"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 36. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; müvekkili tarafından dava dışı şirkete 19.03.2015 ve 18.10.2016 tarihli kira sözleşmeleri ve ek protokoller ile araçlar kiralandığını, kiralanan araçlarda meydana gelen hasarlar ve eksik iadeler, cezai şart bedeli, kira alacağı, HGS geçiş ve trafik ceza bedeli yansıtma faturalarından kaynaklanan alacaktan davalının imzalanan sözleşme gereği müşterek ve müteselsil borçlu olarak sorumlu olduğunu, alacağının tahsili için dava dışı şirket ve davalı aleyhine icra takibi yapıldığını ancak davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazının iptali ile takibin devamına, lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; müvekkilinin müşterek ve mütesilsil kefil olduğunu, davacının müşterek müteselsil kefil olan müvekkiline karşı takibe başlamadan önce asıl borçluya ihtarname göndermesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davalının kira sözleşmesini ve ek protokolleri müşterek ve müteselsil borçlu olarak kendi adına imzaladığı, bilirkişi heyeti raporuna göre, davacının davalıdan filo kira faturaları 8.307,56 TL, cezai şart faturaları 354.273,58 TL, hasar yansıtma faturaları 49.079,63 TL, OGS/HGS yansıtma faturaları 138,10 TL, trafik cezaları yansıtma faturaları 225,75 TL olmak üzere toplam 412.024,62 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı gereçesiyle; davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin 412.024,62 TL ana para üzerinden devamına, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; kiracı şirketin mücbir sebeplerle araçları süresinden önce iade etmek zorunda kaldığını, bu nedenle cezai şart talebinin reddi gerektiğini ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; kiracı olarak dava dışı ... Elektrik Taahhüt San. ve Tic. Ltd. Şti.nin imzaladığı sözleşmede davalının müştereken ve müteselsilen borçlu sıfatı ile imzasının bulunduğu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 603 üncü maddesindeki düzenleme ve özellikle madde gerekçesi dikkate alındığında, kefaletin şekline ve kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler garantöre veya herhangi nam altında asıl borçlu yanında şahsi sorumluluğu bulunan kişiye de uygulanacağından, dava konusu kira sözleşmesinin davalı yönünden aynı Kanun'un 583 üncü maddesindeki şekil koşullarını taşıması gerektiğini, kira sözleşmesinin ve ek protokollerin akdedildiği tarih itibariyle kefalet sözleşmesinin şekil şartlarını düzenleyen 583 üncü maddesine göre kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, kefilin sorumlu olduğu azami miktarı, kefalet tarihini ve müteselsil kefil olması durumunda, bu sıfatla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girdiğini kefalet sözleşmesinde kendi el yazısıyla belirtmesi gerektiği, 583 üncü maddesinde belirtilen şekil şartlarına uyulmadan yapılan kefalet sözleşmesinin geçersiz olduğu, kefilin takip konusu borçtan sorumluluğu söz konusu olmayacağından, İlk Derece Mahkemesince davalı müşterek ve müteselsil borçlu hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabul kararı verilmesinin yerinde görülmediği gerekçesiyle; istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davaya konu alacakların, taraflar arasında imzalanan oto kiralama sözleşmesinden doğduğunu, davalının kiracı şirketin borçlarına karşı müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile sözleşmeyi ayrıca imzaladığını, İstinaf Mahkemesince davalı ile aralarındaki ilişkinin kefalet ilişkisi olarak yorumlanmasının ve salt bu hatalı tespite dayanılarak davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kira sözleşmesinden kaynaklanan alacakların müşterek ve müteselsil borçlu (kefil) dan tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 583 ve 603 üncü maddeleri
3. Değerlendirme
Takibe dayanak yapılan araç kira sözleşmelerinde, kiracı dava dışı şirket olup davalı kira sözleşmesini müşterek ve müteselsil borçlu sıfatı ile imzalamıştır. Sözleşmelerin 14 üncü meaddesinde, davalının, sözleşmeden kaynaklanan her türlü borçtan dolayı, kiracının borcunu Borçlar Kanunu’nun 162 inci maddesi ve ilgili tüm mevzuat uyarınca kiracı ile birlikte müşterek ve müteselsil borçlu sıfatıyla ödemeyi peşinen kabul ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir.
6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 162/1 inci maddesinde; "Birden çok borçludan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumlu olmayı kabul ettiğini bildirirse, müteselsil borçluluk doğar" hükmü yer almaktadır. Kira sözleşmesinde de, davalının sorumlulğu bu kapsamda düzenlenmiştir. Ancak 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 603 üncü maddesinde; "Kefaletin şekline, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına ilişkin hükümler, gerçek kişilerce, kişisel güvence verilmesine ilişkin olarak başka ad altında yapılan diğer sözleşmelere de uygulanır." düzenlemesi bulunmaktadır. Söz konusu maddenin amacı, başka adlar altında yapılacak sözleşmelerle alacaklıların, kefili koruyucu hükümlerden kurtulmalarının önlenmesidir.
Davalının kira sözleşmesine müşterek borçlu olmasını gerektirecek, yani davalının iradesinin bu yönde olduğunu ortaya koyacak dosyaya yansıyan bir neden bulunmamaktadır. Buna göre Bölge Adliye Mahkemesince, davalının kefil olarak kabulü ile buna uygun değerlendirme yapılarak hüküm verilmesi usul ve yasaya uygun olup, 6098 sayılı Kanun'un 603 üncü maddesi uyarınca, dava konusu kira sözleşmelerinde aynı Kanun'un 583 üncü maddesinde belirtilen şekil şartına uyulmadığının anlaşılmasına göre, davacının temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun bulunan kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
28.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.