"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili, asli müdahil vekili ve katılma yolu ile davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda,
Bozmadan önce İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı istinaf yoluna başvurmayan müdahilin, bozma üzerine Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararı temyiz hakkının olmadığı anlaşılmakla, asli müdahilin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekili ile davalı vekilinin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Davacı vekili; müvekkilinin, 2009 – 2010 yılları arasında davalı ile birlikte emlakçılık ve ... takipçiliği yaptığını, yapılan ... karşılığında davaya konu bağımsız bölümün ... sahibi taşınmaz malikleri tarafından davalı ile müvekkiline verildiğini ancak tapu devrinin yapılmadığını, müvekkilinin dairedeki ½ hissesini 23.07.2010 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi ile dava dışı ...'ye sattığını, işbu satışa davalının da rıza gösterdiğini, buna rağmen taşınmazın tapuda davalının oğlu adına tescil edilerek kiraya verildiğinin öğrenildiğini, davalının kötü niyetli olduğunu, haksız kazanç sağladığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenecek olan rayiç değerinden şimdilik 150.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte, 23.07.2010 tarihinden bugüne kadar taşınmazdan elde edilecek kira gelirinden ise şimdilik 20.000,00 TL’nin işlemiş faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
2. Asli müdahil ... vekili; davacının davaya konu taşınmazdaki hissesini müvekkiline sattığını, bu hususun her iki tarafın da kabulünde olduğunu, bu nedenle davaya konu alacağı asli müdahilin talep etme hakkının bulunduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, taşınmazın dava tarihi itibariyle belirlenecek olan rayiç değerinden şimdilik 150.000,00 TL ile kira alacağı olarak 20.000,00 TL’nin taşınmaz satış tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, davaya konu bağımsız bölümü müvekkilinin bizzat bedelini arsa sahiplerine ödeyerek oğlu adına satın aldığını, işbu dairenin ortaklık faaliyeti kapsamında edinilmediğini, bahse konu taşınmaz satış sözleşmesini müvekkilinin tanık sıfatıyla imzaladığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 23.11.2021 tarihli ve 2019/142 E., 2021/315 K. sayılı kararıyla; davacının dava konusu taşınmazdaki hissesini asli müdahale talebinde bulunan ...'ye sattığı, bu nedenle davaya konu alacağı talep etme hakkının ...’ye ait olduğu, davacının bu davayı açmakta aktif dava ehliyetinin bulunmadığı, öte yandan müdahale talebinde bulunan ...’nin de davalıya karşı ayrı bir dava açması gerektiği, asli müdahale koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle; davanın ve asli müdahale talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.03.2022 tarihli ve 2022/494 E., 2022/569 K. sayılı kararıyla; davacının adi ortaklıktan kaynaklı alacağı ile ecrimisil talebini yeterli ve kesin delillerle ispat edemediği, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacının başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairece verilen 13.09.2022 tarihli ve 2022/4687 E., 2022/6444 K. sayılı ilamla; Bölge Adliye Mahkemesince gerekçesinde hata olduğu değerlendirilen İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekirken, bu husus gözardı edilerek yazılı gerekçeyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının adi ortaklıktan kaynaklı alacağı ile ecrimisil talebini yeterli ve kesin delillerle ispat edemediğinden davanın esastan reddinin gerektiği, bozma ilamı dışında kalan hususların usulen kesinleşmiş olması ve İlk Derece Mahkemesince verilen kararı davalının temyiz etmemiş olması nedeniyle davalı lehine verilmiş olan vekalet ücreti yönünden davacı lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, kararın gerekçesinin düzeltilerek yeniden esas hakkında davanın esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili, asli müdahil vekili, katılma yolu ile davalı vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; İlk Derece Mahkemesi kararında davanın reddine gerekçe olarak ''davacının dava konusu taşınmaz hissesini harici adi senetle üçüncü kişi konumundaki asli müdahile satmış olduğundan, aktif dava açma husumet ehliyeti olmaması'' hususunun gösterildiğini, davacının aktif dava açma ehliyeti bulunduğunun istinaf sebebi olarak ileri sürüldüğünü ancak Bölge Adliye Mahkemesinin gerek bu kararında gerekse önceki bozulan kararında İlk Derece Mahkemesinin ret gerekçesini sehven ''davanın kesin ve yeterli delille ispat edilememesi'' olduğu zannettiğini, bozma sonrası verdiği bu kararında da önceki gerekçesini değiştirmediğini, istinafa sadece kendilerinin geldiğini, istinaf incelemesinin ancak tarafların istinaf nedenleri ve kamu düzeni ile ilgili konularda yapılabileceğini, bu nedenle ya istinaf taleplerinin gerekçe değiştirilmeden reddi ya da talebin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının davalıca gerekçe yönünden istinaf edilmemesi nedeniyle hem usul kuralları hem de usuli kazanılmış hak teşkil etmesi bakımından gerekçenin değiştirilemeyeceğini, Bölge Adliye Mahkemesinin temyize konu kararında istinaf başvurusunu kabul ettiğine göre aleyhlerine hüküm kuramayacağını, yine aynı nedenle duruşma açılıp karar verildiğine ve istinaf istemleri kabul edildiğine göre lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, esas yönünden ise, dosyada iki adet yazılı belge ile davalının beyanının bulunduğunu, yazılı belgeler, taraf ve tanık beyanlarının yeterince incelenmediğini, asli müdahilin dilekçesine ekli sunduğu mektupta davalının, asli müdahilin dava konusu taşınmazda hissesi olduğunu kabul ettiğini, yargılama sürecinde dosyaya sunulan daire satış sözleşmesi başlıklı yazılı sözleşmede de davalı asilin şahit olarak imza attığını, davacının 1/2 payının asli müdahile satıldığını bildiğini, bu şekliyle davalının parasını ödeyerek aldığını iddia ettiği dairenin davacı tanıkları ile kendi tanıklarının beyanı ile dahi komisyon ücreti karşılığı verildiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili; davanın reddine karar verilmiş olmakla davalı lehine kısa kararda 5.100,00 TL vekalet ücretine hükmedildiğini ancak Bölge Adliye Mahkemesince karar kaldırılıp yeniden hüküm kurulmuş olduğundan yeni kurulan hüküm tarihindeki tarife gereğince vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kısa kararda bu hususun gözardı edildiğini ve daha önceki karar tarihindeki tarife gereği vekalet ücreti takdir edildiğini, yine dava alacak davası olduğundan dava değeri 170.000,00 TL olmakla, vekalet ücretinin nispi olarak belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek; kararın vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
3. Asli müdahil vekili; mahkemenin verdiği 25.11.2022 tarihli asli müdahillik talebinin reddi kararının hatalı olduğunu, asli müdahale koşullarının eldeki davada mevcut olduğunu, mahkemece önce asli müdahale taleplerinin kabul edildiğini, sonrasında verilen kararla reddedildiğini, asli müdahillik taleplerinin kabulü gerektiğini ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, adi ortaklığın malvarlığına dahil olduğu ileri sürülen taşınmazın 1/2 payının bedeli ile kira gelirinden paya düşen tutarın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Davada sıfat, tarafın dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Dava şartı olan taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir.
2. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, “sıfat” yerine “husumet” terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır (Kuru, Baki; Hukuk Muhakemeleri Usulü Cilt:I., s. 1157 vd.)".
3. Değerlendirme
1. Bozmaya uyan Bölge Adliye Mahkemesince, davacı lehine oluşan usuli kazanılmış hak gözetilerek karar verilmiş olmasına göre; davalının tüm, davacının aşağıdaki paragrafın kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda; davacı, davalı ile ortaklaşa emlakçılık ve ... takipçiliği yaptığını, yaptıkları ... karşılığında da dava konusu dairenin ... sahibi olan arsa malikleri tarafından ortaklara verildiğini ancak tapu devrinin yapılmadığını, dairedeki 1/2 payını asli müdahil ...'ye harici satış sözleşmesi ile sattığını, bu satışı bilen davalının taşınmazın 1/2 payını asli müdahil ...'ye vermediğini, bu nedenle dairenin yarı hissesinin değeri ile yarı hisseye düşen kira bedelini talep ettiğini ileri sürmüştür. Yargılama sürecinde davacının hissesini sattığı ...'nin asli müdahale talebinde bulunduğu, duruşmadaki beyanında ise, kendisine hisse satan davacıdan güvence olarak senet aldığını ve dava açıldığı için senedi davacıdan tahsil etmediğini beyan ettiği, bu durumda asli müdahale talebinde bulunan ...'nin beyanı ve davacının kendisine ait hisseyi asli müdahil ...'ye sattığı yönündeki beyanı birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu taşınmazın 1/2 payının bedeli ile bu paya isabet eden kira bedelini davalıdan talep hakkının asli müdahale talebinde bulunan ...'ye ait olduğu, davacının bu davayı açmakta aktif dava ehliyetinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince; davanın aktif husumet yokluğu gerekçesiyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibariyle doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Asli müdahilin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2. Davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
3. Davacı tarafın gerekçeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin DEĞİŞTİRİLEREK ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde davacı ile asli müdahile iadesine,
Bakiye temyiz harcının temyiz eden davalıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
26.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.