"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki menfi tespit (İcra ve İflas Kanunu'nun 89 uncu maddesinden kaynaklanan) davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; ... 1. İcra Müdürlüğünün 2015/3161 sayılı takip dosyası üzerinden davacıya gönderilen 89/1 ve 89/2 ihbarnamesinin usulsüz tebliğ edildiğini, davacının ihtarnamelerde belirtilen adresten taşınmış olup ... ... adresinde ikamet etmekte olduğunu, zira en son 89/3 ihbarnamesinin de bu adrese tebliğ edildiğini, haciz ihbarnamelerinin gönderildiği adresten taşınalı yaklaşık 4 sene olduğunu, her ne kadar tebligat bilgisinde komşu Kemal Yüksel isimli kişiye haber bırakıldığı not düşülmüş ise de bu kişinin davacıya haber vermediğini, 2 nolu haber kağıdı asıldı ise apartman kapısına mı dairenin kapısına mı asıldığının tebliğ mazbatasından belli olmadığını, davacının takip borçlusuna söz edildiği gibi bir borcu bulunmadığını, bir dönem dava dışı ablasının firmasında çalıştığını, söz konusu şirkette ablasının ortaklığının bulunması dışında hiç bir alakası olmadığı gibi alışverişin de söz konusu olmadığını beyan ederek; dava dışı takip borçlusu ... Gayrimenkul Alım Satım Otomotiv İnş. Tur. A.Ş.'ye (... Şirketi) borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının kötü niyetli icra takibi yapmış olması nedeni ile dava değerinin %20'sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; davacıya yapılan tebligatların tamamının kanuna uygun yapıldığını ve komşuların da beyanının alındığını, davacının ablasının şirketinde sadece çalışan olarak bulunmadığını, şirkete vekaleten bir çok taşınmazın satışını yaptığını ve bedelini tahsil ettiğini, davacının borçlu şirket adına ... 5. Noterliğinin 06.11.2013 tarih ve 32254 sayılı vekaleti ile ... Tapu Müdürlüğünde 16.12.2014 tarihinde 11796 yevmiye numarası ile taşınmaz satış işlemi yaptığını, bunun dışında 14.01.2015 tarih ve 589 yevmiye numarası ile ... Şirketine ait taşınmaz hisse satışını vekaleten gerçekleştirdiğini, her iki taşınmazın satışında davacının adresi olarak resmi evraklara ... ... adresinin yazıldığını, kendilerinin de davacının tapu müdürlüğüne bildirdiği adrese tebligat gönderdiğini, davacı dava açmakta kötü niyetli olduğundan %20'den aşağı olmamak üzere tazminat talepleri olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; takibe konu alacağın asıl borçlusunun dava dışı 3. kişi ... Şirketi olduğu, davacının ablasının söz konusu şirketin ortağı olduğu, davacının bu şirkette 2013-2016 yılları arasında sigortalı olarak çalışmış olduğu, şirkette çalışmış olduğu süre zarfında şirket müdürü ...'dan alınan vekaletname ile tapu müdürlüklerinde şirket adına vekaleten işlem yaptığı, alınan bilirkişi raporuyla dava dosyası içinde yer alan 2014 ve 2015 yılı dava dışı borçlu şirkete ait mali müşavir imzalı mizan kayıtları üzerinden yapılan incelemede davacıya ait açılmış cari hesap kaydı olmadığının rapor edildiği, sunulan raporun gerekçeli ve denetime elverişli olduğu, her ne kadar ticari defterlerin incelenmesi için bulunduğu mahkemeden celbi istenmiş ise de defterlerin akıbeti bilinmediğinden bu defterler üzerinde inceleme yapılamadığı, mizan kayıtlarının hesapların belirli tarihlerde borç ve alacak toplamlarıyla bakiyelerinin tabloya toplu olarak yazılmasıyla oluşan özet bir tablo oluşu, hesapların gerçek duruma uygunluğunun ve kurallara göre çalıştığının kontrol edilmesini sağlaması gibi özellikleri dikkate alındığında davacının şirket adına çalışan olarak sadece belli dönemlerde tapuda işlem yaptığı, dava dışı borçlu şirketle çalışanı olmak dışında hiç bir bağlantısının bulunmadığı, ortak ya da yönetici olmadığı, sadece dava dışı şirket adına şirkette çalıştığı dönemde tapuda işlem yapma yetkisi verilmesinin ve tapuda işlem yapmış olmasının davacının dava dışı şirketin borçlarından sorumlu tutulmasını gerektirir bir durum olmadığı, dosya kapsamında davacının borçlu olduğuna ya da şirketle gayrı resmi ortaklık ilişkisi bulunduğuna dair her hangi bir delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının ... 1. İcra Dairesinin 2015/3161 esas sayılı icra takip dosyasına konu borç nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine, alınması icap eden 12.422,92 TL harçtan peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile ile bakiye 12.252,14 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili; ticari defterler celp edilmeden yapılan bilirkişi incelemesinin hiç bir şekilde kabul edilemeyeceğini, bilirkişi tarafından raporun sonuç kısmında, "davacı asilin vekaleten şirket varlıklarının satışını yaptığının sabit olmasına rağmen ödemelere ilişkin şirket kayıtları ile ilgili şirket resmi defterlerine ulaşılamadığından ödemelerin intikal edip etmediği bilgisine de ulaşılamamıştır" şeklinde değerlendirme yapıldığını, menfi tespit davasında eğer ki davayı açan borçlu borcun hiç doğmadığını iddia etmekteyse bu durumda ispat yükünün davacıya düştüğünü, davacı, böyle bir hukuki muamelenin varlığını tamamen inkar ettiği için bunun ispatını da kendisinin yapması gerektiğini, davanın açılmasına sebebiyet veren taraf kendileri olmadığı gibi icra memurunun işlemi ile takibin kesinleştirildiğini, bu durumda haksız ve hukuka aykırı olarak davanın açılmasına sebebiyet vermediklerinden müvekkil aleyhine hükmedilen yargılama gideri ve vekalet ücretine de itiraz ettiklerini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın yeniden görülerek reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaate ise istinaf dilekçesindeki hususlar gözetilerek dosyanın bozularak mahkemesine iadesine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacının şirket ortağı olmadığı, şirket adına vekaleten tapuda belli dönemlerde işlem yaptığı, sadece vekaleten işlem yapılmasının davacıyı dava dışı şirketin borçlarından sorumlu hale getirmeyeceği, her ne kadar dava dışı şirkete ait ticari defterlerin dosyaya sunulmadığı, bu suretle defter kayıtları ile muavin defter ve detay mizan kayıtlarının birbirlerini doğrulayıp doğrulamadığının belirlenemediği ve davacının dava dışı şirkete borçlu olmadığının şirket defterleri incelenerek ortaya konulamadığı düşünülebilirse de her zaman düzenlenebileceği ileri sürülen detay mizan ve muavin defter kayıtlarında şirketin davacı üçüncü kişiden alacaklı olduğuna dair hiç kayıt oluşturulmaması dahi mümkünken bunun yapılmadığı, bu suretle söz konusu kayıtlara itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının yerinde bulunmayan istinaf kanun yolu başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf başvuru dilekçesinde yer alan beyanlarını tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 89 uncu maddesi kapsamında açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun (İİK) 89/3 üncü maddesinin son cümlesi gereği bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326 ncı maddesi.
3. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.05.2023 tarihli, 2022/(11) 62 Esas, 2023/464 Karar sayılı ilamı.
3. Değerlendirme
1. Üçüncü kişinin, birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresi içinde ya da usulüne uygun olarak itiraz etmemiş olması hâlinde, kendisine gönderilen üçüncü haciz ihbarnamesine karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde menfi tespit davası açma hakkı bulunmaktadır. Birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz etmemiş olması dolayısıyla kendisine üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişinin, 2004 sayılı Kanun'un 89/3 üncü maddesi hükmü uyarınca açtığı menfi tespit davasının tamamen ya da kısmen kabulüne karar verilmesi durumunda, sırf birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine süresi içinde ya da usulüne uygun olarak itiraz etmediği, kendisine üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilmesine ve dava açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle yargılama giderlerinden sorumlu olacağı yönünde bir kabul, 6100 sayılı Kanun'un 326 ncı maddesine aykırı olduğu gibi 2004 sayılı Kanun'un 89/3 üncü maddesi hükmünde açıkça tanınan dava hakkının kullanılmasına bir kısıtlama oluşturacaktır. Böyle bir durumda yargılama giderlerinden sorumlu olmak istemeyen davalının, 2004 sayılı Kanun'un 89/3 üncü maddesi uyarınca aleyhine açılan davada, ön inceleme duruşmasına kadar (ön inceleme duruşmasından önce) davayı tamamen ya da haklı olup olmadığını bildiği kısım yönünden kabul etmesi gerekir. Bu yönde bir kabulü olmadığı sürece davalı, davanın kabulü hâlinde yargılama giderlerinin tamamından, kısmen kabulü hâlinde ise haklılık durumuna göre belirlenen kısmından sorumlu olacaktır. Eldeki davada da yapılan yargılama sonucunda davacının menfi tespit istemi mahkemece kabul edilmiş, ancak davalı taraf ilk duruşmada davayı kısmen veya tamamen kabul ettiğine dair bir beyanda bulunmamıştır.
Sonuç olarak; tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesine ve kararda belirtilen gerekçelere, mahkemece hükme esas alınan raporun taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olduğunun ve davalının ön inceleme duruşmasından önce davayı kabul ettiğine dair bir beyanının olmadığının anlaşılmasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2. Yukarıda yer verilen hukuk kuralı gereği İİK'nun 89/3 üncü maddesi gereği açılan davalar maktu harca tabi olduğundan, mahkemece maktu harcın hüküm altına alınması gerekirken yanılgılı gerekçeyle davalının nisbi harçla sorumlu tutulmuş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı İstinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının 3 üncü bendinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine ''alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiye 111,48 TL'nin talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafından yatırılan 59,30 TL harcın davalıdan alınarak davacıya iadesine'' ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine
12.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.