"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2574 E., 2022/2078 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/359 E., 2021/250 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararda dava değerinin duruşma sınırının altında olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca davalı vekilinin duruşma isteğinin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili; davalı avukatın İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2006/527 Esas 2013/54 Karar sayılı dosyasında vekillik görevini üstlendiğini, davanın kesinleşerek 151.500 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminatın davalı lehine tahsiline karar verildiğini, davalı avukatın kesinleşen kararı İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2014/27455 sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, 17.03.2016 tarihinde ahzu kabz yetkisi uyarınca tahsil ettiği dosya alacağının 5.000 TL'lik kısmını 23.03.2016 tarihinde kendisine ödediğini ancak kalan kısmını ödemediğini, davalı avukata dosya alacağının yasal avukatlık ücreti kesildikten sonra banka hesabına gönderilmesi istemli ihtarname gönderdiğini, davalının cevabi ihtarnamesinde ise toplam 200.955,89 TL'nin tahsil edilen alacaktan keserek kanunen mahsup ettiğini belirttiğini, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin kararı kesinleştiği halde İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2014/27455 sayılı dosyasında 10.000 TL manevi tazminat ve davalı tarafından davacıdan hapis hakkı ile tahsil edilen yasal vekalet ücretinin 1/4'lük kısmının tahsilde hesaplanmadığının ve 29.803,30 TL eksik tahsilat yapıldığının anlaşıldığını, davalının hiç bir bilgi vermeden davayı fahiş olarak ıslah ettiğini ihtarnamede bildirdiğini, 64.405 TL karşı vekalet ücreti çıkmasına neden olduğunu, bunun üzerine davalı avukatı azil ettiğini, davanın kazanılan ve kesinleşen bölümünün 151.500 TL maddi ve 10.000 TL manevi tazminat olduğunu, Avukatlık Kanunu'nun 164 maddesi uyarınca avukatın emeğine göre mahkemece ilamın kesinleştiği tarihteki müddebihin değerinin %10 ile %20'lik kısmının avukatlık ücreti olarak belirleneceğinin düzenlendiği, davalı avukat 150.000 TL ücreti hapis hakkı uyarınca mahsup ederek haksız olarak fazla tahsilat yaptığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve belirsiz alacak hükümleri uyarınca dava belirlenebilir hale geldiğinde artırılmak üzere 117.700 TL alacağın ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 28.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili 19.02.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle; 117.700 TL olan talebini 6.290 TL artırarak 123.990 TL nin 26.03.2016 tarihinden bu yana işleyecek yasal faizi birlikte tahsili talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacı ile eski eşinin bu dava için kendilerine hiç bir ödeme yapamayacakları, dava bitince tazminat davası bakımından harcı yatırılan dava konusu tutar üzerinden % 10 ücret ödeyecekleri, dava masraflarının ise davacının eski eşi Varol Yaşaroğlu tarafından ödeneceği konusunda yazılı bir sözleşme yapılmadan anlaştıklarını, davanın seyrinde ıslahtan sonra davacı ile eski eşi arasında bir protokol yapılarak masraf ve avukatlık ücreti düşürüldükten sonra kalan tutarın ikiye paylaştırılması şeklinde anlaştıklarını, davacının bilgisi ve haberi olmadan 1.500.000 TL'lik maddi tazminat davası açıldığı iddiasının dürüstlük ilkesini ayaklar altına alan yalan bir beyan olduğunu, davanın seyri boyunca davacı tarafça hiç bir vekalet ücreti ödenmediğini, 08.12.2009 tarihli protokole göre makbuz karşılığında davacıya 5.000 TL ödeme yapıldığını, davacı adına tüm dava masraflarının davacının eski eşi tarafından karşılandığını ve bu masrafların toplamı olan 59.555 TL'nin 29.03.2016 tarihinde Varol Yaşaroğlu'na havale edildiğini, icra müdürlüğünden 437.313,93 TL hesabına para geldiğini, bu tutardan 168.932,83 TL'nin 29.03.2016 tarihinde davacıya gönderildiğini, bu şekilde davacıya toplam 185.493,54 TL ödeme yapıldığını, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu belirterek haksız ve yersiz davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; azlin haklı olduğu, davalının bahsi geçen mahkeme ve icra dosyaları ile sonrasında celbi sağlanan ve ek rapora konu edilen mahkeme dosyası ile savcılık dosyaları yönünden talep edebileceği vekalet ücreti alacağı toplamının maksimum 79.412,80 TL olabileceği, bu miktar davalının yedinde tutmuş olduğu 203.825,89 TL'den düşüldükten
sonra davacının talep edebileceği alacak miktarının 124.413,09 TL olabileceği, taleple bağlılık ilkesinin gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; mahkemece benimsenen ücret hesaplamasının müdeahbih üzerinden yapılması gerektiğini, davacı ile eski eşinin bu dava için kendilerine hiç bir ödeme yapamayacakları, dava bitince tazminat davası bakımından harcı yatırılan dava konusu tutar üzerinden % 10 ücret ödeyecekleri, dava masraflarının ise davacının eski eşi Varol Yaşaroğlu tarafından ödeneceği şeklinde yazılı bir sözleşme yapılmadan anlaştıklarını, gerekçeli kararda yer alan tespitlerin somut durumla örtüşmediğini, mahkemenin yaptığı ücret hesabının emredici kanun hükümlerine ve yargıtay içtihatlarına aykırı ve gerekçesiz olduğunu, davacının azil işleminin tamamen kötü niyetli ve haksız bir azil olduğunu, davalı tarafından yapılan avukatlık ücreti tahsilatı ve kullanılan hapis hakkının hukuka tamanen uygun olduğunu, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ayrıca alınan bilirkişi raporunun taraf, mahkeme ve istinaf kanun yolu denetimine olanak sağlayacak şekilde düzenlendiği ve hükme esas alınmaya yeterli olduğu, mahkemece verilen kararın yerinde bulunduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf sebeplerini tekrar ederek, bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesiz olduğunu ve kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini duruşmalı olarak talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, vekalet sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.1136 Sayılı Avukatlık Kanunu'nun Avukatlık Ücreti başlıklı 164/4 üncü maddesi şöyledir:
"Avukatlık asgarî ücret tarifesi altında vekâlet ücreti kararlaştırılamaz. Ücretsiz dava alınması halinde, durum baro yönetim kuruluna bildirilir.(Değişik üçüncü ve dördüncü cümle:13.01.2004 –
5043/5 md.) Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır."
2.1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun Avukatlık Ücretinin Belli Bir İşe Hasredilmesi başlıklı 173/2 inci maddesi şöyledir:
“Avukata tevdi edilen işin yapılması veya yapıldıktan sonra sonucunun alınması için gerekli bütün vergi, resim, harç ve giderler, iş sahibinin sorumluluğu altında olup, avukat tarafından ilk istekle avukata veya gerektiği yere ödenir. Bu harcamaların avukat tarafından yapılabilmesi için yeteri kadar avansın iş sahibi tarafından verilmiş olması gerekir.”
3.Kökleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve özellikle yine 3. Hukuk Dairesinin 04.06.2021 tarih ve 2020/5616 Esas ve 2021/6006 Karar sayılı ilamı ile 17.02.2021 tarih ve 2020/5105 Esas ve 2021/1576 Karar sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
“...İşin görülmesi için gerekli olan tüm masrafların iş sahibi tarafından işin başında avukata ödenmiş olduğu karine olarak kabul edilmeli, bunun aksini ileri süren, başka bir ifade ile müvekkilinden masraflar için avans almadığını iddia eden avukatın da, bu iddiasını ispat etmekle yükümlü olduğu kabul edilmelidir...”
4.1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun Avukatın Hapis Hakkı ve Avukatlık Ücretinin Rüçhanlı Bulunması başlıklı 166/1 inci maddesi şöyledir:
“Avukat, müvekkili tarafından verilen veya onun namına aldığı malları, parayı ve diğer her türlü kıymetleri, avukatlık ücreti ve giderin ödenmesine kadar, kendi alacağı nispetinde elinde tutabilir.”
5.Hapis hakkı konusunda Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.02.2019 tarih ve 2016/5601 Esas ve 2019/2217 Karar sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
“...Davalı-bir. davacı avukat, icra dosyasından vekil olarak tahsil ettiği meblağları ücret alacağına mahsuben yedinde tuttuğunu, hukuki tanımıyla Avukatlık Kanunu'nun 166. maddesi gereğince “hapis hakkı”nı kullandığını ileri sürdüğüne göre, davada öncelikle hapis hakkının, nasıl ve hangi şartlarda kullanılması gerektiği üzerinde durulmalıdır...”
6.Yine hapis hakkı konusunda Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 27.06.2019 tarih ve 2016/21696 Esas ve 2019/7894 Karar sayılı ilamının ilgili bölümü şöyledir:
“...Davalı, vekil olarak tahsil ettiği dava konusu alacağı, ücret alacağına mahsuben yedinde tutmuş, hukuki tanımıyla Avukatlık Kanununun 166. maddesi gereğince “hapis hakkı”nı kullanmış olup vekalet ücreti alacağının hesabında azlin haklı olup olmadığının tespiti gerekir...”
7.1136 Sayılı Avukatlık Kanunu’nun Avukatın İşi Takipten Vazgeçmesi, Azli ve Ücretin Gününde Ödenmemesi başlıklı 174/2 inci maddesi şöyledir:
“Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.”
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz eden tarafın davalı vekili olduğu ve aleyhe bozma yasağının dikkate alınması gerektiği değerlendirilerek temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.