"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/278 E., 2022/446 K.
DAVA TARİHİ : 28.10.2010
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonucunda, bozmaya uyan Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davalı ... tarafından gecekondu önleme bölgesindeki arsalardan, dava konusu 100 ada 118 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payının 05.06.1992 tarihinde 10.660,00 TL bedelle müvekkiline tahsis edildiğini, 08.03.1993 tarihinde de anılan hissenin tapuda müvekkili adına tescil edildiğini; 06.10.1998 tarihinde ise davalı Belediyece dava konusu arsa üzerinde inşaat yapımına başlanmadığı gerekçesiyle müvekkili aleyhine tapu iptali ve tescil davası açıldığını, müvekkilinin uzun süre bu davadan haberdar olmaması nedeniyle taşınmazın bedelinin tahsilini talep etmesinin de mümkün olmadığını, ancak bu süre içinde emlak vergisini ödemeye devam ettiğini, daha sonra taşınmazın davalı ... tarafından üçüncü kişilere satıldığını öğrendiklerini ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 25.000,00 TL'nin sözleşme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili Belediyeye herhangi bir kusur yüklenemeyeceğini, yapılan tahsisin iptaline bizzat davacının sebebiyet verdiğini, davacının munzam zararının tazminini talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 28.07.2011 tarihli ve 2010/384 E., 2011/181 K. sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazda davacı adına kayıtlı payın iptaline yönelik olarak açılan davanın 11.11.2000 tarihinde kesinleştiği, davacının anılan dosyadaki 06.03.2009 tarihli dilekçesi ile tapu iptali ve tescil davasından haberdar olduğunun anlaşıldığı, eldeki davanın ise 28.10.2010 tarihinde açıldığı, bu şekliyle bir yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 24.09.2018 tarihli ve 2016/22361 E., 2018/8938 K. sayılı ilamıyla; davacıya 05.06.1992 tarihli Belediye başkanlığı onayı ile davaya konu edilen arsa tahsisinin yapıldığı ve ilgili taşınmaz payının tapuda adına tescil edildiği, davacının söz konusu taşınmaz üzerinde inşaata başlamadığının davalı ... tarafından tespit edilmesi üzerine açılan tapu iptal tescil davası neticesinde, davacı adına kayıtlı hissenin iptali ile davalı ... adına tesciline karar verildiği, bu kararın ise 11.11.2000 tarihinde kesinleştiği; davacı ile davalı arasında sözleşme ilişkisi bulunduğundan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2007 tarihli ve 2007/18-330 E. -2007/350 K. sayılı kararında da kabul edildiği üzere, fazla ödenen paranın geri alınması isteminin sözleşme hükümleri çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği; taraflar arasındaki hukuki ilişkinin sözleşmeden kaynaklanması nedeniyle 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 125 inci maddesi gereğince zamanaşımı süresinin on yıl olduğu, alacağın ise tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın kesinleşmesi ile muaccel olacağı, kesinleşme tarihi olan 11.11.2000 ile eldeki davanın açıldığı 28.10.2010 tarihleri arasında ise on yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı gerekçesiyle, karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin ilam başlığında tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; mahallinde keşif yapılarak uzman bilirkişi heyetinden alınan 20.04.2022 tarihli raporda, yapılan emsal satışların değerlendirilmesi sonucu dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle m2 birim değerinin 400,00 TL, 1/4 paya tekabül eden kısmın değerinin ise 33.800,00 TL olduğunun bildirildiği, dava konusu sözleşme ile davacıya devredilen taşınmaz hissesinin Mahkeme kararıyla iptal edilmesi nedeniyle davacı tarafından ödenen bedelin iadesinin gerektiği gerekçesiyle; davanın kabulüne ve taleple bağlı kalınarak 25.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; tapu iptali ve tescile ilişkin Mahkeme kararında davacının ödediğini iddia ettiği arsa bedelinin geri ödenmesine dair bir hüküm bulunmadığını, davacının zarara uğradığından bahisle tazminat olarak tahsisi yapılan yerin rayiç değerini istemesinin yerinde olmadığını, yapılan tahsisin iptaline bizzat davacının kendisinin sebebiyet verdiğini, müvekkili Belediyeye bir kusur atfedilemeyeceğini, arsa tahsis bedellerinin piyasa değerinin çok altında belirlenen bir bedel olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal arsa satış bedelleri üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, dava konusu olayda 775 sayılı Kanun’un uygulanması gerektiğini, özel kanun mahiyetinde olduğundan bozma ilamında belirtilen 818 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı adına tescil edilen taşınmaz payının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle değerinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı ile 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları.
3. Değerlendirme
1. Mahkemece uyulan bozma ilamında gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapılmasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Somut olayda, davaya konu 100 ada 118 parsel sayılı taşınmazın 1/4 payının 05.06.1992 tarihli Belediye başkanlığı oluru ile 10.660,00 TL bedelle davacıya tahsis edildiği ve 08.03.1993 tarihinde tapuda davacı adına tescil edildiği; daha sonra davalı ... tarafından, söz konusu taşınmaz üzerinde inşaata başlamadığının tespit edilmesi üzerine davacı aleyhinde Eyüp 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 1998/697 E. sayılı dosyasıyla tapu iptali ve tescil davası açıldığı, yapılan yargılama sonunda Mahkemece davacı adına kayıtlı payın iptali ile davalı ... adına tesciline karar verildiği ve kararın temyiz edilmeksizin 11.11.2000 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
3. Taraflar arasında arsa tahsisi için yapılan sözleşme geçerli ise de, kesinleşen Mahkeme kararı üzerine sözleşmenin ifası artık imkansız hale geldiğinden, davacının gerçek zararının tazminini isteme hakkı doğmuştur. Bu durumda davacı, davaya konu taşınmaz payının, tapu iptali ve tescil davasında verilen kararın kesinleştiği 11.11.2000 tarihindeki rayiç değerini davalıdan tahsilini isteyebilecektir.
4. Hal böyle olunca, Mahkemece; davaya konu taşınmaza yakın bölgelerden ve ifanın imkansız hale geldiği 11.11.2000 tarihine yakın zaman içinde yapılan benzer yüzölçümüne sahip emsal taşınmaz satışlarını bildirmeleri için taraflara imkan tanınması, bildirilen emsaller de dikkate alınmak suretiyle davaya konu taşınmaz payının değerinin mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak, denetime elverişli ve bilimsel verilere uygun şekilde düzenlenecek rapor sonucuna göre belirlendikten sonra taleple bağlılık ilkesi de gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, dava konusu taşınmaz payının eldeki davanın açıldığı 28.10.2010 tarihi itibariyle belirlenen rayiç değeri üzerinden hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan Mahkeme kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3 üncü maddesi atfıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde temyiz edene iadesine,
1086 sayılı Kanun’un 440 ıncı maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
08.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.