Logo

3. Hukuk Dairesi2023/134 E. 2023/1606 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taşınmazın 1/2 hissesinin satılmasına rağmen belediye tarafından tam hisse üzerinden emlak vergisi tahsil edilmesi nedeniyle fazladan ödenen verginin iadesi talebi üzerine görevli mahkemenin tespiti.

Gerekçe ve Sonuç: Fazladan ödenen verginin iadesi talebinin, verginin belirlenmesi ve alınıp alınamayacağına ilişkin bir vergi uyuşmazlığı değil, yersiz tahsil edilen paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanılarak iadesi talebi niteliğinde olması ve vergi idaresinin de fazladan tahsilat yaptığını kabul etmesi gözetilerek, uyuşmazlığın adli yargının görev alanına girdiğinden bahisle, ilk derece mahkemesinin görevliliği yönünden vermiş olduğu karar bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1339 E., 2022/3029 K.

DAVA TARİHİ : 10.12.2018

KARAR : Davanın kısmen kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/560 E., 2021/348 K.

Taraflar arasındaki istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraflarca istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; mülkiyeti kendisine ait bağımsız bölümlerin 1/2 payını 2003 yılında dava dışı Yüksel şirketine devrettiğini, davalı idare tarafından devirden sonrada tam malik gibi emlak vergisi tahakkuk ettirildiğini, 2017 yılının sonuna kadar emlak vergilerini ödemeye devam ettiğini, aynı zamanda diğer paydaştan da 1/2 oranındaki kısmı için mükerrer vergi tahsil ettiğini, davalı idareye yapılan başvuru neticesinde bir kısım ödenmesi gereken bedelin mahsup edildiğini ancak mahsup edilen tutar haricinde alacaklarının bulunduğunu, hatalı mükerrer ödeme nedeniyle davalının sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade yükümlülüğünün olduğunu ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla, davalı idareye 2003 yılından 2017 yılına kadar mükerrer şekilde ödenen emlak vergilerinin mahsup edilen tutardan sonra bakiye kalan 282.900 TL'nin ödenme tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı; davacının 10.11.2017 tarihli dilekçe ile hataların düzeltilmesi talebinde bulunduğunu, beyanının doğru olduğunun anlaşılması üzerine 2012-2016 dönemlerinin 1/2 terkin ve iade mahsubu yapılarak ödenmeyen 2017 yılı vergilerinin 1/2 oranında tahakkuk terkininin yapıldığını, ayrıca davacının talebi üzerine 5 yıllık fazla ödemesinin 2017 yılı emlak vergisi borçlarına mahsubunun yapıldığını, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na göre 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı düzenlemesi nedeniyle 2004-2011 döneminin düzeltilemeyeceğini, davacının satışı 2003 yılında bildirmediğini, davanın vergi mahkemesinde görülmesi gerektiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davanın vergi uyuşmazlığından kaynaklanmadığından adli yargının görevli olduğu, dava konusu taşınmazların 2003 yılında 1/2 payının devredildiği, devredilen hisse maliki tarafından tahakkuk ettirilen emlak vergilerinin ödenmesine rağmen taşınmazların tamamına ilişkin 2017 yılına kadar davacı tarafından emlak vergilerinin ödendiği, davalının iade talep tarihinden itibaren geriye dönük son 5 yıla ilişkin fazla alınan vergiyi düzelterek mahsup ettiği, 5 yıldan önceki dönemle ilgili zamanaşımı nedeniyle düzeltme yapılamayacağının ileri sürüldüğü, davalının haklı bir sebep olmaksızın zenginleştiği, tahsil ettiği bedeli iade ile yükümlüğü olduğu, 10.12.2008 tarihinden itibaren 10 yıla ilişkin mahsup edilmeyen alacak miktarının iadesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 184.739,63 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili; dava tarihinden geriye yönelik 10 yıllık hesaplama yapılarak 184.739,63 TL tutarında alacağın kabulüne karar verilmişse de, dava dilekçesinde yer alan talepleri doğrultusunda 2003-2018 yılları arasındaki alacak tutarı olan 282,900 TL üzerinden davanın kabulü gerektiğini ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı vekili; uyuşmazlıkta vergi mahkemelerinin görevli olduğunu, davacının talebi üzerine 2012-2016 dönemi için mahsup yapıldığını, 2017 yılı vergilerinin 1/2 oranında terkin edildiğini, Vergi, Usul Kanunu'na göre 2003-2011 yılları arasındaki dönemin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek; İlk Derece Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; sebepsiz zenginleşmeye yönelik uyuşmazlıkta vergi mahkemesinin görevli olmadığı, dava tarihinden geriye doğru 10 yıllık sürede davacı hissesi yönünden fazladan tahsil edilen emlak vergisi yönünden resen Mahkemece hesaplanmasında aykırılık görülmediği, vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, istinaf başvurularının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdigi sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili; istinaf dilekçesinde bildirdigi sebepleri tekrar ederek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Temyize konu uyuşmazlık; fazladan ödendiği iddia edilen emlak vergisinin istirdadı istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun (213 sayılı Kanun) “Vergiyi Doğuran Olay” başlıklı 19 uncu maddesinde; vergi alacağının, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumun tekemmülü ile doğacağı açıklanmıştır.

2. 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu'nun 1 inci maddesinde; Türkiye sınırları içinde bulunan binaların bu Kanun hükümlerine göre Bina Vergisine tabi olacağı belirtilmiştir.

3. Aynı Kanunu'nun 11 inci maddesinde ise; Bina vergisinin, ilgili belediye tarafından belirtilen tarihlerde 29 uncu maddeye göre hesaplanan vergi değeri esas alınarak yıllık olarak tarh olunacağı ifade edilmiştir.

4. 2576 sayılı Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun'un (2576 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinde, "Vergi mahkemeleri; "a) Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları, b) (a) bendindeki konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasına ilişkin davaları, c) Diğer kanunlarla verilen işleri," çözümleyeceği öngörülmüştür.

5. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun (2577 sayılı Kanun) “İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2 nci maddesinde idari dava türleri sayılmıştır. Bu hükme göre, idari davalar; idari işlemler hakkında açılan iptal davaları, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları ve tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalardan ibarettir.

3. Değerlendirme

1. Somut olayda; davacı malik olduğu taşınmazların 1/2 payını dava dışı kişiye devretmesine rağmen davalı ... tarafından taşınmazın tamamı üzerinden bina vergisi alınmaya devam edilmiştir.

2. Vergi mahkemelerinin genel bütçeye, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları çözümleyeceği yönündeki 2576 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesinde yer alan hükme göre, vergiyi doğuran olay, mükellefiyet, muafiyet, istisna gibi tümüyle vergi hukukuna ilişkin konularda açılacak davaların vergi mahkemelerinde görülmesi gerekmektedir.

3. Vergi hukukundan doğan uyuşmazlıkların çözümü, öncelikle 2577 sayılı Kanunda belirtilen usuller ve bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere de 213 sayılı Kanun'da yer alan usullere tabidir.

4. Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ise, vergi tahakkuk eden idarenin tahsilat işlemlerinin denetimi yapılamayacaktır. Tahsilat işlemleri vergilendirme ile ilgili idari işlem niteliğindedir.

5. Buna göre İlk Derece Mahkemesince; davacı hakkında alınması gereken verginin belirlenmesi ve hatalı bir tahsilat durumunda, öncelikle hatalı tahsilata sebebiyet veren idari işlemin terkin edilmesi ve ardından tespit edilen bedelin iadesine karar verilmesi gerekeceği, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu gözetilerek, yargı yolu bakımından görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.

6. Bozma sebebine göre, davacı tarafın temyiz itirazları ve davalı tarafın sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi Kararının 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi uyarınca davalı yararına BOZULMASINA,

3. Bozma sebebine göre, davacı tarafın temyiz itirazları ile davalı tarafın sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

K A R Ş I O Y

Davada; davacı taraf, taşınmazın 1/2 hissesini 3. kişiye satmış olması ve satım durumunu bildirdiği halde, davalı belediyenin kendisinden tam hisseye isabet eden vergi tahakkuk ettirerek tahsil ettiğini; satılan 1/2 hisse nedeniyle yeni malikten de vergi tahsilatı yaptığını; bu nedenle, mükerrer tahsilatta bulunduğunu ileri sürerek; fazladan ödediği paranın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesine karar verilmesine talep ve dava etmiştir.

Davalı ..., iddiayı kabul etmekle birlikte; görev itirazında ve zamanaşımı def'inde bulunmuştur.

Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın istinaf edilmesi üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince; davalının ve katılma yoluyla davacının istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.

Kararı taraflar temyiz etmektedir.

Her ne kadar, Sayın Çoğunluğun görüşü doğrultusunda karar, yargı yolu bakımından bozulmuş ise de; çoğunluk görüşüne aşağıda açıklayacağım nedenlerle iştirak edilmemiştir.

Bozma ilamında; "...davacı hakkında alınması gereken verginin belirlenmesi ve hatalı bir tahsilat durumunda, öncelikle hatalı tahsilata sebebiyet veren işlemin terkin edilmesi ve ardından tespit edilen bedelin iadesine karar verilmesi gerekeceği, dolayısıyla uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğu" belirtilmiş ise de; taraflar arasında, verginin belirlenmesi ve alınıp alınamayacağına dair, vergi mevzuatına ilişkin bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı ... de cevap dilekçesinde verginin fazladan alındığını kabul etmektedir.

Uyuşmazlık, davacının taşınmazın 1/2 hissesini satmış olmasına rağmen, satım tarihinden sonra da hataen tam hisse üzerinden vergi alınması nedeniyle, fazladan ve yersiz ödenen paranın iadesinin Türk Borçlar Kanunu'nun sebepsiz zenginleşmeye ilişkin (77 nci ve devamı maddeleri) hükümleri gereğince tahsili istemine ilişkin olup, açık bir şekilde Adli Yargının görevine giren bir husustur. Davaya, adli yargı mercilerince bakılıp sonuçlandırılması bizce son derece isabetli olup, hükümde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.

Açıkladığım nedenlerle, Sayın Çoğunluğun bozma görüşüne katılmadığıma dair karşı oyumdur. 25.05.2023