığında, eldeki dosya kapsamında bu yönde bir ispat da olmadığı anlaşıldığından davalı tarafın dava konusu hesaba yatırılan paranın kaynağına ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmediği, ancak hesap sahiplerinden davalı ...'nın payından fazlası için diğer hesap sahibi ...'nın 1/3 şeklindeki payına isabet eden miktar yönünden yaptığı işlemlerde davacının vekili olarak hareket ettiğinin, payından fazla çektiği miktarda diğer hesap sahibine/mirasçılarına karşı sorumluluğu, hesap verme yükümlülüğü bulunduğunun kabulü gerekir. Bu 1/3 payın hesabında davacı ...'nın yargılama sırasında vefat etmesi ve geriye davalı da dahil 5 mirasçı kalması nedeniyle davalı ... hissenin de mahsubunun zorunlu olduğu, dosya arasındaki bilirkişi raporunda ise bu yönde bir ayrım yapılmaksızın , ortak hesaptaki paranın tamamı muris ...'na aitmiş gibi hesaplama yapıldığı, müşterek hesaptaki payların eşitliğinin göz ardı edildiği, davalının kendi payına isabet eden miktar nedeniyle davacı tarafa borçluymuş gibi toplam hesap bakiyesine göre hesaplama yapıldığı anlaşılmakla rapor hüküm kurmaya elverişli olmadığı, mahkemece, müşterek hesaplardan çekilen paranın 1/3'nün davalıya ait olduğu kabul edilerek, paranın kalan kısmının 1/3 üzerinden davacıların miras payına düşen kısmın hesaplanıp bu miktar oranında davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği, bu doğrultuda Dairemizce müşterek hesabın vadesiz mevduat hesabı olması ve hesaptaki payların eşit olması hususu dikkate alınarak yapılan hesaplamada: 650.000,00 TL'nin 1/3 'ü olan 216.666,67 TL açısından davalı ...'nın, davacı ...'na payından fazlası için yaptığı işlemlerde hesap vereceği, ayrıca davacı ...'nın yargılama sırasında vefat etmesi ve geriye davalı da dahil 5 mirasçı kalması nedeniyle davalı ... hissenin (43.333,33TL) müteveffanın 216.666,67 TL payından mahsubu ile bakiye 173.333,33TL'nin (mirasçı olan dahili davacıların miras payına isabet eden 4/5 pay) dava konusu edilebileceği, dava dilekçesinde ise dava değerinin 50.000,00 TL (fazlaya ilişkin talep ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla) olarak gösterilip ve yargılamanın devamında dava değerine ilişkin herhangi bir ıslah beyanı da bulunmaması nedeniyle taleple bağlı kalınarak söz konusu miktara dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceği anlaşıldığından, mahkemece bu şekilde hesaplama yapılarak karar verilmesi gerekirken, hesap yöntemi hatalı bilirkişi raporu hükme esas alınarak verilen karar yerinde olmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf dilekçesinde bildirdiği istinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan değerlendirmede istinaf başvurusunun kısmen kabulü HMK'nın 352/1-b-2 maddesi uyarınca ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.03.2018 tarihli ve 2016/177 E., 2018/456 K. sayılı kararının kaldırılarak yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç bulunmadığından düzeltilerek yeniden hüküm kurulmasına, davanın kabulüne, 50.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara miras payları oranında ödenmesine" şeklinde karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili cevap ve istinaf dilekçesindeki hususları tekrarlayarak, bilirkişi raporunun yetersiz olduğunu, yeterince araştırma yapılmadan karar verilediğini ileri sürerek usul ve yasaya aykırı İstinaf Mahkemesi kararının kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı kısıtlı, davalı ve davalının eşine ait ortak hesaptaki paranın davalı tarafından aynı bankadaki şahsi hesaba aktarılması nedeniyle söz konusu parada davacı kısıtlının payının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 77 nci maddesi: Haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının malvarlığından veya emeğinden zenginleşen, bu zenginleşmeyi geri vermekle yükümlüdür.
Bu yükümlülük, özellikle zenginleşmenin geçerli olmayan veya gerçekleşmemiş ya da sona ermiş bir sebebe dayanması durumunda doğmuş olur.
Yargıtay 3. H.D.'nin 29/01/2015 tarih, 2014/8903 E., 2015/1635 K. sayılı kararı
Yargıtay 3. H.D.'nin 06/05/2013 tarih, 2013/5455 E., 2013/7357 K. sayılı kararı
Yargıtay 3. H.D.'nin 03/05/2016 tarih, 2015/13109 E., 2016/6939 K. sayılı kararı
Bankacılık Hizmet Sözleşmesi’nin 4.6.1. maddesi: 4.6.1. maddesinde: "Hesabın birden fazla Müşteri tarafından "Ortak Hesap" olarak açıldığı ve aksine bir talimat verilmediği takdirde hesap sahiplerinden her biri hesabın tamamı üzerinde tasarruf yetkisine haiz olup, Ortak Hesap sahiplerinden her biri diğer hesap sahihi veya sahiplerinin hesabı tek başına kullanılmasından doğacak sonuçları kabul ve taahhüt ederler. Ortak Hesap sahiplerinin aksine müştereken yaptıkları yazılı bir bildirim olmadığı müddetçe Ortak Hesap sahipleri eşit hak ve pay oranlarına sahip olup Bankaya karşı her türlü borç, taahhüt ve yükümlülükten müştereken ve müteselsilen sorumludurlar.
3. Değerlendirme
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle yukarıda belirtilen emsal Yargıtay kararlarına uygun şekilde verilmiş olan karara karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.