"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/370 E., 2022/343 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulü
Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı şirket vekili, avukat olan davalı ile şifahi olarak anlaştıklarını ve şirket adına yapılan 14.09.2009 tarihinde başlatılan icra takibi nedeniyle 21.000 TL takip masrafının banka havalesi ile, 7.500 TL vekalet ücretinin ise elden ödendiğini, davalıya takip masrafı ödenmesine rağmen ayrıca 6.768,10 TL peşin harç bedeli ile 13 adet tebligat gideri daha ödendiğini, yapılan icra takibinde bir gelişme olmadığını, davalının yoğun olması nedeniyle bir vekille daha icra dosyasının takip edilmesi gerektiğini söylediğini, davalı ile yapılan görüşme üzerine dosyaya 20.01.2012 tarihinde başka bir avukatın vekaletname sunduğunu, davalı bu duruma icazet vermiş olmasına rağmen vekalet ücreti alacağı adı altında aleyhlerine ... 9. İcra Müdürlüğünün 2012/8657 sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, takibin kesinleştiğini, davalının görevini kötüye kullanarak yaklaşık 15.000 TL'yi fazla masraf adı altında aldığını ve icra dosyası ile ilgilenmediğini, davalının icra dosyasında en son 19.01.2011 tarihinde haciz talebinde bulunduğunu, bu tarihten sonra herhangi bir işlem yapmadığından dosyanın takipsiz bırakıldığını, başka avukata vekalet verilen tarihte zaten dosyanın takipsiz olduğunu, bu nedenle borçlu olmadığının tespiti ile %20'den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı, davacı ile aralarında yazılı bir sözleşme olmadığından yasal ücret tarifesine göre avukatlık ücretinin 59.550 TL olacağını, kendisine elden ödeme yapılmadığını, bankadan ödeme yapıldığı tarihten sonra işleme geçildiğini, dosyanın iş sahibi tarafından başka bir avukata verilebilmesi için Avukatlık Kanunu'nun 172 nci maddesine göre yazılı muvafakatin olması gerektiğini, ancak muvafakat vermediğini, davacıya, takibin sürüncemede kalacağı, karşı tarafın mal varlığının şüpheli olduğu, hakkında karşılıksız çeklerle ilgili şikayetler olduğu, iş yerinin uzun süredir faal olmadığı gibi bilgilerin anlatıldığını ve takip konusu borç miktarının şirket muhasebesinde zarar kaydı oluşturulması için beklemeye alındığını, kendisine geri dönüş yapılmadığını, aramalarına da cevap verilmediğini, bunun üzerine 17.02.2012 tarihinde icra dairesine gittiğinde başka bir vekilin dosyada vekaletinin olduğunu gördüğünü, icra dosyasında gerekli özenin gösterildiğini, tanık dinlenilmesine muvafakat vermediklerini, ayrıca başkaca icra takipleri ve davaların olduğunu, bunlar için de ücretlerinin ödenmediğini, dava dilekçesinde bahsedilen paraların bazılarının işbu dava ve icra takipleri için olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
III. MAHKEME KARARI
... 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.03.2016 tarihli ve 2013/407 E., 2016/80 K. sayılı kararıyla; ... 4. İcra Müdürlüğünün 2009/24992 sayılı icra takip dosyasında davalının davacı şirket adına vekil olarak icra takibine başladığı, bir süre icra dosyasında işlem yaptığı, 20.01.2012 tarihinde icra takip alacaklısı davacı şirket adına başka bir vekil olan Av....'ın vekaletname sunduğunu, davalı avukatın ise 23.11.2012 tarihinde yani diğer avukatın vekaletname sunduğu tarihten yaklaşık 10 ay sonra icra dosyasına başvurmuş olması karşısında davalının özen görevini yerine getirmediği sonucuna varılmakla, yine davacı tarafça davalıya gönderilen ödemelere ilişkin banka dekontları ve icra takibi yapılırken kesilen mutemed alındıları da dikkate alındığında, davalının davacıdan talep edebileceği vekalet ücreti alacağı kalmadığı gerekçesiyle davacının davasının kabulüne, ... 9. İcra Müdürlüğünün 2012/8657 sayılı icra takip dosyasında takibe konu olan alacaktan dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine, tarafların inkar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 30.05.2019 günlü, 2016/16549E.- 2019/7003K. sayılı ilamı ile; somut olay incelendiğinde söz konusu icra dosyasına 20.01.2012 tarihinde başka bir avukatın vekaletname sunduğu ve davalı avukatın 20.02.2012 tarihli ihtarname ile başka bir avukata vekalet verilmesi hususunda kendisinden izin alınmadığı gerekçesi ile Avukatlık Kanunu'nun 172 nci maddesi gereğince vekalet ücreti almaya hak kazandığını ileri sürülerek istifa ettiği ve 23.11.2012 tarihinde icra dosyasından kendi adına talep açarak dosyanın fotokopisini istediğinin anlaşıldığı, istifanın haklı olup olmadığı hususu mahkemece değerlendirilmeksizin eksik inceleme ile hüküm kurulduğundan mahkemece, gerektiğinde konusunda uzman bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınmak ve mahkemece istifanın haklı olup olmadığı hususunda yeterli inceleme ve değerlendirme yapılarak, istifanın haklı olması durumunda istifa edilen tarihteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplama yapılması gerektiği de dikkate alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, taraflar arasında vekalet sözleşmesinin kurulduğu, davacının ... 4. İcra Müdürlüğündeki 2009/24992 esas sayılı takip dosyasında davalının, vekil sıfatıyla davacının işlerini takip ettiği, davalı vekilin muvafakati alınmadan ve kendisine yazılı bir bildirim yapılmadan dosyaya avukat ... isimli bir vekil tarafından vekaletname sunulduğunun görüldüğü, her ne kadar davacı taraf, başka bir avukat ile temsil edileceği hususunun davalı tarafa tebliğ edildiğini beyan etmiş ise de, davacı tarafın üzerine düşen bildirim yükümlülüğünü ispat edemediğinin görüldüğü, davalı tarafın Avukatlık Kanunu'nun 172 nci maddesi uyarınca kendisine bildirim yapılmadan başka bir avukat dosyaya dahil edildiğinden istifa ettiğinin görüldüğü ve bu istifanın haklı olduğu kanaatine varıldığı, davalı tarafın davacı adına vekil sıfatıyla temsil ettiği işler nedeniyle talep edebileceği vekalet ücretinin hesaplanabilmesi için bilirkişiden rapor aldırıldığı ve itirazlar üzerine en son sunulan ek rapora denetime elverişli olması nedeniyle itibar edildiği, davalı tarafın davacıdan isteyebileceği vekalet ilişkisinden kaynaklı ve haklı istifa nedeniyle talep edebileceği miktarın 31.245,10 TL olduğu kanaatine varıldığı, davalı tarafça talep edebileceği miktardan fazlasına yönelik takip başlatıldığı anlaşılmış olduğundan, takip miktarından talep edebileceği miktar mahsup edilerek fazladan talep edilen miktar bakımından davacının icra dosyasında borçlu olmadığının tespit edildiği gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davanın 28.304,90 TL'lik asıl alacak bakımından davasının kabulü ile ... 9. İcra Müdürlüğünün 2012/8657 esas sayılı icra dosyasında takip alacaklısına borçlu olmadığının tespitine, fazlaya yönelik talebin reddine(31.245,10), eldeki dava yargılamayı gerektirir nitelikte olması nedeniyle her iki tarafın da icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin karşılıklı olarak reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuran
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davalı, her ne kadar müvekkil şirkete 20.02.2012 tarihli ihtarname ile vekalet ilişkisini sona erdirmeye yönelik bildirimde bulunmuşsa da, icra dosyasından istifa etmediğini, hatta ihtarname gönderdikten sonra 23.11.2012 tarihinde dosyadan alacaklı vekili sıfatıyla fotokopi aldığını, davalı avukata 20.01.2012 tarihli iadeli taahhütlü mektupla bildirim yapıldığını, bu bildirimin davalı tarafından 23.01.2012 tarihinde tebliğ alındığını, dilekçelerinin ekinde PTT'nin... Barkod numaralı evrakların asıllarını mahkeme dosyasına sunduklarını, mahkemenin PTT İl Müdürlüğü'nden bu evrakları istediğini ancak 10 yıldan fazla zaman geçmiş olması nedeni ile evrakın zamanaşımına uğradığı ve kayıtlarda bulunmadığı cevabına istinaden, asılları sunulan tebliğ gönderisinin bulunamaması nedeni ile ispat yükünün taraflarına yüklenerek davanın kısmen reddine karar verildiğini, yargılamanın neredeyse 10 yıl sürmesinin kendilerinin sorumluluğunda olmadığını, davalı avukat ikinci vekâleti öğrenmesinden bir ay sonra şirketlerine ihtarname gönderdiğinden davalının zımnen muvafakat ettiğinin açık olduğunu, kesinlikle kabul etmemekle yerel mahkemenin, davalının istifasının haklı olduğunu takdir etse bile davalının gerekli özeni gösterip göstermediği konusunda değerlendirme yapmadığını, davalı avukatın uzunca bir süre dosyada işlem yapmadığını ve dosyanın işlemden kaldırıldığını, ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı vekili; mahkemenin haklı istifanın olduğu 2012 yılına ait asgari ücret tarifesine değil, 24.12.2021 tarihli ek bilirkişi raporundaki hesabı dikkate alarak, işe başlama tarihi olan 2009 yılındaki asgari ücret tarifesine göre hüküm kurduğunu, 02.11.2021 tarihli esas bilirkişi raporunda yargıtay kararına uygun olarak, istifa tarihi olan 2012 yılına ait avukatlık asgari ücret tarifesine göre hesaplama yapılarak, istifanın haklı olması halinde 45.396,10 TL alacaklarının olduğu sonuca ulaşıldığını, bilirkişi raporunda "Davalının savunmaları" başlığı altında davalı avukatın davacı adına yaptığı işler alfabetik olarak maddeler halinde belirtilmesine rağmen bu işler ile ilgili vekalet ücretinin değerlendirilmediğini, bu konudaki itirazlarının göz önüne alınmadığını, davacı tarafça davalı avukata bir çok iş yaptırıldığından verdikleri para ile ilgili bir hesap da istemediklerini, avans olarak gönderilen bilirkişi raporunda da belirtilen 21.000 TL'nin dava konusu icra dosyası masrafları dışında kalan miktarının belirtilen işlerden kaynaklı ücretlere mahsuben uhdelerinde kaldığını, belirttiği işlerle ilgili avukatlık ücretlerini bu şekilde tahsil ettiğini, tahsil edemediği miktarın davacı adına yaptığı icra takibi ile ilgili vekalet ücreti olduğunu, o ücretin ise haklı istifanın yapıldığı 2012 tarihindeki asgari ücret tarifesindeki miktar olduğunu, davalının aldığı ve davacı adına icraya koyduğu işin 1.350.000 TL'lik bir iş olduğunu, Avukatlık Kanunu'nu 164 üncü maddesine göre alacağın yüzde onu ile yüzde yirmisi arasında bir miktarı vekalet ücreti olarak isteyebilirken, davalı müvekkilinin asgari ücret tarifesine göre istemde bulunduğunu, karşı vekalet ücreti ile ilgili de bir istemde bulunmadığını, eğer hakkaniyet aranıyorsa davalının bu talepleri ile yeterince hakkaniyet gösterdiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı avukatın davacının vekili olarak görev yaptığı esnada bilgilendirilmeden dosyaya başka bir vekil sunulmasından dolayı haklı istifa iddiasına dayalı vekalet ücretine yönelik başlattığı icra takibinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
2. Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK)
3. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun "İş sahibinin işi başka bir avukata vermesi" başlıklı 172 inci maddesinde; "İş sahibi ilk anlaşmayı yaptığı avukatın yazılı muvafakati ile başka avukatları da işin kovuşturma ve savunmasına katabilir. İş sahibi ilk avukatın muvafakatini kendisine tevdi veya tebliğ edilecek bir yazı ile en az bir haftalık süre vererek talep eder. Avukat bu süre içerisinde cevap vermemişe muvafakat etmiş sayılır. İlk avukatın muvafakat etmemesi halinde vekalet akdi kendiliğinden sona erer. İş sahibi muvafakat etmeyen avukata ücretin tamamını ödemekle yükümlüdür." şeklinde düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece uyulmasına karar verilen bozma ilamında; mahkemece istifanın haklı olup olmadığı hususunda inceleme ve değerlendirme yapılarak, istifanın haklı olması durumunda istifa edilen tarihteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplama yapılmasının gerektiği belirtilmesine rağmen, mahkemece hükme esas alınan 24.12.2021 tarihli bilirkişi ek raporuna göre, davacı vekilinin talebi üzerine 2009 yılı AAÜT uyarınca hesaplama yapılarak davacının 31.245,10 TL bakiye ücret alacağının bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Avukatlık Kanunu'nun 172 inci maddesi uyarınca davalı avukatın, kendisine bildirim yapılmadan başka bir avukat dosyaya dahil edildiğinden istifa ettiğinin görüldüğü ve bu istifanın haklı olduğu kanaati yerindedir. Ancak bozma ilamında, açıkça istifanın haklı olması durumunda istifa edilen tarih yani 2012 yılına ait AAÜT'ye göre hesaplama yapılması gerektiği belirtilmiş olduğundan işe başlama tarihi yani 2009 yılına ait AAÜT uyarınca hesaplama yapılan bilirkişi ek raporunun hükme esas alınmış olması doğru değildir. Eş söyleyişle, Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.
2. O halde mahkemece, Avukatlık Kanunu'nun 172 inci maddesi uyarınca davalı avukatın kendisine bildirim yapılmadan başka bir avukat dosyaya dahil edildiğinden istifanın haklı olduğu gözetilerek bozma ilamı doğrultusunda istifa edilen 2012 yılına ait Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplama yapılan 02.11.2021 tarihli bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalının yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
2. Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene davalıya iadesine,
6100 sayılı HMK'nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
15.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.