Logo

3. Hukuk Dairesi2023/1266 E. 2023/2911 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından inançlı işleme dayalı olarak açılan araç mülkiyeti tespiti davasının reddine ilişkin temyiz incelemesi.

Gerekçe ve Sonuç: İnançlı işleme dayalı davanın ispatı için YİBK’ya göre yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge bulunmadığı ve banka dekontları, makbuzlar gibi belgelerin tek başına inançlı işlemi ispata yeterli olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/3 E., 2020/219 K.

DAVA TARİHİ : 18.12.2012

Taraflar arasındaki inançlı işleme dayalı araç mülkiyetinin tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; ... plakalı 2007 model...aracını davalıya kredi kullanmak için devrettiğini, aracın kendi kullanımında kaldığını, kredi borcunu ödediğinde davalıdan aracın devrini istediğini ancak davalının devretmediğini, ... ... Bankası Seyranbağları şubesindeki hesabından davalı adına otomatik ödeme talimatıyla kredi borcunu ödediğini, söz konusu aracın kazası nedeniyle sigorta işlemleri için davalının kendisine vekaletname verdiğini, trafik cezaları davalı adına olmasına rağmen kendisi tarafından ödendiğini ileri sürerek, inançlı işlem nedeniyle ... plakalı aracın mülkiyetinin kendisine ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; aracın kendisine ait olduğunu, ihtiyacı sebebiyle geçici süre bedel almadan arkadaşlık ilişkisi çerçevesinde davacının kullanımına bıraktığını, tanık dinletilmesine muvafakatinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

... 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.09.2015 tarihli ve 2012/689 E., 2015 362 K. sayılı kararıyla; ... ... 4. Noterliği ihtarname örneği, banka hesap dökümü ve PTT ile konutta ödeme makbuzu, 2010-2011-2012 yıllarına ait davacı tarafından ödenen Motorlu Taşıt Vergilerine ait 4 adet banka dekontu, lastiklere ilişkin fatura örneği, servis faturası, banka kredi kart ekstresi, araç kiralama evrakı örneği, aracın kullanıldığına dair benzin fişleri ve ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/516 E. sayılı dosyası ile istenilen belgelerin Mahkemeye gönderildiğinin görüldüğü, ... 19. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davayla araç mülkiyetinin tescili talep edilmişse de, Mahkemece verilen 27.09.2012 tarihli kararla dava dilekçesinin usulden reddine karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiğinin anlaşıldığı, dinlenen tanık anlatımları, dosyaya sunulan ödeme kayıtları, banka dekontları kapsamında aracın halen davacının zilyetliğinde bulunduğu, davalının kredi alabilmek için davacı ile anlaşarak bu yola başvurduğu, davalının aracı satın almış gibi yaparak araç kredisi alıp bunu kullandığı, aracın halen davacının elinde bulunduğu, araç kaydının ise davalı adına gözüktüğü ancak aralarında çıkan başka bir uyuşmazlık nedeniyle davalının aracın devrini davacıya vermediği dosya içeriğindeki tüm kanıtlardan anlaşılmış olmakla davacının davasının kabulüne, ... plakalı...marka aracın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı, süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 10.04.2019 tarihli ve 2016/10620 E., 2019/4786 K. sayılı ilamıyla; bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmediği belirtilerek, inançlı işleme dayalı bir davanın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği, tanık beyanlarının hükme dayanak yapılamayacağı, Mahkemece, tüm bu açıklamalar değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle, hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının sonuç bölümünde ifade olunduğu üzere inançlı işleme dayalı olup dinlenilirliği kabul edilen iddiaların ispatının şekle bağlı olmayan yazılı delil olduğu, inanç sözleşmesi olarak adlandırılan bu belgenin sözleşmeye taraf olanların imzasını içermesi gerektiği, bunun dışındaki bir kabulün İçtihadı Birleştirme Kararının kapsamının genişletilmesine sebebiyet vereceği, davacının kredi çekebilmek amacıyla kendisine ait aracı davalıya devrettiği, kredi borcu bitmesine rağmen davalının aracın devrini vermediğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, bu nedenle somut uyuşmazlıkta inançlı işlem sözleşmesi yönünden değerlendirme yapılması gerektiği, bahsedilen İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yüksek Mahkemenin konuya ilişkin istikrar kazanmış uygulaması gereği, inançlı işleme dayalı bir davanın ancak yazılı delille kanıtlanabileceği, dosya kapsamında taraflar arasındaki inançlı işlem sözleşmesine ilişkin yazılı delil niteliğinde herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmadığı, taraflarca dosyaya sunulan belgelerin bu kapsamda değerlendirilmesine olanak bulunmadığı, dinlenen tanıklara ait beyanlara da itibar edilemeyeceği anlaşıldığından sübut bulmayan davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı; 15 yıldır dava konusu aracı sürekli kullanmaktayken, davalının bu duruma ilişkin herhangi bir işlemde bulunmamasının taraflar arasında bir sözleşmenin varlığını gösterdiğini, Yargıtay Kararında, "inançlı işleme dayalı bir dava, ancak yazılı delille kanıtlanabilir." denilerek karar bozulmuşsa da, taraflar arasındaki bu hususun değerlendirilmediğini, dosyaya sunulan ödeme kayıtları, banka dekontları, aracın halen kendisinin zilyetliğinde bulunması durumları değerlendirildiğinde sırf kredi alabilmek için davalı ile anlaşarak bu yola başvurduğunun açık olduğu, yazılı delil olan banka dekontları ve diğer ödeme evrakları varken, taraflar arasındaki sözleşmede sadece şekil şartı öne sürülerek, davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; inançlı işleme dayalı araç mülkiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi.

2. 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı YİBK.

3. 04.07.2010 tarihli ve 2010/14 E., 2010/395 K. sayılı ilam.

3. Değerlendirme

1. Araç mülkiyetinin devri Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesine göre resmi şekil şartına bağlanmıştır. Araç mülkiyetinin devrini gerçekleştiren her türlü sözleşmenin (bağış, trampa, satış) resmi şekilde yapılması geçerlilik şeklidir.

2. İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen, inançlı muamelenin sona erme sebeplerini ve devredilen hakkın, inanılan tarafından inanana geri verme (iade) şartlarını içeren borçlandırıcı bir muameledir. Bu sözleşme, tarafların hak ve borçlarını kapsayan bağımsız bir akit olup, alacak ve mülkiyetin naklinin hukuki sebebini teşkil eder.

İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır.

İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.

İnanç sözleşmeleri kaynağını 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 19 uncu maddesi ile 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'ndan alır. Sözü edilen bu karar uyarınca inanç ilişkisi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Kısaca, inanç ilişkisinin varlığını kabul edebilmek için yazılı bir sözleşmenin ya da açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek, karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin varlığı aranır. Yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge varsa HMK'nun 202 nci maddesi (HUMK'nun 292 nci maddesi) uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. (Hukuk Genel Kurulu, 04.07.2010, 2010/14-394 E, 2010/395 K.)

3. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine ve özellikle davacının iddiasının inançlı işleme dayalı olduğu, bu iddianın 05.02.1947 tarih, 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca yazılı belge ya da yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge ile kanıtlanması gerektiği, banka dekontları, makbuzların tek başına ispata yeterli olmadığı, taraflar arasındaki inançlı işlem sözleşmesine ilişkin yazılı delil niteliğinde dosya kapsamında herhangi bir bilgi ya da belgenin bulunmamış olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Mahkeme kararının 1086 sayılı Kanun'un 439 uncu maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,

6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

25.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.