Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1237 E. 2023/3313 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı eczacı hakkında, hasta veya yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ilişkin 6 adet reçetenin kuruma fatura edilmesi nedeniyle uygulanan idari para cezasının ve uyarı cezasının iptali istenmektedir.

Gerekçe ve Sonuç: Eczane protokolünün ilgili maddeleri uyarınca, hasta veya yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin kuruma fatura edilmesi halinde, eczacının kastı veya kusuru aranmaksızın idari para cezası uygulanacağı gözetilerek mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/507 E., 2022/460 K.

DAVA TARİHİ : 19.12.2014

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen kurum işleminin iptali ve muarazanın giderilmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; müvekkilinin ... Eczanesi'nin sahibi ve mesul müdürü olduğunu, davalı kurumun 21.11.2014 tarihli kararı ile müvekkilince fatura edilen 2011 yılına ait 6 adet reçeteyle ilgili olarak, 2012 yılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin ... Eczacılar Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin Protokolün 5.3.2 ve 5.3.5 inci maddeleri gereği 2 uyarı cezası; 6.17 nci maddesi gereği 19.547,20 TL cezai şart bedeli ve 4.3.6 ncı maddesi gereği 6 adet reçete bedeli olan 3.909,44 TL'nin müvekkilinden tahsiline karar verildiğini, ancak müvekkilince protokol ve kanun hükümlerinin yüklediği sorumlulukların yerine getirilmiş olup, Medula sisteminin onayı ile ilaçların ilgilisine teslim edildiğini ileri sürerek, davalı kurum işleminin iptali ile muarazanın giderilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili; dava dışı sigortalı ...’in, adına düzenlenen 6 adet reçeteyle ilgili olarak verdiği yazılı beyanında, ilgili tarihlerde reçetelerde adı geçen doktorlara muayene olmadığını, reçeteleri kendisinin yazdırmadığını ve yazılı olan ilaçları da almadığını, reçete arkasındaki imza, telefon numarası ve yazıların kendisine ait olmayıp, reçete ekindeki raporu da kendisinin çıkarttırmadığını bildirdiğini, dava dışı sigortalının verdiği bilgilere dayalı olarak müvekkili kurumca yapılan işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.10.2017 tarihli ve 2016/227 E. 2017/389 K. sayılı kararıyla; davalı kurumca reçetelerin sahteliğinin araştırılmadığı, eczanenin konuyla ilgili kasıt ve kusurunun bulunduğuna dair bir tespit yapılmadığı, ilgili hastanın 13.03.2012 tarihinde şikayette bulunmuş ise de 03.04.2012 tarihli dilekçesiyle şikayetini geri çekmek istediğini bildirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne ve kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 22.10.2018 tarihli ve 2018/2759 E. 2018/1994 K. sayılı kararıyla; davacının sahtecilik eylemine ilişkin kasıt ve kusurunun bulunmadığı gerekçe gösterilerek, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 19.11.2020 tarihli ve 2020/1200 E. 2020/6789 K. sayılı ilamıyla özetle; “Somut olayda, dava dışı sigortalı ... tarafından davalı kuruma verilen 13.03.2012 tarihli şikayet dilekçesinde, hiç kullanmadığı ilaçların adına rapor çıkartılarak defalarca reçete edildiğini ve bu ilaçları almadığını bildirdiği; şikayet üzerine davalı kurum tarafından başlatılan incelemede, 25.10.2011 tarihli reçete için hastanın poliklinik muayenesinin olmadığı gibi reçete üzerindeki yazı ve imzanın da ilgili doktora ait olmadığı, diğer 5 reçetenin ise protokol kaydının bulunduğu ve doktor imzalarının da kendilerine ait olduğunun tespit edildiği; toplam 6 reçete için hastanın davalı kuruma verdiği yazılı bilgide ise ilgili tarihlerde bu doktorlara muayene olmadığını, reçeteleri kendisinin yazdırmadığını, yazılı olan ilaçları almadığını ve reçete arkalarında yer alan telefon numarası, imza ve yazıların kendisine ait olmadığını ifade ettiği, davalı kurumca yapılan inceleme sonucu, eczanenin konuyla ilgili olarak kasıt ve kusurunun bulunduğuna dair tespit yapılamadığı, ancak hastanın yazılı beyanına istinaden 6 adet reçetenin sahte olduğu düşünüldüğünden, dava konusu cezai işlemin uygulandığının anlaşıldığı, sigortalı ...’in kuruma verdiği 03.04.2012 tarihli dilekçede ise ilaçları kullandığını hatırladığını ve kullandığı ilaçların bilgisi dahilinde olduğunu belirterek şikayetinden vazgeçtiği; davaya konu cezai işlemin, davalı kuruma yapılan şikayet üzerine gerçekleştirildiği dikkate alındığında, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 31 inci maddesinde hüküm altına alınan hakimin davayı aydınlatma ödevi uyarınca, uyuşmazlığın konusunu oluşturan reçetelerde adı geçen hastanın, tanık olarak dinlenmesinin ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine teslim edilip edilmediğinin tespitinin gerektiği; bu durumda Mahkemece, cezai işleme konu reçetelerin sahibi ... isimli hastanın tanık sıfatıyla beyanı alınarak, dava konusu reçetelerin arkasındaki imzaların kendisine ait olup olmadığı sorulduktan sonra reçetelere konu ilaçları alıp almadığının tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; bozma ilamı doğrultusunda ... isimli hastanın tanık sıfatıyla beyanının alındığı; bilirkişi heyetinin 01.10.2022 tarihli ek raporunda, davalı kurumun iddia ettiği gibi reçetelerin içerik olarak sahte olsa bile eczanenin dışında ve eczacının bilgisi haricinde hazırlanmış olup iğfal kabiliyetini haiz olduğu, davacı eczacının sahteliği bilme ve araştırma görevi olmadığı için dava konusu reçetelerin karşılanması hususunda kasıt ve kusurunun bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği; davalı kurumca, reçetelerin sahteliğinin araştırılmadığı ve eczanenin konuyla ilgili kasıt ve kusurunun bulunduğuna dair bir tespit de yapılmadığı, sadece hasta beyanıyla işlem tesis edildiğinin anlaşıldığı, Esra isimli hastanın her ne kadar 13.03.2012 tarihli dilekçesiyle şikayette bulunmuş ise de 03.04.2012 tarihli dilekçesiyle ilaçları kullandığını hatırladığını ve kullandığı ilaçların bilgisi dahilinde olduğunu beyan ederek şikayetini geri çekmek istediği; davalı kurumun tespit raporunda da davacı eczanenin suçlanmadığı gibi kasıtlı ve haksız kazanç elde etme eyleminin somut bir delille de ispat edilemediği, alınan bilirkişi raporu içeriğinin de yeterli, dosya içeriğine uygun ve denetime elverişli olduğu gerekçe gösterilerek, davanın kabulüne ve davalı kurum tarafından davacı hakkında uygulanan iki uyarı cezası ile toplam 23.456,64 TL cezai şart ve reçete bedelinin tahsiline ilişkin işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili; müvekkili kurum tarafından yapılan işlemin yasal mevzuat gereği olup herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, dava dışı sigortalı ...'in adına düzenlenen 6 adet reçeteyle ilgili olarak verdiği yazılı bilgide, ilgili tarihlerde reçetelerde adı geçen doktorlara muayene olmadığını, reçeteleri kendisinin yazdırmadığını, yazılı olan ilaçları almadığını, reçete arkasındaki imza, telefon numarası ve yazıların kendisine ait olmadığını, reçete ekindeki raporu kendisinin çıkarttırmadığını beyan ettiğini; bunun üzerine davacı eczacının alınan savunmasında, eczaneye gelen hastaların reçetelerini, hastadan veya hasta yakınından reçete arkasına isim, soy isim, telefon ve T.C. numarası ile imza almak suretiyle karşıladığını, adı geçen hastayı tanımadığını belirttiğini, ancak bizzat hasta tarafından kuruma verilen ifadeler esas alındığından, savunmasının yeterli görülmeyip 2012 yılı Protokolünün ilgili maddeleri uyarınca dava konusu işlemlerin uygulandığını ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık; davacı eczacı hakkında, hasta veya yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ilişkin 6 adet reçetenin kuruma fatura edildiği gerekçesiyle uygulanan uyarı, cezai şart ve reçete bedellerinin tahsiline ilişkin kurum işlemlerinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu’nun 19 uncu maddesinin birinci fıkrası,

2. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı kararı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı kararı.

3. Değerlendirme

1. Bir Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlanan bu olgu Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir.

Bundan başka, Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan Mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş olan bu kısımları lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.

Bu itibarla Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak karar verilmesine; hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davaya konu rapor ve reçetelerin iğfal kabiliyetini haiz olup davacı eczacının sahtecilik eylemine ilişkin herhangi bir kasıt ve kusurunun bulunmadığı yönünde görüş bildirilmesine, söz konusu raporun taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olup bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.

2. Taraflar arasında imzalanan Sosyal Güvenlik Kurumu Kapsamındaki Kişilerin ... Eczacıları Birliği Üyesi Eczanelerden İlaç Teminine İlişkin 2012 yılı Eczane Protokolünün 5.3.2 nci maddesi; "Eczacının, Kuruma fatura ettiği reçetelerde bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da yakınına teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilaçların teslim edildiği yakınına ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.

Söz konusu Protokolün 5.3.5 inci maddesi ise "Hasta veya hasta yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin Kuruma fatura edildiğinin tespiti halinde ilaç bedelinin 10 (on) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı uyarılır. Tekrarı halinde reçete bedelinin 20 (yirmi) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 6 (altı) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak, Kurum tarafından yapılacak soruşturma neticesinde hastaya teslim edilmek üzere hastanın ilaç alım tarihinden itibaren 60 (altmış) günü geçmeyecek sürede ilaçların eczanede bekletildiğinin saptanması halinde bu madde hükmü uygulanmaz." şeklindedir.

2012 yılı Eczane Protokolünün 5.3.2 ve 5.3.5 inci maddelerindeki sorumluluğu bilerek sözleşmeyi imzalayan ve basiretli bir tacir gibi davranması beklenen eczacının, ilaçların tesliminde kendisinden beklenen özeni göstermesi ve ilaçların teslim edildiği kişinin hasta ya da yakını olduğunu gösterir belgenin ibrazını istemesi gerekmekte olup, anılan maddelerin uygulanabilmesi için hasta ya da yakınına teslim edilmeyen ilaçlara ait reçetelerin kuruma fatura edilmiş olması yeterli olduğundan, eczacı ya da çalışanlarının kastı veya dahli aranmaz.

Yukarıda yapılan genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; bozma ilamı doğrultusunda dava dışı sigortalı ...'in 26.05.2022 tarihinde alınan ifadesinde, 2012 yılı başlarında gördüğü fizik tedavi nedeniyle yazılan ilaçları almaya gittiğinde eczacının kendisine “bu kadar ilacı neden kullanıyorsun?” diye sorduğunu ve ilaçların listesini verdiğini, 2-3 sayfadan ibaret listeyi kontrol ettiğinde ise muayene olduğu doktorlar tarafından yazılmayan ve hiç kullanmadığı ilaçların bulunduğunu görmesi üzerine bir sahtecilik olabileceği düşüncesiyle SGK’ya başvurarak durumun araştırılmasını istediğini, davalı kuruma sunduğu 13.3.2012 tarihli şikayet dilekçesinde de ilgili tarihlerde reçetelerde adı geçen doktorlara muayene olmadığını, reçeteleri kendisinin yazdırmadığını, yazılı olan ilaçları almadığını, reçete arkasındaki imza, telefon numarası ve yazıların kendisine ait olmayıp reçete ekindeki raporu da kendisinin çıkarttırmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.

Bu durumda Mahkemece, davaya konu reçetelerde yazılı ilaçların tanık olarak dinlenen hastanın kendisi ya da bir yakını tarafından teslim alınmadığı sabit olduğundan, davalı kurumun 2012 yılı Eczane Protokolünün 5.3.2 ve 5.3.5 inci maddelerine aykırı davrandığı gerekçesiyle davacı hakkında uyguladığı uyarı cezası ile cezai şart işleminin yerinde olduğu gözetilerek, bu yöndeki kurum işleminin iptaline ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekirken, davanın tümden kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş; açıklanan nedenlerle hükmün bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

22.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.