"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2012/342 E., 2022/496 K.
HÜKÜM : Asıl Davada Karar Verilmesine Yer Olmadığına, Birleşen Davada Kısmen Kabulüne
Taraflar arasındaki tapu iptal tescil, bedel iadesi, tazminat asıl ve birleşen davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece asıl davada karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl dava yönünden davacı ... davalı ..., birleşen dava yönünden ise birleşen davacılar ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Asıl davacı asıl dava dilekçesinde; davalı ... ile Boytaş Boyacıoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş arasında imzalanan 20.06.2006 tarihli sözleşmeyle; Meram Belediye Başkanlığına ait Konya ili Meram İlçesi Kozağaç Mahallesinde bulunan 27108 ada 1 nolu parselde kayıtlı taşınmaza 512 daire yapılması ve yapılan dairelerden % 25’inin Meram Belediyesi’ne ait olacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra davalıların yoğun bir şekilde satış kampanyasına başladıklarını, ilgili Belediye Başkanının çeşitli ortamlarda projenin Meram Belediyesinin güvencesi altında yapıldığı ve bu projenin Meram Belediyesinin yüz akı projelerinden biri olduğu konusundaki açıklamaları nedeni ile halkta güven ve inanç oluşturulduğunu, Meram Belediyesinin güven telkinleri dikkate alınarak Konya ili Meram İlçesi Kozağaç Mahallesi 27108 ada 1 nolu parselden Y .......bağımsız bölüm sayılı taşınmazın, Boytaş Boyacıoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’den 115.000,00 TL bedel karşılığı satın alındığını ve satış bedelinin ödendiğini, sözleşmede teslim süresi 30/06/2009 tarihi olmasına rağmen davalılarca teslim yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, teslim ve tescil yönünden davalılara başvurulması üzerine Meram Belediyesi tarafından sözleşmenin feshedildiğinden bahisle bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini, fesih nedeniyle davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin işten el çektirilerek yapılan inşaatlara ... tarafından el konulduğunu belirterek satışa konu taşınmazın eksiksiz hali ile rayiç değeri üzerinden belirlenecek tazminattan şimdilik 5.000,00 TL ile taşınmazın teslim tarihi olan 30.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek kira bedeli ve uğranılan müspet zararın şimdilik 5.000,00 TL'sinin ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2. Birleşen davacı birleşen dava dilekçesinde; davalı ... ile Boytaş Boyacıoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş arasında imzalanan 20.06.2006 tarihli sözleşmeyle; Meram Belediye Başkanlığına ait Konya ili Meram İlçesi Kozağaç Mahallesinde bulunan 27108 ada 1 nolu parselde kayıtlı taşınmaza 512 daire yapılması ve yapılan dairelerden % 25’inin Meram Belediyesi’ne ait olacağının kararlaştırıldığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra davalıların yoğun bir şekilde satış kampanyasına başladıklarını, ilgili Belediye Başkanının çeşitli ortamlarda projenin Meram Belediyesinin güvencesi altında yapıldığı ve bu projenin Meram Belediyesinin yüz akı projelerinden biri olduğu konusundaki açıklamaları nedeni ile halkta güven ve inanç oluşturulduğunu, Meram Belediyesinin güven telkinleri dikkate alınarak Konya ili Meram İlçesi Kozağaç Mahallesi 27108 ada 1 nolu parselden Leylak Apartmanı 9. kat 19 bağımsız bölüm sayılı taşınmazın, Boytaş Boyacıoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’den 108.000,00 TL bedel karşılığı satın alındığını ve satış bedelinin ödendiğini, sözleşmede teslim süresi 30.06.2009 tarihi olmasına rağmen davalılarca teslim yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, teslim ve tescil yönünden davalılara başvurulması üzerine Meram Belediyesi tarafından sözleşmenin feshedildiğinden bahisle bu yükümlülüğün yerine getirilmediğini, fesih nedeniyle davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin işten el çektirilerek yapılan inşaatlara ... tarafından el konulduğunu belirterek satışa konu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline, satışa konu taşınmazın eksiksiz hali ile rayiç değeri üzerinden belirlenecek tazminattan şimdilik 5.000,00 TL ile taşınmazın teslim tarihi olan 30.06.2009 tarihinden itibaren işleyecek kira bedeli ve uğranılan müspet zararın ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tapu iptali ve tescil talebinin mümkün olmaması halinde evin bedeli için ödenen bedelden şimdilik 10.000,00 TL’sinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan tahsili ile evin teslim edilmesi gereken tarihten bu yana işleyecek rayiç kira bedeli ve uğranılan müspet zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Asıl ve birleşen davada; davalı ..., davacıların ihtilaf konusu talepleri yönünden dava tarihinden önce başvuru yapılmadığını, dolayısıyla temerrütün oluşmadığını, ...’nın satış sözleşmesinin tarafı olmadığı gibi herhangi bir satış bedelinin de ödenmediğini, Belediye’nin satış aşamasında herhangi bir imzasının da yer almadığını, buna göre husumet yöneltilemeyeceğini, davacılar ile davalı şirket arasındaki sözleşmenin şekil şartlarından yoksun olup geçersiz olduğunu, kefalet sorumluluğunun bulunmadığını, ortada yazılı bir kefalet sözleşmesinin de bulunmadığını, bu nedenle sözleşmenin kendisi yönünden bağlayıcılığının bulunmadığını, davacıların taleplerinin ancak yüklenici firmanın edimini eksiksiz olarak yerine getirmesi halinde talep edebileceğini, davalı şirketin yüklendiği edimleri eksiksiz olarak yerine getirmediğinden gerek yüklenici şirketin ve gerekse de halefi olan davacıların herhangi bir talepte bulunamayacağını, keza yüklenici şirket ile imzalanan kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında edimlerini gereği gibi ve zamanda yerine getirmediğinden sözleşmenin 17.08.2011 tarihinde feshedildiğini, yüklenici firmanın gerek kat karşılığı inşaat sözleşmesi kapsamında ve gerekse de yapılan süre uzatımlardan kaynaklı olarak borçlu olduğunu, alacakların tahsili yönünde başlatılan icra takipleri bulunduğunu, davacıların yönelttiği taleplerin İdari Yargıda çözümlenmesi gerektiğinden mahkemenin görevli olmadığını, davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını belirterek açılan davaların reddini istemiştir.
2.Asıl ve birleşen davada; davalı ... İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş, diğer davalı ... ile arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalanarak Gedavet Konutlarının inşaatına başlandığını, sözleşmeye dayanılarak konutların satışına başlandığını, sözleşme gereğince diğer davalı ...'na daireler teslim edildikten sonra sözleşmenin belediyece feshedildiğini, diğer davalının edimlerini yerine getirmediğini, şirkete hak edişlerini ödemediğini, sözleşme yapanların aleyhlerine dava açtıklarını, belediyenin edimlerini yerine getirmemesi nedeniyle zarara uğradığını, dairelerin teslim edilmesindeki gecikmede ve tapu kayıtlarına ilişkin gecikmede herhangi bir kusurunun bulunmadığını, ayrıca davaların açılmasına sebebiyet vermediğini, davacıların kira bedeli istemesinin de sözleşmeye göre hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle davaların reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
Asıl davanın açıldığı Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yargılama sonunda 03/01/2012 tarih, 2011/621 E. ve 2012/15 K. sayılı ilamıyla görevsizlik kararı verilmiş, verilen kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 14.03.2012 tarih, 2012/3842 E. ve 2012/6176 K. sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verilerek dosya Tüketici Mahkemesine gönderilmiştir.
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla;
1.Asıl davada, dava konusu taşınmazın 3. kişiye geçmesi sebebiyle davanın konusuz kaldığı anlaşıldığından karar verilmesine yer olmadığına;
2.Birleşen davada ise tapu iptal tescil yönünden davanın reddine, terditli bedel iadesi yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddine, davacı ... Boytaş Boyacıoğlu İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş arasında imzalanan 08.03.2019 tarihli Kozağaç Gedavet Konutları Satış Sözleşmesinin feshine, 10.000 TL sözleşme kapsamında ödenen bedelin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, ıslah ile artırılan miktara ilişkin istemin ise zaman aşımı nedeniyle reddine, kira kaybı tazminatı, müspet zarar ve ödeme tarihinden itibaren ticari faiz isteği yönünden açılan davanın reddine karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl dava yönünden davacı ... davalı ..., birleşen dava yönünden ise birleşen davacılar ve davalı ... vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Asıl davacı; güven teorisi gereği davalı Belediyenin de sorumlu olduğunu, bu nedenle kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Birleşen davacılar; ıslah edilen kısmın zaman aşımına uğradığı gerekçesiyle ret kararı verilmesinin, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı ... vekili; asıl dava yönünden yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu olmadığı gerekçesiyle verilen kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
4.Davalı ... vekili; birleşen dava yönünden tapunun 3. şahıs üzerinde olduğunu, satışın mükerrer olduğunu, ödeme makbuzu ve güven teorisinin Türk hukuk sisteminde bulunmadığını, sözleşmelerin sonradan düzenlenme iddialarının araştırılmadığını, senet asıllarının ödeme olarak kabul edilmesinin, usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık asıl ve birleşen davada (terditli) tapu iptal tescil, sözleşmenin feshi, bedel iadesi, tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
a.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 16.05.2019 tarihli ve 2018/13-977 Esas ve 2019/572 Karar sayılı kararı şöyledir:
"...Davalı ... satış sözleşmesinin tarafı değil ise de, Kozağaç Gedavet Konutları isimli projenin reklam, ilan, broşür ve diğer tanıtım faaliyetlerinde Belediyenin ismi ve logosu davalı Şirket ile birlikte, yan yana yer almış, inşaatın Belediye ile işbirliği içerisinde yürütüldüğü açıkça vurgulanmış, bizzat o dönemin belediye başkanının söz konusu proje ile ilgili demeçleri halka duyurulmuş, inşaatın Belediyenin öncülüğünde yapıldığı pek çok tanıtım materyalinde vurgulanmış, yerel ve ulusal gazetelerde, haber sitelerinde aynı hususlar belirtilerek projenin reklamı yapılmış, Belediyenin internet sitesinde dahi projenin kendilerinin öncülüğünde inşa edileceği bildirilmiş, inşaatın açılışında bizzat Belediye Başkanı yer almıştır. Tüm bu hususlar proje ile ilgilenen alıcılarda inşaatın Belediyenin güvencesi altında yapıldığı hususunda haklı ve korunmaya değer güven oluşturduğu açıktır. Davalı ... tarafından diğer davalı yüklenici Şirket’e tanıtım materyallerinde belediyenin isminin kullanılmaması yönünde ihtarlar gönderildiği, bu nedenle sorumluluklarının bulunmadığı savunulmuş ise de, bu yönde kamuoyuna yapılmış herhangi bir bilgilendirme mevcut olmadığı gibi, tam tersine yalnızca ilan ve broşürler değil pek çok iletişim platformunda da Belediyenin desteğinin varlığı benimsenmiş, Belediyeye ait bilboardlarda ve çöp kamyonlarında dahi, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi gereği Belediyeye ve davalı Şirkete düşecek daireler arasında hiçbir ayrım gözetilmeksizin, projenin Belediye-Şirket işbirliği ürünü olduğu görüntüsü yaratılmıştır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, sözleşmenin nispiliği ilkesi gereğince Belediyenin sorumluluğuna gidilemeyeceği, aksi yöndeki bir kabulün arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri uygulamasına aykırı düşeceği, Belediyenin kendisine düşecek dairelerin satışı için reklamlarda yer aldığı, garantörlüğünün bulunmadığı, bu nedenle Özel Daire bozma kararının yerinde olduğu ve direnme kararının bozulması gerektiği yönündeki görüş açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Sonuç itibariyle yerel mahkemenin satış sözleşmesinin davalı Şirket tarafından ifa edilememesi nedeniyle diğer davalı Belediyenin güven sorumluluğu gereğince davada sıfatının bulunduğu yönündeki direnme gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir. "
b. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un, "Ayıplı Mal" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
“Tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda, bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile birlikte ayıplı malın neden olduğu ölüm ve/veya yaralanmaya yol açan ve/veya kullanımdaki diğer mallarda zarara neden olan hallerde imalatçı üreticiden tazminat isteme hakkına da sahiptir.... ” şeklindedir.
c. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un, "Ayıplı Mal" kenar başlıklı 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrası şöyledir:
"...Bu talepler zarara sebep olan malın piyasaya sürüldüğü günden başlayarak on yıl sonra ortadan kalkar. Ancak, satılan malın ayıbı, tüketiciden satıcının ağır kusuru veya hile ile gizlenmişse zamanaşımı süresinden yararlanılamaz."
d. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un, "Ayıplı Mal" kenar başlıklı 30 uncu maddesi şöyledir:
"Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümler uygulanır."
e. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "On Yıllık Zamanaşımı" kenar başlıklı 146 ncı maddesi şöyledir:
“Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.”
f.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "Seçimlik Haklar" kenar başlıklı125 inci maddesi şöyledir:
"Temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde, borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararın giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme hâlinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir."
g.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun, "Borçlunun temerrüdü" kenar başlıklı 117 inci maddesi şöyledir:
" Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Borcun ifa edileceği gün, birlikte belirlenmiş veya sözleşmede saklı tutulan bir hakka dayanarak taraflardan biri usulüne uygun bir bildirimde bulunmak suretiyle belirlemişse, bugünün geçmesiyle; haksız fiilde fiilin işlendiği, sebepsiz zenginleşmede ise zenginleşmenin gerçekleştiği tarihte borçlu temerrüde düşmüş olur. Ancak sebepsiz zenginleşenin iyi niyetli olduğu hâllerde temerrüt için bildirim şarttır.
"
h. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun, "Dava Konusunun Devri" kenar başlıklı 125 inci maddesinin ikinci fıkrası şöyledir:
"Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa ,devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder. (Ek cümle:22/7/2020-7251/11 md.) Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur."
ı.Zaman aşımı ilk itirazı konusunda Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 10.10.2022 tarih ve 2022/6208 Esas 2022/7561 Karar sayılı kararının ilgili bölümü şöyledir:
" Diğer davalı tarafın ıslaha karşı zamanaşımı yönünden bir itirazının olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalılardan birinin zamanaşımı savunması ileri sürüp, diğerlerinin ileri sürmemesi halinde, teselsül kurallarına dayanarak zamanaşımı definde bulunmayanlar ya da süresinden sonra bulunup da bu defileri itiraza uğrayanların zamanaşımı definden yararlanmalarına olanak bulunmamaktadır. "
i.Konya Gedavet Konutları'na ilişkin emsal Yargıtay Kararları.
3. Değerlendirme
Asıl davanın incelenmesinde;
1.Davacı yan dava dilekçesinde ve satış sözleşmesinde belirtilen 19 nolu daireye ilişkin bedel iadesi ve tazminat talebinde bulunmuşsa da; İlk Derece Mahkemesince 20 nolu dairenin, davacının duruşmadaki beyanı, tapu belgesi, tarafların bu yönde mutabık kalması gerekçesiyle dava konusu taşınmaz olarak kabul edildiği anlaşılmıştır.
2.Dava konusu taşınmaz davacı üzerine tapuda tescilli iken, dava esnasında 30.09.2014 tarihinde 3. şahsa devredildiği anlaşılmıştır. O halde yukarıda açıklanan HMK'nın 125/2 inci maddesindeki yasal düzenleme ışığında mahkemece bir karar verilmesi gerekirken, davanın konusuz kaldığı gerekçesiyle ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.
4.Bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
Birleşen davanın incelenmesinde;
5.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hakim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalı ... vekilinin tüm, davacılar vekilinin ise aşağıdaki 6. nolu paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
6.Davalılar Meram Belediyesi ile Boytaş A.Ş. arasındaki sözleşmenin feshedildiği ve ifanın imkansızlaştığı 17.08.2011 tarihinden itibaren, 10 yıllık zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır. Davacılar vekili 31.12.2021 tarihli dilekçesiyle, 108.000,00 TL olarak talebini ıslah etmiş olup; bu talebe karşı davalı ... vekili tarafından ıslah edilen kısım yönünden zamanaşımı itirazında bulunulmuştur. Diğer davalı tarafın ıslaha karşı zamanaşımı yönünden bir itirazının olmadığı dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalılardan birinin zamanaşımı savunması ileri sürüp, diğerlerinin ileri sürmemesi halinde, teselsül kurallarına dayanarak zamanaşımı definde bulunmayanlar ya da süresinden sonra bulunup da bu defileri itiraza uğrayanların zamanaşımı definden yararlanmalarına olanak bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, tüm davalıların süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulundukları kabul edilerek ıslah edilen kısım yönünden davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, İlk Derece Mahkemesinin kararının bu sebeple bozulması gerekmiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Asıl dava dosyası yönünden, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Asıl davada bozma nedenine göre, tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,
Birleşen dava dosyası yönünden, İlk Derece Mahkemesi kararının davacılar yararına BOZULMASINA,
Birleşen davada davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
Birleşen davada peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılara iadesine,
6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,18.01.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.