"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 10/03/2014 başlangıç tarihli sözleşme ile davalıya ait taşınmazı lokanta olarak kiraladığını, ilk 6 aylık kira bedelini peşin ödediğini, kiralananın dekorasyonu ve tadilatı için bir takım giderler yaptığını, ancak binanın yapı kullanım izin belgesi olmaması nedeniyle ilgili belediyeden işletme ruhsatı alamadığını ileri sürerek; peşin ödemiş olduğu altı aylık kira bedeli olan 10.500TL ile 48.000TL zorunlu giderlerini davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacı kiracının kiralananı ilk 6 ay boyunca faal olarak kullandığını, ihtarname ile verilen süre içerisinde binaya ait yapı kullanım izin belgesi alınmasına rağmen davalının sözleşmenin feshi yoluna gittiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yaptığı iyileştirme giderlerinden kiracının sorumlu olacağı gerekçesiyle, davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairemizin 27/03/2019 tarihli 2017/6453 E., 2019/2678 K. sayılı ilamıyla; davacının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra, kira sözleşmesi süresinden önce feshedilmiş olduğundan, sökülüp götürülebilecek imalatların sözleşme hükümleri uyarınca istenemeyeceği, buna göre, davacı tarafından yapılan giderlerin zorunlu ve faydalı imalatlara ilişkin olup olmadığının saptanması zorunlu ve faydalı imalatların bedelinden olduğunun belirlenmesi halinde ise imalat tarihi itibariyle yıpranma payı düşülmüş bedellerinin tespiti ile bu bedellere ilişkin tahliye tarihinden itibaren kalan kira süresi ile orantılı olarak bir değerlendirme yapılması gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; alınan bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne, 17.924,23TL'nin davalıdan tahsiline dair verilen karar, tarafların temyizi üzerine, Dairemizin 28/06/2021 tarihli ve 2021/4172 E., 2021/7406 K. sayılı ilamıyla; tarafların sair temyiz itirazları reddedilerek, tespit edilen
faydalı ve zorunlu imalat bedelinden, kiralananın tahliye tarihi ile kira sözleşmesinin sona erme tarihleri arasında kalan kira süresi ile orantılı bir indirim yapılması amacıyla bilirkişiden ek rapor alınması, ayrıca davacının faiz talebinin değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda; dosya kapsamında bilirkişilerden alınan ek rapor doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 13.744,98 TL’nin ihtar tarihi olan 02/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş (kesin vade bulunması) veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri tarafından usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlenmişse, bu günün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak, sebepsiz zenginleşenin iyiniyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır (TBK 117. madde).
Somut olayda; davacı tarafından davalıya gönderilen .... Noterliğinin 02/10/2014 tarihli ve 06895 yevmiye numaralı ihtarnamesiyle; hesaplanan faydalı ve zorunlu masrafların ihtarnamenin tebliğinden itibaren, 10 gün içinde taraflarına iadesinin talep edildiği, ihtarnamenin de davalıya 09/10/2014 tarihinde tebliğ edildiği, buna rağmen mahkemece, hükmedilen alacağa ihtarnamenin gönderildiği tarihten itibaren faiz işletildiği anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca, mahkemece; 02/10/2014 tarihli temerrüt ihtarında tanınan süre sonunda temerrüdün gerçekleştiği dikkate alınarak, hükmedilen asıl alacağa ilişkin faiz başlangıç tarihinin, süre bitiminden itibaren başlatılması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde 02/10/2014 tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde faize hükmedilmesi, doğru olmayıp bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nın 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm, davalının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının (1) numaralı bendinde yer alan “2-13.744,98 TL nin ihtar tarihi olan 02/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin çıkartılarak yerine “13.744,98 TL’nin 20/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” ifadesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde davacı yönünden karar düzeltme yolu açık, davalı yönünden kapalı olmak üzere, 06/12/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.