"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2055 E., 2022/2130 K.
DAVA TARİHİ : 31.01.2018
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kastamonu 2. Asliye Hukuk (Tüketici) Mahkemesi
SAYISI : 2018/29 E., 2020/87 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; dosya içeriğine göre davacı bakımından reddedilen ve temyize konu edilen toplam miktar 14.149,58 TL olup Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362 nci maddesi uyarınca kesinlik sınırı olarak belirlenen 107.090 TL’nin altında kaldığı anlaşılmakla; davacı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Temyize konu edilen kararda asıl talebin kabul edilen bölümünün duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalı vekilinin duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 24.01.2017 tarihinde dava dışı kişiden, daha önce davalı firma tarafından satışı yapılan aracı satın aldığını, 04.12.2017 tarihinde seyir halinde iken çıkan yangın neticesinde aracın kullanılamaz hale geldiğini, araçta imalattan kaynaklı gizli ayıp bulunduğunu ve ayıbın garanti süresinde ortaya çıktığını, sözleşmeden dönerek bedel iadesi talebi ile gönderilen ihtarnameye rağmen davalının satışı bedelini iade etmediğini ileri sürerek, 160.500 TL satış bedeli, 295 TL çekici masrafı ve 1.145 TL ihtarname gideri olmak üzere toplam 161.938,05 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı; aracın 15.03.2016 tarihinde dava dışı kişiye 147.968,5 TL'den satıldığını, davacı tarafça talep edilen bedelin fahiş olduğunu, araçta meydana gelen hasarın üretimden kaynaklanmadığına dair teknik rapor düzenlettirildiğini, hasarın kullanım hatası ve dış etkenden kaynaklandığını, ayıp malın tüketiciye geçtiği anda mevcut olması gerektiğinden aracın ayıplı olmasından bahsedilemeyeceğini, aksi kanaatte olunması halinde araçtaki bulgular aracın alttan ciddi darbe aldığını gösterdiğinden araçtaki değer kaybı ile kullanım süresince elde edilen yararların araç bedelinden mahsup edilmesini, avans faiz talebinin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafın aracın bakımlarını eksiksiz yerine getirdiği, dışarıdan müdahale ile yangının çıkışı arasında herhangi bir bağlantı kurulamadığı, aracın elektrik tesisatından kaynaklı ayıplı olduğunun 23.03.2020 tarihli bilirkişi raporu ile belirlendiği, buna göre araçta elektrik aksamından kaynaklı imalat hatası bulunduğunun davacı tarafça ispat edildiği, davalının ise aksini ispatlayamadığı gerekçesiyle; davanın kabulüne, 161.938,05 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, dava konusu olan ve hasara uğrayan aracın davacı tarafından davalıya iadesi ve devrine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesine ait olduğunu, Ankara mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu aracın dava dışı üçüncü kişiden ikinci el olarak alındığını, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, bilirkişi raporları ile hükmün çelişkili olduğunu, yangının imalattan kaynaklı ayıba dayalı olmadığını, dava konusu aracın altından darbeye maruz kaldığını, davacının beyanları ile tespitler arasında çelişki bulunduğunu, aracın davacı tarafından kullanıldığı
süreye ilişkin kullanım bedeli ve değer kaybının düşülmesi gerektiğini, avans faizi talep edilemeyeceğini, aracın fatura bedelinin 147.498,47 TL olduğunu, diğer alacak taleplerinin dayanağının bulunmadığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının, dava konusu aracı davalı tarafından satışı yapılan dava dışı 3. kişiden satın almış olmakla halefiyet esasına dayanarak malın ayıplı olduğu iddiası ile açılan eldeki davada tüketici sıfatını taşıması ve davalı ile dava dışı 3. kişi arasındaki işlemin tüketici işlemi niteliğinde olması nedeniyle davaya bakma görevinin Tüketici Mahkemesine ait olduğu, davalının cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmadığı, eldeki dava yönünden kesin yetki halinin de bulunmadığı, dava konusu araç hakkında uzman bilirkişilerden alınan 23.03.2020 tarihli bilirkişi raporu ile dava konusu araçtaki yangının dış etkenlerden kaynaklı olmadığı, araçta var olan elektrik sorunundan çıktığı, dava konusu araçtaki ayıbın esaslı nitelikte ve imalattan kaynaklanmakta olduğu, kullanıcı hatasına dayanan herhangi bir sorun bulunmadığının belirlenmesinin usul ve kanuna uygun olduğu, ancak dava konusu aracın davalı tarafından dava dışı 3. kişiye 147.498,47 TL bedel karşılığında satılmış olması nedeniyle davacının, satıcı olan davalıdan ancak 3. kişi tarafından davalıya ödenen 147.498,47 TL nin tahsilini talep edebileceği gerekçesiyle; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulü ile 147.498,47 TL satış bedeli ile 295 TL çekici masrafının dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, aracın davacı tarafından davalıya iadesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği diğer sebepleri tekrar etmiş, ayrıca halefiyet şartlarının oluşmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, ayıbın sözleşme kurulduğu anda var olması gerektiği ilkesine aykırı davranıldığını, araçtaki hasar bedelinin, değer kaybının, amortisman bedelinin fatura bedelinden mahsup edilmemesinin doğru olmadığını, diğer alacak kalemleri yönünden de istemin yerinde olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalının satıcısı olduğu aracın imalattan kaynaklı ayıplı olduğu iddiasıyla bedel iadesi ve zarar tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Türk Hukuk Lûgatında “Bir malın ya da hizmetin maddi (bir malın niteliklerindeki eksiklik), hukukî (bir malda üçüncü kişilerin ayni hak iddiası) veya ekonomik niteliklerindeki eksiklikler olup genel olarak malın ya da hizmetin değerini veya malda ya da hizmetten beklenen yararları ortadan kaldıran ya da önemli ölçüde azaltan eksikliklerdir” şeklinde tarif edilen (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 106) ayıba ilişkin düzenleme, somut olayda uygulanması gereken 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un (6502 sayılı Kanun) 8 inci maddesinde yer almaktadır.
2. Anılan maddede; “Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında, taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan maldır.
Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar da ayıplı olarak kabul edilir” hükmü düzenlenmiştir. Kanun’da yapılan bu tanımla ayıplı malın özellikle sözleşmeye aykırı mal olduğundan bahsedilmekle, ayıptan doğan sorumluluğun asıl temelinin sözleşme olduğu kabul edilmiştir.
3. Tüketici işlemi niteliğindeki satım sözleşmesine konu edilen malın ayıplı olması hâlinde, tüketici 6502 sayılı Kanun'un 11 inci maddesinde gösterilen dört seçimlik haktan birini kullanabilir. Bunlar; malı iadeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme ve bedel iadesini talep etmek, yenisi ile değişimi talep etmek, bedelde indirim talep etmek ve ücretsiz onarım isteme hakkıdır. Tüketici bu seçimlik haklarını kural olarak bir sınırlamaya tabi olmadan dilediği gibi kullanabilir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür.
4. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı Kanun) 19 uncu maddesinin ikinci fıkrasında; taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmelerin, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılacağı düzenlenmiştir. Buna göre anılan madde uyarınca ticari temerrüt faizinin uygulanabilmesi için, uyuşmazlığın taraflardan birisi için aynı Kanun'un 3 üncü maddesi kapsamında ticari iş olması ve bu ticari işin tacir olan kişi ile tacir olmayan kişi arasında mevcut sözleşmeden kaynaklanması şarttır.
3. Değerlendirme
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının dayandığı yasal ve hukuksal gerekçelere, davacının tacir olan davalıdan avans faizi isteminde bulunabileceğine, davalı tarafça harici darbeye bağlı hasarlanma iddiasının ispatlanamadığına, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 266 ıncı maddesi hükmü uyarınca dosyaya kazandırılan ve hükme esas alınan raporu hazırlayan bilirkişilerin mesleği itibariyle konunun uzmanı oldukları ve raporda yer verilen tespitlerin araçtaki ayıbın üretimden kaynaklı olup olmadığına dair belirsizliği giderdiği, aracın kullanım bedelinin mahsubu talebine ilişkin 6502 sayılı Kanun'da düzenleme bulunmadığı, davacının aracı davalının da ödenen bedeli kullanması karşısında kullanım bedelinin mahsubu talebinin anılan Kanun'un özü ve ruhuna aykırı olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacının temyiz dilekçesinin miktardan REDDİNE,
2.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.