"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/389 E., 2022/2949 K.
DAVA TARİHİ : 04.06.2015
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/261 E., 2021/328 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının başvurusunun esastan reddine, davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; 2009 yılında adli müzayakaya düştüğünü ve ekonomik durumu düzelinceye kadar bir kısım taşınmazlarını aralarında yaptıkları sözleşme ile davalı ve eşine devrettiğini, Üsküdar ve Fatih'te bulunan bağımsız bölümleri geçici olarak davalıya, Silivri'de bulunan yazlığın ise davalının eşi Aylin'e satış gibi gösterilmek suretiyle bankadan konut kredisi de kullanılarak geçici olarak devredildiğini, taşınmazların sözlü ikazlara rağmen iade edilmediğini, taşınmazların iadesi ile çek ve senetlerin bedellerinin ödenmesinin ihtarname ile bildirildiğini, ancak taşınmazların üçüncü kişilere devredildiğini öğrendiğini, aynen iade mümkün olmadığından taşınmazların bedelleri tespit edilerek nakden iade edilmesi gerektiğini, davalı ve eşi hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, davalıların haksız ve sözleşmeye aykırı tutumları nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek; şimdilik 10.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile 715.000 TL'ye artırarak ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; 2009 senesinde maddi sıkıntıya giren davacının iflas ettiğini, önceki alış veriş için verdiği çek ve senetlerinin bu dönemde protesto olduğunu, kendisince yasal işlem yapıldığını, aralarındaki uzlaşma sonucunda borcunun bir kısmını karşılayacak şekilde taşınmazların bazılarını satın almak zorunda kaldığını, borcun kalan kısmı ile ilgili icra dosyalarının hala devam ettiğini, gösterdiği iyiniyet dolayısıyla davacının oğlunun kendi firmasında çalışmaya başladığını, çalıştığı dönemde davacının oğlunun imzalı boş bir kağıdı eline geçirdiğini ve bir gün ortadan kaybolduğunu, dava dilekçesine ekli sözleşmenin de bu boş kağıdın üzerine yazılarak oluşturulduğunu, bu sözleşmenin kriminal incelemeye tabi tutulması gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının dava konusu edilen Üsküdar ve Fatih ilçelerindeki iki ayrı bağımsız bölümü davalının imzasının yer aldığı sözleşme hükümleri uyarınca inançlı işleme dayalı olarak davalıya devrettiği, dinlenen tanık beyanlarına göre davacının işlerinin ve ekonomik durumunun bozulduğu, taraflar arasında çok eskiye dayanan komşuluk ilişkisi olduğu, davacının kredi borçlarını ödeyememesi nedeni ile haciz tehdidi altında taşınmazları davalıya devrettiği, bağımsız bölümlerin davalı tarafından bedelsiz temlik alındığı, kayıtsız şartsız geri verileceğinin yazılı olarak kabul edildiği belgenin 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararında öngörülen inançlı işlem belgesi niteliğinde olduğu, davacının inançlı temlik iddiasını yazılı delille kanıtlandığı, iki bağımsız bölüm değerinin 450.000 TL olduğu, dava konusu diğer taşınmazın dava dışı Aylin Yıldız'a devredildiği, inançlı işlem niteliğindeki sözleşmede Aylin Yıldız imzasının yer almadığı ve bu kişiye husumet yöneltilmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 450.000 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalının eşine taşınmazın kredi çekilmesi için devredildiğini, sözleşmenin sadece inanç sözleşmesi olmadığını, davalı tarafın davacının ekonomik durumu düzeldiğinde gayrimenkulü tekrar davacıya devretmeyi de taahhüt ettiğini, TBK m.125 gereğince zararın karşılanmasından sorumlu olduğunu ileri sürerek, kararın bozulmaısnı talep etmiştir.
2. Davalı vekili; sözleşme iradesinin bulunmadığını, dava konusu belgenin davalının işyerinde olmadığı zamanlarda işlerinin takibi için açığa imza atılmış boş bir belge halinde bulunduğunu, ancak davacı tarafça haksız ve hukuka aykırı olarak ele geçirildiğini ve üzerine dava dilekçesine ekli sözleşmenin yazıldığını, söz konusu belgenin "inanç sözleşmesi " olarak kabul edilemeyeceğini, davalı tanığı olarak beyanına başvurulan ...'ın beyanlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, davacı tanıklarının beyanlarının ise "ezberletilmiş" beyanlar olduğunu, hukuken itibar edilemeyeceğini, hangi tanık beyanına neden itibar edildiğinin de açıklanmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafça dava dilekçesine eklenen ve davalının imzasını içeren "SÖZLEŞME " başlıklı bila tarihli belgede sözleşme dahilinde davalı adına geçici olarak devir edilecek taşınmazların talep anında davalı tarafından geri verileceğinin belirtildiği, davalının iş bu belge altındaki imzayı inkar etmediği, yerleşik yargı kararlarında açığa imza atanın sonuçlarına katlanacağının işaret edildiği, diğer yandan dava konusu belgenin davalının işyerinden çalındığı, haksız olarak ele geçirildiği ve açığa atılan imzanın kötüye kullanıldığına dair davacı hakkında yapılmış bir şikayet, soruşturma, mahkumiyet hükmü vs. gibi delil bulunmadığı, taraflar arasında yazılı olarak yapılmış hukuken geçerli bir inanç sözleşmesi bulunduğu, davalının sözleşmeyi güçten düşürecek mahiyette aynı kuvvette kesin/yazılı delil de sunmadığı, uyuşmazlık değerine ve karşı tarafın açık muvafakatı bulunmamasına göre tanık deliline dayanılamayacağı ve dinlenen tanık beyanlarının hükme esas alınamayacağı, sözleşme hükmüne aykırı olarak taşınmazların dava dışı kişilere devredilmesi nedeniyle aynen ifanın söz konusu olmadığı ve sözleşmedeki taahhüdü nedeniyle davalının her iki taşınmazın bedelini tazmin ile yükümlü olduğu, davacının taraf dava dilekçesinde tarih belirtmeksizin taşınmazların değerinin tespitini ve davalıdan tahsilini talep ettiği, her bir taşınmaz yönünden taşınmazların 3. kişiye satış tarihleri itibariyle ifanın imkansız hale geldiği kabul edilip, bu tarih itibariyle rayiç değeri üzerinden hüküm tesisi gerektiği, bilirkişi raporuna göre ifanın imkansız hale geldiği tarihlere göre toplam 490.000 TL alacak bulunduğu, taleple bağlılık ilkesi uyarınca davacı ıslah dilekçesinde ıslah tarihinden itibaren faiz talep ettiğinden bu tarih itibariyle faize hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle; davalının istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebinin kabulüyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında; davanın kısmen kabulüne, 490.000 TL tazminatın ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdiği sebepleri tekrar etmiş ayrıca açığa atılan imzanın kötüye kullanımı suçunun şikayet süresi kaçırıldığından davacı hakkında şikayette bulunulamadığını, Aylin yönünden İlk Derece Mahkemesinin gerekçeli kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kaldırılarak gerekçeli kararın ihlal edildiğini ve temyiz denetimine elverişsiz hale getirdiğini, taşınmazların devir tarihindeki tarihlerdeki değerleri toplamı olan 312.000 TL'ye hükmedilmesi gerekirken aylin üzerine kayıtlı taşınmazın da değerini kapsar şekilde fazla değer tespiti yapıldığını ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, inanç sözleşmesinden kaynaklı alacak istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. İnanç sözleşmesi 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihat Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve imzaları içeren bir belge olmalıdır.
2. İnanç sözleşmesinin gereğinin yerine getirilmemesi veya aynen ifanın mümkün olmadığı durumlarda ise sözleşmeye aykırılık nedeniyle tazminat talep edilebilir (Dairemizin 09.06.2015 tarihli ve 2015/276 E., 2015/10593 K. sayılı kararı da aynı yöndedir.).
3. Değerlendirme
Temyiz olunan kararda da belirtildiği üzere davaya konu bila tarihli sözleşmenin geçerli bir inanç sözleşmesi olmasına, bu sözleşme ile davalının kendisi adına devredilen taşınmazlar ile birlikte eşi adına devredilen taşınmazı da taraflarca güdülen amaç gerçekleşince davacıya devretmeyi taahhüt ettiğinin anlaşılmasına göre, davalı tarafın temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
15.05.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.