"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2636 E., 2022/1445 K.
DAVA TARİHİ : 14.08.2009
KARAR : Davanın kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/65 E., 2021/120 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili ile davalılardan .... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacılar vekili ile davalı .... vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili ile davalı .... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; destekleri Şefaat'in 01.09.2008 tarihinde asansör tamir işi yaptığı sırada iş kazası sonucu yaşamını yitirdiğini, gerekli güvenlik tedbirlerini almayan davalıların olayın meydana gelmesinde bina maliki ve işveren olarak müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunduğunu, kusurlu olduklarını ileri sürerek; fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik davacılardan Güner için 50.000 TL maddi ve 150.000 TL manevi; Canan için 25.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi; Ceren için 40.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi; Ahmet için 150.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmişlerdir.
II. CEVAP
1. Davalı bina malikleri ; müşterek maliki oldukları davaya konu olayın meydana geldiği binanın 1994 yılında inşa edildiğini, ancak hiç kullanmadan natamam haliyle binayı davalı şirkete 15.04.2008 tarihinde kiraya verdiklerini, binanın kiralanmasıyla birlikte asansörün ilk kez davalı şirket tarafından kullanıldığını, asansörün usulüne uygun imal edildiğini, kira sözleşmesi uyarınca asansörü çalışır hale getirmekle kiracının yükümlü olduğunu, davalı kiracı şirket ile davacıların desteği arasında imzalanan 30.04.2008 tarihli sözleşme ile asansörün periyodik bakım ve onarım işinin davacıların desteğine verildiğini, asansörün kullanılmaya başlanmasından yaklaşık 4-5 ay sonra periyodik bakımı sırasında olayın meydana geldiğini, taraflarına kusur atfedilemeyeceğini, sorumluluklarına gidilemeyeceğini, asansörün bakım ve onarımından kiracının sorumlu olduğunu, öte yandan asansör tamir işi ile uğraşan davacıların desteğinin de iş güvenliğiyle ilgili gerekli önlemleri almayarak kusurlu hareket ettiğini savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
2. Davalı ...; usulüne uygun tebligata rağmen, davaya cevap vermemiştir.
3. Davalı .... ; davacıların desteğinin kendi çalışanı olmadığını, kiracısı olduğu binaya ait asansörlerin bakım ve onarım işini üstlenen kişi olduğunu, olayın meydana gelmesinde sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 12.06.2019 tarihli kusur raporu hükme esas alınarak, davacıların desteğinin asansör tamir işiyle uğraştığı, olay tarihinde davalı şirketin kiracısı diğer davalıların maliki olduğu binaya ait asansörün bakım ve onarım işini yaparken, aniden asansörün hareket etmeye başlaması ve emniyet sisteminin devreye girmemesi nedeniyle desteğin başını çarparak hayatını kaybettiği, olayın meydana gelmesinde davalı kiracı şirketin % 49, davalı bina maliklerinden her birinin % 5'er, desteğin % 20, dava dışı şirket yetkilisinin % 1 oranında kusurlu olduğu, davalı ...'ye ise kusur atfedilemeyeceği gerekçesiyle; davanın davalı ... yönünden reddine, diğer davalılar yönünden kısmen kabulü ile davacılardan Güner için 50.000 TL maddi, Ceren için 40.000 TL maddi, Canan için 6.835,58 TL maddi, davacılardan her biri için 7.500'er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili ile davalılardan .... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacılar vekili; uzayan dava nedeniyle davacıların hak kaybına uğradığını, güncel asgari ücret verileri dikkate alınarak yeniden hesap raporu alınması gerektiğini, davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu, vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, davacılar aleyhine yargılama giderine hükmedilemeyeceğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı .... vekili; dosya kapsamında alınan kusur raporlarının birbiriyle çeliştiğini, çelişki giderilmeden karar verilemeyeceğini, hükme esas alınan kusur raporunun hatalı olduğunu, davacıların desteği ile arasında işçi işveren ilişkisi bulunmadığını, olayın meydana gelmesinde desteğin ve davalı bina maliklerinin kusurlu olduklarını, tarafına kusur atfedilemeyeceğini, sorumluluğuna gidilemeyeceğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 12.06.2019 tarihli kusur raporu hükme esas alınarak, davacıların desteğinin asansör tamir işiyle uğraştığı, olay tarihinde davalı şirketin kiracısı diğer davalıların maliki olduğu binaya ait asansörün bakım ve onarım işini yaparken, aniden asansörün hareket etmeye başlaması ve emniyet sisteminin devreye girmemesi nedeniyle desteğin başını çarparak hayatını kaybettiği, olayın meydana gelmesinde davalı kiracı şirketin % 49, davalı bina maliklerinden her birinin % 5'er, desteğin % 20, dava dışı şirket yetkilisinin % 1 oranında kusurlu olduğu, davalı ...'ye ise kusur atfedilemeyeceği, ceza mahkemesince belirlenen maddi olgunun hukuk hakimini bağlayacağı, davalı şirket yetkilisi dava dışı şahsın sanık olarak yargılandığı ceza davasında verilen kesinleşen mahkumiyet kararı ve dosyadaki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde, davaya konu ölüm olayının meydana gelmesinde davalıların kusurlu oldukları, olay tarihi, tarafların kusur durumu ile sosyal ve ekonomik durumları, olayın oluş şekli dikkate alındığında her bir davacı lehine takdir edilen manevi tazminat miktarının yerinde olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve kanuna uygun olduğu gerekçesiyle, davacılar vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davacılar vekili ile davalı .... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacılar vekili ; davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı .... vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, desteğin ölümü nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ( 6098 sayılı Kanun) 74 üncü maddesi uyarınca; “Hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hakimini bağlamaz.” şeklindeki hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
2. Hemen belirtilmelidir ki, hukuk hâkiminin yukarıda açıklanan bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Başka bir deyişle, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını belirleyen ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.
3. Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.11.2020 tarihli ve 2012/17-2112 E. - 2020/850 K. sayılı kararı).
3. Değerlendirme
1. Somut uyuşmazlıkta; asansör tamir işi ile uğraşan davacıların desteğinin, davalı şirketin faaliyetini yürüttüğü iş yerindeki asansörün tamirini yaptığı sırada desteğin yaşamını yitirdiği, davalı şirket yetkilisi hakkında " taksirle ölüme neden olma " suçundan açılan ceza davasında;
"...Dosya kapsamı incelendiğinde; kaza olayının ...TOK'un asansör bakım onarım yapmaya yetkin olduğunu gösterir belgesi olmadığı halde asansörünü bakımını yapmak üzere bina sorumlusu ile anlaşmış olması ve sonrasında asansör siteminin donanımlarının ve diğer aksamlarının ilgili TSE Standarların uygun çalışıp çalışmadığını kontrol etmeden kabin üzerinde çıkarak asansörün makine dairesinden tüm çağrılara kapatarak revizyon kumanda kutusu (bakım kumandası) ile revizyon hızında yukarı aşağı çalışma konumundayken yukarı yönde kontrolsüz hareket etmesi, bakım kumandasından durdurulamaması ve sonrasında sınır güvenlik kesicilerinin devreye girmeyerek yukarı yönde harekerine devam etmesi sonucu kabin üst döşemesi ile kuyu tavan arasında sıkışması sonucu meydana geldiği kanaatine varılmış...
....Multinet Plaza'nın bina sorumlusu ilgili TSE Standartlarına uygun olmayan asansörün kullnılmasına izin verdiğinden Yönetmeliklere uygun asansör bakım firmasıyla bakım anlaşması yapmadığından, asansör bakım onarım yapmaya yetkin olduğunu gösterir belgesi olmadığı halde asansörün bakımını yapmak üzere müteveffayla anlaşma yaptığından ve yetkin olmayan kişilere asansöre müdahele etmesine izin verdiğinden kaynaklı olarak kazanın meydana geldiği kanaatine varılmış, açılanan nedenlerden dolayı sanık Uğur Yıldırım'ın, Multinet Kurumsal Hizmetleri A.Ş Genel Müdürü olduğu ve bina sorumlusu olarak değerlendirildiğinden asli kusurlu olduğu..." şeklinde maddi vakıa tespit edilip, İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.05.2018 tarihli ve 2018/23 E., 2018/109 K. sayılı işbu kararıyla, davalı şirket yetkisi olan dava dışı Uğur Yıldırım'ın mahkumiyetine karar verildiği, kararın istinaf incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmıştır.
2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirmesi ile yukarıda yer verilen hukuk kurallarına, dava şartlarına, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağına, dolayısıyla olayın meydana gelmesinde davalı şirketin de sorumluluğunun bulunmasına, hükme esas alınan kusur raporunda taraflara atfedilen kusur oranının somut olayın özelliklerine göre makul ve yerinde olmasına, olayın oluş şekli, olay tarihi, tarafların kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, günün ekonomik koşulları, paranın satın alma gücü gözetildiğinde, davacılardan her biri için takdir edilen manevi tazminatın da yerinde olmasına , kararda belirtilen gerekçelere göre, davacılar vekili ile davalı .... vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz eden ....ye yükletilmesine,
Hükmü temyiz eden davacılar adli müzaharet kararı almış olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.